enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

Tarhana (Darhane) Çorbasının Hikayesi (Darhane Ne Demek)

Tarhana çorbası, eski adıyla darhane yani fakirhane çorbası Anadolu, Balkanlar ve Orta Asya’da geniş bir coğrafyada çeşitli yapım şekilleriyle yapılan ve pişirilen bir çorba çeşididir.

Tarhana (Darhane) Çorbasının Hikayesi (Darhane Ne Demek)
1 Ağustos 2023 07:23 | Son Güncellenme: 1 Ağustos 2023 07:28
A+
A-

Kastamonu Yöresel Lezzetler

Kastamonu Haber ekibimizden Ertuğrul Köse’nin özel haberine göre; Çocukluğumuzda babaannem tarhana çorbasını gara cabada pişirirdi. Eskiden yaş tarhana yoktu, sadece kuru tarhana vardı. Tarhanayı akşamdan ıslar hem de her akşam, ertesi gün önce ezer sonra ocakta gararmış cabada pişirirdi. Caba özel bir topraktan yapılan tencereydi. Ocakta yana yana gararıyordu çünkü hiç ocaktan inmezdi. Cabada pişen tarhana çorbasına duvarda bez torbada asılı ve hiç eksik etmediği gevreği doğradı mı “yemede yanında yat” türünden bir şey oluverirdi.

Gevrek nasıl mı olurdu?

Sürekli pişirilen ter ekmeğin 3-5 tanesini fazlaca pişirip kurutulan ekmekten olurdu ve bez torbaya doğranarak koyulurdu. İşte buna gevrek ve gevrek torbası denirdi.

Tarhana; Yaş Tarhana ve Kuru Tarhana olarak ikiye ayrılsa da,
aslında tüm ilçe hatta köylere özgü çeşit çeşit tarhana yapımı vardır. Kızılcık tarhanası da meşhurdur. Kastamonu Tosya’lılar da bizim yaş tarhanamızı hiç bir yerin tarhanası tutmaz derler.

İşte Tarhana darhane yani fakirhane çorbasının hikayesi…

Kastamonunun bir köyünden kadının birisinin kocası ölüyor kadın kocasının ölüsüne bakıp bakıp diyor ki

“Baktın hava yağmur havası,

ocakta darhana çorbası

ne diye ölüvedin gözü kör olası”.

Ve tarhana çorbasının öyküsü.

Hikâye bu ya; soğuk ve karlı bir kış günüdür. Padişah ve veziri kimseye haber vermeden ava çıkmışlardır. Gezmişler, dolaşmışlar, avlanmışlar akşamı etmişlerdir. Geri döneceklerdir de bir türlü ormandan çıkamamışlardır. Artık karanlık çökmek üzere ve umutların tükendiği bir zamandır ki; bir kulübecik görürler. Kapıyı çalıp misafir olmak istediklerini söylerler kulübe sakinlerine. Kabul görürler, misafir olurlar haneye.

Ev sahibi erkek, misafirlerinin için için üşüdüklerini hissettiği an:

Hanım, baksana nasıl da üşümüşler, çorba kaynatır mısın misafirlerimize?.. der.

Ev sahibesi hanımefendi hemen kalkar ve toprak bir güvecin içinde çorba hazırlar.

Çorbalar içilince, içi ısınır misafirlerin, rahatlarlar; üstlerindeki abaları postları çıkarınca göz alıcı giysiler çıkar meydana. Az, biraz genç olanı:

Ben, padişahım… der.

Hane halkı şaşırır, demek ki padişah fakirhanenin konuğudur.

Padişah devamla:

Benim sarayımda da her gün kazanlar kaynar ama hiç böyle lezzetli çorba içmedim bugüne kadar, nedir bunun adı?.. der.

Ev sahibesi hanım şaşırır; “Çorbanın da adı mı olurmuş, adı üstünde, çorba işte…” diye geçirir aklından. Ancak padişah soran gözlerini kadının gözlerine dikmiş, gelecek cevabı beklemektedir. Ne desin kadın?.. “Fakir Ev” anlamına gelen:

Darhane Çorbası, hünkârım… deyiverir.

Geceyi o “Dar hane” de geçiren padişah ertesi gün ne yapmıştır bilinmez ama söyleyiş özellikleri nedeniyle günümüze “Tarhana” olarak taşınmıştır bu çorbanın adı.

Tarhana Çorbası, soğuk kış aylarının vazgeçilmezidir memleketimizin. Buram buram kokusu gelen; börülceli, acı kırmızıbiberli o tarhanadır. Yaz aylarından çıkmadan, kınalı ellerle hazırlanır da toprak boduçlara, kurutulmuş su kabaklarına doldurulup saklanırdı eskiden; ya da bembeyaz divitin keselere doldurulup asılırdı tavan çengellerine.

Selam olsun memleketimin tarhanasını yapan gelinine, kızına; selam olsun elleri nasırlı analara, bacılara; selam olsun apak saçlı ebelere, ninelere. Selam olsun tarhanayı soframıza getiren öpülesi ellerin sahiplerine.

Yorumlar
  1. Hülya Moray dedi ki:

    Memleketimin tarhanasını hiç bir yerinki tutmaz. Kime yaptıysa bayıla bayıla yedi. Tarif istedi. Ben tarhanayı hamur olarak saklıyorum durdukça daha da tatlanıyor.

    1. 37 Haber dedi ki:

      Bu güzel yorumunuz için çok teşekkürler. Nereli olduğunuzu öğrenebilir miyiz?