enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

Cenazemiz Var

Geçtiğimiz günlerde İslam Endeksi araştırılması yapılmış ve hazırlanan listede ilk 45 ülkeye kadar Müslüman ülkelere rastlanmadığı söylenmişti. Tabi bu durum oldukça içler acısı olmakla beraber bazı konuları okuyucularımıza hatırlatma gereksinimini doğurmuştur. Yıllardan beri çevremizde dostlarla muhabbetlerde karşılaştığımız en yaygın kelime şu idi; Arkadaşlar memleketimiz  her geçen gün İslam’ın daha rahat yaşanılabildiği bir yer haline geliyor. Bizde bu dostlara şunu soruyoruz , diyoruz ki; Peki size bunu söyleten nedir ? Verdikleri cevap aynen şu şekilde oluyordu.

Cenazemiz Var
2 Ağustos 2024 10:56
A+
A-

Kardeşim namazımıza karışan yok, Orucumuzu gayet rahat tutuyoruz, kimse yaşantımıza müdahil olamıyor memleket nereedeeeenn nereye geldi.. Her yer camilerle doldu, başörtülü vekiller ve bakanlar var artık. Siz daha ne istiyorsunuz? Ve bu cümleler oldukça çoğaltılabilir halde. Bizde o dostlara aynen şu şekilde cevap veriyorduk diyorduk ki; Kıymetli kardeşim, her söylediğine katılıyorum fakat söylediklerinizde bir eksik var o da şu. Müslümanlık sadece namaz kılmaktan, oruç tutmaktan, zekat vermekten, hacca gitmekten ibaret değil. Bu şartlar zaten Müslümanım diyen her vatandaşın yapmakla mükellef olduğu ibadetler bütünü.

Biz eğer toplumsal olarak bir kalkınma ve refah seviyesinin yükselmesini istiyorsak Hukuk, Ekonomi, Eğitim, Bilim, Ahlak konularında da toplumsal kalkınmayı destekler çözümler üretmeliyiz. Nereden nereye geldik dediğiniz memleketimizde hapishane ve mahkum sayıları gün geçtikçe artmakta ve bu artışın temelinde eğitimden yoksun bir toplumun varlığı söz konusu. Henüz ortaokul öğrencilerinin dahi eğitimlerinin ne ölçüde şekilleneceğini belirleyemeyen sınavlar , gelecekte milleti için mücadele edecek üniversite mezunlarını eğitemeyen üniversiteler ve işsiz üniversite mezunları ile dolu caddeler, sokaklar.

Ekonomi ? Sadece oturduğumuz yerden dahi hiçbir şey yapmadan elimizdeki paranın alım gücü azalmakta, eğer 2 yıl önce fiyatı 10 olan herhangi bir ürün bugün 20-25 civarlarına gelmişse ve aradaki farkı karşılayabilecek kadar zam yapılmamışsa bu insanımıza ekonomik olarak yapılmış bir zulüm değil de nedir ?

İnsanımız Faizci Kapitalist düzenin bankaları aracılığı ile borca mahkum edilmiş.. Hayatının yarısını ev araba almak için çalışarak geçirmiş dolayısı ile diğer yarısını bunların borcunu ödemeye çalışarak geçiriyor. Allah(c.c) Bakara Suresi 278 ve 279. Ayetlerde şu şekilde buyuruyor. “Ey İman Edenler! Allah’tan korkun ve gerçekten iman etmiş iseniz faizden kalanı bırakın. Bunu yapmazsanız Allah ve Resulü tarafından size bir savaş açıldığını bilin. Eğer tövbe ederseniz, haksızlık etmemek ve haksızlığa uğramamak üzere ana paranız sizindir.”

İşte bugün nereeeeden nereye geldik dediğimiz bu nokta, insanımızın çok rahat bir şekilde borçlanarak ve ya borçlandırılarak faiz belası ile karşı karşıya kaldığı noktadayız. Dolayısı ise Allah ve Resulü tarafından savaş açılan bir kimsenin bu savaşı kazanması mümkün olmayacaktır. Diğer bir konu geleceğimizin teminatı olan çocuklarımız 12-13 yaşlarında belki daha erken yaşlarda uyuşturucu, esrar, sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıklara alışıyor ve henüz çok genç bedenlerini çürümeye mahkum ediyorlar. Çocuklarımızın bu noktaya gelmesinde toplumun tamamen maddeleşmesi ve Ahlak kurallarına atfedilen kutsiyetin kaybolmasını örnek olarak gösterebiliriz. Eğer çocuklarımız ailelerini değil şuursuzca kullanılan televizyon ve internet kanallarında gördüklerini örnek olarak alıyorsa bu memleketimizde aile mefhumuna verilen değerin ne kadar kısır kaldığını göstermektedir.

