enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

Kastamonu Göl İlköğretmen Okulu (Bir Öğretmenin Hatıraları 2)

Kastamonu Göl İlköğretmen Okulu (Bir Öğretmenin Hatıraları 2)
1 Şubat 2022 13:37 | Son Güncellenme: 1 Şubat 2022 13:44
A+
A-

  KASTAMONU GÖL İLKÖĞRETMEN OKULU

Kastamonu Göl İlköğretmen Okulu (Bir Öğretmenin Hatıraları 1)

Bir anı: 1977-1978 yılında Boyabat da çalıştığım okulda ki bir arkadaşın arabası ile 4 arkadaş Göl İlköğretmen okuluna geldik. O yıllar öğrenci olaylarının yoğun olduğu yıllar. Okula bu okuldan mezun olan Sinoplu Servet Gümüş müdür olmuş. MHP li azgın bir kişi olarak konuşuyordu TÖB-DER de. Bizim okul müdürü Mehmet Çelik ile sınıf arkadaşları olduğundan odasına gittik. Bize buyurun dedi. İçer de 10-15 tane genç vardı. Bizim girmemizle, bizlere hoş geldiniz bile demeden bakarak çıktılar. Mehmet ile konuşuyorlar sınıf arkadaşları olduğundan . Siyasi görüşleri farklı olmasına rağmen. Sürekli telefon geliyor. Müdür “Servet yok bir şey,” diye kapatıyor, biraz sonra gene “öğle bir durum değil“ diyerek kapatıyor. Tekrar telefon da arıyorlar açıyor. “Yok düşündüğünüz gibi değil”, az sonra bir telefon daha geldi. “Müdür yok yok gelmenize gerek yok “dedi. Bu telefonlar 5 dakika içinde konuşmaya fırsat vermeden geliyordu.

Bu sözler bizi tedirgin etti. Mehmet Çelik “Servet arkadaş sizin ekip bizim için mi devamlı arıyorlar, öyle rahatsız oldunuz ise biz gidiyoruz “dedi. Müdür, “evet sizden şüphelenmişler öğretmenler lokalinden arıyorlar” dedi. Mehmet, “buraya biz gelince çıkanlar kimlerdi?” diye sordu. Müdür, “Öğretmenlerimiz” diye yanıtladı. Odadan hemen çıktık. O yaşta öğretmen olmadıklarını fark etmiştik. Belli öğrencilerin yetiştirilme toplantısı olarak düşündük. Düşüncemiz doğru idi. Öğretmenler olsaydılar bu kadar kısa sürede peş peşe telefon etmezlerdi. Müdür açıktan yüzümüze karşı yalan söyledi. Öğrenciler diyemedi. Başka şeyler düşünülür diye.

Okulun diğer bölümlerini de görelim diye okulun alanlarını dolaştık. Kocaman kütüphanesi boşaltılmış birde minare yapılarak camiye çevrilmiş. Cami yapacak okul alanında çok yer var. Ayrıca namaz kılma salonu var. Ramazan ayı içinde din dersi öğretmeni (Hanönü’nden Süleyman Sarı) denetiminde teravi namazları kılınıyordu. Bazan imam öğretmen olurdu, bazen Boyabatlı bir öğrenci namazı kıldırırdı. Bu çağda kütüphane ortadan kaldırılır mı? Olanak varken. Amaç okumayan, araştırmayan, düşünmeyen , sorgulamayan, konuşamayan siyasi militan yetiştirmek. Bu öğretmenlerin yetiştirdiği öğrencilerin ülkeye hiçbir yararı olmaz. Boyabat da okuttuğumuz ve öğretmen okulunu kazanan öğrenci bir yıl sonra bize MHP yi savunmaya başladı. Öyle inandırmışlar ki tam bir militan yapmışlar bir yılda. Biz okulu gezerken büyük bir gurup bizi arkadan uzaktan takip ettiler. O güzelim okulun, o aydınlanma okulunun, orada eğitim ve öğretimin olmadığını bir MHP kampı haline dönüştürüldüğünü gördük. İçimiz acıyarak, üzüntü ile ayrıldık. Güzelim ülkeyi bu günlere eğitim sistemini felç ederek, kazanımlarını, topraklarını, limanlarını, her şeyini satarak getirdiler.

