İki Günlük Kastamonu Ziyareti: Gördüklerim, Yaşadıklarım ve Gözlemlerim 1
Hasan Altan beyin oğlu Ali kardeşimizin düğünü için gittiğimiz memleketimizde önce Tosya, Hocaköyü, Kirazcık, Taşköprü ve Kastamonu’da önemli ziyaretlerde bulundum. Bir haftalık programı hızlandırılmış şekilde iki güne sığdırmış oldum.
Otobüsle Pazar sabahı Tosya’ya gittim. Sabah 05:30’da dahi Tosya’da hareketlilik var. Şehir havası ve canlı bir şehir görüntüsü var. Önce Alp Çanta Ali Kuru beyi ve Börekciler Kapı Sacittin Börekci abiyi ziyaret ederek, Youtube kanalımız için videolar çektim. Tosya’dan köye anne ve babamın yanına gittim, Kirazcık köyüne kaynanama gittim, Hocaköyüne süt almağa gittim. Belki de 3-4 günlük programı bir güne sığdırmış oldum. Bu arada evi köyü de temizledim, düzenledim, süt bile pişirdim. Düğün saatine az vakit kala Taşköprü’ye ancak inebildim, ancak Tosya- Taşköprü yoluna dökülen soğuk sarı asfalt çok tehlike saçıyor bilesiniz.
Planım Pazartesi günü de Kastamonu’da başta Halil Uluay, Oğuz Köylü ve Mustafa Gezici hocam olmak üzere iki, üç ziyaret yapmaktı. Düğüne hazırlanırken, Halil beyi arayım da, yarın programını sorayım, ziyaret edemeyeceksem bu akşama İstanbul’a döneyim bari diye düşündüm. Arayıp konuştuk, düğünde görüşelim dedi. Bende senin etrafın yoğun olur, ve sen protokolsun kolay kolay görüşemeyiz diye espri yaptım. Ama Pazartesi 09:30 için randevulaşınca İstanbul’a gitmekten vazgeçtim.
Düğüne gittim, neyse yemekten epey sonra dış tarafa tesisin önüne çıkmıştım. Birde baktım Halil bey ve yanında Hüsnü Yılmaz ve Mutullah Özdemir bey ile çıkış yapıyorlar. Kısada olsa hepsiyle selamlaştık. İlgimi çeken ise az önce Mhp heyetini görmüştüm, il başkanı, ilçe başkanı, eski vekiller, teşkilatlar hepsi bir arada idi ama Milletvekili Halil beyin yanında Taşköprü ilçe başkanı ve teşkilatından sadece iki kişi vardı. Ben etrafın kalabalık olur demiştim ama yanılmıştım sanki. Gerçi Halil kardeşim öyle zorunlu olmasa protokol işlerini sevmez, sadeliği sever ama Kastamonu milletvekili Taşköprü’ye kalabalık bir düğüne gelmiş, teşkilatı yalnız bırakmış. Halbuki milletvekilinizin festival gibi bir düğüne gelişini, gidişini showa çevirsenize. Neyse belki uygulamaları hep böyledir, benim dikkatimi çektiği için yazdım işte.
DÜĞÜN DEĞİL SANKİ SARIMSAK FESTİVALİYDİ
Hasan Altan beyin Düğününe gelince; Gerçekten de muhteşem bir organizasyon yapılmış, en ince detaylar düşünülmüş. Hasan bey her zamanki nezaketi, şıklığı ve her zaman ki gibi herkesi tek tek öperek ve isimlerini söyleyerek karşıladı. Normal olarak protokol yoğun olunca gelin ve damadın şahitleri de çok yoğun oldu. Dikkatimi çeken şey ise; Bunca yıldır siyaset yapan, belediye başkanlığı ve vekillik yapan Hasan Altan, sunucunun ısrarına rağmen konuşmak istemedi ama sonunda konuşurkende çok heyecanlı idi. Demek ki en mutlu gününde en tecrübeli insanlar dahi o heyecana yenik düşebiliyormuş. Düğün gerçekten de çok kalabalıktı. Hava fişekler, sanatçılar sanki bu yıl iptal edilen Sarımsak Festivalini andırdı. Sanatçı Alişan’ın ekibinin gelişini gördüm, sanki metrobüsten yolcu iniyor zannettim. Merkez Yemek‘in yaptığı yemek ve organizasyon gayet güzeldi. Yalnız bana torpil yapılmıştı, yanımdakilerin kavurması 100 gramsa bana gelen 300 gramdı, Kemal Sunal’ın armut sahnesi gibi, tabi biraz mahcup oldum, tüm gözler sanki bana bakar gibi hissettim. Bende torpilli tabağımı masadaki daha az olan ile tabak değiştirdim hemen.
