Salât, Ritüel Hareketler midir (Ritüel Hareketler Ne Demektir?)
Ritüel hareketlere dayalı ibadet şekilleri insanlık tarihi boyunca hep var olmuştur.
İnsanların belirli hareketlere dayalı olarak, dini ayin ve merasim şeklinde Allah’a yalvarma davranışı, kültürel inanç kültürlerinde olduğu gibi Rasul (Elçi) vasıtasıyla kitap gönderilen dinlerde de yer almıştır.
Ritüel demek: Ritüel yapmak belli bir konu üzerinden topluca kutlama gerçekleştirmek olarak dile getirilebilir. Bu kutlamalar farklı dualar ya da sözler ile gerçekleşmektedir. Diğer bir tabirle insanların kutsal tabir ettikleri davranışlar bütünü olarak da dile getirmek mümkündür.
SALÂT, RİTÜEL HAREKETLER MİDİR?
Hemen tüm inanç sistemlerinde yaratıcıya sözel yakarış yanında BEDENSEL HAREKETLERİN de içine katıldığı BELİRLİ RİTÜELLER yapılagelmiştir.
.
Vahye dayalı KURAL VE KAİDELERİN bulunduğu ilahi mesajların tümünde SALÂT’IN İKAME EDİLMESİ vardır.
.
Ancak bunu belirli hareketlere dayalı TAPINMA EYLEMLERİNE İNDİRGEMEK ne kadar doğrudur.
.
Dinin yalnız Allah’a has kılındığı, kulluğun sadece Allah’a yapıldığı;
-VAHYİN ÖĞRETİLERİNİ OKUYAN…
.
-ANLAYIP İÇSELLEŞTİREN VE BUNA UYGUN BİR YAŞAM TARZINI UYGULAYAN TOPLUM MODELİ…
.
ütopya olmasa gerek.
.
Yani Allah; MADDİ-MANEVİ DAYANIŞMAYI DİRİLTİP, DİNİ AYAĞA KALDIRMA BİLİNÇ VE ŞUURU demek olan SALÂT’IN İKAME EDİLMESİNİ istemiştir.
.
Zaman içinde vahye dayalı tüm dinlerde olduğu gibi; din adamları eliyle yapılan tahrifat sonucunda SALÂT kavramının üzeri örtülmüştür.
.
Ancak yaratılıştan gelen İBADET ETME ihtiyacının da etkisiyle ŞEKİLSEL DİNİ RİTÜEL Yahudilerden de esinlenilerek din adamlarınca ümmi (okumayan) halka kabullendirilmiştir.
.
İslam öncesi Arap toplumunda da İbrahim (AS)’den gelen tevhid esaslı din; aynı akıbete uğramış ve;
-Tevhid şirke,
-Salât kavramı da ŞEKLE DAYALI ve
-İçinde ŞİRK UNSURLARI olan RİTÜEL HAREKETLERE dönüştürülmüştür.
.
Zaten Cahiliye Arapları, atalarından kalan ve geleneksel bir ibadet ritüeline Salât diyorlardı;
.
“Onların Mescid-i Haram yanında SALÂT’LARI ıslık çalmak ve el çırpmaktan ibarettir.”
ENFAL 8/35
.
O yüzden Allah Rasulü Kur’an’ı tebliğ ettiğinde; kimse BU SALÂT TA NEDİR? diye sormamıştır.
.
Salât, müşrik toplumda Mescid-i Haram’da Allah’a ve şirk koştukları ara ilahları için yerine getirdikleri bir RİTÜEL İDİ zaten.
Ölülerin mezarı başında da BU RİTÜELİ yapıyorlardı. Ölmüş yakınlarının hayattayken yaptıklarını anlatan konuşmalar yaparak üzüntülerini dile getirirlerdi.
.
Şirke dayalı inanç sistemine sahip bu topluma Kur’an’ın nâzil olduğunda, HAREKETLERİ KAPSAYAN BİR RİTÜELİ zaten yapıyorlardı.
Yani ilahları için dua ve istekte bulunuyor, yaptıkları çirkin işlerden dolayı Allah’a bakacak yüzlerinin olmadığını düşünüyorlardı. Allah’ın kızları diyerek isim verdikleri putların, Allah’ın elinden kendilerini kurtaracak ŞEFAATÇİLERİ olduklarına iman ediyorlardı.
.
Özetle; KENDİ ÇAPLARINDA DİNDAR OLAN bu müşrikler, asırlardır süregelen ritüel hareketleri zaten yapıyorlardı.
.
İşte Kur’an, şirke âlet edilen ritüel hareketlerin yerine GERÇEK SALÂTI getirmiştir.
