Kastamonu Üniversitesinde ilk kez “Beyaz Önlük Giyme Töreni” Gerçekleştirildi
Kastamonu Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerini ilk kez 2020 yılında kendi bünyesinde eğitime dahil etti. Kastamonu Üniversitesi’nde tıp eğitimi almaya başlayan ilk öğrenciler olarak bizden sonra gelecek olan meslektaşlarımıza aydınlık bir yol verme sorumluluğunun bize ait olduğunu biliyor ve bununla gurur duyuyoruz.
Kastamonu Üniversitesi Tıp Fakültesi 1. ve 2. Sınıf öğrencileri, bu yıl ilk kez Kastamonu’ya gelerek Üniversitede yüz yüze eğitime başladılar.
Kastamonu Tıp Fakültesi tarafından geçtiğimiz yıl pandemi sebebiyle eğitimlerini uzaktan eğitim şeklinde sürdüren 2. Sınıf öğrencileri ile bu yıl Üniversiteyi kazanan 1. Sınıf öğrencileri için “2021-2022 Eğitim Öğretim Yılı Açılış ve Beyaz Önlük Giyme Töreni” gerçekleştirildi.
Bilgehan Bilgili Merkez Kütüphanesi Konferans Salonu’nda gerçekleşen programa, Üniversite Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Atalan, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Güler ile Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Zafer Ergül ile birlikte akademisyenlerimiz, öğrenciler ve canlı yayın üzerinden öğrencilerin aileleri katıldı.
Programın açılışında günün anlam ve önemine ilişkin video sunumu gerçekleşti.
Açılış konuşmasını Tıp Fakültesi Dönem 2 öğrencileri adına Rüveyda Demir yaptı.
Rüveyda Demir konuşmasında, “Daha meslekleri anlamaya başladığımız ilk günlerden beri, hayalini heyecanla kurduğumuz kutsal mesleğe attığımız ilk adım, bizler için ve bizlerle bu hayale ulaşmak için dişini tırnağına takan ailelerimiz için çok kıymetlidir. Hayatımızın her safhasında olan ailelerimize şükranlarımı sunuyorum. Kastamonu Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerini ilk kez 2020 yılında kendi bünyesinde eğitime dahil etti. Kastamonu Üniversitesi’nde tıp eğitimi almaya başlayan ilk öğrenciler olarak bizden sonra gelecek olan meslektaşlarımıza aydınlık bir yol verme sorumluluğunun bize ait olduğunu biliyor ve bununla gurur duyuyoruz.
Pandemi sürecinde eğitimden uzak kaldığımız sürede çok daha iyi anladık ki, hayat her geçen gün gerçekliğin farklı perdelerini aralamaya devam ediyor. İşte bu yüzden ömrümüz boyunca çok çalışacağımız ve yaşam boyu öğrenmeye kucak açtığımız bir mesleğe adım attığımızı biliyor ve mesleğimize layık olabilmek için gösterilmesi gereken tüm gayreti göstereceğimize söz veriyoruz. Pandemi sürecinde mesleğimizin kutsallığını omuzlarında gururla taşıyan sağlık çalışanlarına, gerek uzaktan eğitim sürecinde, gerek yüz yüze eğitimlerde büyük bir özveri ile çalışarak bizlere örnek olan hocalarımıza da göstermiş oldukları fedakarlıktan dolayı şükranlarımı sunuyorum. Bugün giyeceğimiz ve ömrümüzün sonuna kadar gururla taşımanın hayalini kurduğumuz beyaz önlük, dürüstlüğü, ahlaklı olmayı, asaletin, saflığın, alçakgönüllü olmanın, sorumluluğun, dil, din ırk ayrımı yapmaksızın tüm insanlara sağlık insan olmaları için edeceğimiz hizmetin sembolüdür. Bu önlük, bundan sonraki çalışmalarımızda kirlenebilir ama yalnızca bir kir olarak kalmalıdır. Önlüğümüzün temsil ettiği vicdani, ahlaki, insani değerlerin bırakın kirlenmesine bile iznimiz, tahammülümüz olmayacaktır. Bu kutsal mesleğin ahlaki ve etik değerlerine tüm gücümüz, isteğimiz ve azmimizle sahip çıkacağız. Mesleğimizin kaçıncı yılında olursak olalım, umutlarımıza ilham verebilmeyi dinliyorum” diye konuştu.
