enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

BÜYÜK KASTAMONU GEZİSİ 2

Bizler için oldukça bilgilendirici, heyecanlandırıcı ve yorucu geçen Kastamonu tanıma gezimizin ikinci kısmı için amcazadelerimiz ile anlaştık. İki araba ile yaşadıkları Ankara’dan gelip Taşköprü’müzün çıkışında bizi bekleyecekler. Sabah 4-5 gibi buluşarak birlikte Sinop ilimize geçecek kahvaltı ve sabah yüzme işini burada halledeceğiz.  

BÜYÜK KASTAMONU GEZİSİ 2
28 Nisan 2023 12:42 | Son Güncellenme: 28 Nisan 2023 13:53
A+
A-

Büyük Kastamonu Gezisi 1 (Kastamonu’da Ailecek Gezilecek ve Görülecek Yerler)

  Akabinde sahilleri takip ile Ayancık. Türkeli üzerinden kutsal Kastamonu toprakları ile buluşacağız. Çatalzeytin, Abana, Bozkurt ve nihayetinde iki gezimizin birleşim noktası İnebolu ilçemize akşam ulaşıp konaklayacağız. Sabah, İnebolu’muzun güzel sahillerinde keyifli kahvaltı ve Karadeniz sularında biraz yüzdükten sonra başkentimiz Kastamonu’ya dönüş. Elbette yemek Taşköprü de yenecek. Mazot Taşköprü’de alınacak. 

   Aramızda kalsın son fiyat ayarlamaları sonrası yemek tercihimiz Arslan kardeşler de güveç yönüne kaydı. Öncesinde daha böyle kuyu kebapçıydık. Sakın aklınıza bir şey gelmesin. Sorun kolesterol, tansiyon filan. Parayla alakası yok.

BÜYÜK KASTAMONU GEZİSİ 2

   Araya bir kuyu kebabı hatıramı da sıkıştırayım bari. Çok sevdiğim ve saygı duyduğum Cüneyt abim ve Kemal amcam ile bir kebapçıya oturduk. Kemal amcam, gençliğinin verdiği etkilerle kebap yemiyorum, kolesterolüm yüksek deyince, biz de ikimiz birer kilodan iki kilo kebap söyledik. Abimizin ismini bilmiyorum. Ziraat bankasının hemen karşısında bir kebapçı dükkanıydı. Şöyle bize bir baktı, biraz düşündü. Duramadı geldi:

-Kardeşim, burada mı yiyeceksiniz? Diye sordu.

-Evet, burada yiyeceğiz, dedik.

Bir iki yutkundu. Anladık. Bir şey söyleyecek ama çekiniyor. Sanırım kırmamaya çalışıyor.

-Yanlış anlamayın ama. Burada porsiyonlar genelde 250-300 gr kadar. Hani fazla olmasın.  

-Birer kilo söylemişsiniz. Sorun değil paket yaparız. Siz yabancısınız. Zayi olmasın diye söylüyorum.

BÜYÜK KASTAMONU GEZİSİ 2

   Hafifçe gülümsedik. Çok hoş ve kibar bir davranıştı. Giyim ve lehçemizden anlamıştı bizim gurbetçilerden olduğumuzu. Kendisi para kazanacaktı ama yine de istemedi paramızın zayi olmasını. Duramadı içindeki güzel Anadolu müsaade etmedi sessiz kalıp, parayı dinlemesine.

-Sen canını sıkma, getir birer kilo dedik.

Bence içinden” Allah’ın artistleri, görürüm tabakta ki ilk kebap parçalarına başladıktan sonra” demiştir kesin.

Neyse, birer kilo kebap tabakta geldi. Afiyetle yedik. Cüneyt abim, tabağı sıyırdığımı görünce:

-Paşam, biraz daha söyleyelim mi? Hiç doymuş gibi değilsin dedi.

-Abi Ağustostayız, kebap muhteşem az daha gideri var ama bayılırız artık bir yerde demiştim.  

Hatıralardan ayrılıp ana konumuza dönersek. Sanırım anladınız buraya kadar belirttiğim bizim planımız. Aslında yüce Allah’ın planını sonra anlayacakmışız.

Tüm planımız hazır. Buluşma detayları, yol haritası, konaklama, geri dönüş. Bize göre her şey tamam. Güzel ve anılarda yer edecek bir tatil planı. Aynı zamanda Kastamonu’yu tanıma, çevremize öve öve bahsedip teşvik etme ve sonra ki tatillerimizin planları için alt yapı, bilgi bankası oluşturma işlemimiz de böylece tamamlanacak.

Büyük kızım, okulunu erken bitirebilmek için üniversiteye ilk başladığı seneden itibaren, yaz okulu alıp üstten ders çekiyordu. Bu tatil planımızın olduğu yıl da aynı durumu yaşadık. Yani bu kötü öğrenim hayatı olan derse ilgisiz öğrenciler nasıl ebeveynlerine dert ise, derse okula ilgili her şeyi takip eden başarılı öğrenciler de bazen dert olabiliyormuş. Anlamadınız değil mi?

