Üreten ve de Yaz Kış Göç Vermeyen Örnek Bir Köy: Kastamonu Tosya Ekincik Köyünün Hikayesi
Kastamonu Tosya’da fabrikası bulunan Alp Çantanın Değerli sahipleri Ali ve Şakir Kuru beyle ne zaman sohbet etsek hep Tosya Ekincik köyünden bahsederlerdi. Aslında hayalimdeki üreten köy modeline uyduğu içinde hep ziyaret edip görmek istediğim bir köydü. İşte bu köye gittim, gezdim, gördüm, konuştum, şaşırdım, hayret ettim ve de çok hayran kaldım…
Tosya Ekincik köyünde, Uğraşır ailesinin 2016 yılında köylerine kurduğu tekstil atölyesi sayesinde Ekincik köyü yaz ve kış aylarında hiç göç vermiyor. 80-90 haneli köyde be tekstil fabrikasında şimdilerde 40 kişi çalışsa da bu rakam 50-60’lara kadar çıkabiliyor. Tosya merkezden bile çalışanları var. Her gün servisle Ekincik köyüne işe gelip gidiyorlar. İşin garibi ise böyle bir köyü henüz yetkililerin ziyaret bile etmemesi, köyde hizmetler Muhtarın gayretleriyle halledilmeye çalışılıyor. Pandemi döneminde il ve ilçe merkezlerindeki fabrikalar bile çalışmazken Ekincik köyündeki bu atölye çalışmalarına devam etmiş. İşte Kastamonu Tosya Ekincik köyünün hikayesi..
İşte Tosya Ekincik köyü izlenimlerim
Türkiye’nin kalkınmasının köylerden geçtiğine inanlardanım. Tarım ve Hayvancılık bu ülkenin olmazsa olmazıdır. Hani Anayasanın ilk dört maddesi değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez ya, işte Tarım ve Hayvancılıkta 5.nci madde olarak eklenmelidir mutlaka. Tarım ve Hayvancılık kesinlikle siyasilerin keyfine bırakılmamalıdır bu ülkede. Her dönem Devlet politikası olmalıdır.
15-16 Kasım tarihlerinde anne ve babamı almak ve İstanbul’a getirmek için köye gittik. Eşya çok olduğu için bir çözüm bulmam gerekiyordu. İmdada Taşköprülüler Derneği efsane başkanı ve Alp Çanta Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kuru yetişti. Cumartesi günü fazla eşyaları alıp Tosya’ya gittik. Ertesi gün yola çıkacağımız için acele gidip dönmek zorundaydım. Ali abiyle daha önce Ekincik köyünü konuşmuştuk ve çok merak ettiğim bir köydü. Ali abi de bunu bildiği için sana sürprizim var demez mi? Düşündüm ya kebaba ya Ekincik köyüne götürür. İkisi içinde olmaz vaktim yok desem de eşyaları fabrikaya bıraktıktan sonra düştü önüme doğru gittik Ekincik köyüne. Alp Çanta Tosya sanayi de, ama Ekincik köyünde iş yaptırıyor. Köye girerken, çok hizmet alamayan bir köy intibası oluşturuyor hemen. Demek ki bizim köylerin kaderi ekstra hizmet alamamak.
Neyse 40-50 kişinin çalıştığı yere girince eskilerden kalma yanan varil sobanın başında hem oturduk hem ısındık hem de çayımızı içtik. Soba olmasa içerisi şehir merkezinde bir fabrika sanırsınız. Çalışanlar kadın ağırlıklı, tabi gençlerde var. Ali Kuru abiyi çok sevdikleri belli oluyor. Telaşlıda olsam gelmişken hem video çekmem hem de konuşmam gerekiyor dedim. İzin istedim ve çalışan makineleri ve çalışanları kayıt altına aldım.
Burası 2016 Yılında Baba ve Muhtar Recep Uğraşmış bey ve oğulları tarafından kurulmuş. Normalde Tosya’da çalışıyorlarmış, sonra kendi işlerini kendi köylerinde kurmuşlar.