Konuşmasına Beyaz Önlük Giyme Töreni’nin önemine vurgu yaparak başlayan Üniversitemiz Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Zafer Ergül ise, “Bugün burada bir ömür boyu devam edecek olan hekimlik yolculuğunuz ilk adımını atıyor oluşunuzun simgesi olan “Beyaz Önlük” giyme törenini gerçekleştiriyoruz. Beyaz önlük hekimlik mesleği için dürüstlüğün, ahlaklı olmanın, sırdaş olmanın, aydınlığın, asaletin, saflığın, bilgeliğin, alçak gönüllü olmanın, sorumluluğun ve din, ırk, cinsiyet ayrımı yapmadan tüm insanlara hizmet aşkının bir sembolüdür. Bu önlüğü bugün giydikten itibaren, tabi ki kullanıldığı sürede kirlenebilir ama önlüklerin temsil ettiği vicdani, ahlaki, insani değerlerin bırakın kirlenmesini, lekelenmesine dahi tahammülünüz olmayacak. Bu kutsal mesleğin ahlaki ve etik değerlerine yaşadığımız sürece hepimiz sahip çıkacağız. Bugün sizlere beyaz önlük giydirdiğimizde hissettiğimiz sevinci ve mutluluğu altıncı yılın sonunda edeceğiniz yeminle de bizlere ve ailelerinize yaşatmanız en büyük temennimizdir. Sizleri aramızda görmekten büyük bir memnuniyet duyuyor ve buraya gelirken göstermiş olduğunuz çok önemli başarıyı bir kez daha yürekten kutluyoruz. Bu azim ve çalışkanlığınızın tıp eğitiminiz boyunca devam etmesi için elimizden geleni yaparak, her zaman sizlerin yanında olacağımızı bilmenizi isteriz. Fakültemize önemli bir başarı kazanarak geldiniz. Bugün burada bizde sizlere önlüklerinizi “Beyaz” olarak teslim ediyoruz. Siz ve önlüğünüz hayat boyunca hep beyaz kalsın, kirletmeyiniz. Ülkemizde ve dünyada hekim olmak, bu beyaz önlüğü giymek bir ayrıcalıktır. Bunu biliniz ve bu ayrıcalığın sorumluluğunu hep hissediniz. Sizin için bildiklerini fedakârlıkla sizlere aktaracak, hekimlik sanatını öğretecek hocalarınıza ömür boyu saygı ve sevginizi göstermeyi sakın ihmal etmeyiniz. Meslektaşlarınızı, onların ailelerini kendiniz gibi, kendi aileniz gibi kabul edin. Dünyanın ve yaradılışın nedeni olan insandır. Sizler de insan canı ile uğraşacaksınız. Bu uğurda yapacağınız fedakârlıklar için hiçbir zaman bıkkınlık getirmeyin. Siz hastalarınızın sadece bedenlerini değil, kalplerini de iyileştireceksiniz” dedi.
Başhekim Prof. Dr. Zafer Ergül konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı; “Hastalarınız sizlerle en mahremlerini paylaşacak, konuşacaklar. Bunların hepsi size emanet edilmiş bilgilerdir. Size duyulan bu güveni, namusunuz bilin. Tıp eğitimi bir yönüyle usta-çırak ilişkisidir. Siz daima istekli olacaksınız ki hocalarınızın deneyim ve birikimlerinden en iyi şekilde yararlanabilesiniz. Bu arada sizi yetiştirip bu zamana kadar getiren ailelerinize de teşekkür etmeyi bir borç bilirim. Sizlerle ne kadar övünseler azdır. Sizin başarınızın arkasında onların fedakârlıkları ve emekleri çok fazladır. Hiçbir zaman onları mahcup etmeyeceğinizden eminim. Çok kıymetli velilerimiz, çocuklarınız bize emanet ettiğiniz geleceğin meslektaşlarımız olarak görüyoruz. Bu bilinçle, onları en iyi şekilde ülkemize hizmet verecek bireyler olarak yetiştireceğimizden kuşkunuz olmasın. Gözünüz arkada kalmasın. Gerek fakültemiz içinde gerekse dış alemde her zaman yanlarında olacağız. Kendi çocuklarımızdan ayırmayacağımız konusunda bizlere güvenmenizi rica ediyorum. Tarihçe, Kastamonu Tıp Fakültesi’nin hayali 1921 yılında başladı. 10 Mayıs 1921 tarihli dönemin Açıksöz Gazetesinde şöyle bir haber çıkıyor. “Kastamonu’ya tıbbiye açılması için Mebusumuz Abdülkadir Kemali Bey tarafından büyük millet meclisine bir takrir verilmiş olup ve Şayan’ı müzakere görülerek sıhhiye encümenine havale edilmiştir. Ahiren sıhhiye encümeninde bu teklif müzakere edilerek Tıbbiyenin Kastamonu’ya açılması takarrür etmiştir”. 1921 yılında ülkede tek bir Tıp Fakültesi var o da İstanbul’da.
