enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

Kastamonu Köylerinde Tarımın Geçmişi: Fiğ, Burçak ve Arpanın Önemi

Kastamonu köylerinde tarım ve hayvancılık uzun yıllar boyunca iç içe yürütülen temel geçim kaynakları arasındaydı. Geçmişte fiğ, burçak ve arpa, hayvan yemi olarak büyük önem taşırdı. Bu bitkiler sayesinde çiftçiler fenni yem kullanmadan hayvanlarını besleyebilir ve doğal üretim yapabilirlerdi.

Kastamonu Köylerinde Tarımın Geçmişi: Fiğ, Burçak ve Arpanın Önemi
10 Mart 2025 00:10 | Son Güncellenme: 9 Mart 2025 23:21
A+
A-

DünküAnadolu’nun Alın Teri: Kastamonu’da Rençberlik Geleneği ve Dönüşümü” yazımızdan sonra Kastamonu Taşköprü Hocaköyü Kıran mahallesinden, Göl Öğretmen Okulu mezunu, İstanbul’da bazı okullarda Okul müdürlüğü yapan Sebahattin Akdaş hocamız konuyla alakalı bir yazı gönderdi. Yazı geçmişe ışık tutması sebebiyle Kastamonu Haber ekibi olarak biraz daha detaylar araştırarak yayınlamak istedik. İşte Sebahattin Akdaş hocamızın yazdıkları…

Kastamonu köylerinde Üretilenlerin arasında fiğ, burçak, arpa da yem olarak yetiştirilirdi.

Fiğ tanelerinden hayvan yemi yapılır iyi bir besleyici bir gıdadır. Samanı genellikle koyunculuk yapanlar koyuna kışın yedirirlerdi.

Kiraz içi dediğimiz bölgede koyun besleyenler çoktu. Fiğ tarlada biterken samanı için söz alırlardı.
İlk yıllarımda yani çocukluk dönemimde bizim koyunlarımız yoktu. Bir çok kişi gelirdi; “Cafer bu seneki fiğ samanını bana ver” dediklerini biliyorum. Bu sadece bizim için değil diğerleri içinde geçerlidir. Fiğ samanı iyi bir besi kaynağıydı.

“Kastamonu Köylerinde Tarım ve Hayvancılık: Nereye Gidiyoruz?”

  Arpa da kıymetli bir besi kaynağıydı. Şimdi ki hayvan cinsleri olsaydı bu bitkiler sayesinde hiç fenni yem almaya gerek kalmazdı. Burçak tanesi tam bir besi kaynağıdır. Elle çevrilen taşlarda ezersin ve o ezileni su ile ıslatırsın şişer kovayı doldurur. Ahır kapısını açmadan ahırın içindeki hayvanların kokusunu aldığını içerde ki gürültüden anlarsın. O kadar çok severler ki ahıra girince yularlarını koparacak duruma gelirlerdi. Köylüler şöyle derdi: “Burçak yeminini mandalara çok verirsen kışın göle yatarlar” diye konuşurlardı. Fiğin hasadı çok kolaydır. Burçak öyle değildir. Burçak orakla yolmak zorundasın. Tırpanla biçilmez, tanesi dökülür. Hasadı çok yorucuydu. Biz çok ederdik. Zavallı annem günlerce yolacağım diye çok yorulurdu. Bir gün bu vaziyete karşı tarlada, inşallah gelecek sene bitmez dedim ve bitmemişti. Tarım ana toprağımızda ama artık yok oldu. Üretim çok düştü. Dışarıdan aldılar, borçlar ödenemez duruma geldi.

Bu gün bizim köylerde hayvan yok denecek duruma geldi. Eskiden çok hayvanlar vardı. Hepsi zamanla kayboldu. “Burçak tarlasında gelin olmak” ile ilgili türkülerimizde vardır. Çok değerli besinlerimiz vardı. Artık dışarıdan hazır yem geliyor. Yerli yem fabrikaları artık çalışmıyor. Ne olduğu kesin bilinmeyen yemler satılıyor yüksek yüksek fiyatlara. Hayvanlar doğururken kuzular, buzağıların çoğu ölüyor nedenlerinin araştırılması gerekiyor. Eskiden bizim ve komşuların koyunlarında ineklerinde böyle ölüm olayı çok nadirdi. Akman’nın, Hamit ağanın, Kazım’ın, Ayluklugilin çok koyun ve keçileri vardı ama ölümlü doğumlara hiç şahit olmamıştık.