Hem oğlu Recep Uğraşmış hem muhtar babayla konuşup, sorduğumda; Tosya Ekincik köyü yaz ve kış göç vermeyen bir köymüş. Yaz kış göç vermeyen köy, aslında Nobel ödülü verilmesi gereken örnek köy. Ama öğrendiğime göre ne kaymakam ne Vali bey ne de başka yetkililer bu köye henüz ziyarete gitmemiş. Ekincik köyü ilgisiz kalmış. Pandemi döneminde bile sürekli çalışmış yani üretmiş bir köy. Şimdi Alp ve Arslan Çantanın işlerini yapıyor ama yerine göre penye vb. tüm tekstil ürünlerini üretebiliyor. Baba ve oğul Recep Uğraşmış beylere özel teşekkür etmemiz gerekiyor. Tabi bu köye destek veren Alp ve Arslan Çantayı da unutmamak gerekiyor.
Laf aramızda Çiftlik Pazaryeri içinde başlangıçta 15-20 kişi çalıştıracak bir söz aldım. 37 Haber vasıtasıyla Kastamonumuzun yöneticilerine sesleniyorum; Lütfen Ekincik köyünü ziyaret ediniz. İlla bir köyü ziyaret etmeniz için o köyün yanması mı gerekiyor maazallah.! Bakın iddia ediyorum; Eğer Erbakan hocamız yaşasaydı ve Başbakan veya Cumhurbaşkanı olsaydı bu köye gider hem Muhtarın hem oğlunun alnından öper, bağrına basardı. Hata yetkililere “ne yapılması gerekiyorsa yapın” diye kesin talimat verir ve takipte ederdi. Büyükşehirlerin çilesinden, trafiğinden, depreminden, bunalımından, geçimsizliğinden işte ancak böyle üreten köyler kurtarır bizleri.
Kastamonu Valisi Sayın Meftun Dallı bey, Tosya Kaymakamı Uğur Ünsal bey ve milletvekilleri neden böyle bir köye gitmemişler hayret vallahi hayret ediyorum. Gerçi bir önceki Vali bey ve Kaymakam beylerde gitmemişler. Kısaca köy unutulmuş bir köy
Tosya’nın kaderi de bu olsa gerek. Çorum ve Çankırı’ya daha yakın, Kastamonu’ya bağlı ama gönülden değil gibi. Hep üvey evlat muamelesi gördüklerinden dem vuruyorlar. Yılan hikayesine dönen Kastamonu Tosya yolunda düzenlemeler yapılmış ama istenilen ve söz verilen yol henüz yapılmamış. Tosya ilçemizi Kastamonu’ya gönülden bağlamak için özel çalışmalar yapılması gerekiyor.
ÇİFTLİK PAZARYERİ İÇİNDE EKİNÇİK KÖYÜ HAYALİMİZ VAR
Çiftlik Pazaryeri için hep böyle bir projemiz var. Eskisi gibi 15 çevre köyle nasıl canlandırabiliriz diye düşünüp duruyoruz. Aslında harekete geçmek gerekiyor ama tembellik ediyoruz. 1950 yıllarda Çiftlik Pazaryerini canlandırmak için pazar kurmuşlar ama pazara da hayvan pazarı da kurmuşlar. Hatta ilk zamanlar insanlar alışsın diye satmayacakları hayvanları bile bağlamışlar. Aslında hile ama çok güzel bir hile… Ve bu şekilde Çiftlik Pazaryeri yıllarca canlı kalmış ve efsane olmuş bir yerdir. Onun için bizlerde şimdi Çiftlik Pazaryerini canlandırabilirsek, tıpkı Ekincik köyü gibi diğer 15-20 çevre köyde kalkınmış olur. Cide’de Soğuksu diye 7-8 köyün ortak bir alanı var. Bizde böyle yaparsak 15-20 köy bir şekilde canlanmaya ve yaz kış yaşam olmaya başlar. Yoksa Allah muhafaza 10-15 yıla kalmaz bizim köylerde kimseler kalmayacak.!
