enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

Bizim İnek Niye Kaçtı

Babam ve Annemi her yıl kışın yanımızda kalması için Kasım ayında istanbul’a getiririz. Her yıl Nisan ayının ilk haftası da köye geri dönüş gerçekleşir. Bu şekilde uzun yıllardır devam edip gidiyor.

Bizim İnek Niye Kaçtı
10 Eylül 2020 18:10 | Son Güncellenme: 10 Eylül 2020 18:22
A+
A-

Her yıl Nisan ayında gittiğimizde Mayıs ayı gibi de bir inek ve birde kurbanlığımızı alıyoruz. Annem ve babam da bakıp ilgileniyor ve vakit geçiriyorlar.

Annem her taraflarım ağrıyor demesine rağmen inek sağıp, yayık yaymadıktan sonra rahat edemiyor. Yemek yediği bir tabağı yıkamak annem için çok yorucu ama bir ineği sağmak, sütünü taşırmadan pişirmek, sütü çalmak(mayalamak) ve yayıkta yayıp yağ ve ayran yapmak ve hatta tarhanalık biriktirmek ise enerji veriyor ve hatta ruhen dinlendiriyor bile… Bazen ben hiç iş göremiyorum dediği zaman bende takılıyorum on inek olsa sağıyorsun ama ev işine geldimi hep bahane buluyorsun diye.

Bu yılda pandemi dolasıyla geç gitmemize rağmen bir inek ve kurbanlığımızı geçte olsa aynı tecirden aldık. Annem ve babam tecire; İnek alırken hep uslu olsun, yayılsın, dama kendiliğinden girsin diye sipariş verirlerdi. Bu yıl da aynı olmuş. Öyle olmasa bakamıyorlar ve mutlaka geri verip değiştiriyorlar.

Kurbana 45-50 gün olduğu için kurbanlığı dışarıya hiç çıkarmadılar. Suyunu, yemini, otunu ve samanını önünden eksik etmeden baktılar. Hikayede burda başlıyor. Bu yılki inek tamda istedikleri gibi… Sabah çıkarıyorlar, 2-3 saat sonra karnını doyuruyor ve suyunu içip ahıra kendiliğinden giriyor. Akşam kendi çıkıyor karnını doyurup, suyunu içip tekrar kendiliğinden içeri girip annemin kendisini sağmasını bekliyormuş.

Annemle telefonda konuştuğumuzda inekten çok memnun olduklarını söylesede nazar değer diye ketum davranıyordu. Laf aramızda nazar konusunda çok hassastır her zaman.

Kurban için her zaman olduğu gibi bizde köye gittik. Cuma’ya kadar 3 ayrı köyde 3 tane kurbanı ark arkaya kestik. Bizim kurbanı keserken inek dışarı çıktı ama çok farklıydı bu kez… Kesinlikle otlamaya falan gitmiyor, üzerimize üzerimize geliyor, zıplıyor, koşuyor ve bir türlü uzaklaşmıyordu. Kovaladık ama yine geldi. Bizde en sonunda baktık olmuyor ahıra geri koyduk.

Bayram namazını kıldığımız Çiftlik Pazaryerinde Cuma namazını da kıldıktan sonra geri gelip işimizi bitirmeye koyulduk. İnek ahırda devamlı inliyor, bağırıyor böğürüyor adeta ağlıyordu. Aslında çıkarmacaktık ama babam acıkmıştır diye çıkarmış, azda olsa evden uzaklaştırmış. Biraz otlamış.. Saat 16:30 gibi babamı sesini duyduk İnek kayboldu diye… Ben hariç herkes ineğe aramaya gitti ama biraz sonra baktım iş ciddi eti bırakıp bende gittim.

