Kastamonu ile Komşu Karabük ve Safranbolu’da Gezilecek Yerler
Karabük, Türkiye’nin kuzeyinde Batı Karadeniz Bölgesi’nde yer alan bir ildir. Çankırının Ovacık ve Eskipazar ile Zonguldak’ın Yenice, Safranbolu ve Eflani ilçelerinin 1995 yılında Karabük’e bağlanmasıyla Türkiye’nin 78. ili olmuştur. Karabük’ün Merkez ilçesi ile beraber 6 İlçesi, 2 Beldesi ve 270 Köyü bulunmaktadır.
Batı Karadeniz’in Safranbolu ilçesi ve Demir Çelik fabrikası ile nam salmış Kastamonu, Bartın ve Zonguldak ile komşu ili Karabük’te gezilecek yerleri sizler için derledik…
Önce Kısaca Karabük’ü Tanıyalım…
Karabük, Türkiye’nin kuzeyinde Batı Karadeniz Bölgesi’nde yer alan bir ildir. Çankırı’nın Ovacık ve Eskipazar ile Zonguldak‘ın Yenice, Safranbolu ve Eflani ilçelerinin 1995 yılında Karabük’e bağlanmasıyla Türkiye’nin 78. ili olmuştur. Karabük’ün Merkez ilçesi ile beraber 6 İlçesi, 2 Beldesi ve 270 Köyü Bulunmaktadır.
1935 yılında açılan Ankara –Zonguldak demiryolu üzerinde yer alan Karabük, kömür yataklarına yakınlığından dolayı demir çelik fabrikası kurulmasına karar verilmiştir. Bugün Türkiye’nin en büyük demir çelik firmaları Karabük’te yer almaktadır. Ayrıca ülkenin en büyük sanayi kuruluşlarından Kardemir bu ilde bulunmaktadır.
Tarihi açıdan da oldukça zengin bir bölge olan Karabük’te yazısız döneme ait çok sayıda höyük ve tümülüs olmasına karşın, bunların tam olarak hangi döneme ait olduğu bilinmemektedir. Bilinen en eski höyük Eskihisar’da bulunmuş, ilk Tunç Devri (MÖ 2500) ait olduğu bilinmektedir.
Karabük İlçeleri
- Eflani
- Eskipazar
- Ovacık
- Safranbolu
- Yenice
Karabük ve Safranbolu’da Gezilecek Yerler
Karabük Hadrianapolis Antik Kenti
“Paphlagonia Hadrianapolis’i” olarak adlandırılan yer bugün Karabük İli, Eskipazar İlçe Merkezi’nin 3 kilometre batısında ‘Viranşehir’ olarak adlandırılan mevki ve çevresindeki arazi üzerinde dağınık bir şekilde bulunmaktadır. Hadrianapolis Antik Kenti ise Budaklar, Büyükyaylalar, Çaylı ve Beytarla köylerini kapsamaktadır. Budaklar Köyü, Hacı Ahmetler Mahallesi’nde kentin kalıntıları yoğunlaşmaktadır ve bu mevki Viranşehir olarak adlandırılmaktadır.
Kuzeybatı Anadolu’nun klasik antik çağlardaki sosyo-ekonomik yapısı, kültür tarihi ve arkeolojisi üzerine bugüne değin çok durulmamıştır. Bu yüzden Hadrianapolis Kenti kalıntıları da fazla tanınmamaktadır. Gerçek anlamda kentte birden fazla merkez vardır. Bunlardan birinde Roma kalıntıları yoğunlaşmaktadır. Bu alan bir kaya yüzüne işlenmiş aedicula’sı bulunan bir kutsal alandır. Bunun dışında kentin Roma Dönemi mimari kalıntıları sınırlıdır. Erken Bizans Dönemi kalıntıları ise yoğundur.
Kilise tabanındaki mozaikli alan içinde yine bir de adak yazıtı bulunmaktadır. Bu yazıtta “Sadık saray muhafızı Himerios ile pek onurlu ve değerli Valentina’nın adağıdır” ibaresi geçmektedir. Himerios adı üstüne yapılan çalışma sonucunda bu ismin bir “Skholarios”, yani bir İmparatorluk muhafızı olduğunu ve bu ismin filolojik ve prosografik olarak yalnızca İ S 6’ncı yüzyılda görüldüğü fark edilmiştir. Ayrıca Himerios ile Valentina evli olduğu düşünülmektedir. Yalnız bu mozaik yazıtında bir verbum yoktur, bu da yazıtın devamının bir yerlerde olabileceğini düşündürmektedir.
