enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

TÜRKİYE’DE İŞSİZLİK YOK İŞ BEĞENMEME VAR! (Peki İş Beğenmemenin Nedenleri Nelerdir?)

Evet gerçekten de bir iş beğenmemezlik var bu doğrudur. Ancak bu beğenmeme oranı işsizlik oranını ne kadar etkiler orası da muamma..!

TÜRKİYE’DE İŞSİZLİK YOK İŞ BEĞENMEME VAR! (Peki İş Beğenmemenin Nedenleri Nelerdir?)
15 Kasım 2021 20:28 | Son Güncellenme: 16 Kasım 2021 11:28
A+
A-

Muhalefetin her işsizlik açıklamalarına iktidar tarafı aslında işsizlik yok iş beğenmeme var diye savunma yapıyorlar.

Peki bu savunma doğru mu?

İş beğenme varsa nedeni nedir?

Evet gerçekten de bir iş beğenmemezlik var bu doğrudur. Ancak bu beğenmeme oranı işsizlik oranını ne kadar etkiler orası da muamma..!

PEKİ İŞ BEĞENMEMENİN SEBEPLERİ NE OLABİLİR?

1- Eğitim Sistemi 4+4+4 (+4)

2- Köylerin kademeli olarak boşatılması

3- Güven vermeyen işyerleri

1- Eğitim sistemi 4+4+4 (+4)
Eskiden ilkokulu bitiren biri okuyup okuyamayacağına ya kendi kararıyla ya köyün öğretmeni veya imamının tavsiyesi ile karar verip ona göre hareket ederdi. İlkokul mezunları daha fazla olduğundan meslek elemanlarının yetişmesinde bir sıkıntı da olmazdı. Şimdi ise bir çocuk 6-7 yaşında başladığı okulu ite kaka en az 12 yıl okumak zorunda… 12 yıl bitincede sırf üniversite okudu desinler diye aile baskısıyla kör topal bir 4 yıl daha ettimi 16 yıl. Çocuk oldu 23 Yaş.. Çıraklık dönemi geçmiş, kalfa olamamış usta hiç olmaz. Eee ne olacak bu çocuk?

 

Hiç bir şey!

Eğitim Sistemi; İlkokul, ortaokul ve liseyi zar zor bitirmiş, öğretmeni, müdürü hatta velisi bile bu çocuk “okumaz” dediği bir çocuğu bile zorla üniversiteye gönderiyor.

Niçin okumasının mümkünü olmayan çocukları zorla okutuyoruz. Herkes okuyacak diye bir kural olmasın lütfen! 16 yıl okumuş bir gence de gel sen garsonluk yap, döner kes denmez ki ama.. Onca masrafı garson olabilmek için mi yaptı o aile şimdi?

Biraz empati yapalım lütfen! Kısaca zorla eğitim olmaz. Olursa da sıkıntılar çıkar nitekim çıkıyor da… Bu sistemle hiç bir meslek dalına çırak bulamazsınız maalesef. Eski sistem 5 yıl zorunlu olsun. Ondan sonrası çocuğun yapısına uygun bir şekilde ailesi, okulu ve çevresi karar versin. Sanat ve meslek okulları teşvik edilsin. Bu alanlara kayan gençlere SGK primi, emeklilik yaşı, vergi oranları vb. tarzda kolaylıklar yapılsın ki rağbet görsün.

Üniversitelerde de bu yüzden kalite git gide düşüyor. Şuan ki çoğu üniversite 25-30 yıl önceki çoğu lise kadar eğitim veremiyor maalesef.!

Hele büyükşehirlerde ne işe yaradığını bilemediğimiz gecekondu usulü üniversite açıldı açılmaya da devam ediyor. Bir öğrencinin üniversite masrafı yıllık 30 bin ile 120 bin arasında değişiyor. İlkokuldan itibaren üniversiteyi bitiren bir öğrencenin en az 600 ile 1 milyon arası masrafı oluyor. Her şey parayla ama her şey.! Kitap parası vermeyecekler diye diye nerdeyse okul yaptıracak para verecek duruma getirdi sistem bizi. İlkokul 2.nci sınıftan itibaren dershane serüveni başlıyor bir şekilde.. Sahi dershanelerde kapatılmıştı ama her yer dershane nasıl oluyor anlayan varsa beri gelsin.


