Seçimlerde Hangi Partiden Aday Adayıyım (Bazı Pişmanlıklarım Var!)
1991 yılından yani 18 yaşından beri siyasetin içindeyim. Bu süreçte 30 yılı devirdik. Çok şeyler gördük, çok şeyler yaşadık. Geldiğimiz noktada verdiğim bazı kararlara veya yaptıklarıma pişmanlıklarım ve pişman olmadıklarım var. Yaş kemale erdikçe ve tecrübelendikçe geçmişte yaptıklarımız ve yapmadıklarımız film şeridi gibi gözümüzün önünden geçince sorgulama gereği duyabiliyoruz nedense..
2010 Yılında bir abimiz sayın Numan Kurtulmuş tartışmaları ortasında; Sende hemşehrin gibi Ak Partiye falan geçmeyi düşünüyor musun diye sormuştu. Çünkü Numan bey ve ekibinin Ak Partiye geçeceğine hepimiz kesin gözüyle bakıyorduk.
Demiştim ki;
“Ak Parti Bakanlık teklif etse Erbakan Hocamda Çobanlık teklif etse Vallahi de ben Çobanlığı tercih ederim.”
Geçen gün bir dostumuz benzer şeyi ya Ak Partiden falan Milletvekili aday adayı olsana, ne duruyorsun deyince;
Yukarıdaki yazdığım durumu anlatarak:
“Elhamdulillah hala aynı fikirdeyim. Gram değişiklik yok çok şükür dedim.!”
“ 1998 Yılında daha doğmayan oğluma Tayyip Erdoğan ismini vermeme rağmen, onlarca seçimde AK PARTİYE bir tane bile OY VERMEMİŞ biri olarak;
Ve de 20 yıldır hakaret ve küfür etmeden eleştirdiğim, ha yaptığı iyi şeyleri de çekinmeden yazdığım, Ergenekon sürecinde dahi muhalif duruşumu bozmadığım, Dış Politikasından, Ekonomisine kadar hiç bir politikasını beğenmediğim Ak Partiden aday adaylık aklımın ucundan geçmediği gibi hiç meyil bile etmiyorum” dedim.
İyi demiş miyim sizce?
Konumum gereği bugün Ak Partiye başvursam büyük ihtimal sayın Cumhurbaşkanı grup toplantısında rozet bile takar bana.. Şu konjektürde Saadet Partili vb. bir kaç nedende dolayı da ilk sıralarda olmasa bile orta veya sonlara yakın bir yerlerde adaylık bile verebilirler rahatça. Bakıyorum da benim ayarımda bir kaç kardeşimize rozet takıldı, düne kadar yani 20 yıldır Ak Partiyi eleştirip şimdi aday adayı olmak için koşup gidenleri görünce bana da adaylık verirler yani..
Şimdi diyeceksiniz ki “Sallamaaa Ziyaaa”
Sallamadığımı anlatmak için şöyle izah edeyim; Sayın Ekrem İmamoğlu bey, İBB seçimleri öncesi en az 20-25 ev iftarına katılmıştı. Ancak sadece bizim eve geldiği iftar, Ahaberden, Kanal 7’ye, Fox’tan, Odatv’ye, Hürriyetten, Akite, Sözcüden Sabaha kadar tüm ulusal TV, İnternet sitelerinde ve tüm gazetelerde haber olmuştu değil mi?
Haa bu benden kaynaklanan bir durum değil asla… Kerameti kemdim de falan görmüyorum vallahi.
Ben kimim ki!?
Benim: Saadet Partisi – Milli Gazete ve MİLLİ GÖRÜŞ kimliğim olmasa vallahi ben kendimi bir HİÇ ve ÇIPLAK olarak görüyorum hep.
Saadet Partisi – Milli Gazete ve Milli Görüş: Benim Kimliğim – Duruşum – Karekterim – Elbisem – Okulum – Hayat Felsefem – Gömleğim – Kısaca Her şeyim…
Milli Görüş Camiası hep bana; Efsane Valiler; merhum Recep Yazıcıoğlu, Hazım Oktay Başer, Refik Arslan Öztürk benzer bir VALİ gibi hissettirdi. Hissettirmeye de devam ediyor. Dünyalık ve geçici Makam ve mevkiler için bu özelliğimi hiç bozmak istemiyorum.
Ak Partiden aday adaylık tekliflerine kapalıyım. Aday adayı olarak sıradanlaşmayı ve kalabalık içinde kaybolmayı hiç düşünmüyorum. Ayrıca Milli Görüşün Sancaktarları Halil İbrahim Çamlıdere amcamızın kemiklerini sızlatmak ve Feyzullah Gümüştekin, Hasan Kaymak, Mehmet Gündüz vb. büyüklerim yani AKŞEMSEDDİN HOCALARIMIN emeklerini zayi edip onların duasından mahrum kalmak istemiyorum.
AK PARTİYE KİMLER GEÇTİ
20 Yıllık tecrübelerime göre bizden Ak Partiye, en çok kızanlar, en çok hakaret edenlerin, en çok küfür edenlerin, dinsizlik veya imansızlıkla suçlayanların büyük çoğunluğu peyder pey Ak Partiye geçtiler geçmeye devam ediyorlar.
Her geçeninde bir bahanesi oldu. Eee o zaman ilk geçenlere niçin kızmıştınız ki? Ayrıca her geçende oraya kurtarıcı olarak gittiğini ima ediyor bir şekilde..
Diğer geçenlerde; Hep BEN diyen, BEN olmasam OLMAZ diyen, Kendini öne çıkaran, hep kendi reklamını yapmaya veya yaptırmaya çalışan, tribünlere oynayan, her seçim öncesi kulis faaliyeti yapanların da büyük çoğunluğu Ak Partiye geçiş yaptılar. Bu kardeşlerimiz geçiş yapacaklarını zaten hissettiriyorlardı bir şekilde..
Ak Partiye geçip aday adayı olan kardeşlerimize şunu sormak istiyorum; 20 Yıl boyunca bir arkadaşınız, akrabanız, komşunuz veya köylünüz her ortamda ve sosyal medyada sürekli size hakaret etmiş, küfür etmiş, dedikodunu yapmış, hatta dinsizlikle, imansızlıkla suçlamış ama bir gün bir bakmışsınız ki o kişi pişkin pişkin evinize misafirliği gelmiş, hatta kızınızı istemeye.. Ne dersiniz şimdi buna?
Kusura bakmayın! Sizin durumunuzda tıpkısının aynısı..! Çıkın bugüne kadar yaptıklarınızdan, söylediklerinizden özür dileyin, helallik alın daha sonra da sessizce oturunuz. Ben şahsen böyle bir şey yapmayı kendime bir hak olarak göremiyorum. İnsanın bir duruşu ve karakteri olmalı. Çekirge gibi sıçramak bizlere mahsus bir durum olmamalı..
PEKİ BENİM HİÇ Mİ BEKLENTİM VEYA HEDEFİM YOK?
Olmaz olur mu?
2013 Yılında Hac vazifesi için kutsal topraklara gittiğimde bir gece birden kafama “memleketim olan Taşköprü’ye veya Kastamonu’ya BAŞKAN olmak yerleşmişti. Nasip olursa, zamanı gelince ve görev verilirse bu hedefimi gerçekleştirmek isterim. Haaa sakın BAŞKAN deyince söylemek istediğim Belediye Başkanlığı falan değil haaa.. Saadet Partisi il veya ilçe başkanlığı. Önce sahada hizmet edelim ki daha sonra Belediye Başkanlığını hak edelim değil mi?
Belediye Başkanlığı demişken de; Mevlam bana; Şartları zorlayarak, Birilerin Ayağını Kaydırarak ve Gammazlayarak, Kendim için Kulis yaparak veya yaptırarak, Hile Yaparak, Ona buna çamur atarak, Yalan söyleyerek, Hediye adı altında Para, Altın, Mazot, Gıda vb. şeyleri dağıtarak “BAŞKANLIK veya VEKİLLİK NASİP ETMESİN” İNŞALLAH.!!!
Çalışarak, alın teri dökerek, emek harcayarak, halkımızı hizmet edeceğime inandırarak, ve hemşehrilerimiz samimiyetimi görerek, dürüstlüğüme ve duruşuma güvenerek beni BAŞKAN SEÇSİNLER bu bana yeterde artar da.
Bir insan her yerde her zemin ve koşulda hizmet edebilir. İlla vekil olacağım, başkan olacağım demek makam ve mevki düşkünlüğünden kaynaklanır. Bir insan cezaevine düşer insanlara orada bile hizmet eder ve Allahın rızasını kazanabilir. Yeterki amaç hizmet etmek olsun.
Ben Milli Görüş Davasında bugüne kadar esas gayenin TEBLİĞ olduğuna inanarak hareket ettim. 2014 Taşköprü Belediye Başkanlık ve 1 Kasım 2015 Kastamonu milletvekilliği adaylık sürecimi de hep bu inançla yapmaya çalıştım. Nitekim bu samimiyetle çalışınca Allah’ın yardımını da gördüm bazı vesilelerle..
2014 Yılında İstanbul’da bir düğün salonunda yaptığım toplantıya adeta bir düğüne gelir gibi gelen yüzde 98’i başka partili olan akraba, köylülerim ve arkadaşlarım adeta damada takı takar gibi seçim bütçemin belli bir kısmını oluşturuvermişlerdi. İşte o zaman anladım ben Milli Görüşün Davasının önemini.! İnanın OY vereceği parti para istese vermeyecek insanlar bana OYLARINI vermeseler de paralarını verdiler.
2014 Seçimlerinin son Cuma günü bir mitingimiz vardı. Tabi tam miting alanına herkes gelemiyordu. Ancak parkta, meydan, kenar ve köşelerde oturanlar vardı ve sesimizi de duyuyorlardı. Ben Mitinge Kur’an’da geçen Hz. İbrahim (a.s) Kabeyi yaptıktan sonra Allah (c.c) ile muhabbeti ile başladım… Allah; Hz. İbrahim (a..s) Kabeyi yaptın insanları davet et ya İbrahim deyince; İbrahim Peygamber: Ey Allah’ım! Ben davet edeyim ama sesimi nasıl duyurayım ki diyor. Yaratanda buyuruyor ki; Sen davet et duyurmak bana ait…
Bende bu emre binaen dedim ki; Ben samimiyetle konuşacağım, doğruları söyleyeceğim. Siz bu alana gelmeseniz de Allah sesimi mutlaka bir şekilde duyuracaktır” demiştim. (Bununla ilgili özel bir anımı da anlatmıştım daha önce)
31 Mart 2014 Seçim günü köyümüzden bir büyüğümüz Şerife Akdaş nine vefat etmişti. Allah rahmet eylesin tüm ölmüşlerimize. Bende cenazeye katılmak için köye gittim. Köyde de kar ve fırtına vardı ve adeta donmuştuk. Neyse cenazeden sonra Hocaköyü Caminin altında bulunan oy kullanma yerini ziyaret ettim.
Selamlaştıktan sonra sandık memuru bana;
Cuma günü parkta otururken senin miting konuşmanı dinledim. Konuşmada dedin ki; Bakın seçim arefesinde evlerinize, altın, kahve takımı, gıda kolisi vb. hediyeler geliyor. Bu bir rüşvet olabilir. Ahirete gittiğinizde karşınıza çıkarsa ben rüşvet yemedim bu nereden çıktı dememek için, bu gelen hediyelere İlçe müftünüze gidin sorun ve fetvanızı alın. Müftü bey CAİZ’dir derse, yiyin için veya kullanın hiç sıkıntı yok demiştin. Tamda o gün eve gidince, içinde kahve takımı, sofra bezi vb. şeylerin olduğu bir koli gelmiş. Bende senin o konuşmana binaen o koliyi hemen başkasına verdim kullanmadım teşekkür ederim, çünkü doğru söylemiştin.
O kadar mutlu olmuştum ki; Kendi kendime “işte şimdi BAŞKAN oldun Ertuğrul deyivermiştim.
PİŞMAN OLDUKLARIM VE PİŞMAN OLMADIKLARIM
Geriye dönüp baktığımda Oğluma Tayyip Erdoğan ismini vermekten hiç pişman olmadım. Çünkü o gün ben çok samimiyetle, karınca misali tarafım belli olsun diye bir mağduriyetin yanında yer almak istedim. Hemde 28 Şubatın yıllarında. O ismi vermek kolay değildi o zamanlar. O gün benimle tartışanlar bugün Reisci oldular ne hikmetse.
Birde o dönem “BAŞKAN OLACAKSIN TAYYİP ERDOĞAN” diye Ülker’de çalışırken şiir yazmıştım. Daha Fazilet Partisi vardı haa. Ve Ülker’de Hababam Sınıfındaki Sefa gibi herkese bu şiiri defalarca okuyarak arkadaşları bıktırırdım. 10 kıta falandı ve her kıta “BAŞKAN OLACAKSIN TAYYİP ERDOĞAN” diye bitiyordu. İşte buna üzülüyorum Allah duamı kabul etti diye. Demek ki Eşref saatimmiş, keşke Erbakan hocam için yazıp okusaymışım..
Refah Partisi döneminde Şevki Yılmaz, Hasan Hüseyin Ceylan ve Hasan Mezarcı vb. isimleri dinlediğim ve de inandığım için pişmanlık duyuyorum. Tabi o zamanlar dar çerçeveden olaylara bakıyor, bu vb. isimleri de Erbakan hocamızla hareket ediyor zannediyordum. Yanıldığımı çok geç anladım. Özellikle Turgut Özal’a Papaz, Celal Doğan’a Pezevenk diyen bir isme nasıl tabi olmuşum, nasıl kasetlerini dinlemişim resmen ama resmen utanıyorum. Allah Afetsin!
- 28 Şubat döneminden 2001 yılına kadar Akit gazetesine de aboneydim. Pişmanım hem de çok pişmanım!
- Bugüne kadar Ak Partiye hiç oy vermedim ve HİÇ PİŞMAN DEĞİLİM. Sadece 2004 seçimlerinde köyde Anne ve babama il genel meclisine aday olan bir kardeşimizin hatırına iki oy verdirmiştim. O seçimde de o sandıktan Ak Partiye sadece iki oy çıkmıştı. Arkadaşa güvenim tam onun için pişman değilim.
- 2019 Yerel Seçimlerinde Sayın Ekrem İmamoğlu’na evimizde vermiş olduğum iftardan dolayı zerre PİŞMANLIK DUYMUYORUM. Bugün olsa gene veririm.
Çünkü ben “Ey yürekleri dağlar kadar büyük ve azimleri kayalar kadar sağlam Milli Görüşçü ve Saadet Partili olarak! Ne olursa olsun gelecekten asla ümit kesmiyorum! Tarihe bakıyorum, inancımıza sarılıyorum, ve de Milli Görüş’e daha çok sarılıyorum!
Allah’a Emanet Olunuz
(Kendimden fazla bahsettim Allah (c.c) beni Affetsin inşallah)