Yani SADECE KUR’AN’A DAYALI emir ve yasakları, ilahi buyrukları olan HANİF İSLAM’I inşa etmiştir. Dinin toplumsal dayanışmasını temsil eden ve “tevhid esaslı HANİF İSLAM’A göre yaşama bilinç ve şuuru” demek olan SALÂT’I aslına döndürmüştür.
Dinin, VAHYE DAYALI BİR YAŞAM TARZI olduğu gerçeğini ortaya koymuştur.
.
Nebi hayattayken, bu temel KUR’ANÎ KAVRAM en doğru şekilde uygulanmıştır.
SALÂT KAVRAMININ gerektirdiği tüm eylemler, MESCİD denilen yerlerde yerine getirilmiştir.
KUR’AN’DAKİ TÜM DEĞERLER İslam toplumunda hayata geçirilmiştir.
.
Ancak bu Kur’anî kavram Nebi’nin vefatından sonra ortaya çıkan siyasi kavgalar, kargaşalar, iktidar mücadeleleri ve (Cemel, Sıffin, Kerbelâ, Harre v.b.) iç savaşların gölgesinde kaldı.
OKUMAYAN ümmi toplum tarafından da UNUTULDU.
Bunu aynı zamanda Emevilerin, İKTİDARLARINI GÜÇLENDİRMEK için DİNİ KULLANMALARI da perçinledi.
Emevi destekli olarak, hızla çoğalan UYDURMA RİVAYETLER ve içtihatlar ile kurgulanan gelenekçi, mezhepçi inanç sistemi, SALÂT kavramının üzerini örttü. Halkı da Kur’an’dan uzak tuttular ve böylece kendi uydurma inanç sistemini “İslam” diyerek kabul ettirdiler.
.
Yukarıdaki süreç; KUR’AN’DAN KOPUŞUN VE YERİNİ RİVAYETLERİN ALDIĞI bir dönemdir.
.
Özetle;
-Okur-yazar olmayan halk…
-İnanç sistemini, rivayetlerin şekillendirdiği bir anlayış…
Gibi unsurlara bağlı olarak; gelenekçi zihniyet tarafından şekli-şemali belirlenen RİTÜEL HAREKETLER Salâtın yerini aldı.
.
Kur’an’daki dini anlatanların rağbet görmediği bir ortamda, UYDURMA RİVAYETLER ile desteklenen geleneklerin ve İSARAİLİYATIN ETKİSİYLE ritüel hareketler oluştu.
.
Salâta giydirilen RİTÜEL ELBİSESİ ile mistik ve adeta bir AYİN HAVASINDA ifa edilen, kendine özgü ayrıntıları ve teferruatları olan BİR AYİN oluştu.
.
İfa edilmesi için de ciltlerce kitap yazılan RİTÜEL HAREKETLERLE SINIRLI bir ibadet şekli ortaya çıkarıldı!
.
RİTÜEL HAREKETLERİN şekli, rükûnleri, farzları, sünnetleri, müstehapları, okunan duaları vs. teferruatlarla EFSUNLU VE MİSTİK hale getirildi.
.
Ritüel hareketler icra edilirken; ellerin ve ayakların durumu, bunların ayrıntısı, namazı ya da abdesti BOZAN DURUMLAR icat edildi.
Böylece SALÂT vesveselerle de bozulabilen ve OBSESYON (TAKINTI) nüksetme ihtimali olan bir ritüel haline evrildi.
.
Dinin TEK HEDEFİNİN ve AMACININ ritüel hareketler haline geldiği bir İNANÇ SİSTEMİ ortaya çıkarıldı. Oysa geleneksel olarak toplumda yapılagelen RİTÜELE DAYALI dua eylemi vardı zaten.
.
Gelenekçi/mezhepçi zihniyet Kur’an’daki gerçek SALÂT kavramının anlamını anlamak için çaba göstermedi. Kur’an’ını okumadan dindar olmak isteyen kitleler, onları zaten Rab edinmişlerdi (TEVBE 9/31 ve 34). Böylece DİN ADAMLARI sınıfı da oluşmuştu nasıl olsa.
Aslında Kur’an’da nasıl yapılacağı ve içeriği (Â’RAF 7/55-56)da anlatılan DUA EYLEMİ tarif ediliyordu.
Cahiliye döneminde bilinen ve belli hareketleri yaparak yerine getirilen hareketlerin benzerini, din adamları RİTÜEL HAREKETLER olarak tanıtıp SALÂT olarak KABUL ETTİRDİLER.
Aslında Allah’ın yerine getirmemizi istediği ve adına NAMAZ denilen şey Â’RAF 7/55-56’te içeriği ve ne anlama geldiği anlatılan DUA EYLEMİDİR!
DİKKAT: “NAMAZI İNKÂR EDİYOR” yaftasını yapıştıranlar; yukarıdaki cümlemizi tekrar okumalılar.
