Sosyal Medyanın Din Algısı Üzerindeki Etkisi ve Dini Tahrif Edici Eğilimler
Günümüzün dijital çağında, sosyal medya hayatın her alanına etki ederken, din algısı üzerinde de ciddi değişimlere yol açmaktadır. İnsanlar artık dini inançlarını sadece camilerde veya geleneksel mekanlarda değil, aynı zamanda sosyal medya platformlarında da tartışmakta ve paylaşmaktadır. Ancak bu platformlar, her ne kadar insanların dini düşüncelerini özgürce ifade edebileceği alanlar sunsa da, aynı zamanda dini tahrif etme, yanlış bilgileri yayma ve insanların inançlarını manipüle etme tehlikesi de barındırmaktadır.

Günümüzün dijital çağında, sosyal medya hayatın her alanına etki ederken, din algısı üzerinde de ciddi değişimlere yol açmaktadır. İnsanlar artık dini inançlarını sadece camilerde veya geleneksel mekanlarda değil, aynı zamanda sosyal medya platformlarında da tartışmakta ve paylaşmaktadır. Ancak bu platformlar, her ne kadar insanların dini düşüncelerini özgürce ifade edebileceği alanlar sunsa da, aynı zamanda dini tahrif etme, yanlış bilgileri yayma ve insanların inançlarını manipüle etme tehlikesi de barındırmaktadır.
Sosyal medyada, dini söylemler ve mesajlar çoğu zaman yanlış bir biçimde sunulmakta ve dini metinler bağlamından koparılarak manipüle edilmektedir. Bazı gruplar, din kisvesi altında hurafeleri ve batıl inançları yayarak toplumu yanıltmakta, bu tür yanlış bilgilerle insanları yönlendirmeye çalışmaktadır. Özellikle gençler, sosyal medya üzerinden hızlıca yayılan bu içeriklere kolayca erişebiliyorlar ve daha önce gözlemlemedikleri ya da sorgulamadıkları inançları, birer doğruymuş gibi kabul edebiliyorlar.
Sosyal medya, aynı zamanda ateistlerin ve şüpheci kişilerin de dini inançları hedef alabilecekleri bir platform haline gelmiştir. “İşte dinin saçmalıkları, bakın bilimsel gerçeklere nasıl ters düşüyor” gibi paylaşımlar, dini inancı olanları şüpheye düşürmekte ve akıl karışıklığına yol açmaktadır. Depremler, felaketler gibi doğal olaylar üzerinden dini inançları sorgulayan videolar, insanları dinin gerçekliğinden uzaklaştırmaya yönelik bir etki yaratmaktadır. Bu tür videolar, dini inançları bilimsel verilerle karşılaştırarak, doğruyu bulma noktasında insanları yanlış yönlendirebilmektedir.
Özellikle, bazı sosyal medya fenomenleri ya da kendini dini lider olarak tanımlayan kişiler, “ben şu tarikattanım derseniz sorgusuz sualsiz, cennete gideceksiniz” gibi vaadlerle insanları kandırmakta, dini sadece kendi çıkarları doğrultusunda bir araç olarak kullanmaktadır. Bu tür hareketler, inançları saf ve samimi bir şekilde yaşamak isteyen insanları yanıltmakta ve toplumu daha da kutuplaştırmaktadır. Her ne kadar dine hizmet etmek amacıyla hareket ettiklerini iddia etseler de, bu tür kişiler aslında dini kişisel çıkarları için kullanmaktadırlar.
Bu durumun yanı sıra, ateist söylemlerin özellikle gençlerin ve araştırmacı dimağların üzerinde yarattığı kafa karışıklığına da dikkat çekmek gerekir. Ateistler, sosyal medyada genellikle bilimsel gerçeklere ve rasyonel argümanlara dayandıklarını iddia ettikleri eleştiriler sunarken, bazen bu söylemler yüzeysel analizlere ve bağlamından kopuk yorumlara neden olabilmektedir. Genç kullanıcılar, henüz konunun derinliklerine hakim olmadıkları için, bu tür eleştiri ve karşı argümanların altında yatan eksik bilgilerle, inançlarını sorgularken aceleci sonuçlara varabilmektedir.
Ayrıca, araştırmacı dimağlar bile, karmaşık teolojik ve tarihsel verileri basit bilimsel verilerle karşılaştıran içeriklerin etkisi altında kalabiliyor. Bu durum, derinlemesine ve çok boyutlu analiz yapmayı gerektiren dini konuların, özet ve çarpıtılmış bilgilerin yayılmasıyla, yanlış anlaşılmalara ve önyargılara yol açmasına sebep olmaktadır. Ateist söylemlerin bazılarında yer alan sert ve sorgulayıcı üslup, gençlerin ve meraklı zihinlerin üzerinde baskı oluşturarak, düşünce süreçlerini zayıflatıp, net ve objektif değerlendirme yapmalarını engelleyebilmektedir.
Sonuç olarak, sosyal medyanın din algısı üzerinde yarattığı etki hem olumlu hem de olumsuz yöndedir. Din, doğru ve samimi bir şekilde yaşanmalı, hurafeler ve yanlış bilgilerle şekillendirilmemelidir. İnsanlar, sosyal medya gibi platformlarda karşılaştıkları dini içeriklerin doğruluğunu sorgulamalı, her paylaşıma inanmadan önce bilgiye ve akla dayalı bir yaklaşım sergilemelidir. Aksi takdirde, dini inançlar hem kişisel olarak zarar görebilir hem de toplumsal düzeyde büyük bir bölünmeye yol açabilir. Bu yüzden, doğru dini bilgilerin, her türlü manipülasyona karşı korunması ve yayılması elzemdir.
Tarık Kara
Kastamonu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğrencisi