“Türkiye’nin Ortadoğu Siyaseti ve İsrail Sorunu”
Kastamonu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tarafından düzenlenen “Türkiye’nin Ortadoğu Siyaseti ve İsrail Sorunu” konferansı 21 Aralık 2023 tarihinde Üniversitemiz Merkez Kütüphane Sezai Karakoç salonunda gerçekleşti.
Kastamonu Üniversitesi’nde “Türkiye’nin Ortadoğu Siyaseti ve İsrail Sorunu” Konferansı Gerçekleştirildi
Ankara Medipol Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kudret Bülbül tarafından gerçekleştirilen Türkiye’nin Ortadoğu Siyaseti ve İsrail Sorunu konferansı Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı.
Tilavet’ in ardından Kastamonu Üniversitesi Basın Yayın Müşavirliği tarafından hazırlanan ve Gazze’de yaşanan dramı anlatan video gösterimi gerçekleşti.
“Türkiye bir arabulucudur”
Programda konuşan Prof. Dr. Kudret Bülbül, Türkiye’nin kültür ve medeniyet sınırları, siyasal sınırlarının çok ötesinde olduğuna dikkat çekerek Türkiye’nin yardım istenilen ve sığınılan bir ülke olduğunu dile getirdi. Türkiye’nin yurtta sulh cihanda sulh kavramının çok doğru bir şekilde anlayıp uygulayan bir ülke olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Bülbül gerek İsrail-Filistin savaşında gerekse farklı coğrafyalarda yaşanan sorunlarda Türkiye’nin bir arabulucu olduğuna ifade etti.
Avrupa toplumlarında, antisemitizm denilen kavramın, Batı toplumlarında görülen bir hastalık olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Bülbül, Yahudi nefreti, Yahudi düşmanlığı esasen Batı’nın bir hastalığı, Batı’nın bir nefreti olduğunu, Batı’da Yahudilerin istenmeyen topluluklardan birisi olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Bülbül gerçekleşen programda tarihsel bağlamda İsrail sorununun nasıl doğduğunu şu şekilde anlattı: “İsrail sorunu, başlangıcı itibarıyla, İngiliz emperyalizminin Avrupa’da uzun yüzyıllar sorun olarak görülen Yahudileri, 19. yüzyılda, İslam topraklarına sürerek, hem kendi içlerindeki bir meseleden kurtulmak hem de Osmanlı topraklarını parçalayarak, Ortadoğu petrollerini ve Osmanlı’yı kontrol altına almak için ortaya çıkardığı bir sorundur. Böylelikle İngiliz emperyalizmi tarihsel olarak Avrupa’da sürekli aşağılanan ve hep sorun olarak görülen Yahudileri İslam topraklarına ihraç etmiş, Ortadoğu ülkelerini ve petrolünü kontrol altında tutabileceği bir müdahale aracı elde etmiştir. Keza tarihsel olarak Müslümanlar Yahudilerle değil daha çok Hristiyanlarla çatışma halinde iken bu gelişmeyle Müslümanların daha çok Yahudilerle çatıştığı, kendilerinin daha çok dışarda kaldığı bir pozisyon elde etmiştir. İngiltere’nin ve küresel emperyalizmde onun yerini alan ABD’nin, doğurdukları ve bugün de yaşattıkları İsrail’in ne kadar yanında durduklarını ise İsrail’in insanlık dışı vahşet ve soykırımı karşısında bile dile getirdikleri açıklamaları, gönderdikleri askeri teçhizat ve bu iki ülke liderinin İsrail’e yaptığı ziyaretler bir kez daha ortaya koymaktadır.”
“İsrail işgalci komşu”
İsrail’in, sınırlarının nerede başladığı ve bittiği ile ilgili resmi bir çerçevesi olmadığını söyleyen Prof. Dr. Bülbül İsrail’in kendilerince, zamanla Türkiye’nin güneydoğusunu içine alacak şekilde bir siyasal sınır öngördüğünün altını çizdi. İsrail’i komşu evini ele geçirmeye çalışan işgalci komşuya benzeten Prof. Dr. Bülbül, zaman İsrail’in uyguladığı insanlık dışı uygulamalara karşı tüm dünyada çığ gibi yükselen tepkileri bir daha etkili bir harekete çevirmenin zamanı olduğuna dikkat çekti. Küresel düzeyde gittikçe artan bu tepkilerin Siyonizm’e/soykırıma karşı uluslararası vicdan/eylem koalisyonuna dönüştürülebileceğinden bahseden Prof. Dr. Bülbül Türkiye, Mısır, katar, Pakistan, Malezya gibi Müslüman ülkelerin bu etkinliğe önayak olabileceğinden bahsetti. Toplumların devletlerden daha net bir tavır aldığını hatırlatan Bülbül, Türkiye’de ise tam tersine devletin toplumdan çok daha sert tepkiler koyduğunu söyledi. Prof. Dr. Bülbül, İsrail’in uyguladığı insanlık dışı uygulamalarla ilgili Türkiye’nin Cumhurbaşkanı kadar sert açıklama koyan bir başka ülke liderinin olmadığının altını çizdi.
“İsrail’in adı Soykırım ile anılacak”
İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği zülüm nedeniyle İsrail’in adının Soykırım ile anılacağından bahseden Prof. Dr. Bülbül, İsrail’in bugünün dünyasındaki çağrışımına bakıldığında soykırım, baskı, zulüm ve dünyayı esir alma ile anıldığını ifade etti. Filistin’de insanlara zulmedenler dışında kimse İsrail’le anılmak ve vatandaşı olmak istemediğini aktaran Prof. Dr. Bülbül, Ticaret Bakanın sözlerini hatırlatarak, hiçbir kamu kurumunun İsrail’le iş yapmadığını sadece özel sektörün iş yaptığını ancak onların da İsrail’e ihracatını %50 azalttığını söyledi.
“İsrail’i Yahudilikten ayırmak gerekiyor”
İsrail devletinin yaptıklarını Yahudi toplumuna atfetmemek gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Bülbül konuşmalarını şu şekilde tamamladı. “İsrail’i Siyonizm’le ilişkilendirerek Yahudilikten ayırmak gerekiyor ya da Siyonist Yahudiler demek gerekiyor. Yahudiler var bir de demek gerekiyor çünkü bunu demediğiniz takdirde sanki bütün bir millete toptan karşıymışız gibi bir durum ortaya çıkıyor.
Prof. Dr. Kudret Bülbül konuşmasının ardından öğrencilerin sorularını cevapladı. Program, Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal tarafından Prof. Dr. Bülbül’e hediye takdimi ve günün anısına fotoğraf çekimi ile son buldu.
Programda ayrıca, İsrail’in Filistin ve Gazze’de sebep olduğu ölüm, yıkım ve insanların yaşadığı zorlukların etkileyici bir şekilde yansıtıldığı bölgedeki çeşitli olaylardan derlenen fotoğraflar ile hazırlanan fotoğraf sergisi ziyaretçilere sunuldu. Rektör Topal, etkinliğin Filistin konusundaki hassasiyeti artırmaya yönelik önemli bir adım olduğunu vurgulayarak, öğrencilerimizin gösterdiği yoğun ilgiden duyduğu memnuniyeti ifade etti.
Kaynak: Kastamonu Üniversitesi