Âl-i İmran Sûresinin Faziletleri, Anlamı, Şifası, Konusu, Gizemi ve Sırları
Âl-i İmran Sûresinin; Emân, Kenz, Tayyibe gibi daha başka adları da vardır. Bakara sûresi ile birlikte ikisine birden “çifte güller” anlamına Zehrâvân veya Zehrâveyn denir. Bakara ve Enfâl sûrelerinin ardından hicretin 3. yılında Uhud Savaşı’ndan sonra nâzil olmaya başlayan sûrenin tamamlanması muhtemelen hicretin 9. yılına kadar sürmüştür.
Âl-i İmran ne demek?
Medine döneminde inmiştir. 200 âyettir. Sûre, adını 33. âyette geçen “Âl-i İmrân” tamlamasından almıştır. Âl-i İmrân, İmran ailesi demektir.
Âl-i İmran Sûresi’nin Konusu
Âl* “âile, sülâle, akraba ve hânedan” demektir. “Peygamberlerin ümmeti, hükümdarların sadık tebaa ve has kulları” anlamına da gelir. İmrân ise özel isimdir.
Kaynaklarda iki ayrı İmrân’dan söz edilir. Bunlardan ilki Hz. Mûsâ ile Hz. Hârûn’un babası, ikincisi Hz. Meryem’in babasıdır. Otuz üçüncü âyette adı geçen İmrân’ın bu ikisinden hangisi olduğu ihtilâflı ise de daha sonraki âyetlerin, özellikle Hz. Meryem’in iffeti ve Hz. Îsâ’nın peygamberliği ile ilgili oluşu, söz konusu İmrân’ın Hz. Meryem’in babası İmrân olmasını gerektirmektedir.
Sûrenin nüzûl sebebi, peygamberlik konusuna açıklık kazandırmak, peygamberlerin Allah’a, birbirlerine ve diğer insanlara (ümmete) karşı görev ve sorumluluklarını belirlemek ve onlar hakkındaki yanlış görüş ve inanışları düzeltmektir.
Âl-i İmran Sûresinin Faziletleri, Anlamı, Şifası, Konusu, Faydası, Gizemi ve Sırları
Gece kalkıp, abdest alarak, dışarı çıkıp, gökyüzündeki yıldızlara bakarak, “Âl-i İmran Sûresinin” tefekkür ile ilgili âyetlerini okuyarak, tefekkür etmek müstehabtır. Çünkü Resûlullah (s.a.v) böyle yapardı.
Peygamberimiz (s.a.v): “Bu âyetleri okuyup, tefekkür etmeyene yazıklar olsun” buyurmuşlardır.
Resûlullah (s.a.v) buyuruyor ki: “Kim, Âl-i İmrân sûresini, Cuma günü, güneş batıncaya kadar okursa, melekler onun için geceye kadar, Allah’tan bağış dilerler.” (Suyûti)
“Her kim, Âl-i İmran sûresini okur da o sureler içinde, onları tefekkür etmeyen kişilere yazıklar olsun.”(Münzirî)
“Kim, Bakarâ ve Âl-i İmran’ı okursa, onlar kıyamet günü gelir, şöyle derler:”Yâ Rabbi! Ona hiçbir azarlama yapılmasın.” (Darîmî)
“Her kim, cuma gecesi, Bakarâ ve Âl-i İmran sûrelerini okursa, kıyamet gününde o sûreler, kanatlara dönüşür ve o kanatlarla sirat köprüsünün üzerinden (Cennete) uçar.” (Ebû Suud)
“Âl-i İmran’ı okuyan kimseye, kıyamet günü sırat üstünde, okuduğu her bir âyetin karşılığında emniyet verilir.” (Beyzâvî)
Al i İmran suresi ne için okunur?
“Kim, Âl-i İmran’ı okursa, (fakirlikten kurtulup) zengin olur.” (Darîmî)
“Bu (Şehidallahü…’ ile başlayan) âyet-i kerîmeyi okuyan kimse için Allah’u Teâlâ, 70.000 melek yaratır. Kıyâmete kadar onun için istiğfar ederler. O kimsenin affını isterler.” (Suyûti)
“Fâtihâ-i Şerife, Âyete’l Kürsî, Şehidallahü ve kulillahümme âyetleri nâzil olurken bu sûre ve âyet-i kerimeler Arş’a sarılarak: “Bizi isyan eden bir topluma mi indireceksin?” dediler. Allah-u Teâlâ’da; “İzzetim, Celâlim ve Yüce Şânım hakkı için, herhangi bir kul, sizi her farz namazın arkasından okursa, mutlaka onda olanı (günahlar) mağfiret ederim. O kişiyi firdevs cennetine yerleştiririm, her gün o kişiye 70 kere (rahmetimle) nazar ederim ve o kişinin 70 ihtiyacını görürüm ki, o ihtiyaçların en aşağısı günahların bağışlanmasıdır.” (Suyûtî)
Ebu’l Leys Semerkandî (Rahimehullah) dedi ki: ” Âl-i İmran sûresinin 26. ve 27. âyetlerini sabah ve akşam okuyan kişiyi, Yüce Allah (c.c.) zilletten kurtarır, aziz kılar. Kalbini Allah (c.c.) sevgisi ile doldurur ve rızkını bol eder.”
Ebu Hüreyre’den (r.a.) rivâyet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v) her gece Âl-i İmran’ın sonundan on âyet ki, (190. âyetinden 200. âyetine) okur ve: “Her kim, bir gece içinde Âl-i İmran sûresinin sonunu okursa, o geceyi ibâdetle geçirmiş sevâbı yazılır” buyururdu. (Darîmî)
“Bakarâ, Âl-i İmran, Tâhâ sûreleri kendileriyle yalvarılıp, duâ edildiğinde, Cenâb-ı Hakk’ın kabûl buyuracağı “İsm-i A’zam”dırlar.” (Darîmî)
Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: “Kur’ân-ı Kerîmi okumaya devâm ediniz. Çünkü Kur’ân-ı Kerîm, kıyamet günü okuyucularına şefâatçi olarak gelecektir. Ay gibi parlak ve nûrlu Bakarâ ve Âl-i İmran sûrelerini okumaya devam ediniz. Çünkü bu iki sûre, kıyamet gününde iki bulut kümesi veya iki gölgeleyici veya gökyüzünde kanatlarını açmış, saf saf iki alay kuş gibi gelecekler ve kendilerini okuyan kişileri harâretten, ateşten koruyacaklar, şefâat edeceklerdir.”
“Allah-u Teâlâ’nın İsm-i Â’zamı şu iki âyettir. Bakara sûresi 163. âyeti ile Âl-i İmrân sûresinin başı.”
“Her kim, Bakarâ ve Âl-i İmran sûrelerini, gündüzleri okursa, akşama kadar münâfıklıktan berî olur. Her kim, bu sûrelerin her ikisini geceleri okursa, sabaha kadar münâfıklıktan berî olur.”
“İki beyaz gül bahçesini okuyunuz. Bu bahçeler Bakarâ ve Âl-i İmran sûreleridir. Bu iki sûre, kıyamet gününde birer beyaz bulut, birer beyaz mermer kitlesi gibi okuyucularının üzerinde durur, mahşerin şiddetli harâretine karşı gölge yaparak serinliğe vesile olurlar.”
Abdullah bin Mes’ûd (r.a.) buyurdu ki: “Âl-i İmran sûresi; gecenin sonunda kalkıp, okuyan yoksul için ne güzel bir hazinedir.”
Mâide Sûresinin Faziletleri, Anlamı, Şifası, Konusu, Faydası, Gizemi ve Sırları