Çözüm, Güçlü Bir Devlet Olmaktan Geçiyor
Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin lehine olmayan ittifakların kurulduğu ve uluslararası hukuka aykırı adımların atıldığı Doğu Akdeniz’de tavizsiz bir duruş şart…
Akademisyen Prof. Dr. Ata Atun, dünya üzerindeki enerji miktarının azımsanamayacak bir kısmını barındıran Doğu Akdeniz bölgesindeki mücadeleyi Millî Gazete’ye anlattı. Türkiye karşıtı aktörlerin atmış olduğu hukuksuz adımların önünü kesmenin yolunun güçlü bir devlet olmaktan geçtiğini kaydeden Ata Atun, bölgemiz de yaşananların Türkiye’yi güçlü olmaya zorladığını ve savunma sanayi ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin daha da güçlendirilmesi gerektiğinin önemini vurguladı. Atun, Türkiye ile Mısır arasındaki olası bir normalleşmenin de her iki ülkenin yararına olduğunu söyledi.
“YUNANİSTAN VE GKRY, MÜCADELE EDEMEYECEKLERİNİN FARKINDA”
Atun, “Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Türkiye ile tek başlarına mücadele edemeyeceklerinin farkında olduğunu ve bu nedenle yanlarına İsrail, Fransa, AB, ABD ve Mısır gibi destekçileri alarak bölgeden pay kopartmanın peşine düştüklerini söyledi. Doğu Akdeniz’e kıyıdaş olmayan ülkelerin bölgeye ilgisinin ve Yunanistan’ın boyundan büyük taleplerinin Türkiye’nin Doğu Akdeniz politikasının temel taşlarını oluşturduğunu kaydeden Atun, “Doğu Akdeniz, günümüzde, kıyıları ve deniz yatağındaki hidrokarbon yatakları nedeni ile çok önemli bir bölge haline gelmiştir. Doğu Akdeniz bölgesi ile ilgilenen devletler sadece kıyıdaş ülkeler ile sınırlı değil zira enerjiye muhtaç İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya gibi AB ülkeleri ve kendi petrolü ile doğalgazını üreten Rusya, ABD, Suudi Arabistan, BAE ve İran da bölgeye yoğun ilgi göstermektedir.” ifadelerini kullandı.
DOĞU AKDENİZ’DE TÜRKİYE KARŞITI CEPHE
Prof. Dr. Ata Atun, Doğu Akdeniz’deki enerji paylaşım mücadelesinde gelinen noktayı değerlendirdi. Türkiye’nin haklılığının çok iyi bilinmesine karşın kendilerine “Batı Bloku” adını vermiş olan ülkelerin Türkiye’nin daha da büyümesini önleyebilmek ve Türkiye’yi durdurmak için ittifak içine girdiğini ve Doğu Akdeniz’de Türkiye karşıtı bir cephe oluşturduğunu dile getirdi. Atun, sözlerinin devamında, “Türkiye’nin stratejik konumu, İsrail ve Mısır’ın doğalgaz konusunda Türkiye’ye muhtaç durumda olmaları, bu cephenin bölgede aktif olarak değil, sadece kâğıt üstünde varlığını sürdürmesine neden olacaktır” diye konuştu.
“SAVUNMA SANAYİİ VE TSK DAHA DA GÜÇLENDİRİLMELİ”
Atun, Türkiye’nin 2021 yılı içinde savunma sanayini ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ni daha da güçlendirerek, Bölgedeki varlığını ve gücünü tartışmaya kapalı hale getirme politikasını uygulamaya koymasının şart olduğunu belirtti. Deniz hukukuna göre, adaların deniz yetki alanlarının sınırlı olacağına dair çok sayıdaki uluslararası yargı kararının bulunmasının ve yürürlükte olmasının, Türkiye’nin elini güçlendirdiğini de aktaran Ata Atun, Türkiye’nin bu kararları ve uygulama örneklerini kendi lehine kullanma yoluna gitmesi gerektiğini de söyledi. Türkiye’nin kendi kıta sahanlığı içerisinde gördüğü bölgelerde sismik araştırma ve sondaj gemileriyle petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerine devam etmesi gerektiğini de kaydeden Atun, “Güvenlik gibi önemli bir gerekçeyle bölgeyi kontrol altında tutması elzem olan Türkiye, 2021 yılında Türkiye; Libya ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile imzalanan deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşmaları içeriğince bölgede kendi kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgesinin sınırlarını belirlemiş olduğundan, başka ülkelerin kendi bölgesi içinde faaliyet göstermesini engellemeye ve kendi yetki alanlarının sınırlarını garanti altına almaya çalışacak.” dedi.
“TÜRKİYE İLE MISIR YAKINLAŞMASI HER İKİ ÜLKEYE ENERJİ KAZANIMLARI SAĞLAYACAKTIR”
Akademisyen Prof. Dr. Ata Atun, Mısır’ın geçtiğimiz süreçte Türkiye ile yaşadığı siyasi sorunlar nedeni ile “Düşmanınım düşmanı dostumdur” felsefesi ile Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Doğu Akdeniz’deki maksimalist taleplerini kabul ettiğini ve 45 bin kilometrekarelik bir alanı kendilerine kaptırdığını söyledi. Mısır’ın uğradığı kaybın farkına Türkiye sayesinde vardığını dile getiren Atun, “Özellikle de 2019 yılında Türkiye’nin Libya ile imzaladığı Deniz Yetki Alanları Anlaşması’ndan sonra, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi ile yaptığı anlaşmaların bir hayal olduğunun ve enerji çıkış yolunun da Türkiye’den geçtiğini farkına varmıştır. Türkiye ile Mısır yakınlaşması, bölgenin güvenliğinin müştereken daha iyi koşullarda sağlanacağına ilaveten her iki ülkeye enerji kazanımları sağlayacaktır.” ifadelerini kullandı. Atun, Doğu Akdeniz’deki mevcut koşulların Mısır’ı Türkiye ile işbirliği yapmaya mecbur kıldığını da belirtti.
“HUKUKSUZLUĞUN ÖNÜNE GEÇEBİLMENİN YOLU GÜÇLÜ BİR DEVLET OLMAKTIR”
Yunanistan ve GKRY başta olmak üzere çeşitli aktörlerin Doğu Akdeniz’de uluslararası hukuka aykırı adımlar attığını hatırlattığımız ve Türkiye’nin hukuksuz adımların önüne nasıl geçebileceğini sorduğumuz Atun, uluslararası hukuksuzluğun önüne geçebilmenin yolunun güçlü bir devlet olmaktan geçtiğini kaydederek, “Gerçekte dünyamız üzerinde uluslararası hukuk yoktur, güçlü devletlerin hukuka uydurulmuş talepleri vardır. Türkiye ne kadar güçlü olursa, siyasi, ekonomik, askeri ve bölgesel kazanımları da o denli büyük olacaktır.” diye konuştu. Atun, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi’nin 19. yüzyıldan beri arkalarına Avrupa devletlerini, ABD’yi ve Rusya’yı alarak uluslararası hukuka aykırı adımlar atmayı bir devlet ve varoluş stratejisi olarak benimsemiş olduğunu da sözlerine ekledi.