enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

Muhtar Şinasi Baltacığlu’nun Ölümü (Hepimiz Ölecek Yaştayız!)

Uzun yıllardır Köyümüzden ve çevre köylerinden ölüm, düğün, mevlid, nikah vb.binlerce mesaj attım. Çoğu köylümüz artık senden mesaj gelince korkmaya başladık demeye başladılar. İşte bu hisdi bende Muhtar Şinasi Baltacıoğlu’nun ölümünde hissettim. Peki Muhtar Şinasi Baltacıoğlu nasıl biriydi?

Muhtar Şinasi Baltacığlu’nun Ölümü (Hepimiz Ölecek Yaştayız!)
17 Ağustos 2022 22:12 | Son Güncellenme: 18 Ağustos 2022 08:31
A+
A-

ŞİNASİ BALTACIOĞLU’NUN ÖLÜMÜNÜ NASIL DUYDUM?

Yoğun bir iş günümde saat 14:00’deki bir toplantımız için bir eğitim kurumuna giriş yapıp tam asansöre bineceğimiz sırada telefondan facebook’a bakma gereği duydum. Birden karşıma Taşköprü Postası çıktı ve hem akrabamız hem köylümüz hem çocukluğumuzdan beri muhtar Şinasi abimizin resmini görünce dondum kaldım. Daha 5-6 dakika önce paylaştıkları bir haberdi. Okudum tekrar okudum, tekrar tekrar okudum… “Kirazcık köyü muhtarı Şinasi Baltacıoğlu ani bir kalp krizi nedeniyle vefat etti” yazıyordu. 

Onca yıldır ölüm mesajları attım ve atıyorum ama Muhtar Şinasi abinin ölümü beni çok etkiledi. Asansöre bindik, arkadaşlar hayırdır ne oldu bir sıkıntı mı var diye sordular ama konuşamadım çünkü inanmak istemedim ilk etapta. Belki yanlıştır, belki yalandır belki yanlış istihbarattır diye düşündüm.

Elbette “Allah’tan geldik ve dönüşümüzün de Allah’a olduğunu” gayet iyi biliyorum.

Ve “Her Canlının Ölümü mutlaka tadacağını” da çok iyi biliyor ve inanıyorum.

Ve yine “Muhtar Şinasi Baltacığlu’nun Ölümünü Hepimizin ölecek yaşta olduğunu” da çok iyi biliyorum.

Ancak bazı ölümler insanı sarsıyor işte..

Asansörden inince hemen köyü aradım maalesef doğru şimdi haber aldık dediler.

Adeta sarsıldım, şaşırdım. Niçin bu kadar çok şaşırdım peki?

Tahminim 1989’dan beri yani 30 yıldır muhtarlık yapıyordu. Askerliğinden sonra Rahmetli Yaşar emmiden almıştı muhtarlığı. Annesi Elif nine ve babası Recep emmi (Yaybacak) derlerdi. Taaa ezelden beri sofraları ortadan kalkmazmış, yoldan geçenler “BALTACIGİLDE” karnımızı doyurduk derdi. Hem misafiri çok severlerdi hem de çok cömertlerdi. Dedesi Mehmet emmi de muhtarlık yapmış. Ve babası ve dedeleri o zor şartlarda hacca gitmişler köyün ilk hacılarındandı.

Şinasi Muhtar çok hareketli biriydi. Köyün direğiydi. Muhtarlığı eksik yapardı fazla yapardı bilemem ama adeta bir yumuş uşağıydı. Hiç kimseyi kırmazdı. Tüm düğünlere gelirdi. Geçen yıl pandemi nedeniyle gidemeyince patates alıver diye telefon etmiştim hiç iki bir etmedi. Zararı varsa kendine vardı.

Hep bir koşuşturmanın içindeydi. Hiç boş vakti yoktu. Hep işi vardı. Bir bakmışsın dağda, bir bakmışsın köyde bir bakmışsın Taşköprü’de… Bir çay içmeye gel dediğimizde hep işim çok derdi.

Belki öldüğü gün gidip gel bir çay içelim desek muhtemelen yine “dağda veya Taşköprü’de çok işim var” diyecekti.

Normal bir hasta veya yaşlı ölse de elbette üzülüyoruz. Çünkü artık her bir ölümle sadece bir ev sönmüyor, köylerimiz ve ocaklarımız sönüyor ve kapanıyor. Muhtarın ölümü ile sadece bir ev ve bir köy sönmedi. Çünkü O köyün temel direğiydi, güvencesiydi, sigortasıydı.

İstanbul’da yaşıyoruz. Bir telefon ettiğimizde her işimiz tamam oluyordu. Mezar mı kazılacak, yemek mi hazırlanacak, araç mı bulunacak aç telefonu muhtara ‘o işi tamam bil’ Bir çocuk telefon etse muhtar bana top getir dese iki bir etmez getirdi.

Peygamberimiz (s.av) buyurdu ki “Ölüleriniz hayırla yad ediniz” elbette hepimizin olduğu gibi muhtarında hataları ve yanlışları vardır. İnşallah mevlam affı mağfiret edecektir. Ancak onun birisini kırdığını, onun birisine karşı geldiğini, onun bir yaşlıyı hakir gördüğünü hiç görmedim duymadım.

Yıllar önceydi Kirazcıktan Kaptan emmi hayattaydı. Kaptan emmi Taşköprüye maaşa gitmiş ama araba bulup gelememiş. Muhtar Şinasiye rastlayınca alıp gelmişti. Arabadan indirdi, evine kadar götürdü, eşyalarını taşıdı eve bıraktı. Kaptan emmi para çıkardı ve uzatınca Ya emmi ben seni para için getirmedim sen onu cebine sok dedi ve almadı.

