Kastamonu Göl İlköğretmen Okulu (Bir Öğretmenin Hatıraları 8)
KASTAMONU GÖL İLKÖĞRETMEN OKULU
Sınav ( İmtihan) derslerden isim sırasına göre girdik. Matematik dersi sınavını gözlüklü bir öğretmen yapıyordu. Bana ezber işlemler sordu. Sonra problem çözmek için soru sordu. Tahtada yaptım. İkinci bir soru daha sordu. Ona çok uğraştım, tahta doldu. Net sonuca ulaşamadığımı sandım.
(Kastamonu Göl İlköğretmen Okulu (Bir Öğretmenin Hatıraları 1)
Öğretmenim bir daha sorar mısınız ? dedim. Hafif gülümsedi ve bir tane daha sordu. Bu problemi kesin çözdüğüme bende inandım. “Tamam, çıkabilirsin” dedi. Sağ ol öğretmenim dedim. Bir başka sınavımda iyi geçti. Coğrafya dersine okulun en sert bayan öğretmeninin girdiğini büyük sınıflardan olan öğrenciler söylüyordu. Ertesi gün Coğrafya, Tarih gibi derslerin sınavları vardı. Bizim ilkokulda haritamız duvarlarda oradan genel bilgime güveniyordum. Ne kadar öğretmeni sert deseler de korkmuyordum ama müthiş içimde bir heyecan da yaşıyordum. İçeri girdim. Bazı genel sorular sordu. Ülkemiz coğrafyasından fiziki ve siyasi haritalar vardı. Ülkemizin göllerini, ırmaklarını, ova ve yaylalarını, yetişen ürünlerin durumlarını yanıtladım. Harita üzerinde göster diye haritanın başına geçmemi söyledi. Sorularını harita üzerinde göstererek net yanıtladım. Dünya haritası üzerinde bir çok sorular sordu. Aklımda kalan Ak Denizde ki adaları sordu. Ezbere söyledim. Haritada göster bakalım dedi. Gösterdim. Önündeki kağıda bir şeyler yazdı. Tamam güzel çıkabilirsin demesi ile sağ olun öğretmenim diyerek salondan çıktım.
Sınavlar sözlü ve uygulamalı olarak 4 (Dört) gün sürdü.
(Kastamonu Göl İlköğretmen Okulu (Bir Öğretmenin Hatıraları 2)
Pazartesi başlayan sınavlar Perşembe günü bitti. Cuma günü sonuçların açıklanacağı duyuruldu.. İçimdeki heyecanı bir türlü atamıyordum. Kazanamazsam ne derler, ne yapabilirim diye düşünüyorum. Tanıdığım 5. sınıftan Kayabaşından Hasan Yılmaz ( Hüseyin olarak bilirdik) vardı. Gündüzlü okuduğundan okul dışında Göl Köyünde bir pansiyonda kalıyordu. Onunla da buluşmak pek olmuyordu. Daha sonraları okula gelmedi. Bu yalnızlıkta insanı üzüyor, daha çok strese giriyorsun.
(Kastamonu Göl İlköğretmen Okulu (Bir Öğretmenin Hatıraları 3)
Cuma gececi içimde ki heyecan uyumana engel oluyordu. Sade ben değil sınava giren tüm öğrenciler o durumu yaşıyorlardı. Sabahleyin erkenden kalktım. Yemekhanede kahvaltı yaptım. kazananları ilan edeceklerini söylediler. Saat 10:00 gibi okulun hoparlörden idare binasının önünde toplanmamız ilan edildi. Sınava gelen öğrencilerin yakınları da geldiğinden büyük bir kalabalık vardı. Kazananların isimleri okunurken herkes sessiz olarak dikkatlice dinliyordu. Heyecan doruk noktasında isimler okundukça bu durum daha da artıyordu. Burada yanımda aileden insanı olmayan tek kişi bendim sanırım. Nihayet benimde adım okununca oradan sessizce bekledim. Kazanan öğrencilerden istekler vardı. Noter işlemleri, Devlet Hastanesinden Sağlık Kurulu Raporları… gibi istekleri ve okulun açılacağı günü gösteren birer yazılı belge verdiler. Başarılar dileyerek duyuruları bitirdiler.
