enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

Kastamonu’nun Ulubatlısı Bayraklı Sultan Kimdir

Kastamonu Kalesi’nin Ulubatlısı olarak tanımlanan ve fetih sırasında ordunun bayraktarlığını yapmış olan Yunus Mürebbi’nin (Bayraklı Sultan) hz.leridir. Türbesi; şehit olduğu yerde, kalenin batı burcu üzerinde yer almaktadır.

Kastamonu’nun Ulubatlısı Bayraklı Sultan Kimdir
8 Ağustos 2023 07:00 | Son Güncellenme: 8 Ağustos 2023 07:04
A+
A-

  Kastamonu Haber ekibimizin Kastamonu Kültür Müdürlüğünden aldığı bilgilere göre; Kahramanlığı dilden dile nesilden nesile aktarılan Yunus Mürebbi’nin hikayesi ise ordu içerisinde bir asker iken peygamberimiz Hz Muhammet’i rüyasında görmesiyle başlamaktadır. Bu zatın asıl adı Yunus Mürebbî’dir. 1204 yılında Selçuklu kumandanla­rından Hüsameddin Çobanbey komutasındaki ordu ile Kastamonu’nun fethine katılmıştır.

KASTAMONU’NUN ULUBATLISI YUNUS MÜREBBİ KİMDİR?

Kastamonu’nun fethi için Selçuklu Hükümdarının emri üzerine görevlendirilen Hüsamettin Çoban Bey, ordusunun önünde Kastamonu surları önüne gelmiştir. Günler günleri, haftalar haftaları kovalamasına rağmen kale bir türlü ele geçirilememiş, Bizans askerlerinin direnci bir türlü kırılamamıştır.

Yine bir gün güneşin ilk ışıkları ufukta belirdiğinde, Hüsamettin Çoban Bey ordusunun komutanlarını bir araya toplamış, savaş stratejisi yaparken, toplantı mekanına dalan 16 – 17 yaşlarındaki bir delikanlının feryadı ile bütün dikkatler bu gence yönelir;

Beyim!
Bu gün bayraktar ben olmak isterim!

Hüsamettin Çoban Bey, genci şöyle bir süzer. Daha bıyıkları bile yeni yeni terlemeye başlayan böylesine genç birisine ordunun en önemli simgesini, bayrağını teslim etmek istemez ve;

Hayır! Diye kısa ve net bir cevap verir.

Bu sefer genç Yunus Mürebbi, gece gördüğü rüyayı anlatmak zorunda kalır;

Beyim! Bu gece rüyamda Hz Muhammet’i gördüm. Bana “Ey Yunus! Yarın bana kavuşacaksın! Fakat elinde bayrakla gel!” dedi.

Hüsamettin Çoban Bey’in , Yunus Mürebbi’nin bu sözleri üzerine gözyaşlarıyla ıslanan bayrağı hürmetle öpüp genç kahramana teslim ettiği rivayet edilir.

O günkü savaşta genç bayraktarı, ordunun en gözü pek en cesur, en yiğit üç akıncısı ve adamları korumakla görevlendirilmiştir. Deli Sungur, Derviş Musa ve Kara Duran adlı akıncı beyleri, emirlerindeki adamları ile birlikte Yunus Mürebbi’nin çevresinde adeta etten bir kalkan oluşturmuşlardır.

O gün ordunun bayraktarlığını yapan Yunus Mürebbi, çevresindeki koruma ordusu ile birlikte surlarının dibine kadar girmeyi başarmış. Sağ burca yaptığı üç dört denemenin ardından halatını burcun mazgallıklarına ulaştırmayı başarmış ve bir kuş gibi burca tırmanmış. Selçuklu bayrağının burca dikilmesi Türk askerleri için motivasyon kaynağı olurken Bizans askerlerinin direnci azalmaya başlamış. Selçuklular tarafından yapılan baskınla kalenin paslı kapıları açılmış ve bunun sonucunda diğer burçlarda da Selçuklu bayrakları dalgalanmaya başlamış.

Hüsamettin Çoban Bey, savaştan hemen sonra Yunus Mürebbi’nin bayrağı diktiği burca yönelmiş. Genç Yunus Mürebbi iki eli bayrağa sarılmış, dizlerinin önüne çökmüş bir vaziyette durmaktaymış. Vücudunda onlarca ok varmış. Şehit olurken bile bayrağı elinden bırakmamış, Hz. Muhammet’in sözlerini yerine getirmişti.

O gün şehit olduğu yere defnedildi genç kahraman. Ve ölürken bile yere düşürmediği bayrak, mezarının üzerinde dalgalanmaya başladı. Bu gün ay-yıldızlı bayrağımız genç şehidin mezarı üzerinde gururla dalgalanmaktadır.

Yorumlar
  1. Gaffaroğlu dedi ki:

    Bu durumda “Kastın neydi moni” hikayesi de emekli olur. Zaten Bizans’lı bir komutanın Türkçe konuşup dilimize yer etmesi de beklenemezdi dimi ama!