Dikkat edilirse; biz RİTÜEL HAREKETLERLE sınırlandıran namazın içeriğini, vahiyle dolduruyoruz.
.
Aslında Kur’an’da insanlara gerçek anlamda NUSUK (İBADET) ve bunu da tüm Rasullerin yerine getirdiği anlatılıyor.
İÇİ BOŞ BİR RİTÜEL değil, İÇTEN VE SAMİMİ bir yakarışla yapılan DUA EYLEMİ olduğunu anlatıyor Kur’an;
”Rabb’inize TEDERRUÂN (Allah’ın yüceliği karşısında küçülerek, basitliğinin, muhtaçlığının bilincinde olarak, acziyetini tevazu üstüne tevazu göstererek) istekte bulunarak ve hufyeten (açıkça) ve GİZLİCE DUA EDİN. Kuşkusuz O, haddi aşanları sevmez. Ve düzeltildikten sonra, yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. O’NA ENDİŞE VE ÜMİT İLE DUA EDİN. Kuşkusuz Allah’ın rahmeti güzel davrananlara yakındır.”
Â’RAF 7/55-56
Burada anlatılan DUA EYLEMİ bir ritüeli içermiyor. Yani bugünkü RİTÜEL HAREKETLER değildir.
.
DİKKAT: Namazı inkâr ettiğimiz YAFTASI yapıştıranlar; iddiamız şudur:
Bu eylemin bir süresi ve sayı sınırı yoktur. İsteyen bu DUA EYLEMİNİ BEDENSEL HAREKETLERLE de yapabilir. Kimse buna karışamaz.
.
Samimi ve içten gelerek, Allah’a kulluk bilinciyle, ACZİYETİMİZİ BİLDİREREK ve TEVAZU İLE Allah ile iletişim kurmalıyız.
Yalnız O’ndan isteyerek ve yalnız O’na kul olduğumuzu ifade eden bir yaklaşımla YAKARMAMIZ, Allah’ın bizden gerçek anlamda beklediği BİR EYLEMDİR.
.
Kişi dilerse (NİSA 4/43’DE VURGULANDIĞI gibi) KENDİ DİLİNDE, her türlü şirk unsurundan arınmış bir şekilde, samimi bir imanla YALVARIP YAKARACAKTIR.
.
Boyun bükerek acziyetini İTİRAF EDECEKTİR.
İsterse yerlere yüzükoyun yatarak, içten gelen duygularla, gözyaşı dökerek, tüm benliği ile ve TAM TESLİMİYET İÇİNDE Allah’a YALVARACAKTIR.
.
Yukarıdaki gibi; İÇTEN VE SAMİMİ BİR YAKARIŞLA, yani DUA EYLEMİNİ YAPARAK Rabbimiz ile iletişim kurmamız gerektiği şu ayetlerle de desteklenmektedir;
”Kullarım, sana, Beni sorarlarsa bilsinler ki Ben, yakınım. BANA DUA EDENİN, DUASINA KARŞILIK VERİRİM. O halde onlar da Benim çağrıma uysunlar ve Bana gerçek anlamda iman etsinler ki doğru yola kavuşmuş olsunlar.”
BAKARA 2/186
.
”Rabbiniz: BANA DUA EDİN Kİ SİZE KARŞILIK VEREYİM. Bana kulluk etmeye büyüklenenler, horlanmış olarak cehenneme gireceklerdir.” dedi.”
MÜ’MİN 40/60
.
“De ki: DUANIZ OLMASA, RABBİM SİZE NE DİYE DEĞER VERSİN! Siz yalanladınız. Öyle ise azap yakanızı bırakmayacak.”
FURKAN 25/77
.
Allah’tan İSTEKTE BULUNMAK ve buluşmak insanın fıtratında vardır.
.
O’nun huzurunda kendini arzederek Allah’ın varlığı karşısında NE KADAR YETERSİZ, MAHÇUP, MUHTAÇ VE ACİZ OLDUĞUNU ifade etmek kulluğun birinci basamağıdır.
.
Rasulullah döneminde, BOYUN BÜKEREK YALNIZ ALLAH’TAN İSTEMEK; içten ve SAMİMİ BİR YAKARIŞLA, gözyaşı dökerek, yerlere kapanarak DUA EYLEMİ icra edilmiştir.
.
Fakat bu EYLEMİ, maalesef gelenekçi/mezhepçi inanç zihniyeti uydurma rivayetler ve içtihatlar yoluyla mistik bir tapınma olan RİTÜEL HAREKETLERE dönüştürerek tahrif etmiştir.
.
Türlü ayrıntı ve takıntı derecesinde TEFERRUATLARA BOĞARAK, kendi zihinlerindeki inanç sistemine dönüştürmüşlerdir.