  Çiftlik Pazaryeri yani çay boyuna kendir ekerlerdi. Göllerin dere dediğimiz yerde 5-6 tane yapay göl vardı. Kendirleri burada ıslarlar, soyarlar ve satarlardı. Bizim de tüm ihtiyaçlarımızı öte geçeden dayımların kendirlerinden üretilenlerden karşılardık. Çiftlikte Kara Salih‘in çıkrığı vardı, ip, ince ve kalın urganların üretildiği bir yerdi. Adeta küçük bir sanayi gibiydi.

Köylerde Çuval Çuval Mercimek Yetiştirilirdi

Mercimek üretimini annem çok yapardı. Her yıl en az iki çuval mercimeğimiz olurdu. Her zaman çorbasını, pilavını yerdik. Onu da yetiştirmek zordu. Ektiğin yerde bitince otlarını ellerinle toplayacaksın. Orakla biçilir. Şimdi Kanada’dan alıyoruz. Eskiden Ülkemiz ve köylerimiz üretiyordu, insanlar çok doğal ve organik besleniyordu.

Bu güzel bilgilerden dolayı Sebahattin Akdaş hocamıza teşekkür ediyoruz. Kastamonu Haber ekibimizin konuyla alakalı bazı detayları sizlerle paylaşmak istiyoruz.

 

“Fiğ, Burçak ve Arpa: Geçmişin Bereketi, Bugünün Kaybı!”

Fiğ, özellikle koyunculuk yapanlar için hayati bir yem kaynağıydı. Fiğ tanesi hayvanlar için besleyici bir gıda olurken, samanı ise kış aylarında koyunlara verilirdi. Özellikle Kiraz İçi bölgesinde koyun besleyenler çok olduğundan, fiğ samanı için daha tarladayken anlaşmalar yapılırdı.

Arpa ve burçak da besicilik açısından büyük öneme sahipti. Arpa, günümüz fenni yemlerine kıyasla yüksek besin değerine sahip doğal bir kaynakken, burçak ise hayvanların en sevdiği yemlerden biriydi. Köylüler burçağı taş değirmenlerde ezip suyla ıslatarak hayvanlara verirlerdi. O kadar sevilen bir yemdi ki ahır kapısı açılmadan içerideki hayvanlar burçak kokusunu alır ve sabırsızlanarak hareketlenirdi.

Ancak, zamanla geleneksel tarım geriledi, üretim düştü ve yerli kaynaklar yerine dışarıdan tarım ürünleri ithal edilmeye başlandı. Türkiye’nin kendi kendine yetebilen bir tarım ülkesi olduğu günler geride kaldı ve tarımsal üretimin azalması ekonomik bağımsızlığın da zayıflamasına yol açtı.

🔹 Fiğ ve Kullanımı

• Fiğ, hayvanlar için besleyici bir yem kaynağıdır.
• Samanı koyunlara kış aylarında verilirdi.
• Kiraz İçi gibi koyunculuğun yaygın olduğu bölgelerde fiğ samanı daha tarladayken sahiplenilirdi.

🔹 Burçak: Hayvanların En Sevdiği Yem

• Taş değirmenlerde ezilip suyla karıştırıldığında şişerek kovayı doldururdu.
• Hayvanlar kokusunu alınca sabırsızlanır, yularlarını koparacak hale gelirdi.
• Köylüler arasında “Burçak yemi fazla verilen mandalar kışın göle yatar” şeklinde bir inanış vardı.

🔹 Arpa: Doğal Besi Kaynağı

• Günümüz fenni yemlerine gerek bırakmayacak kadar değerliydi.
• Hayvanların beslenmesi için önemli bir kaynaktı.

🔹 Zahmetli Hasat Süreci

• Fiğin hasadı kolaydı, ancak burçak oldukça zahmetliydi.
• Burçak orakla biçilmek zorundaydı, çünkü biçerdöver ile biçildiğinde taneleri dökülürdü.
• Hasat süreci özellikle kadınlar için yorucu olurdu.

🔹 Tarımdaki Gerileme ve Dışa Bağımlılık

• Eskiden köylerde bolca üretilen bu ürünler, bugün neredeyse yok olmuş durumda.
• Yerli üretimin azalması, dışa bağımlılığı artırdı.
• Ekonomik krizler derinleşirken, çiftçilerin üretimi bırakmasıyla tarım tamamen gerilemeye başladı.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.