Mozaikler 2003 yılında, hava koşullarından etkilenmemeleri için geçici olarak özel bir örtüyle kapatılmıştır. Kilisede yapılan ayrıntılı incelemelerde fark edilen diğer bir husus, atrium duvarının en alt taş sırasındaki taşlardan ikisinin dış yüzünde en az 10 satırlık Yunanca yazıtın varlığıdır. Bu yazıt “damnatia memorae” şeklinde kazınmış olsa da yazılar halen seçilebilmektedir. Ayrıca kilise giriş kapısında tabana gömülü tabula ansata şeklinde bir yazıtta ‘Burada anısı azizler arasında yer alan Iordannes yatıyor’ ibaresi bulunan mermer bir yazıt mevcuttur.
Kilise tabanındaki mozaikli alan içinde yine bir de adak yazıtı bulunmaktadır. Bu yazıtta “Sadık saray muhafızı Himerios ile pek onurlu ve değerli Valentina’nın adağıdır” ibaresi geçmektedir. Himerios adı üstüne yapılan çalışma sonucunda bu ismin bir “Skholarios”, yani bir İmparatorluk muhafızı olduğunu ve bu ismin filolojik ve prosografik olarak yalnızca İ S 6’ncı yüzyılda görüldüğü fark edilmiştir. Ayrıca Himerios ile Valentina evli olduğu düşünülmektedir. Yalnız bu mozaik yazıtında bir verbum yoktur, bu da yazıtın devamının bir yerlerde olabileceğini düşündürmektedir.
Mozaikler 2003 yılında, hava koşullarından etkilenmemeleri için geçici olarak özel bir örtüyle kapatılmıştır. Kilisede yapılan ayrıntılı incelemelerde fark edilen diğer bir husus, atrium duvarının en alt taş sırasındaki taşlardan ikisinin dış yüzünde en az 10 satırlık Yunanca yazıtın varlığıdır. Bu yazıt “damnatia memorae” şeklinde kazınmış olsa da yazılar halen seçilebilmektedir. Ayrıca kilise giriş kapısında tabana gömülü tabula ansata şeklinde bir yazıtta ‘Burada anısı azizler arasında yer alan Iordannes yatıyor’ ibaresi bulunan mermer bir yazıt mevcuttur.
Karabük Cinci Hanı
Yüzyıllar boyunca Çin’den Anadolu topraklarına uzanan tarihi İpekyolu üzerinde kurulmuş irili ufaklı yüzlerce kervansaraydan biri de Safranbolu’daki Cinci Han’dır. Cinci Han Safranbolulu Karabaşzade Hüseyin Efendi (Cinci Hoca) tarafından 1645 yılında yapılmıştır. Mimarı kesin olarak bilinmemekle birlikte, Koca Mimar Kazım Ağa tarafından yapıldığı sanılmaktadır. Tarihi İpekyolu’nun etkinliğini yitirmeye başladığı 20’nci yüzyıla kadar kervansaray olarak kullanılan Cinci Hanı, 20’nci yüzyıl başlarından itibaren Safranbolu esnafı tarafından depo olarak kullanılmış daha sonra gerekli restorasyonu yapılarak otel olarak kullanılmaktadır. Cinci Hanı, 2 katlı 63 odalı olup, otel, restaurant, cafe bar olarak hizmete açıktır.
Karabük Bulak / Mencilis Mağarası
Karabük Merkez Bulak Köyü sınırları içerisinde yer alan aynı zamanda Safranbolu İlçesi ile sınır olan Bulak (Mencilis) Mağarası’nın grişi, dik kayalar üzerinde olup mağaranın uzunluğu 6.5 kilometredir. Mağaranın 2.5 kilometrelik kısmı harıtalanmış olup 380 metrelik kısmında elektrifikasyonu ve yürüyüş parkuru yapılarak turizme açılmıştır. Halen hidrolojik olarak aktif bir mağaradır. Yer altı nehirleri, göletler, şelaleler ilgi çekici ve olağanüstü güzellikteki sarkıt ve dikit oluşumları bulunan ve “Doğal Varlık” olarak tescil edilen mağara araştırmacıların ve ziyaretcilerin ilgisini çekmektedir.