Kastamonu Tıp Fakültesi 86 yıl sonra 2007’de çalışma bakanımız Sayın Murat Başesgioğlu’nun ısrarı ve takibi sonucu Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı olarak kuruluyor. 2015 yılında bakanlar kurulunun 8021 sayılı kararı ile Kastamonu Üniversitesine devrediliyor. Bu vesile ile emeği geçen değerli büyüklerimizi saygıyla anıyorum. Fakültemizin ilk mezunlarını geçen yıl gurbette Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden verdi. Ne mutlu bize ki artık Kastamonu da geçen yıl itibari ile ilk öğrencilerimizle çevirim içi de olsa tanışma fırsatımız oldu. Ben de sizler gibi geçen yıl Sayın Rektörümüz ve dekanımızın teveccühü ile Kastamonu Tıp Fakültesi’ne başladım. Yani eğitime beraber başladık. İnşallah birlikte eğitimimizi tamamlayacağız. Bu kutsal meslek de yolunuz açık olsun.”
Meslekte 40’ıncı yılını geride bıraktığını söyleyen Üniversitemiz Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Güler, “Bu mesleği sevmek lazım, başka türlü bu iş yapılmıyor. Hekimlik yapmanın bir tek yolu var ise o da sevmektir. Şan, şöhret, para pul hiçbir şey için bu meslek yapılmaz. Bu mesleği sevmenin yolu da insanı sevmekten geçiyor. İnsanı sevmek kuru kuruya sevmek değil. İnsanoğlu sıradan bir varlık değil. İnsan, yaratılmışların en şereflisi oluyor” dedi.
Kendilerinin bir sanat icra ettiğini belirten Prof. Dr. Güler, “Bir toprağa şekillendirip, onu kap kacağı dönüştürmek, heykeller yapan bir sanatçının eseri ile altını işleyip ondan göz kamaştırıcı ziynet eşyası çıkartan kuyumcuyla bir tutulamaz. Hekimliğe gelince de biz, insanın olmazsa olmaz. Biz olmadığımız zaman kendisinin de olmadığı bir materyalle uğraşıyoruz. Yani sağlık ile uğraşıyoruz. Sağlık olmadan insan olamaz. En zor zamanında sağlığını kaybetmek üzere iken sizin karşınıza geliyor bu insanlar, zaman zaman sıkıntılar yaşıyoruz. Hele son dönemde biraz daha arttı sağlıkta şiddet. Ben bunu biraz nesil değişikliğine bağlıyorum. İnsanların hayattan beklentisi farklılaştı. Biz, ölüme çare bulmuş değiliz. Öyle olsak idi hekimlerde ölmezdi herhalde. Ama bizler sağlıkla uğraşıyoruz. Ölüme çare olmadığının bilincinde olarak insanı sağlığına kavuşturmak için varız. Hekimlikte bir kural vardır. Önce zarar verme. Şimdi yeni nesil ise şöyle diyor. Önce zarar görme. Haklı tarafı yok mu tabii ki var. Maalesef bu olayları yaşıyoruz. Her zaman sağlıkta problemler oldu ve bundan sonrada olacak. Olmadığı zaman olmamış. Sağlıkta problem var o zaman biz, hastalara çok iyi bakmak zorunda değiliz. Problemler öncelikle bir halledilsin, ondan sonra biz işimizi yapalım. Tarih boyunca insanoğlunun olduğu dönemden bugüne kadar değişmeyen tek bir şey var ise o da hasta ile hekimin yüz yüze olmasıdır. Araya hiçbir şeyi sokmamanız gerekir. Hasta size geldiğinde sadece siz ve hastanız olacak. Siz, hastanın hekimi oluyorsunuz, hasmı değil. Hasta bir takım huysuzluklar yaptı hatta size bıçak çekti, size yumruk salladı diye, belki bunların önlemleri alınacak, gerekli hukuki işlemler yapılacak. Ceza gerekiyorsa bunların hepsi yapılacak. Sizden öncede bu konuda daha fazla yapılması gerekenler oldu. Ama bu bize hastanın bertaraf edilmesi gereken bir obje olarak görmememiz gerekiyor” diye konuştu.