İNEK BİRAZ DUYGUSAL DAVRANDI

Babamın ineği en son gördüğü yerde çevre dağlarda vb yerlerde aramadık yer bırakmadık ama inekten ses yoktu. Boynunda çan olmasına rağmen ses falanda gelmiyordu. Baktım olacak gibi değil komşu köy ve mahallerden birilerini arayıp durumu bildirdim. Kimi arasam ya sizin inek çok uslu o kaçmaz birazdan gelir dediler. Ama bu kez durum farklıydı gibiydi. Haber verdiğimiz tüm köyler ineği arıyorlar ama bulamıyorduk. Eş dost, köylülerimiz herkes adeta seferber oldu. Bir ara adımmetreye baktım 2 saate 12 bin adım atmışım. Çocukken top oynadığımız yerlerde ormandan adım atamıyorduk. Hava da karardı. Sorguncuktan Akkuş emmi telefon etti oğlunun bacanağı öteğeçeye yakın bir yerde inek görmüş diye, hemen o köydeki arkadaşları arayıp durumu bildirdik ama sonuç alamadık.

Kardeşim merkez köyümüzün çayında tek başına bir inek bulmuş, sevinerek aradı. İneği çokta tanımadığından eminde değildi. Bende hava karardı yanında kimse yoksa mutlaka bizimdir dedim. Resmini gönderdi baktık bizde çıkaramadık, çünkü çok benziyordu. İneği ordan çıkarmış ama inek bizden tarafa değil Hocaköyü tarafına gidiyormuş. Az sonra gerçek anlaşıldı ineği sahibi Hocaköyünden Emin abiymiş.

Bizim umutlar hava karadıkça ve yorgunlukla birlikte azalmaya başlamıştı. Annem ağlıyor, sızlıyor sürekli en kötü senaryoyu sahneye koyuyordu. Saat 21:00’da daha önceden aradığım tecirde olan Guzguncuktan Şaban emmi ineği bulduğunu söyledi. Burhanköyünden gara Kasım emminin oğlu Orhan Şaban emmiyi aramış ineği falan arama senin inek bizim hayvanın içinde demiş. Köylerde çok hayvan olmadığından tecirde olduğundan Orhan, Şaban emmiyi aramış. O da ineğin bizim olduğunu söylemiş.

Az önceki yanlış ihbarlardan dolayı biraz daha temkinliydik. Hocaköyünde olan kardeşlerimi Burhanköyüne yönlerdik. Orada bulunan Cafer abiyi aradık ve bu kez ihbar doğruydu, tarifler boynuz, yılar, çan, arnındaki sakar bizim ineği anlatıyordu. Kardeşlerimde oraya gidince ineğin bizim olduğu kesinleşmiş oldu. Artık sevinç zamanıydı, annemin senaryosu tutmamıştı. İnek o gece Burhanköyünde misafir kaldı ve tekrar Şaban emminin oğlu Ali’yi arayarak kamyonla getirmesini rica ettik. Sağolsun yorgun olmasına rağmen sabah erkenden alıp getirdi. Annemin yüzü ayrı gülüyordu çok şükür.

İneğin kaçtığı köyle bizim köyün arası 6-7 km. Ve oraya gidene kadar 4-5 köy/mahalle ve dağlar var. Hatta Hayvanlar da var ama takılmadan o köye nasıl gitmiş anlayamadık. Diğer bir ilginç yanı da bizim merkez köyde imam olmadığından Bayram ve Cuma namazına Çiftlik pazaryerine gitmiştik. İnekte Çiftlik Pazaryerine gitmiş bu da enteresan bir durum oldu.

Kestiğimiz kurban ineğin yavrusu mu bilemiyoruz ama ahırdan kaybolması ineği duygulandırmış. Her zaman bulduğu arkadaşını bu kez bulamayınca evin yanından ayrılmayan inek çareyi başını alıp kaçmakta bulmuş. Sabah gelince biraz hüzünlüydü ve sanki birazda mahçuptu.. O gün dışarı çıkarmadık. Biz İstanbul’a geri döndük. Telefonda sorduk bugün biraz daha sakinmiş.

Siz siz olun şu ineğe bir MAŞALLAH deyiverin yoksa anamdan çekeceğim var. Sütünden 50 gramda azalsa benden bilir artık.!

Kurban telaşı ve ineğin kaybolmasından dolayı kutlayamadığım tüm eş, dost, köylü, arkadaş ve kardeşlerimizin bayramı mübarek olsun.

Selam ve dua ile…

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.