Karabük Su Kemeri
Mimari değer taşıyan ve ilk inşa tarihi tartışmalı olan bu eser, Sadrazam İzzet Mehmet Paşa tarafından yenilenerek kentte kazandırdığı eserlerden biridir. Su kemerinin 1794-1798 tarihlerinde tamirat geçirdiği bilinmektedir. 116 metre uzunluğundaki su kemeri yerden yaklaşık 60 metre yüksekliktedir. Bu büyük kemerin üzerindeki 5 kemerli bölümü tamamen taştan ve Horasan harcı ile yapılmıştır. Toprak üzerine rastlayan bölümler 2.5 metre derenin üzerine rastlayan kemer üstü ise 1.20 metre genişliktedir. Bir kanal içinde su geçer. Suyun akış hızının dengelenmesi için su kemeri üç kıvrımlıdır. Buradan geçen su Asmazlar Konağı’nın bahçesinde bulunan su terazisinden kentte bulunan çeşmeler dağıtılır. Dağıtılan bu suya halk arasında paşa suyu denilir.
Karabük Şeker Kanyonu
Karabük-Yenice yolu üzerinde bulunan Şeker Kanyonu, birçok doğa sporuna elverişli bir alandır. Kanyon yüksekliği 100 metreden başlayıp 250 metreye kadar yükselmektedir. Kanyoning yapmaya elverişli bu uzun bir alanda yer yer zorlu geçişler ve daralmalar olup, bazı yerlerde yüzmek zorunlu hale gelmektedir. Yürüyüş parkurları ile eşsiz doğa güzellikleri arasında yürüyüş ve bisiklet turu imkânı sunmaktadır. Kanyonun kayalıkları kaya tırmanışına da uygundur. Ayrıca, çadırlı kamp, rafting, dağcılık gibi doğa sporlarına da elverişlidir.
Karabük Safranbolu Tokatlı Kanyonu
Safranbolu, tarihi evlerinin yanısıra kanyonları ile de ünlü bir yer. Tokatlı Kanyonu‘nun, bölgede bulunan kanyonlar arasında özel bir yeri vardır.
Sincap, at, kaz gibi hayvanları görebileceğiniz; paintball, at binme gibi deneyimleri yaşayabileceğiniz; yaklaşık 9 kilometrelik yürüyüş bir parkuru ile doğanın keyfini çıkarabileceğiniz eşsiz bir yer.
Tokatlı Kanyonu Hızar Çayı’nın yatağındaki kireç taşı tabakalarının binlerce yılda aşınması sonucunda oluşmuştur. Safranbolu’da turizm çeşitliliğini sağlamak amacıyla Tokatlı Kanyonu üzerinde İncekaya Su Kemeri ve cam teras bulunmaktadır.
Safranbolu’nun muhteşem doğası eşliğinde farklı bir tecrübe yaşatacak olan bu terasın manzarası da görülmeye değer güzelliktedir. Temelleri oldukça sağlam atılan teras ziyaretçilerine keyifli anlar yaşatmaktadır.
Karabük Yörük Köyü
Safranbolu’nun küçük bir modeli olan Yörük Köyü, gerçek bir Türkmen köyü olması sebebiyle 1997 yılında kentsel sit alanı içerisine dâhil edilerek Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından koruma altına alınmıştır.
Yörük Köyü ile ilgili yazılı efsanelerde, Yörüklerin 14 ve 15’inci yüzyıllarda göçer durumda oldukları, kendilerine özgü vergi düzeni ile ayrı bir kariye teşkil edecek şekilde bir kadıya bağlanıp zaman içerisinde yerleştirildikleri, bu kazanın merkezi olarak bugünkü Yörük Köyü’nün tespit edildiği ve yüzyıllar boyunca bu konumlarını devam ettirdikleri anlaşılmaktadır. Köyün efsanede yer aldığı şekilde Karakeçili aşiretine bağlı oymaklar ve Taraklı aşireti mensupları ya da bütününden oluşan biçimde kurulmuş olması ihtimal dâhilindedir. 16’ıncı yüzyılda Safranbolu yöresinde yaşayan göçebe cemaatlere “Yörükan-ı Taraklı” ya da “Yörükan-ı Taraklıborlu” adı verilmektedir.