Kastamonu kamuoyu ve halkının bugünü yıllardır beklediğini vurgulayan Rektör Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal ise konuşmasında, “Tıp Fakültesi öğrencilerimizi ilk defa Kastamonu’da ve kampüsümüzde görüyoruz. Tıp fakültesi 100 yıllık bir hayal idi. Çok şükür biz bugün Tıp Fakültesi öğrencilerimizi burada görüyoruz. İlk olarak Hacettepe Üniversitesinde eğitim görmeye başlayan ve mezun olan, ardından Yıldırım Beyazıt Üniversitesinde eğitim görmeye başlayan ve halen 3. 4. ve 5. sınıf olarak devam eden öğrencilerimizin yanında 1 ve 2. sınıf öğrencilerimiz nihayet Kastamonu’da eğitim görmeye devam ediyor. Bundan sonra bizlerle beraber olacaklar. Bu vesileyle siz değerli öğrencilerimizin ailemize katılmış olmasından dolayı sevinçli ve gururluyuz. Başarılı olmanız, kaliteli ve nitelikli bir eğitim alabilmeniz adına kampüsümüzün ve Tıp Fakültemizin tüm imkânlarını sizlere sunuyoruz.
Bugün burada olmamızın temel sebebi giyeceğiniz beyaz önlükler. Artık asil bir meslek olan hekimliğin görünür hali olan önlükleriniz üzerinizde olacak. Hepimizin bildiği üzere beyaz; saflığı, temizliği ve arınmışlığı simgeliyor. Sizlerin beyaz önlüklerinizi giydiğiniz andan itibaren bu kutsal göreve yakışır şekilde sabrı, özveriyi ve hoşgörüyü de giyeceğinize inancımız tam. Sizler hastalarınızın rahatsızlıklarıyla ilgilenirken onlara aynı zaman güveni de tesis etmelisiniz. Hekimliğin olmazsa olmazı karşıdakinin derdini anlamak ve acısını ıstırabını hissetmektir. İnsanlar aileleriyle dahi paylaşmadığı paylaşamadığı sırlarını hekimlerle paylaşıyor. Bu kapsamda fiziki iyileşmenin yanında verdiğiniz güven duygusu ve gösterdiğiniz anlayışın tedavi sürecindeki etkisi hepimizin malumudur. Hastanın tedavi sürecinde onlarla sadece tedavi maksatlı temasın yetmediğini, mutlak göz teması ve gönül teması kurmanız gerektiğini unutmamalısınız. Daha da ötesi tebessüm etmeli ve tahammül göstermelisiniz. Hekim kelimesi hikmet ve hâkim kelimeleriyle aynı kökten geldiğini ve bunların esasen fıtrata ve fıtrata uygunluğa vurgu yaptığını hatırlatmak isterim. Kadim Osmanlı Tıbbından bu yana tababet yapma yetkisi olan insanlara birden fazla isim verildiğini biliyoruz. Bugün tıp fakültesi mezunları için kullanılan hekim, tabip, doktor terimleri birbirinden farklı manalar içeriyor. Bunlardan Arapça kökenli olan hekim kelimesi, hikmet ilmine sahip, âlim anlamına gelmektedir. Kelime kökeni itibarıyla aynı kökenden gelen hekim ve hâkim, mesleğini uygularken vicdani ve mesleki kanaatine göre hareket etmektedir. Hekimin ve hâkimin temel gayesi kişiye önce zarar vermemek, sonra da en iyi faydayı sağlamaktır” dedi.