Durun anlatıyorum. Kızım dağ başında 4g internet bağlantısı ile derslere giriyor, verilen tüm ödevleri hazırlayıp gönderiyor. Sürecin tek sıkıntısı cep telefonu faturasının Karadağ ile yarışır bir şekilde yükselmesi gibi görünüyordu.

Sonra bir gün dedi ki:

-Baba, sınavım ertelendi, gezi gününe denk geliyor artık. O gün benim sınavım var. Geziye gidemeyiz veya ben kalırım siz gidersiniz.      

-Kızım burada da cep telefonu ile giriyorsun. Hem otelde kalacağız sınav günü wi-fi üzerinden bağlanırsın daha garanti. Gel engel olma. Gidelim, halledersin sen.

-Siz gidin o halde. Ben dersimi riske atamam. Ya yolda bir sıkıntı olursa, elektrik kesilirse, dizüstü bilgisayarım arızalanırsa. Sayıyor abi.  Adeta üst üste gelecek, kıyamet zamanına ait bir felaket senaryosu. 

  Kızgınım, hatta sünüllüyüm. İkna edemiyorum. Yahu heveslendik. Milleti ikna ettik. Gerçi Cüneyt abim ikna olmaya çoktan hazırdı. Kendisi yemek ve gezmek konularında hiiiiiç hevesli değildir.  İki araba insan iki gün sonra yola çıkacak, işini gücünü ayarladı. Maalesef kızım benim sınavım var gezemem dedi, dayattı.

İnanın hem kırıldım, hem de kızdım. Bunu eğitimi için yapmamış olsa gerçekten kalbini kırabilirdim. Neyse dedim. Aradım abimleri. 

-Abi gelin sizi köyde misafir edeyim. Böyle, böyle bir sıkıntı var, biz gidemiyoruz. İsterseniz siz iki araba gidin dönüşte gelin misafir edeyim. Aksu’da, Islıkçı’nın köprüsünde etli ekmek yapayım. İster gelin buradan doğru gider keyfinizce gezersiniz dedim. Siz nasıl isterseniz cezama razıyım dedim.

  Sağ olsunlar madem öyle biz köye gelelim siz olmayınca anlamı yok dediler. Üşenmediler, kırılmadılar kalkıp geldiler.

Bu kadar şeyi neden anlatıyorum. Kader dediğimiz olgu var ya. İşte burada çok bariz yaşadık.

  Biz gidemedik. Yola çıkıp buluşacağımız ve uzun bir rotada gezeceğimiz gün Sinop, Çatalzeytin, Abana, Bozkurt, İnebolu görülmemiş bir felaket ile karşılaştı. Sel felaketi bu bölgeyi vurdu ve birçok canımızı bizden ayırdı. Daha çok canlı ve hatırladığımız bir olay olduğu için detaylara girmeyeceğim. Allah’ım Budun’umuza bir daha yaşatmasın.

BÜYÜK KASTAMONU GEZİSİ 2

  Anlayacağınız. Kızımın sınavı ertelenmeyip daha önce olsa veya kızım aman boş ver zaten üstten ders almıştım deyip hadi gidelim deseydi! Haberlere bakmayacağımız için sel felaketine doğru araba sürecektik. Bir yerlerde yakalanacak ve hayatta kalsak bile bayağı meşakkatli bir durum yaşayacaktık. İşyerinden arkadaşım, İnebolulu hemşerim Muharrem Alptekin Bey ve ailesi çok şükür zarar görmediler ama yıkılan köprü ve yollar nedeniyle epey bir zaman mahsur kaldılar.  Sıkıntılı günler yaşadılar.

  Biz üç araba dolusu Ayangil ve misafirleri Karadeniz’in incisi Kastamonu’dan Kırıma araba ile yolculuk yapacaktık.  Sözün özü yaşayacak gün, çekecek çile varsa; kurtulamayacağınız kadar coşkun ve geniş coğrafya da yaşanan büyük sele bile gitseniz bir şeyler engel oluyor. Büyüklerin tabiri ile yiyecek ekmek, çekecek çile varsa. 

  Bu olaydan sonra arabamızı da sattığımız için Büyük Kastamonu gezimiz halen yarım kalmış durumda. Nasip olursa, halen gönlümüzde ki bu geziyi tamamlamak arzusundayız. Eşe dosta anlattığımız bir önceki gezimize yeni maceralar eklemek ve gönüllü Kastamonu turizm elçiliğimizi bir ileri safhaya taşımak istiyoruz. 

Saygı ve muhabbetlerimle…

Yorumlar
  1. Enes Korkmaz dedi ki:

    Elinize sağlık

    1. Gaffaroğlu dedi ki:

      Teşekkür ederim sayın KORKMAZ…