Kemal Kılıçdaroğlu ve Temel Karamollaoğlu’na Güveniyorum
2018 Yılında yani bundan 5 yıl önce daha yerel seçimler yapılmamışken ani ve baskın bir kararla Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimi yapılmıştı. Neden ani ce baskındı? İYİ Parti henüz kurulmuştu, gerekli örgütlenmeyi henüz başaramamıştı veya eksikleri vardı. Geriye sadece Chp ve Saadet Partisi vardı. Cumhur ittifakı ittifak yasasıyla Saadet ve Chp’nin yan yana gelemeyeceğini hesap ederken İYİ Partiyi de seçime sokmamaya çalışıyordu.
Bu demokrasi dışı düşünceyi Temel Karamollaoğlu bey ve Kemal Kılıçdaroğlu birlikte ters köşe yaptılar ve seçime 3’lü Millet İttifakı olarak girdiler. Cumhur ittifakının tüm planlarını bertaraf etmiş oldular. İşte bu müthiş hamleler 2019’da Büyükşehirleri de kazandırmış oldu.
Cumhurbaşkanı adayı olarak Saadet Partisi ve Genel Başkan Temel Karamollaoğlu, kazanacak tek aday olarak Abdullah Gül ismini önerdi. Aslında bu strateji çok doğruydu. Çünkü o gün Abdullah Gül isminden başka kimse o seçimi hiç kimse KA-ZA-NA-MAZ-DI. Şartlar öyle gerekiyordu.
Sayın Abdullah Gül ismini sayın Kemal Kılıçdaroğlu kabul etti. Etmeyenler ise ittifak olarak Meral Akşener hanımefendi idi.
Chp’den ise Muharrem İnce ve belli başlı kişilerdi.
Şimdi sıkı durun! Yüzde 2 oyu olan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, kazanacak tek aday diye bir isim ortaya koyuyor. Bu ismi 100 yıllık Sol partinin Genel Başkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlu kabul ediyor. Çünkü o da görüyor, kimin kazanıp kazanamayacağını. Ama Saadet Partisinde bir çok kişi Abdullah Gül ismini kabul etmiyor ve itiraz ediyor.
Kim bu isimler?
Bugün sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına da itiraz edenler;
Siyaset strateji işidir. Taktik işidir. Sadece akıl yetmez İlm-i siyaset gerektirir.
Sayın Abdullah Gül bey aslında sürpriz bir kararla adaylığı kabul etmişti ama başta sayın Meral Akşener kabul etmediği içinde adaylıktan vazgeçmişti.
Şimdi şartlar değişti: Peki bu seçimde sayın Abdullah Gül ismini öneren, duyan oldu mu olmadı.
Neden?
Çünkü kazanabilecek aday çokta ondan..
5 Yıl önce olduğu gibi bu sene de Muhalefetin adayını sayın Temel Karamollaoğlu bey önerdi ve bu da kabul gördü.
2018’de sayın Abdullah Gül’ün adaylığına karşı çıkanlar bu kez de sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı çıkıyorlar. Bugün CHP Zihniyeti diye Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı çıkanlar sayın Gül’e niçin karşı çıkmışlardı acaba? Peki bu kardeşlerimiz hangi aday olsaydı karşı çıkmazlardı? Ben söyleyim size: “KAZANAMAYACAK BİR ADAY ÇIKSAYDI İNANIN KİMSELER KARŞI ÇIKMAZDI”
2018’de Milli Görüşçü bir aday çıktı da ne oldu? Aldık 0.9 oyu oturduk aşağı, yani bu 0.9 oyla tüm veballerden kurtulmuş mu olduk şimdi, cenneti garantiledik mi bu yöntemle? Ülkemizde son beş yıldaki olumsuzluklardan hiç sorumluluğumuz olmadı mı acaba?
NECMEDDİN ERBAKAN’DA MI CHP ZİHNİYETİNİ DESTEKLEMİŞTİ?
1980 yılında TBMM’de yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Milli Selamet Partisi aday çıkarmıyor ve Asker emeklisi ve CHP’li Muhsin Batur paşayı destekleme kararı alıyor. Bu kararı da Muhsin Paşadan sadece bazı sözler alarak alıyor. Ne oldu şimdi? Mücahit Erbakan CHP Zihniyetini mi desteklemiş oldu, açıklayın bilelim bizde? Diyeceksiniz ki o zaman ki şartlar farklıymış.. Kimse kusura bakmayın şimdiki şartlarda farklı.!
Bizler, Ak Partililerin diliyle, algılarıyla ve çizdikleri çerçeveyle siyaset yapamayız. İlla yapmak isteyenler ya sussunlar ya da çözüm üretsinler.
Rol modelimiz Milli Görüş liderimiz Mücahit Erbakan hocamız tam 50 YIL önce CHP ile koalisyon hükümeti kurdu mu?
Kurdu var mı itirazı olan
Yine Mücahit Erbakan 1980 Yılında Cumhurbaşkanlığı seçiminde MNP’yi kapatan Askeriyeden emekli ve CHP’li Orgeneral Muhsin Batur’u destekledi mi desteklemedi mi?
Bal gibi destekledi var mı itirazı olan..