Safranbolu’nun aksine arsa ve engebeli arazi sorunu olmayan Yörüklüler evlerini neredeyse bitişik nizam inşa etmişlerdir. Anadolu köylerinde genellikle görülen ev kümelenmesi yerine ana cadde boyunca yapılanmışlardır. Ana cadde sonundaki meydandan açılan düzenli sokaklarda bile bitişik nizam havası devam etmektedir. Sipahioğlu Gezi Evi, Yörük Köyü’ndeki anıtsal nitelikli evlerden biridir. Sipahioğlu Evi, genelde tüm Yörük evleri gibi taş zemin üzerine, 2 katlı olarak yapılmıştır. Hissedarları tarafından binanın harem ve selamlık bölümleri ayrılmış olup gezi amaçlı kullanılmaktadır. Evin odalarında bulunan kalem işi süslemeler dikkat çekmektedir. Kalem işi süslemelerde C ve S kıvrımlarından oluşan düzenlemelerin de kullanıldığı firizlerde ve kartuşlar içinde H.1294-M.1877 tarihi okunmaktadır.
Karabük Köprülü Mehmet Paşa Cami
Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa tarafından (H.1072/M.1661) yaptırılmıştır. Cami; Çarşı’da Çeşme Mahallesi’ndedir. Yazıtı yoktur, ancak caminin bağlı bulunduğu Köprülü Mehmet Paşa Vakfı’nın mühründe H.1072/M.1661 tarihi bulunmaktadır. Muhtemelen cami 1661 yılında ibadete açılmıştır. Yine Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa tarafından gönderilen el yazması bir Kuran’dan caminin 1661 yılında ibadete açıldığı anlaşılmaktadır. Cami tümüyle XVII. yüzyılın özelliklerini belirgin bir şekilde ortaya koymaktadır. Avlusunda şadırvan, güneş saati ile kütüphane ve muvakkithane olarak müştereken yapılmış bina bulunmaktadır.
Cami yaklaşık 2,5 yıl süren restorasyon çalışmaları sonrasında 2019 yılında tekrar ibadete açılmıştır.
Karabük Safranbolu Yemeniciler Arastası
Safranbolu; Anadolu’nun kuzeyinden geçen Asya-Avrupa ana ticaret yolunu Karadeniz’e bağlayan en önemli bağlantılardan biri olan Gerede-Sinop kervan yolu üzerinde bir konaklama noktasıdır. 17’inci yüzyılın ortasında kent merkezinde inşa edilen Cinci Hanı’nın büyüklüğü kentin bu işlevini kanıtlayan önemli bir örnektir. Han ilk yapıldığı yıllarda 63 oda ve deve ahırlarından oluşmaktaydı. Böylece Safranbolu Çarşısı hanın etrafında yer alan çeşitli üretim yapılan alış veriş mekanlarının doğmasına vesile olmuştur. Safranbolu çarşısında demircilik, bakırcılık, semercilik, dikicilik, saraçlık, ayakkabıcılık gibi işlenmiş eşya üretimine dönük iş kolları Lonca düzenine uygun olarak ayrı ayrı sokaklarda ancak bir arada yer tuttukları görülür. Bu nedenle de Safranbolu Çarşısı’nın sokakları, o sokakta yer alan zanaat koluna göre “semerciler içi”, “kunduracılar içi”, “kasaplar içi”, tüccarlar içi” gibi adlarla bilinirler. Bugün dahi adını taşıdıkları sanat koluna (Demirciler-Bakırcılar-Kalaycılar-Manifaturacılar-Boyacılar-Aktarlar, Semerciler-Saraçlar Çarşısı) göre bu sokaklarda, az da olsa bu işi yapan esnafa rastlanmaktadır.