Rektörümüz konuşmasına şöyle devam etti, “Siz öğrencilerimizden isteğimiz, mesleğinizde gelişmek, hep daha ileriye gitmek namına çaba göstermenizdir. Bu çaba ve meslekte ilerleme gayesi ferdi bir çaba gibi gözükse de sizin gibi sağlığımızı emanet edeceğimiz siz hekim adayları için aslında toplumsal bir sorumluluktur. Ülkemiz bu gaye ve incelikle en iyi olma çabasında hekimlerimiz ve başarılı sağlık sistemlerimiz sayesinde tıp sahasında dünya çapında adından sıklıkla söz ettiren ve tercih edilen bir ülke oldu. Biz de üniversite olarak afiliasyon sürecini tamamladığımız Eğitim ve Araştırma Hastanemizle, İlimizde sağlık hizmeti alanında büyük bir atılım gerçekleştirdik. Alanında ihtisas sahibi uzman hocalarımız daha önce Kastamonu’da gerçekleştirilmemiş operasyonlara imza attılar, atmaya da devam ediyorlar. Sizden ricam, alanında bu kadar yetkin ve donanımlı hocalarınızdan en yüksek seviyede istifade etmeniz ve bayrağı devralmanızdır. İkinci bir isteğimiz eğitim hayatınızın kampüsle, laboratuvarla ve sınıf ortamıyla sınırlı olmadığını aklınızdan çıkarmamanızdır. Kampüsümüz son iki yılda siz değerli öğrencilerimizin ders dışında güzel ve verimli vakit geçirebileceği şekilde yeniden yapılandırıldı ve buna ek olan projeler de devam etmektedir. Derslerden ve çalışmalarımızdan artan vakitleri ikinci eviniz olan kampüsümüzde değerlendirebilirsiniz. Özellikle spor, yüzme ve diğer hobilerinize dair birçok imkâna sahipsiniz. Yapımı tamamlanan ve hizmete hazır hale gelen spor kompleksimiz ve diğer tesislerimiz sizi bekliyor. Ayrıca Kastamonu’nun muhteşem tabiatı ve güzelliklerini de keşfetmenizi tavsiye ediyorum dedi.
Son olarak, tüm dünya hala yaşamakta olduğumuz salgın sürecinde sağlık çalışanlarının çalışma temposuna ve fedakârlığına bir kez daha şahit oldu ve olmaya da devam ediyor. Bu vesileyle, canla başla salgını yönetmek için çalışırken ebediyete irtihal eden hekimlerimizi ve sağlık çalışanlarımızı rahmet ve şükranla anıyorum, onlara sonsuz bir minnettarlık duyduğumuzu sizlerin huzurunda tekrar söylemek istiyorum. Bugün burada bu önlüğü giymenizde emekleri ve çabaları olan, sizleri yetiştiren ailelerinize de teşekkürlerimi sunuyorum. Bu yüz yıllık hayalin gerçekleşmesinde katkısı olan, gerek 1921 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne takrir sunan o dönemki mebusumuzu, gerekse bilahare bu konu için çaba sarf eden bütün Kastamonuluları ve bütün değerli vatandaşlarımızı şükranla anıyorum. Her birine teşekkürlerimizi huzurunuzda arz ediyorum. Öğrencilerimize hayırlı, başarılı ve sağlıklı bir eğitim-öğretim hayatı ve meslek yılları diliyorum” diye konuştu.
Konuşmaların ardından, 2019 Yükseköğretim Kurumları Sınavında, Tıp Fakültemizi en yüksek puanla kazanan ve şu anda 2. Sınıf olan ilk üç öğrenci ile 2020 Yükseköğretim Kurumları Sınavında en yüksek puanla kazanan ilk üç öğrenciye önlükleri, Rektör Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Atalan ve Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Güler tarafından giydirildi.
Ardından öğrenciler “Beyaz Önlük Andını” okuyarak önlüklerini giydi.
Programın devamında Güzel Sanatlar Fakültesi, Müzikoloji Bölümü, yüksek lisans öğrencilerinden müzik dinletisini takdim edildi.