enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

Çocuğumuzu Hırslı mı Yoksa Azimli mi Yetiştirelim (Hırs ve Azim Nedir?)

Hırs ve azim. Birbirine yakınmış gibi görünen iki farklı kavram. Aslında hırs ve azim sözcüklerinin arasındaki farkın ahlâki özelliklerde olduğunu görürüz. İslami kaynaklar hırsın, psikolojik bir zaaf olduğunu ve terbiye edilmesi gerektiğini vurgularlar. Öncelikle bu kavramların tanımlarını yapalım.

Çocuğumuzu Hırslı mı Yoksa Azimli mi Yetiştirelim (Hırs ve Azim Nedir?)
7 Haziran 2022 21:28 | Son Güncellenme: 7 Haziran 2022 21:33
A+
A-

HIRSLI ÇOCUK MU, AZİMLİ ÇOCUK MU YETİŞTİRELİM?

Hırs Nedir? Sonu gelmeyen istek, aşırı tutku, öfke ve kızgınlık olarak izah edilirken,

Azim Nedir? Her hangi bir işteki engelleri aşma kararlılığı diye açıklanabilir.

Dikkat edilirse bu iki sözcüğün anlamında özü itibariyle farklılıklar var. Hırsta bir şeyi isterken ihtiras var, azimde ise, sabır, sebat, irade, metanet, istikrar ve karalı olma durumu söz konusu. Hırslı davranışlar her zaman kişinin rakip olarak gördüğü kişi üzerine kurulu iken, azimli davranışlarda ise, kişinin üstlendiği görevi tamamlaması esastır. Azimli çocuklar görevlerini tamamladıklarında mutlu olurlarken, hırslı çocuklar ise, çevresindeki rakip olarak gördükleri çocukları geçtiklerini sandıklarında tatmin olurlar.

Hırs, altında bir çok olumsuz duyguyu da barındırır. Hasetlik ve kıskançlık duygusu da bunlardandır. Hasetlik ve kıskançlık duygusunu besleyen hırs yıkıcı, azim ise yapıcıdır.

Hırslı çocuklar ne olursa olsun başarmak zorunda hissederler kendilerini. Başarısız olduklarında mutsuz ve hırçın olurlar. Azimli çocuklar da başarmak isterler, başarınca mutlu olurlar. Ama başarıya kutsallık atfetmezler. Yani başarısız olduklarında sabrederler ve hırçın olmazlar. Hırslı kişinin başarmanın önündeki engellere tahammülü yoktur. Hırslı kişi kazanamazsa morali bozulur, çalışma isteği kaybolur, öfke kontrolünü kaybeder. Azimli kişi ise, başaramadığında, görevini yerine getirmenin mutluluğunu yaşar, kendinden emin ve sonuca teslim olur. Ama asla pes etmez, azimle, sabırla tekrar dener.

Aslında hırs ve azim sözcüklerinin arasındaki farkın ahlâki özelliklerde olduğunu görürüz. İslami kaynaklar hırsın, psikolojik bir zaaf olduğunu ve terbiye edilmesi gerektiğini vurgularlar. Biz insanlar her zaman ahlaklı ve azimli olmaya gayret etmeliyiz. Çocuklarımızın evde, okulda veya hayatta gayretini ve ahlaki güzelliğini kamçılayacak neler yapabiliyoruz acaba.

Herhangi biri normalin üzerinde bir performans sergileyip başarılı olduysa eğer, hemen ona doğuştan yetenekli, doğuştan şanslı gibi etiketler yapıştırıyoruz. Halbuki o başarının arkasındaki emeği ve alınterini görmüyoruz veya görmezden geliyoruz. Hiçbir başarının tesadüf olmadığını, kendiliğinden oluşmadığını bilmemiz gerekiyor.

Üstün başarılara imza atabilmek için iki konuda ciddi kararlılık sergilememiz gerekiyor. Birincisi ne istediğimizi çok iyi bileceğiz ve bu konuda neyi amaçlıyoruz. İkincisi de kararlı olmak, metanet ve çalışkanlık özelliklerini taşımamız gerekiyor. Belirlemiş olduğumuz hedefe tutku ve bağlılık çizmiş olduğumuz rotada zikzak yapmadan devam etmemizi sağlar.

Burada çocuğumuzun ilgi, yetenek ve kapasitesinin bilinmesi, belirlenen hedefin ulaşılabilir ve gerçekçi olmasını sağlar. Çocukların bilgi, ilgi ve kapasitelerinin üzerindeki bir beklenti, çocukların azmini kırar. Hedefin ulaşılabilir ve somut olması hem uygulamayı hem de başarıyı artırır. Hedef belirlendikten sonra basamak basamak planlama yapılırsa, her bir basamağın planı gerçekleştiğinde çocuğun başarma azmi artar, her bir plan gerçekleştiğinde çocuk hedefe doğru emin adımlarla devam eder. Çocuğun gerçekleştirdiği her adımdan sonra ebeveyni tarafından görülüp takdir edilmesi, çocuğun azmini azmini artırır.

Aşama aşama plan yapılmadan, hedefin komplesinin başarılmasını beklemek biraz hayalcilik olur. Çocuğun başarısız olması muhtemeldir ve başarısızlığın verdiği duygu ile çocuğun azmi kırılır.

