Kastamonu Göl İlköğretmen Okulu (Bir Öğretmenin Hatıraları 3)
KASTAMONU GÖL İLKÖĞRETMEN OKULU
(Kastamonu Göl İlköğretmen Okulu (Bir Öğretmenin Hatıraları 1)
(Kastamonu Göl İlköğretmen Okulu (Bir Öğretmenin Hatıraları 2)
Okulda eğitim ciddi derken bir de böyle olaylara da tanık oluyorsun veya yaşıyorsun. Hak her zaman her yerde çiğneniyor.
Dersler ağırlıkta meslek üzerineydi. Çocuk psikolojisi, eğitim psikolojisi, öğretim – eğitim metotları, teşkilat ve idare, sosyoloji … gibi mesleği ilgilendiren dersler dershanede işlenirdi. Bu derslerin yanında Tarih, Coğrafya, Edebiyat, Cebir, Geometri. Müzik, Resim ve Güzel yazı, Beden Eğitimi… gibi derslerimizde vardı. Okulun spor alanları olduğundan akşam üzeri Futbol sahasında olurdum.
Her sabah saat 07:00 gibi kalk kampanası çalardı.(zil) (Kampana okulun 2. katında balkonunda asılı olan araba jantını nöbetçi öğrenci demir çekişle vurarak çalardı.) Sesi 500- 700 m. den duyulurdu. Sabah temizliğini acele ile yapıp hemen direk okula gelirsin. Sabah etütüne ( ön çalışma) girersin. Tüm öğrenciler girmek zorundadır. Nöbetçi öğretmenler yatakhaneleri dolaşırlar, yatakların düzgün olup olmadıkları sıkı sıkı kontrol ederler. Müdürde dolaşır ve hata varsa sınıf öğretmenini uyarır ve üzebilirdi. ( Bu konuda yatağını düzeltmeyen öğrenci- öğretmen ile sınıfta ilginç bir anımızda vardır.) Sınıfa da Etüt saatinde o gün işlenecek konuları okursun veya ödevin varsa o saat de yapmaya çalışırsın. Sonra Kampana çalar doğru yemekhaneye kahvaltıya gidilir. Kahvaltıdan sonra az bir ara vardır. Dersliğe girer öğretmeni beklersin. Nöbetçi öğrenci dikkat demesi ile öğretmen sınıfa girer, “günaydın diyerek halimizi soranlarda olurdu. Yoklama yapıldıktan sonra ders başlardı. işlediğimiz konular notlar tutularak anlatırlardı. Kısa özetler yazdırırlardı.
İş Bilgisi Dersi Demir veya ağaç atölyesinde yapacağımız konunun kareli deftere çizimi belli ölçülerde çizilir. Bu çizimde ki oranlara göre atölyede iş Bilgisi öğretmenin denetiminde yaparsın. Defterinde oranlar, yaptığın işe uygun olmak zorundadır. Ben bir huni yapmıştım. Fenere, lambaya gaz koyma da yıllarca kullandık. Ağaç işlerinde pergel, cetvel, gönye … gibi ilkokulda kullanacağın aletleri defterdeki çizime göre yapardık. Bunların dışın da daha çok demir ve ağaç işleri yapılırdı. Yaptığın işi ve defteri öğretmene verirsin defter çizimi ve yapılan işin durumuna göre sana notunu verirdi. Bu işler bir derslik değildi. Bir çok ders sürerdi. Her yaptığın işin durumunu öğretmene gösterirsin, bu göstermeye kızmazlar ve şurası şöyle, şurası böyle olsun diye de yardımda bulunurlardı. Alet ve malzemede hiç sorun yoktu. Devletin bu konuda bizden esirgediği bir araç gereç, malzeme olmamıştır.
Fen Bilgisi, Fizik, Kimya, Biyoloji dersleri Laboratuvarlarda deney olduğu zamanları orada deneyler yaparak uygulamalı olarak işlenirdi. Diğer zamanları sınıflarda işlenirdi. Defter tutma, şekilleri, deneyleri çizerek defterleri kitap gibi yapardık. Fizik problemleri oldukça zordu. Bu derslerin öğretmenleri konuya hakim olduklarından bize ders akıcı gelirdi. Öğretmen çok önemlidir öğrenci için. Kimyadan suyun yapısı gibi çok deneyler yapılırdı. Fizikte güneşin rengi anlatılır, neden beyaz göründüğü araçlarla anlatıldığından bize kolay geliyordu.
Yazı Dersinde çeşitli yazı türleri üzerinde yazı örnekleri ambalaj kağıdına çini mürekkeple yazılırdı. Bu dersin uzman öğretmeni Bekir Sami Çimendi. Blok yazı yazma, yazıda gölge, renk uyumu … gibi durumlar çok dikkat edilirdi. Her öğrenci güzel yazı yazmak zorundaydı. El yazısı çalışmalarımızda vardı.