Ak Partinin 20 yıldır en çok övündüğü konulardan birisi de her ile bir üniversite açmak olmuştur. Şuan toplamda 200 civarı üniversite olmuş. Her yıl 2,5-3 Milyon öğrenci Üniversite sınavlarına giriyor. 1.5 Milyon civarı öğrencide Üniversitelere yerleşiyor. Başarılı başarısız ne kadar öğrenci varsa hepsi üniversiteli oluyor. Tabi birde açıktan okuyanlarda var. Her yıl örnek olarak 400 bin öğretmen fazlası, 300 bin doktor fazlası var diye konuşulur, tartışılır ama bu bölümlere yine de öğrenci alınır. Maalesef öğrencilerimizde inatla o bölümlere giderler. Ki daha fazla fazlalık olsun daha fazla işsiz olsun diye herhalde. Ne devletimiz, ne üniversitelerimiz ne de Milli Eğitim bu konuda hiç bir düzenleme yapmıyorlar maalesef.

2- Köylerin kademeli olarak boşatılması

Ben köy çocuğuyum. Kastamonu Taşköprü Hocaköy’lüyüm. 1980-90 arası köydeydim. Elektrik bile yoktu 1987 yılında geldi. İlkokulu 1.5-2 saat uzaklıktaki Hocaköyü okuluna elimizde odun sırtımızda azık giderek okuduk. 4 kardeştik. Hepimizde o okulda okuduk.

 

Bizim gibi bizim köy ve çevre köylerde her evde 3-4 hatta 5 çocuk olurdu. İlkokulu bir şekilde okuyan çocuklardan biri okuması için şehre gönderilirdi. Bizim ailede ben gurban edildim. Bir çocuk çobanlığa devam eder, köy işlerini öğrenirdi. Bir çocuk orman işçisi olarak sigortalı olarak ormana verilirdi. Bir çocukta ya İstanbul’a ya da ilçedeki sanayiye çırak olarak verilirdi. Kısaca şuan işçi bulamıyoruz denilen tüm mesleklere köylerden çırak yetişirdi. Haa öğretmen olan, doktor olan, avukat olan, polis olan, subay olan, savcı olan, kaymakam olan yok muydu?

Vallahi vardı.

Hem de 5 kuruş para vermeden baba ya bir iki koyun satarak okuyacak çocuğu köyün öğretmeni veya imamının tavsiyesi ile okutur ve adam ederdi bir şekilde. Çevremize bakalım şuan 50-60 ve üzeri yaşlarda bu meslek gruplarında bir çok büyüğümüz var değil mi? Peki nasıl okumuşlar soralım öğrenelim inşallah…

Şimdi ise benim 3 çocuğum var. İlkokuldan beri özel öğretmen, özel dershane tuta tuta bir halim kaldı. İlla hepsi üniversite okuyacak illa hepsi ilk 50 bine hatta 10 bine 20 bine girecek. Yarış atını tekmeleyen joker gibi devamlı tekmeleyip duruyoruz çocukları..( Mecazi anlamda) Hangimiz böyle yapmıyoruz ki? Hepimiz kaç çocuk olursa olsun illa üniversite de okuyacak. İlla o sınavı kazanacak. Yoksa adeta namus elden gidiyor sanki.! Elalemin çocuğu kazanıyor da sen niye kazanamıyorsun? Başarılı başarız, okuyacak veya okumayacak diye bir şık yok..

İlla okuyacak, illa okuyacak!

Şimdi hangimiz, çocuklarımızı iktidarımızın açtığı ve ne olduğu belli olmayan üniversitelere göndermek için neler yapmıyoruz ki? Yeter ki barajı geçsin. Nasıl olsa para varsa okutacak üniversite de var.

KÖYDEN İNDİM ŞEHİRE

20 yıldır köyler boşaltıldı. Köy okulları kapatıldı. Çoğu tarım ürünlerine kota konuldu. İş imkanları büyükşehirlere kaydırıldı ve köyler yavaş yavaş boşaltıldı. Köyde çocuğu büyüyüp ilkokul bile olmayınca çocuklar yatılı vb. şekilde şehirlere gönderilince köyden inip şehre yerleşen çocuklar köylerden koptu. Şehirlerin rahatlığına alışan çocuklar bir daha köye dönmek istemediler. Kimisi okuma bahanesi, kimisi daha iyi çalışma bahanesi kimisi de büyükşehir aşkıyla köylerden kopunca ara mesleklere çırak yetiştiren köyler bir bir kapatılmış oldu. Köylerde yeni çocuk yetişmiyor artık. Kimseler olmayan köyler var artık. İnsan olan köylerimizde ise 65 yaş üstü büyüklerimiz var.