Çocuklarımıza okul öncesi dönemlerde kazananı ve kaybedeni olan oyunlar oynayıp, kaybettiklerinde üzülmemelerini, bir dahaki sefere kazanabileceklerini, daha çok çalışmalarını öğretmeliyiz. Kaybettiklerinde krize girmemelerini, hatalarını kabul etmelerini, her şeyde her zaman birinci olmak zorunda olmadıklarını beyinlerine işlememiz gerekiyor. Yarış atı gibi her şeyi her zaman kazanıp, her zaman birinci olacaksın modunda çocuk yetiştirmemeliyiz. Sınava giren yüz öğrenciden sadece birinin birinci gelebileceği, ikincilik, üçüncülüğün… de bir derece olduğu düşüncesi verilmelidir.

Başarıya ulaşmada yetenek ve kapasiteye ihtiyaç olduğu gibi, azim ve çabaya da gerek vardır. Normal zeka seviyesine sahip bir öğrenci, derslerine azimle çalıştığında, zeki olan ama fazla çalışmayan öğrencilere karşı daha başarılı olduklarını hepimiz görmekteyiz. Bu somut izlenimlerden de anlaşılacağı gibi hedefe ulaşmak için, hedefe kilitlenip çok çalışmak gerekiyor. Bu konuda araştırmacılar bir insanın bir konuda beceri sahibi, başarılı olabilmesi için uğraş verdiği alanla ilgili on bin saat çalışması gerektiğini söylüyorlar. Çocuklarımız ise bir kaç denemeden sonra, başaramadım ne yapayım diyerek pes ettiklerini görüyoruz. Buna biz öğrenilmiş çaresizlik diyoruz. Başarısızlıktan veya hatadan korkmak girişimciliği engeller. Başarı ve azimle ilgili çalışmaya Edison’un ampulü buluş macerası örnek verilebilir. Her başarısız oluşunda bıkmadan, yorulmadan, usanmadan tekrar denemeye devam etmeseydi Edison ampulü bulamayacaktı. Azmin ve hedefe kilitlenmenin mutlaka başarı getireceği bu örnekten daha iyi anlaşılabilir sanırım.

Çocuklarımıza başarısız olduklarında tekrar denemelerini, tekrar tekrar denemelerini öğütlemeli ve destek olmalıyız. Malum olduğu üzere her çocuk yürümeyi düşe kalka öğrenir. Çocuğum düşmesin diye yürüme talimi yaptırmamak ne kadar yanlışsa, başarısız olur diye bir sorumluluk vermemek de bir o kadar yanlıştır. Aşırı korumacılık çocuğun gelişimine fayda yerine zarar verir. Çocuklarımıza başarabilecekleri, takat yetirebilecekleri faaliyet alanları oluşturup, başardıklarında mutlu olup kendilerine güven duyduklarını görmelerini sağlamalıyız.

Bir çocuk “En iyi ben olursam mutlu olurum, başarılı olursam ancak sevinirim, ancak birinci olursam kendimin önemli biri olduğunu düşünürüm” gibi koşullu cümleler kuruyorsa, o çocuğun ebeveyni tarafından koşullu sevildiğinin kanıtıdır. Çocuklarımızın her şart ve koşulda, her ne olursa olsun yanlarında olduğumuzu, onlara değer verdiğimizi hissettirmeliyiz. Çocuğumuzun başkası ile kıyaslanması onun azmini değil, hırsını tetikler. Çünkü kıyaslanmak çocuktaki değersizlik duygusunu depreştirir. Değersizlik duygusu da hırsı bekleyeceğinden başarı grafiği düşer.

Çocuklar ebeveynlerini çok dinlemezler ama onları çok iyi taklit ederler. Bu da bize gösteriyor ki, çocuklarımıza sürekli va’zetme yerine, hal ve davranışlarımızla onlara güzel örnek olmalıyız. Yani kendi hayatımızdaki yaptığımız işlerde hırsla değil de azim, gayret ve kararlılıkla mücadele ettiğimizde çocuğumuza ister istemez sirayet edecektir.

Gerek eğitiminde, gerekse diğer işlerinde hırsla yetiştirilmiş çocuklar, ileride hem kendilerine hem de içinde yaşadığı topluma zarar verebiliyorlar. Onun için çocuklarımızı yetiştirirken, çocuklarımızın ruh sağlığını koruyarak, onların hayatta başarılı olabilmeleri için, onları hırsla değil de azimli davranışlarını teşvik etmeli ve öyle yetiştirmeliyiz. Çocuklarımız ancak bu şekilde sorumluluk ahlakı ile gayesine erişmek için yılmadan, usanmadan kararlılık gösterebilirler ve başarılı olabilirler.

Çocuk yetiştirirken verilen yanlış bir karar, yanlış bir eğitim geri dönülemez, telafisi zor yaralar açabilir. O halde karar vermeliyiz. Çocuğumuz hırslı mı olsun, yoksa azimli mi? Elbette azimli olsun. Ama önce kendimizden başlayalım isterseniz. Ne dersiniz?

Bekir AYDIN
Çocuk Gelişimi Uzm.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.