Resim Dersinde, renkleri ana ve ara renkleri tanıtılır. Ana renklerden diğer renkleri nasıl elde ederiz çalışmaları yapıldıktan sonra kara kalem, sulu boya , yağlı boya , karikatür çalışmaları itina ile yapılırdı. Bu çalışmalar öğretmenin denetiminde renkleri anlatılır, hangi renk nerede , nasıl olmalıdır, nereye yapılırsa canlı olur … gibi konuları başımızda tüm öğrencilerle tek tek ilgilenerek yardımcı olurdu. Yapılan resimler tahtaya asılır ve öğrenciler tarafından tartışılırdı. Resmin şurasında şu renk, burasında şu renk olmalıydı veya olmamalıydı diye görüşler alınırdı. Manzara resimlerinde derinlik ve doğanın yansıtılması eleştirilir. Hiçbir öğrenci resmine yapılan eleştiriye kızmazdı. Öğretmen de resmin üzerinde detaylı yorum yapardı. Bu günkü resim öğretmenlerine bakıyorum da böyle derin çalışma hiç yok. Yapılan eleştiriler hep olumlu ve ilerisi için daha iyisini yapmaya doğru götürürdü.
Yazı dersinde öğretmenin denetiminde kalın kartondan kestiğimiz büyük harflerden çeşitli kalıplar çıkardık. Bu harfleri kullanarak çalıştığım okulun giriş kapısının olduğu duvara blok şeklinde yağlı boya ile “ HAYATTA EN HAKİKİ MÜRŞİT İLİMDİR “ATATÜRK. Yazdım. Okulun bahçe tarafına o büyük harf kalıplarını kullanarak “TÜRK; ÖĞÜN, ÇALIŞ, GÜVEN ” ATATÜRK. ( “Türk; aklını kullan, çalış, güven” ) Sözünü yazmıştım. Resim ve yazı dersi bizim için çok iyi geçerdi. Resim ve çizim üzerine öğretmen Haydar Durmuş bu konuda çok başarılı ve sergileri, karikatür kitapları olan öğretmenimizdi. “
Müzik dersi Müzik salonunda işlenirdi. Öğretmen aynı okuldan mezun Sinoplu Erfelek İlçesinden Muzaffer Altay. Tarım şefi Şaban Yıldırım’ın öğrencisiymiş. “Okulun en yaramaz çocuğuydu “diye konuşmuştu. Müzik yeteneği olanlar müzik bölümlerine giderlerdi. 6 yıl müzik dersine girdi. Olumlu ve olumsuz anılarımız vardır. Müzik yeteneği olan arkadaşlar çoktu. Onlardan güzel bir okul korosu vardı. Okulun önemli günlerinde, okullar arası gösterilerde konser gibi sunum yapılırdı. Bando takımı vardı. Geçit törenlerinde bu bando eşliğinde geçit töreni yapardık.
Beden Eğitimi Dersimize Asım Bey girdi. Asım bey iyi basket oynardı. Ama futbolu oynaması yetersizdi. Okulun Beden Eğitiminde Kemal bey vardı. Çok güzel futbol oynardı. Hiç dersimize girmediğinde bizi tanıyamadı. Futbolda kaybımız oldu. Bu derste kasadan takla atma, köprü kurma yer hareketleri, çeşitli beden hareketleri yapılırdı. 19 Mayıs Bayramı için yoğun bir çalışma yapılırdı. Ders saatlerinde öğrenilen hareketler, bazı günleri futbol sahasında okulca yapılırdı. 1. sınıflar bu hareketlere katılmazlardı. Tam bir disiplin içinde yapılan bu hareketleri seve seve yapardık. 19 Mayıs sabahı Kastamonu’dan gelen Kara Yolları kamyonları ile tüm okul Kastamonu Merkeze taşınırdı. Gazi Stadında tüm okullar hazırladıkları gösterileri sunarlardı. Stat seyircilerle dolardı. En son gösteriyi bizim Göl Öğretmen Okulu sunardı. Toplu olarak müzik eşliğinde yapılan hareketler de bir arkadaş hata yapmazdı. Bin kişinin katıldığı bu hareketler yapılırken seyircilerden çok büyük bir alkış kopardı. Elit gurubunun hareketleri ise çok daha alkış alırdı. Diğer okullar bizim kadar alkış alamazlardı. Sonunda uygun adımda merasim geçidi yapılırdı. Yürüyüş anında büyük alkışlar alırdık. Bu disiplinli çalışmanın alınan eğitimin gösterisiydi… (Devam edecek)
1964-1970 Kastamonu Göl Öğretmen Okulu Mezunlarından
831 nolu Sebahattin Akdaş