Camiyi Cumalarda da olsa hiç hocasız bırakmadı. Hem bayramlarda hem cuma namazında mutlaka hocayı ayarlardı. Bir hoca deyip geçmeyin ne olur. O hoca sayesinde bir köy ayakta kalıyor. Şimdi bundan sonra o eksikliği hissedeceğiz ama inşallah hissettirmezler.

Şinasi Baltacıoğlu’nu köyde de Taşköprü’de de görsek sanki gurbet ellerde bir tanıdık görmüş gibi gelirdi, insana yakın durur, şakalaşır ve bir güvende verirdi.

Geçen yıl bir akşam Selattin dayımla evine oturmaya gitmiştim. Bir masaya oturmuş hesaplar yapıyordu. Hoş belten sonra müsaade isteyip işimi bitireyim dedi. Şöyle bir gözle baktım.

Sanki dersine çalışan bir öğrenci gibiydi.
Sanki bir muhasebeci gibiydi.
Sanki bir Mali Müşavir gibiydi.

Hiç kibri yoktu. Büyüklük taslamazdı. Yüzü güleçti. Her bir büyüğüne emmi dayı demeden söylemezdi. Anneme hala derdi. Bir kaç yıl önce muhtarlığı bırakmak istediğini ve hacca gitmek istediğini söylemiş. Niyetini mevlam kabul etsin inşallah.

Hani çobanlar iyi bilir. Bizde çobanlık yapmıştık. Koyuna kurt gelir ve en iyi kuzuyu veya koyunu götürünce deriz ki tüh be keşke şu maraz koyunu bari, şu hasta vey a cılız kuzuyu götürseydi bu kadar üzülmezdik derdik ya.

Ecel yani Azrail’de köyün en güçlüsünü, en sağlamını alarak aslında bizlere ve geride kalanlara çok büyük mesajlar verdi. İşte hepimizin sarsılmasının sebebi de bu olsa gerek.

* Şinasi Muhtarın ölümü bize şunu altını çizerek gösterdi ki “HEPİMİZ ÖLECEK YAŞTAYIZ!”

* Şinasi Baltacıoğlu’nun ölümü bize şunu gösterdi ki “ En güçlü olduğunuz anda bile ölümün gelebileceğini”

* Muhtar ve Kooparatif başkanı olan Şinasi abinin ölümü EN ÇOK İŞİMİZİN OLDUĞU BİR ANDA DA ÖLEBİLECEĞİMİZİ” gösterdi.

* Muhtarımızın ölümü “DAHA YAPACAK ÇOK İŞİM VAR” diye düşündüğümüzde bir anda ölebileceğimizi de gösterdi.

Evet her ölümden ibret ve dersler almalıyız. Ancak Şinasi Baltacıoğlu muhtarımız vb. ani ölümlerinden çok daha dersler çıkarmalıyız.

Bir dakika sonrasına hükmedemediğimiz bir hayatta kimseleri kırmadan, dökmeden, kavga etmeden huzur içinde yaşamanın formülünü bulmalıyız.

İnanın hiç birimizin garantisi yok. Bugün muhtar yarın kim bilemiyoruz. Kahvaltıya yapmayı veya yatıp kalkmayı beklerken ani ölümle karşı karşıya kalabiliyoruz.

Öleninde geri de kalanında pişman olmayacağı bir hayat yaşamaya çalışalım.

Her an ölecek gibi ahiretimizi hiç ölmeyecek gibi dünyayı düşünelim ama dünyanın işlerini ertelesekte, bırakıp gitsekte bir şekilde yapan, tamamlayanlar çıkıyor. Ancak AHİRETİN İŞLERİNİ bir saniye bile ertelemek sıkıntı olur. Onun için bizler HER AN ÖLECEK GİBİ AHİRETİ DÜŞÜNELİM!

Cenab-ı Allah (c.c) başta muhtarımız Şinasi Baltacıoğlu olmak üzere köylerimizden, çevre köylerimizden, akrabalarımızdan, arkadaşlarımızdan hatırladığımız veya hatırlamadığımız tüm ölmüşlerimize rahmet eylesin.
(Tüm ölmüşlerimiz için üç ihlas bir elfatiha)

Geride kalanlarımıza ve hepimize tüm sevdikletimizle birlikte sağlık, sıhhat, huzur, mutluluk ve afiyet içinde uzun ömürler versin.

Şimdi bunları yazdım ama bende çok istememe rağmen son günlerde cenaze vb. durumlar için çok izin aldığımdan ve işlerin yoğunluğu nedeniyle Şinasi Muhtarımın cenazesine maalesef katılamadım ama çok çok üzüldüm.

Lütfen Haklarınızı helal ediniz. Helal olsun.

Son sözümüzü Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in bir dörtlüğü ile bitirelim.

Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber…
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?
Öleceğiz müjdeler olsun, müjdeler olsun!
Ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun!

Allah’a emanet olunuz.

Yorumlar
  1. Ramazan BALTACIOĞLU dedi ki:

    Ben Şinasi Baltacıoğlu’nun oğlu Ramazan Baltacıoğlu bütün metni okudum ve babamı baya güzel anlatmışsın eğer bi vakit ayırırsan bu metni yazan kişiyle tanışmak isterim ben numara mı bırakıyorum görüşmek isterseniz arayın lütfen 5343707882