Atatürk neden “Gözüm Sakarya’da Dumlupınar’da, kulağım İnebolu’da” demiştir (İşte Yiğit İnebolu’nun Kahramanlık hikayesi?)
İnebolu’nun ilk kuruluşu; tarihi kesinlikle bilinmemekle beraber Miletliler tarafından bir kıyı kolonisi olarak eski adı ile Poyraaltı şimdiki adıyla Boyranaltı Mahallesi’nde ilk defa kurulduğu, kale kalıntılarından anlaşılmaktadır. Bu kalenin eski adı ile Abraş ve şimdiki adıyla Abaş Tepe’den başlayıp Kızılkara’ya kadar uzandığı görülmektedir. Avara Mahallesinin altında şehir harabelerinin mevcudiyeti çıkan sütun ve nakışlı, kabartmalı ham mermer parçalarından anlaşılmaktadır. Boyran Mahallesindeki kale kalıntısının halk arasında Cenezitliler den kalma olduğu söylenmektedir.
İnebolu isminin hikayesi nedir ve ne zaman İlçe Olmuştur?
İnebolu’nun hangi tarihte kurulduğu kesin olarak bilinmemekle beraber 2400 yıl önce Milet’liler döneminde bir kıyı İonya kolonisi olarak Boyranaltı mevkiinde kurulduğu ve Sinop’a bağlı bir şehir olduğu tahmin edilmektedir. O zaman ki adı Abunoteichos idi. Bu isim “her yere hakim bir kale” manasına gelmekteydi. Bu isim M.S 2. Yüzyılda Roma İmparatoru Marcus Aurelius döneminde”Ionopolis” (İyonya Kenti) olarak değiştirmiştir. Daha sonra şehrimiz Selçuklular döneminde “İNEBOLU” ismini almıştır. İnebolu 1753 yılında İlçe olmuştur.
1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra Anadolu’ya akın eden Türk Selçuklu Beyleri’nin istilası sonucu buralara Türkler gelip yerleşmişlerdir. (1084-85 yıllarında Emir Karatekin tarafından Türk toprağına katılmıştır.) Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılmasından sonra Candaroğulları Beyliğinin sınırları içinde kalan ilçe; bu dönemde, İnebolu adını almıştır. 1383’de 1.Murat zamanında Osmanlı Devleti’ne tabi olan Candoroğlu Beyliği 1402 Ankara Savaşından sonra İsfendiyaroğulları Beyliği adını almış, Beylik yeniden buralara egemen olmuşsa da, 1413’de Küre’ye bağlı bir nahiye iken 1867 (1873)’den sonra kaza olmuştur. Biri 1880 diğerleri 1885’de iki büyük yangın geçirmiş ve çarşısı tamamen yanmıştır. Devrin Padişahı Abdulhamit zamanında Kastamonu valisi olan Abdurrahman Paşa tarafından plan yaptırılmıştır. Bu plana göre caddeler gayet düzenli ve binalar kağgir olarak yapılmıştır.
İnebolu-Kastamonu Karayolu H.1327 (1907) yılında, Vali Abdurrahman Paşa tarafından açılmıştır.
İnebolu İstiklal Harbi sırasında silah, cephane ve mühimmatın Anadolu’ya geçirilmesi ve aktarılmasında merkez rol oynamıştır. İlçe Merkezi düşman işgaline uğramamasına rağmen İnebolulular çok kayıp vermişlerdir. İnebolu’nun vatansever halkı ve kayıkçısı Yunanlılara karşı yiğitlik destanları yazmıştır. Öyle ki; Mustafa Kemal Paşa “Gözüm Sakarya’da Dumlupınar’da, kulağım İnebolu’da” diyerek İnebolu’nun Kurtuluş Mücadelesi’ndeki önemini vecih sözüyle ifade etmiştir. İnebolu’nun bu destansı mücadelesi Gazi Meclisimizin 11 Şubat 1924 tarihinde çıkardığı 66 numaralı Kanunla ilçemize Beyaz Şeritli İstiklal Madalyası vermesiyle tescillenmiştir. İnebolu şeref ve kahramanlık günü olan 9 Haziran her yıl büyük bir coşkuyla kutlanmaktadır.
Yine Ulu Önder M. Kemal Atatürk’ün İnebolu’yu onurlandırdığı, ŞAPKA VE KIYAFET DEVRİMİ’nin ilk nutkunu söylediği ve “BU SERPUŞUN İSMİNE ŞAPKA DENİR.” dediği 25-28 Ağustos tarihleri arasındaki ilçe ziyareti; her yıl törenlerle kutlanmaktadır.
1923’de Cumhuriyet’in ilanından sonra Yunan Hükümeti ile yapılan mübadele anlaşmasından sonra ilçe çevresindeki Rumlar Yunanistan’a göç etmişler, böylece İnebolu’da hiç Rum kalmamış, İlçedeki köylerin Rumca isimleri de Türkçeleştirilmiştir.