Hukuki olarak bakıldığında insanların fikirlerini özgür bir şekilde ifade etme noktasında korku içerisinde oldukları su götürmez bir gerçektir. İktidar sahiplerinin kendisi ile aynı fikre sahip olmayan insanlara iftira edebildiği, vatan hainliği ile suçlayabildiği bir ortamla karşı karşıyayız. Diğer taraftan vatandaşın hukuki kararlara karşı itibarsızlaşması, adalet olmadığına inanması memleketimizde hukuki bir buhranın olduğunun tezahürüdür. Oysaki İslam’ın yaşanmış olduğu bir toplumda adalet kavramı haklıya hakkını her kim olursa teslim etmek ve eşit muamelede bulunmayı gerektirir.

Tarih boyunca adalet kavramının hakim olduğu toplumlar da refah seviyesi oldukça yüksek, insanların birbirine tavırları sabır ve saygı çerçevesinde idi. Bugün gelinen noktada insanımızın birbirine karşı tahammülsüzlüğünün , sabırsızlığının ve saygısızlığının temelinde yatan sebeplerden biriside budur.

Bilim noktasına değinecek olursak ; 800 yıl öncesinden ilk robotu yapan Müslüman bilim adamı El- Cezeriden bugüne geldiğimiz nokta ortadadır. Bugünün en gözde teknolojilerini bilgisayarlar, akıllı telefonlar, akıllı saatler, yazıcılar ve bunların temelinde yatan yazılım ve kodlama üzerine çalışmalar şeklinde özetleyebiliriz. Amerika, Çin, Hindistan, Rusya gibi devletler tüm dünyaya teknolojik cihazlarını, programlarını pazarlarken bizler bu cihazları elde etmeye çalışan ve bu ülkelerden bazı ambargolara maruz kalan ve neticesinde bir diğerine mecbur kalan bir ülke haline gelmiş bulunmaktayız. Tüm İslam coğrafyasının saygı ile baktığı belki de yeniden bir kalkınmanın merkezi olarak gördüğümüz ülkemize savunma teknolojisini Rusya’dan getiriyoruz.

Çok kısa bir hikaye ile yazımızı noktalamak istiyorum. Bir cami hocası bir köye imam olarak atanmış ve ilk gün minareye ezan okumak için çıkmış. Ezan bittikten sonra bakmış gelen giden yok, bu mesele birkaç gün daha bu şekilde devam ettikten sonra hoca yine bir gün minareye çıkmış ve sela okumaya başlamış. Köylü halkı kim öldü bu hoca niye sela okudu diye caminin avlusuna toplanmışlar. Hoca şu tarihi cevabı vermiş, demiş ki ; Ey köylü kaç gündür ezan okuyorum camiye geleniniz yok bende sizler için sela okuyordum. İşte nereeeeden nereye geldiğimiz gayet açık ve net kıymetli arkadaşlar.

İslam’ın yaşandığı bir toplum olmak istiyorsak , kabuklarımızı kıracağız vatandaşla birlik ve beraberlik içinde toplumsal sorunlara çözüm üretebilen bireyler, hükümetler, yerel yönetimler olmaya gayret göstereceğiz. Eğer batı batı diye küfür etmekten vaz geçip, Allah’ın emir ve yasaklarını dikkate alırsak, kendi toplumsal değerlerimize dönmeye gayret edersek, çocuklarımıza sahip çıkarsak ve bu noktada çalışan kişi ve kurumlara fiili destek sağlarsak Yaşanabilir bir Türkiye’nin ve tüm dünyaya örnek teşkil edebilecek ve tüm dünyayı yönlendirebilecek bir Türkiye’nin temellerini atmış oluruz. Ancak bugün geldiğimiz noktada ne yazık ki CENAZEMİZ VAR…

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.