Peki 2007 ve 2011 Seçimlerinde başta CHP olmak üzere tüm partilere haber gönderip, hatta bire bir görüşüp, hatta CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a heyet gönderip bu Akp’yi hükümetten uzaklaştırmamız gerekiyor, yoksa ülkemizin hali perişan diye ittifak ve işbirliği önerdi mi önermedi mi?
Evet önerdi…
1995 Yılı TBMM Başkanlık seçimlerinde Anap’tan Mustafa Kalemli ve Kastamonulu hemşehrim Murat Başesgioğlu olmak üzere iki aday vardı. Refah Partisinden de zannedersem Yasin Hatipoğlu büyüğümüz aday idi. Anap Genel Başkanı Mesut Yılmaz; ikinci turda İki adaydan hangisi çok oy alırsa o ismi destekleyeceğiz diye açıklama yapmıştı. Erbakan hocamız bu durumda daha önce uzun yıllar TBMM Başkanlığı yapan ve adaletsizce davranan Mustafa Kalemli’nin az oy alması ve elenmesi için Anap’ın diğer adayı Murat Başesgioğlu’nu destekleme kararı almış ve desteklemiştir de…
Evet Erbakan hocamız resmen bu girişimlerde bulundu. Çevresindekilerden herkesler bu olaylara şahittir…
Tüm bunlara rağmen aynı şeyi yaptığı için tutup sayın Temel Karamollaoğlu’nu suçlamak, davaya ihanet etmekle itham etmek Erbakan hocamızı da suçlamak anlamı taşımaz mı?
Bu hatırlattığım tarihi gerçeklerle Mücahit Erbakan hocamızda mı Milli Görüş davasına ihanet mi etmiş oluyor acaba? Gerçi o zaman muhalif olanlar aynı ithamlarda bulunmuşlar muhterem hocamıza..
İttifakla ve Cumhurbaşkanlığı tespitiyle ilgili süreçler geçmiş, yani deniz bitmiş, kara görünmüş biz hala suyu bulandırmaya çalışıyoruz.
2003’ten 2011 dahil tüm seçimlere tek başımıza girmedik mi biz? Evet girdik. Ama tüm bunlara rağmen “Saadete Oy verme CHP’ye gider” diye algı yapıp oylarımızı çalmadılar mı? Bakın şimdi tam tersi oldu. Chp’ye verilen oylar Saadete gidecek. Bundan iyisi Şam’da kayısı…
İŞTE KEMAL KILIÇDAROĞLU FARKI
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu son 10 yıldır, Erbakan hocamızın tüm anma programlarına ya katıldı, ya yerine birini gönderdi. Gazze mitingi düzenledik tüm ekibiyle destek verdi, CHP genel merkezine Filistin bayrağı astırdı. Miting’te muhteşem bir konuşma yaptı ve hepimiz memnun olmuştuk değil mi?
Ezan Türkçe okunsun diyen vekilini partiden ihraç etti ve “Ezan Evrenseldir ve Arapçadır.” diyerek geçmişteki uygulamalardan dolayı özür dileyip helallik istemedi mi?
Ankara’dan İstanbul’a adalet yürüyüşü yapmadı mı?
Yine Başörtülülerle ilgili de özür dileyip helallik istemedi mi?
Ayrıca Millet İttifakını oluştururken tüm partiler eşit şekilde masaya oturup 2 yıl boyunca çalışıp 2300 maddelik bir yol haritası çıkarmadılar mı?
Eee biz bu CHP’den ne istiyoruz ya! CHP Genel Başkanı hem özür diliyor, hem helallik istiyor ama biz bir türlü kabul etmiyoruz.
Neden acaba?
Yoksa Kalplerin sahibi biz miyiz yoksa ALLAH (c.c) MI?
Siyasette bazı dönemlerde bazı stratejiler, bazı taktik hamleler ve bazı değişiklikler olabilir. Bunları sorgulamak yerine, var olan durumun daha iyi ve daha güzelleşmesi için hep birlikte çaba sarf etmeliyiz. Ki 14 Mayısta hep birlikte ŞU İKLİMİ DEĞİŞTİRMELİYİZ ARTIK!
Yoksa 20 yıldır çektiğimiz çileler, zorluklar ve Faizci kapitalist düzen devam mı etsin istiyoruz?
Son 20 yıldır Saadet partimizi karalamaya çalışan, hatta yok etmeye çalışan, yandaş kalemler vasıtasıyla olmadık iftiralar attıran, bizi İSLAM DÜŞMANI OLARAK GÖSTEREN, tüm genel başkanlarımıza iftiralar atmaktan geri kalmayan, kazanmış olduğu bir belediyemizi bile zorla elimizden alan ‘dünkü kardeşlerimize’ rağmen; Sayın Kemal Kılıçdaroğlu Saadet Partisinin TBMM’de yer alması için yoğun çabalar göstermiş, mecliste söz hakkı verilmeyen vekilimize CHP’nin söz haklarından fedakarlık ederek onlarca kez konuşmasını da sağlamıştır.
Gelin 14 Mayısta Milli Görüş liderimizin arkasında kaya gibi sağlam bir şekilde duralım ve destekleyelim. Ondan sonra ne eksik ne fazlaysa hep beraber oturup konuşup Milli Görüşün gelecek 50 yılını planlarız inşallah.!
Vesselam