Şehirlere gelen o çocuklar evlendiler, çoluğu çocukları da oldu. Köyden kopan bu çocuklar kendi çocuklarını da yaz kış köylere göndermemek için sürekli okuttu, sürekli kursa gönderdi ve bu şekilde torunlarda köylerden kopmuş oldu. Köyler sadece tarımı, çiftçiliği değil bir ülkenin toprak bütünlüğünü de korur. Köylerde yaşam varsa oralar güvende olur.!

Kısaca; Üniversite; yargının Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay veya futbolun 4 büyük takımları gibi olmalıdır. Nasıl her hukukçu Anayasa Mahkemesi veya Yargıtay üyesi olamıyorsa, veya da her futbolcu 4 büyüklerde futbol oynayamıyorsa her öğrencide Üniversiteye gi-de-me-me-li-dir.

Gitme kriterleri başarıya göre şekillenmelidir.

Köyleri boşaltıp her genci de üniversiteye gönderirsen işte bugün o ara mesleklerin hiçbirinde çalıştıracak çırak bulamazsın ki çırak bulamayınca da usta da bulamıyorsun zaten.

Hatırlarsanız Anasolm hükümeti İHL’nin orta kısmını kapatınca bir müddet sonra lisesine gidecek öğrenci de bulunmamıştı. Şimdi de benzer bir durum olmuş oldu. Orman işçisi, sanayide çalışacak çırak, terzi, ayakkabı tamircisi, hademe, garson, tornacı, mavin, fırıncı, dönerci, kebapcı, berber vb. bir çok meslek dalı çıraksız kalmış oldu. Demek ki köyleri boşaltmak doğru bir uygulama değilmiş. Demek ki her şehre ve her yere üniversite açmak akıl kârı değilmiş.

Hani Merkel; Sanayi Ülkesi Almanya’da 1 Milyon Üniversite öğrencisi var deyince, “O da ne Bizde 7-8 Milyon var” diye övünmek doğru bir övgü değilmiş demek ki?

Zaten! 20 yıldır yapılan hangi iş planlı bir şekilde yapıldı ki?  Hep hamaset, hep algı hep tribünlere oynandı. Doğru söyleyenler ise hep hain ilan edildi. Bu eğitim sistemiyle ne eğitim olur ne de işsizlik önlenir? Bu eğitim sistemi tıpkı Çamlıca lisesi müdürü gibi eğitim vermekten çok nasıl para kazanacağını düşünür.
.

3- Güven vermeyen İşyerleri

Beğenilmeyen iş kolları arasında garsonluk, kebap, döner, temizlik, çobanlık vb.iş kolları geliyor. Bu iş kollarının sahipleri 6-7 bin lira maaş vermemize rağmen işçi bulamıyoruz diyorlar.

Peki bu işçi bulamamanın sebepleri ne olabilir?

1- Bu vb. firmalar pandeminin de etkisiyle çalışanlara güven veremiyorlar.

2- 6-7 Bin lira maaş veriyoruz diyorlar ama SGK primini en alt seviyeden gösteriyorlar.

3- Çalışma saatleri en az 12 saat üzerinden oluyor.

4- Çalışan hangi gün haftalık tatil yapacağını bilmiyor.

5- Aylık maaş ödemeleri de çoğu zaman aksıyor.

6- Bu vb. işyerinde patron ya satıp gittiğinden ya devrettiğinde yada kapattığından çokta istikrar olmuyor.

7- Verilen bahşişlerde maaştan sayılıyor.

Bu maddelere eklenecek bir kaç madde daha olabilir. Ancak bu vb.iş kollarında işçi bulamamanın esas sıkıntısı kesinlikle bunlar değil.!

 

Sonuç: Bugün işsizlik yok iş beğenmeme var diyenler şunu bilsin ki bunun sebebi; sizin sürekli savunmaya çalıştığınız 4+4+4(+4) eğitim sisteminin mucidi ve köyler boşaltarak büyükşehirlere göçü teşvik eden 20 Yıllık Ak Parti iktidarıdır. NOKTA

Vesselam

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.