İşadamı Saim Kaya ve Taş Cami imamı Ahmet hoca ve Mehmet Parlak abimizle sohbet etme fırsatımız oldu. Ahmet hoca bayağı yorgunda erken kaçmak istedi ama Hasan bey olmaz bekleyin deyince kalmak zorunda kaldı. Ahmet hoca; Hasan Altan bey için, “ya ben yoruldum, bu adam kaç gündür gece gündüz uğraşıyor, koşuşturuyor, sabah geldi tüm masaları kontrol etti, akşama kadar yoğundu maşallah hala daha yorgunluk emaresi yok, nasıl bir enerji böyle” dedi.
Düğünün finali Alişan Konseri ile bitmiş oldu. Taşköprü bu yıl festival yapmadık demesin bari, düğüne katılım ve organizasyon tam bir festival havasındaydı zaten. Bu vesile ile yeni evlenen çiftlere bir ömür boyu mutluluklar diliyorum.
MİLLETVEKİLİ HALİL ULUAY’I ZİYARETİMİZ
Kastamonu milletvekili seçilen değerli kardeşim Avukat Halil Uluay beyi, çok kez ziyaret ettim, görüştüm ama ilk kez milletvekili olarak ziyaret etmek isteyince ister istemez protokol kurallarına uymak psikolojisi oluştu. Randevu almak gibi. Halil Uluay beyi; Tosya Alp Çanta Genel Müdürü Ali Kuru bey ile Kastamonu Çalışma Ofisinde ziyaret ettik. Sohbet uzun sürdü ama sürekli zil çaldığından gelenlerin hakkını gasp etmemek ve sayın vekili zor durumda bırakmamak için insanda stres oluşuyor.
GÖZLEMLERİM
Kastamonu milletvekili olan bir isim ilk kez çalışma ofisi tutmuş. Daha doğrusu daha önce avukatlık ve arabuluculuk olarak çalıştığı ofisi kapatma kararı alıyor ama Kastamonulularla daha iyi iletişim kurmak, sorunlarını dinlemek ve herkesin kendine kolayca ulaşabilmesi adına bu ofisi kapatmaktan vazgeçip milletvekili çalışma ofisi olarak devam ettiriyor.
Her gün yaklaşık yarısı randevulu, yarısı habersiz 40-45 kişi ziyarete gelip sorunlarını anlatıyormuş. Tabi birde il ve ilçe ilçe ziyaretler olunca biraz yorgunluk gözlemledim. Daha henüz maçın başı, tempoyu 90 dakikaya yaymak gerekir diye düşünüyorum.
Halil beyi il genel meclis üyesi ve il başkanı iken de takip ettiğim kadarıyla, Kastamonu’ya kalıcı projeler yaptırmak ve bunlarla uğraşmak istediğini biliyorum. Milletvekili olunca da aynı doğrultuda devam edeceği izlenimini hissettim. Tarım Lisesi, Organize sanayiler, Anatem vb. bir çok kalıcı projenin hayata geçmesi için yoğun bir gayretin içinde olduğunu gözlemledim. Halil Uluay; Popülist yaklaşım göstermez, göstermekte istemez, tribünlere oynamaz, tüm işini gücünü bırakıp ta hastaneye alınacak bir hademe benim adamım olsun diye de çaba sarf etmez. Ancak artık işi daha da zor gibi.
Her gün ziyaret edenlerin sorunları neler diye sordum ama üstü kapalı bir cevap verdi doğal olarak: ancak benim tahminim genelde yüzde 90-95 sıradan ve kişisel şeyler olduğu yönünde. Hatta bundan eminimde. Aday olduğum seçimlerde bunu sık sık gündeme getirmiştim zaten. Bizim insanımıza; Tabancasına ruhsat almak, jandarmanın bağladığı kamyonunu kurtarmak, oğlunun veya gelininin tayinini iyi bir yere çıkarmak, ve işe alımlarda kendine torpil yapmak çok daha değerlidir.! Bunları yapmadıktan sonra ağzıyla kuş tutsa Kastamonululara yaranamaz hiç kimse.
