enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

Hayalden Gerçeğe

Kararlar, fikirler, düşünceler ve hayaller. İnsanın hayatta var olmasının yegane
sebepleri arasında yer almaktadır. Hayalleri ve düşünceleri ile hayata tutunan insanlar
fikirleri ve kararları ile başarının temellerini oluşturmakta ve sonuca arzu ettikleri ölçüde
ulaşabilmektedirler. Peki ya bu unsurlar bizim kontrolümüzde değilse ? Bu konuya bir hikaye
ile farkındalık oluşturmak istiyorum.

Hayalden Gerçeğe
29 Temmuz 2024 09:59
A+
A-

Bir zamanlar birbirlerini çok seven iki tane genç varmış. Evlenmek niyetiyle yola çıkmışlar ancak çocuğun bir iş için uzak bir diyara gitmesi gerekmiş. Bu duruma çok üzülen gençler çocuk dönene kadar yüzük takmaya karar vermişler. Böylece hem birbirlerinin akıllarından hiç çıkmayacak hem de birbirlerini özlediklerinde yüzüklerine bakarak özlemlerini bir nebze olsun dindireceklermiş.

Çocuk gittikten 2-3 ay kadar sonra müthiş bir özlem hissi doğmuş ve yüzüklere bakarak özlemlerini bir nebze olsun dindirmişler. Aradan 4-5 ay kadar geçtiğinde yine müthiş bir özlem ve yine yüzüklere bakarak hasretlerini bir nebze olsun dindirmişler. 6-7 ay derken aynı şekilde durumu idare etmişler ve nihayet çocuktan bir mektup gelmiş. Mektupta işlerini bitirdiğini ve kavuşma zamanının geldiği yazıyormuş ve kıza kendisini limandan karşılamasını söylemiş. Bu kez özlem ve hasret yerini heyecana
bırakmış.

Kız limanda çok heyecanlı bir şekilde çocuğu beklemeye başlamış. Karadan gemi gemiden kara görünmeye başlamış ve heyecanları daha da artmış. Gemidekiler karadakileri karadakiler gemidekileri görmeye başlamış ve heyecanları biraz daha artmış. Gençler birbirlerine el sallamaya başlamış ve o sırada kızın parmağından yüzük çıkmış ve denize düşmüş. Çocukta aynı heyecan devam ederken kız yüzüğün parmağında olmamasının stresini yaşamaya başlamış. Nihayet çocuk gemiden inmiş ve buluşmuşlar. Çocuğun parmağında yüzük var kızın parmağında yüzük yok. Çocuk alacağı cevaptan korktuğu için sormaya cesaret edememiş, kızda çocuğun inanmayacağını düşündüğü için anlatamamış.
Neyse az ileride bir balıkçı restoranı var orada birer balık yiyelim konuşuruz demişler.

Kız tam cesaretini toplamış durumu izah edecek garson siparişleri almaya gelmiş. Neyse şu balıkları sipariş edelimde daha sonra konuşuruz demişler. Kız sabırsızlanmaya başlamış ve yeniden cesaretini toplayarak anlatmaya karar vermiş. Tam o sırada garson balıkları getirmiş ve balıkları yedikten sonra konuşmaya karar vermişler. Kız şöyle balığı bıçak ile kesmiş ve içinden ne çıksa beğenirsiniz ? Neredeyse okuyucularımızın tamamının “YÜZÜK” dediğini duyar gibiyim. Ancak beklediği gibi olmamış tabii ki, çünkü balığın bir yüzüğü yutması imkansız bir şey. Ayrıca balıkta çıksa çıksa “KILÇIK” çıkar.

İşte bu hikayeden almamız gereken mesaj kısaca şöyle.. Günümüz kitle iletişim araçları bizlerin özgür düşünce kabiliyetlerine göz dikmiş durumda. Düşüncelerimiz ve hayallerimiz bize sunulanların ötesine geçemiyor, kararlarımızı ve fikirlerimizi bize gösterilenler doğrultusunda şekillendiriyoruz. Kısaca o balıktan bizlere yüzüğü çıkarttırıyorlar.

Böyle bir durumda doğru kaynaklardan beslenmek, araştırmacı bir kişiliğe sahip olmak çok büyük önem arz ediyor. Aksi halde bizi diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerimizden birisi olan muhakeme kabiliyetimizi kaybetmiş oluyoruz. Dolayısı ile haber ve bilginin muhakkak bir kaç farklı kaynaktan teyit edilmesi gerekmektedir.

 

Öğrenilen bilginin doğruluğu konusunda araştırma yapmadan paylaşımda bulunmak insanların yanlış yönlendirilmesine yol açabilir. Bu yüzden haberin ana kaynağına odaklanmakta fayda var. Bu hassasiyette olduğumuz ölçüde hem bireysel hem de toplumsal bilincin oluşmasına katkı sağlamış oluruz.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.