Efendimiz’i Sevmek
Mekke fethedilmiş; şirkin beli bir daha doğrulmamak üzere o topraklarda kırılmıştı. O gün Hz. Ebu Bekir, yaşı seksenlere merdiven dayamış , gözleri görmez olmuş babası Ebu Kuhafeyi ikna etmiş, Allah resulü’nün (s.a.v) huzuruna imanını ikrar üzere getirmişti. Efendimiz yaşlı babanın gelişini görünce: “Ey Ebu Bekir! Neden yordun babacığını, onu getirmeseydin de biz onun ayağına gitseydik.” demişti.
Hz.Ebu Bekir(r.a) yine kendisine yakışan bir cevapla demişti ki: “Hayır, Ya Resulullah! Eğer biri birinin ayağına gidecekse elbette o birileri siz değil, biz olmalıyız. Siz babamın ayağına değil babam sizin ayağınıza gelmelidir.
Bu konuşmanın ardından Ebû Kuhafe, şehadet cümlelerini ikrar ederek, iman ediyordu. Onun iman edişine, Efendimiz (s.a.v) öyle bir seviniyordu ki mübarek yüzünden tebessümler beliriyordu. Efedimiz yılllar yılı babasının iman etmesi için çırpınan Ebû Bekir’in çok sevindiğini zannederek, onu tebrik etmek için döndüğünde, şaşırıp kalıyordu. Çünkü Hz.Ebû Bekir (r.a) olduğu yere çömelmiş, gözlerinde yaş, yüzünde derin bir hüzün , hıçkırıklar içinde içerinde ağlıyordu. Efendimiz sadık dostunu bu halde görünce, oldukça şaşırmış, Hz.Ebû Bekir’in kollarından tutup kaldırırken o gözyaşlarının nedenini sormuştu. “Ey Ebû Bekir! Babanın imanına sevinecekken, yüzünden güller açıp Rabbine şükredecekken, bu ne hal? Neden bu üzüntü? Ve neden bu gözyaşı?” Sizce neden ağlıyordu Hz.Ebû Bekir? Nedir onu böyle bir zeminde gözyaşlarına mahkum eden şey? İnanın kırk yıl düşünsek aklımıza gelmez; çünkü Efendimiz’in (s.a.v) bile aklına gelmemişti o hüznün sebebi…
O anda Hz.Ebû Bekir (r.a) bir taraftan gözyaşlarına hakim olmaya çalışıyor, bir taraftan da şöyle diyordu: “Ya Resulallah! Yıllar yılı babamın hidayete ermesi için Rabbime dua dua yakarıp durdum. Onun imana ermesi için her şeyimi feda etmeye razıydım. Biliyorum ki sende benim bu hislerimin aynısını amcan Ebù Talib için duyuyordun. Ama ne yapayım ki ben umduğuma kavuştum, sen ise mahrum kaldın. Ben senin arzuladığın şeye kavuşamadığın için ağlıyorum. Babamın iman etmesi aklıma bunları getirdi de onun için ağlıyorum” Bu sözler karşısında Efendimiz de gözyaşlarını tutamıyor ve orada ağlamaya başlıyordu.
Hz. Ebû Bekir’in sevdası, aşkı, sevgisi… “Seven sevdiklerinin sevdiklerini de sever.” ilkesinin Ebû Bekir’in hayatındaki yansıması işte budur.
Daha neler var, onun bereketli hayatında neler…
(Muhammed Emin Yıldırım hocamızın
“Efendimiz’i (s.a.v) SAHÂBE GİBİ Sevmek” kitabından)