Yemeniciler Arastası/Arasta Çarşısı: Köprülü Mehmet Paşa Camisine bitişik olan çarşı yanaşık nizamda 48 ahşap dükkandan oluşmaktadır. Yemeni denilen ayakkabının yapıldığı eski lonca çarşısıdır.1950 ‘li yılların sonuna kadar yemenicilik Safranbolu’da önemli bir zenaat kolu olmuştur. Milli mücadele sırasında imkanlar dahilinde ordumuzun ayakkabı ihtiyacını karşılamış olan çarşı, restore edilmiştir ve günümüzde turistik amaçlı kullanılmaktadır. Çarşıdaki Ahmet Demirezen Yemenicilik Müzesi hafta sonlarında geziye açıktır.
Karabük Safranbolu Kent Tarih Müzesi
Eski kalenin bulunduğu tepenin üzerine yapılmış, mimari değer taşıyan iki katlı görkemli bir taş binadır. Kapısının üzerinde bulunan yazıttan 1904 yılında Kastamonu Valisi Enis Paşa ve kentin Kaymakamı Mir Ahmet Beylerin gayretleri ve halkın da masraflarına katılımıyla yapıldığı anlaşılmaktadır. 1976 yılına kadar ilçenin Hükümet Binası görevini yapan bu bina, 1976 yılında geçirdiği bir yangın sonucu harap bir hale gelmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restorasyonu yaptırılmıştır. Söz konusu binada Safranbolu’nun günlük yaşamından örnekler sunulmaktadır.
Karabük İzzet Mehmet Paşa Camii
3. Selim’in saltanatında 1794-1798’de sadrazamlık yapan İzzet Mehmet Paşa, 1743’de doğduğu ilçeye İstanbul’daki Nuruosmaniye Camisi’nin adeta küçük bir modelini 1796’da inşa ettirmiştir. Cami 18’inci yüzyılda batı etkilerinin Türk mimarisine yansıdığı eserler arasında gösterilmektedir. Mihrabının üzerinde Padişah 3. Selim’in tuğrası olan İzzet Mehmet Paşa Camisi, içindeki kalem işleri, bezemeleri, çok köşeli kalemi andıran minare gövdesinin yanı sıra külah ve alemiyle estetik unsurlar yansıtmaktadır. Örtü elamanları dıştan kurşunla kaplı olma özelliğiyle Safranbolu’daki camiler içinde tek olan yapı, mihrabı, minberi, kalem işleri ve parmaklıklarına kadar bütünlük duygusu oluşturmaktadır.
Tamamen kesme taştan yapılmış olan cami, Fevkani Camiler grubu içinde düşünülebilecek özellikler taşır. Küçük bir külliyeyi oluşturan, eğimli araziye uyumlu bir şekilde yerleşen yapılardan camiye 10 basamaklı merdivenlerle ulaşılır. Yapının ana mekanını örten kubbeye pandantiflerle geçilmekte aradaki kasnağa ise pencereler açıldığı görülmektedir. Köşelerdeki ağırlık kuleleri yapıyı sınırlar. Namaz kılma alanı kare biçiminde olup eni boyu 13.5 metredir. Minber ve mihrabı çok zengindir. Mihrabın üzerinde Padişah III. Selim’in tuğrası vardır. İçindeki kalem işleri, bezemeleri, çok köşeli kalem gibi zarif minare gövdesi ile külah ve alemi bu zarafete layık bir şekilde yapılmıştır. 1902-1903 ve 1990 yıllarında onarım gören caminin külliyesi içinde kütüphane, abdesthane, iki çeşme ve vakıf dükkanları yer alır. Cami ve avlusu altından geçen Akçasu deresi üzerine yapılan kemerler üzerine oturmaktadır.
Karabük Cinci Hamamı
Çeşme Mahallesi’nde çarşı içindedir. Cinci Hüseyin Hoca tarafından yaptırılmıştır ve annesi olan Hamide Hatun Vakfı’na kayıtlıdır. Kadınlar ve erkekler kısımlarından oluşmaktadır. İki bölümünde planı aynıdır. Bu hamam haçvari sıcaklıklı hamamlar grubuna girer. Hamamın iki bölümünün de soğukluklarını tromplu bir kubbe örtmektedir. Ilık kısmında tuvaletler yer almaktadır. Sıcaklık kısmı ise haçvari planlıdır. Arkada külhan ve ocak yer alır. Hamamın kadın ve erkek girişleri farklı sokaklara açılmaktadır. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilen hamam günün her saatinde kadın ve erkek bölümü hizmete açıktır.