Okulun Eğitim durumu
Okulda eğitim olayı çok ciddi bir çalışma ile yapılırdı. Dersler Enstitüden kalan atölyelerde, laboratuvarlarda işlenirdi. Tarım dersi havanın iyi günlerinde dışarıda konuya göre uygulamalı olarak eğitim verilirdi. Ağaçların bakımı, budanması, hastalıkları; arıcılık dersi de kovanların başında çoğunlukla anlatılırdı. Uygulamalı eğitim kalıcı olarak beyinlere hitap ederdi. Tarım dersinde elma bahçesinde ki ağaçların topraklarının bellenmesi, sulaması yaşayarak işlenirdi. Kavakların diplerinin bellenmesi… gibi işleri de uygulamalı yapılırdı.

Burada bu dersle ilgili bir anı anlatayım: Son sınıf öğrencilerine toplu halde büyük yemekhane salonunda okul bitirme genel bir sınav yapılırdı. Notlarının tamamı 10 olsa da bu sınava girmek zorundasın bu sınav sonucuna göre okulu bitirirsin veya bitiremezsin. Bitirme sınavlarında Tarım dersinde konu işlemede en geride bizim sınıf vardı. Sınavda işlemediğimiz konulardan sorular vardı. Ben soruları okuyunca el kaldırdım; tarım şefi olan Şaban Yıldırım yanıma geldi. İşlemediğimiz konulardan sorular var. Sınavlar Yönetmeliğin de konularda en geride ki sınıfın durumuna göre sorular hazırlanır derken şimdi ise işlemediğimiz konulardan soru sorulamayacağını sınavın başlamasında anlattım. “İtiraz mı ediyorsun” demesi ile itiraz ediyorum dedim. “ Sen görürsün” diyerek yanımdan gitti. Sınav süresince sürekli yanıma geldi, gitti. Dersimize girmediği halde beni yazılı kağıdın köşesinde ki yazılı ismimden öğrendi. Kağıdın bu köşesi teslim anında kapatılıyordu. Kapatsan da O kişiye teslim ediyorsun. Cevap kağıdının dışına bir işaretle veya ayırarak amacına ulaşmıştır. İtiraz hakkımızın olmadığı bir sınavdı. İki ay devlet maaş ödememek için bu itiraz hakkını kabul etmiyor; eylülde ki bütünleme sınavın da ki itirazı kabul ediyordu. Kazanırsan görevi başında maaş alacaksın.

Haziranda çalışmadan iki maaş alacaksın. Birinci dönem notum 10 üzerinden 8, ikinci dönem notum 9 olmasına rağmen bitirme sınavı notları geçerliydi. Bana bu sınavda 4,5 notu vererek okulu 2 ay geç bitirmemi sağladı. 4,5 notu 5 yapsa bitirecektim. Amaç bırakmaktı; başardı. Eylülde gittim, sınava girdim tam not (10) alarak bitirdim. Memiş’in de sınavı vardı, onu bekliyordum kantinin önünde arkadaşlarla konuşuyorduk.

Bizim tarım öğretmenimiz Fevzi Ersen geldi. Tarım işlerinde beni çok çalıştırdığından ve notlarımı bildiğinden bana “Aktaş senin ne işin var burada hayırdır” dedi. Bende öğretmenim siz bıraktınız bende onun için geldim deyince öğretmen “ olamaz olamaz, nasıl olur” diyerek çok üzüldü, kahroldu sanki. Öğretmenim üzülmeyin ben sınava girdim tam not alarak geçtim ve okulu bitirdim deyince yüzümüze baktı. “ Aktaş senden çok özür dilerim , keşke o gün görüşseydik, çok üzüldüm” dedi. (O gün sınavda yoktu, olması lazımdı. Gözcüler vardı.) Yıllar sonra Boyabat garajında Taşköprü tarafına gidecek araba beklerken Sinop’dan gelen otobüsten Fevzi Ersen bey indi. Hoş geldiniz öğretmenim dedikten sonra “Öğretmen okulunda okuyan kızımın yanından geliyorum” dedi. Sonra sigara çıkardı bize teklif etti. İçtiğimiz halde içmiyoruz diye teşekkür ettik. “İçersiniz Aktaş yoksa bana hâlâ kırgın mısın?” dedi. Hayır öğretmenim o durumları unuttum dedim. Arkadaşım Cevdet öğretmene durumu anlattı. Aynı otobüse bindik köyümüze yakın yerde indik. Saygı ile anıyorum… (Devam edecek)

1964-1970 Kastamonu Göl Öğretmen Okulu Mezunlarından
831 nolu Sebahattin Akdaş

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.