O zaman kadar sabırla bekleyen öğrenci ve velilerinde sevinç ve bir o kadar da göz yaşı ve üzüntü vardı. Ağlayan arkadaşlarım beni çok duygulandırdı. Tek okuma kapıları yüzlerine kapanmıştı. Bundan sonra nasıl bir yaşama doğru gidecekleri belirsizdi. Bu durumu görünce inanın kazandığıma hiç sevinemedim. Bir başkasının acısını içimde insan olarak hissediyordum.
(Kastamonu Göl İlköğretmen Okulu (Bir Öğretmenin Hatıraları 4)
(Kastamonu Göl İlköğretmen Okulu (Bir Öğretmenin Hatıraları 5)
Kastamonu’ya giden arabalardan birine bindim. Oradan Taşköprü’ye geldim. Köy yolculuğu başladı. O saatten sonra araba bulmak mümkün değildi. Saat 3:00 ( 15:00) köye kadar yürüdüm. Saat 10:- 11:00 gibi köye aynı yolu yürüyerek geldim. Çok sevindiler. Birkaç gün sonra Babam ile Taşköprü de işlemleri yaptıktan sonra Kastamonu Devlet Hastanesinde tepeden tırnağa kadar muayene ediyorlar. Doktur size bakmaya gerek yok, iyi görünüyorsun demesi babamın sevindiğini, neşesi yüzüne yansıyordu. Doktor Tamam giyinin gidebilirsiniz, raporlar okulunuza gönderilecek diye bilgi verdiler. Babamla Okula gittik, kayıt oldum. Okulun açılmasına zaman vardı. Geri köye geldik. Daha sonra Memiş Aktaş ile beraber okula geldik. Gelecek günlerimizi bekleyen acı- tatlı yaşama doğru adım atmış olduk.
Sınıflarımızı, yatak hanelerimizi öğrendik. Battaniye, nevresim. Çarşaf, yastık ve kılıfı ayakkabı verildi. Daha sonra 2 no lu binada terziler vardı. Sınıf sınıf sıra ile çağırırdılar ve takım elbise ölçülerimizi aldılar. Elbiselerden sonra palto için beden ölçülerimizi aldılar. Palto 3 yılda bir, elbise her yıl verilirdi. Gömleğin, çorabın, çamaşırına varıncaya kadar devlet her ihtiyacımızı karşılıyordu. Hastalandığımızda revirde tedavimiz yapılıyordu. Haftada bir gün belli saate banyo günümüz vardı. Sabun bile devletindi. O devlet gitti. Veren değil alan devlet geldi.
Kastamonu Göl İlköğretmen Okulu (Bir Öğretmenin Hatıraları 6)
O yıllarda ki eğitim ve öğretim ile bu günkü eğitim öğretim arasında dağlar kadar fark var. 46 yıl meslek hayatımda eğitimin yıl yıl kar gibi eridiğini görerek uygulayarak yaşadım. Bilgilerin bittiği, vatan ve insan sevgilerinin çok azaldığı ve toplumda saygının da yok olduğu. Birlik ve beraberliğin , dayanışmanın yok edildiği bir eğitim ve öğretim sistemi ile toplumun yalnızlaştırıldığını gördüğümde insanlarımız, geleceğimiz ve Ülkem adı üzülmemek elde değil.
(Kastamonu Göl İlköğretmen Okulu (Bir Öğretmenin Hatıraları 6)
Kastamonu Göl İlköğretmen Okulu (Bir Öğretmenin Hatıraları 7)
SON
1964-1970 Kastamonu Göl Öğretmen Okulu Mezunlarından
831 nolu Sebahattin Akdaş