Eğer Halil kardeşimizde, diğerleri gibi bu vb. sorunlarla uğraşacaksa Kastamonumuza yazık olur. Halbuki bunlar yerine sadece; Organize sanayileri, Seka Kağıt fabrikasının yeniden tam kapasiteli çalışır hale gelmesini, şeker fabrikasının üretiminin artırılması, Yılan hikayesine dönen Tosya – Kastamonu yolunun artık yapılmasını, ilimizde ve ilçelerimizde istihdam oluşturacak projelerin hayata geçirilmesini, Kastamonu’nun Tarım Kenti olması için ne gerekiyorsa yapılması vb. geciktirilen onlarca soruna çözüm için uğraşabilse ve bizlerde yardımcı olsak memleketimiz için çok daha hayırlı olacaktır.
Halil Uluay; Kastamonu’ya kalıcı projeler peşindeydi, şimdi Allah nasip etti ve vekil oldu. İnşallah çok başarılı olur.
Halil bey ile sohbet ederken, 37 Haberde Kastamonu Haber ekibimizin haberleştirdiği “Uyuşturucu sorunuyla” ilgili açıklamasının, sanki muhalefet milletvekilinin yaptığı bir açıklama gibi olmuş dedim. Tabi bu konu çok önemli. 16-17 yaşında iki genç bu sebeple bir taksiciyi öldürünce o açıklamayı yapma gereği duymuş. Tabi o açıklama birilerini suçlar gibi olunca basın üzerinden tartışmada başlamış oldu.
Yeşilay Başkanı, Şehir Hastanesi Başhekim yardımcısı vb. ilgili kurumlar basın üzerinden Halil beye cevaplar verdiler. Önce tekrar edeyim; Halil beyin yaptığı o açıklama, iktidar partisi milletvekilinin yapacağı açıklama değil. Çünkü iktidar partisi vekili çözümü bulmak zorundadır. Şimdi bu açıklamaya atanmışların basın yoluyla cevap vermesi daha da vahim oldu. Eğer açıklamada bir yanlışlık veya yanlış anlaşılma var ise, ziyaret eder bilgilendirirsiniz bu kadar basit. Basın yoluyla muhalefet milletvekiline cevap vermeye, had bildirmelere alıştıkda, iktidar milletvekiline hiç şahit olmamıştık bunu da görmüş olduk.
Başhekim yardımcısı Halil beye cevaben “Kastamonu’da Anatem var” diye cevap vermişti basın yoluyla. Halbuki arayıp bilgilendirmesi gerekiyordu. Daha da ilginç olanı ise Anatem olmayışı…
Bu açıklanın ertesi günü başı gözü yarılmış bağımlı bir hasta hastaneye gidiyor, ama hastanede ilgilenmemişler, biz tedavi edemiyoruz diye. Hasta ve yakınları da il başkanlarına, milletvekillerinin hepsine durumunu anlatmaya gidiyor doğal olarak. Tabi gidilen yerlerde ne yapacaklar, hastane yönetimini arayıp hastanın tedavisinin yapılmasını söylüyorlar. Hastane yönetimi bu kez şu ifadeyi kullanıyor! “Bizde Anatem yok, yatarak tedavi edemiyoruz” Eeee hani basın yoluyla verilen “KASTAMONU’DA ANATEM VAR” demeciniz nerde kaldı o zaman?
Ak Parti iktidara gelirken en büyük vaadi; “bürokrasiyi kaldıracağız, yani kolaylaştıracağız, atanmışlar seçilmişlere had bildiremeyecek” olmuştu. 21 yıl sonra Kastamonu’da yaşananlara bakar mısınız?
KASTAMONU ŞEHİR HASTANESİ YOĞUNLUĞU
Halil Uluay’a; Hastane ve randevularda yaşanan aksaklıklar ve gecikmeleri de sorduk. Verdiği cevap çok ilginçti; Kastamonu’nun nüfusu köyleri falan 380 bin imiş, ilk 6 ayda Hastaneye gelen hasta sayısı 1.5 Milyonmuş.
O zaman kendi kendime, Aile hekimleri ve ilçelerdeki hastanelerde ya doktor yok, ya da tam görevlerini yapmıyorlar mı acaba dedim ama bununla ilgili bir araştırma yapmak gerekiyor. Kastamonu Şehir hastanesine elini kolunu sallayan gelmemesi gerekiyor. İlçelerden lüzum görülenler gelip tedavilerini görmeleri gerekir. Bugün muayene edip 2-3 ay sonraya randevu vermek çok sıkıntılı bir durum. Bu konuyla ilgili acil çözüm bulunması şart.
Devam edecek… (Kastamonu Uyuşturucu meselesi, diğer ziyaretler ve izlenimler)
Not: Yazılarım uzun olduğuna dair haklı eleştiriler alıyorum, onun için bu yazıyı 2 -3 yazı dizisi olarak yayınlayacağım inşallah