Kastamonu’da 1050 civarı köy var. 10-15 köy bir araya gelip böyle istihdam oluşturacak kooperatif vb. oluşumlar yapsalar ve Tarım, Hayvancılık başta olmak Envai çeşit Endemik bitkiler üzerine her yöreye uygun projeler üretseler Kastamonu nüfusu azalmadığı gibi 3-5 yılda büyükşehir nüfusunu görür. Bu konular üzerine bir çok proje üreten kardeşlerimiz var ancak kime sunacağız bilemiyoruz. Çünkü sunduğumuzda ya anlatamamış oluyoruz ya da anlaşılamamış durumuna düşüyoruz diyorlar.
Bizim belediye başkanları her yıl iller bankasından para alabilmek böyle projeler üretmek yerine gurbetteki hemşehrilerini kağıt üzerinde memleketlerine taşımayı düşündükleri için böyle işlere vakitleri kalmıyor maalesef. Gerçi yıllardır bu konuda da başarılı olamadılar ama olsun iş yapmış gibi görünmeleri bile yetiyor değerli başkanlara…
Tosya Ekincik köyü ile ilgili Kastamonu Haber Youtube kanalımızda yayınladığımız videoyu seyretmek için linke tıklayınız.
Kastamonu Tosya Ekincik Köyünü Tanıyalım
Tosya Ekincik köyü, Kastamonu ilinin Tosya ilçesine bağlı bir köydür. Kastamonu iline 75 km, Tosya ilçesine 11-12 km uzaklıktadır. Tosya Ekincik köyü bizim Pazaryerine 25- 30 km, Taşköprüye ise 60 km civarındadır. Köyün iklimi, Karadeniz iklimi etki alanı içerisindedir. Köyün ekonomisi genelde tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Köyde ilköğretim okulu, Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
Tosya Ekincik köyünün tüm köylere örnek olması ümidi ve duasıyla…
Selam ve dua ile…
(Not: Çekimler çok aceleye geldi. Vaktimin çok az olduğu ve çok telaşlı olduğu bir zamanda da olsa bu hikayeyi sizlerle paylaşmak istedim. Bu vesile ile Tosya Ekincik köyünü ziyaret etmeme vesile olan Alp Çanta Ve Arslan Çanta ortakları Ali ve Şakir Kuru abilere teşekkür ediyorum.)
#Kastamonu #Tosya #Üreten #Göç #Ekincikköyü #Tekstil #Muhtar #Köy
Gezen gören memletimizi aydinlatan nesriyat yapan onem ve deger verdiğim birisi erturulul koseyi teprik ediyorum başarılar diliyorum bu güzel bilgilendirmesinden dolayi pirder baskani Adem ÇALIŞ
Çok iyi bir konuyu dile getirmiş olduğunuzdan sizi kutlarım. Köylülerin ürettiği hayvanların değeri çok düşük. Bakımları oldukça zor ve masraflı olmasına rağmen yeterli kazanç sağlayamıyorlar. Örneğin: küçükbaş hayvanların yünü, derisi hiç para etmiyor. Tonlarca yünler atılıyor veya yakılıyor. Hayvanların sağlık durumları özel veterinerlere bırakılmış. Devletin veterineri yok. Doğa olayları ve çeşitli nedenlerle ölen hayvanların eti yenmiyor (Müslümanlar tarafından) köpeklere veriliyor. Bu durumda olan hayvanlar devlet tarafından alınmalı kedi, köpek maması üretilen firmalara ve bu eti yiyen vatandaşlara satılabilir. Böyle bir durum olursa köylü arkasında devlet olduğunu görür ve daha çok üretmeye başlar. Hayvancılığın yemi ve samanı, tarım üretimi için gübre ve mazot çok pahalı olduğundan köylünün üretimine maddi destek sağlanmalı. Yatlara ucuz mazot veriliyorsa köylüye de indirimli verilebilir. Kalkınma köylüden başlar diyor uzmanlar. Atatürk’ün şu sözü köylüye verilen değeri anlatır: “Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür.” “Milletimiz çiftçidir. Milletin çiftçilikteki çalışma imkanlarını, asri ve iktisadi tedbirlerle en yüksek seviyeye çıkarmalıyız.” “Eğer milletimizin büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı, biz bu gün dünya üzerinde olmayacaktık”