.
Özellikle KUR’ANÎ kavramlardan en önemlilerinden biri olan, KENDİNE ÖZGÜ GENİŞ BİR ANLAM VE ÖNEME SAHİP OLAN SALÂT’IN üzeri örtülmüştür. Okumayan ümmi halk da Kur’an’dan öğrenemediği İslam’ı DİN ADAMLARINDAN öğrenmeyi tercih etmiştir. (TEVBE 9/31 VE 34)
.
RİTÜEL HAREKETLER, Kur’an’dan bîhaber toplum tarafından; bir süre sonra DİNİN DİREĞİ olarak kabul edilmiştir!
.
Ritüel hareketlerin SALÂT olduğu iddiasında bulunanlar; şu sorularımızı cevaplandırması gerekmez mi?
1) Miras konusunda hiçbir ayrıntının atlanmadığını görüyoruz. Bugünkü bilinen anlamda, ritüel hareketler; SALÂT ise eğer; neden Kur’an’da bunun nasıl yapılacağı, tarifi NET VE AÇIK BİR ŞEKİLDE birkaç ayette basitçe bildirilmemiştir?
.
2) Ya da bu ritüel hareketlerin, okunacakların NE OLDUĞUNA DAİR ayetler olması gerekmez miydi?
.
”Hani bir zamanlar İbrahim, İsmail ile birlikte Beyt’in (Kâbe’nin) temellerini yükseltirken; “Ey Rabbimiz bunu bizden kabul et. Kuşkusuz Sen, her şeyi işiten ve bilensin. Bizi sana teslim olanlardan kıl. Soyumuzdan da sana teslim olan bir toplum yap. Bize, SANA KULLUK ETME (İBADET ETME) USÛL VE ŞEKİLLERİNİ GÖSTER. Tövbelerimizi kabul et kuşkusuz sen tövbeleri kabul edensin, Rahimsin.
BAKARA 2/127,128
.
İbrahim (AS) ve İsmail (AS) Allah’tan istekte bulunup ibadet etme şeklini ve tarifini göstermesini istiyorlar. Peki, bu isteğe Kur’an’da bir cevap verilmiş mi?
.
-Şu hareketleri sergileyin…
.
-Bunu şöyle yapın…
.
-Rek’at sayısı şu olsun…
.
-Elleri şu tarz bağlayın…
.
-Son oturuşta selam vererek bitirin
.
şeklinde bir tarif yapılmış mı?
.
Buna dair bir âyet var mı?
.
Allah bizlere Kur’an’da nasıl kulluk yapılacağının ŞEKİLSEL BOYUTUNU değil İLKESEL BOYUTUNU anlatmış ve bizi bu temel ilkelerden sorumlu tutmuştur.
Allah şekille ilgilenir mi sizce? Allah için hareketlerin şekli önemli midir?
.
İbadet şekillerini; insanların ya da toplumun durumuna bırakmıştır. Kişinin ihtiyacına göre şekillerini vb’lerini bireylere bırakmıştır.
Zira İbrahim (AS) ve İsmail (AS)’in BAKARA 2/127,128’deki isteklerine bir cevap mahiyetinde ayet olması gerekmez miydi?
.
KUR’AN’DA GEÇMEYEN inanç sistemi, Allah’ın dini olabilir mi?
.
Kur’an’da geçmeyen ve nasıl yapılacağı dahi anlatılmayan RİTÜEL HAREKETLER Allah’ın dini olabilir mi?
.
Kur’an’daki GERÇEK NAMAZ; yukarıdaki âyetlerde anlamı ve içeriği Allah tarafından bildirilen DUA EYLEMİDİR
Çünkü dua eyleminde BİR AMAÇ, İLAHİ BİR TARİF, RUH VE BİLİNÇ vardır.
Ezberlenmiş hareketler ve NE DEDİĞİNİ ANLAMADAN alfabe ve kelime SESLENDİRMEK yoktur. (NİSA 4/43)
.
SESLENDİRDİKLERİNİN ANLAMINI BİLMEYEN İÇİN, NİSA 4/43’TE bir ifade kullanılıyor= SARHOŞ! … Zira ayetin öncesinde, ayetin içinde ya da sonrasında; uyuşturucu ya da içki türü bir madde alımından bahsedilmiyor!
.
İşte Nebi’nin vefatından sonraki dönemlerde; KUR’AN’I DEĞİL DE UYDURMA RİVAYETLERİ TEMEL ALAN din adamları; Yahudilerin ritüellerinden esinlenerek, zihinlerindeki algılarla namaz tarifi ve anlatımı yapıp RİTÜELE DÖNÜŞTÜRMÜŞLERDİR.
.
Böylece hem SALÂT kavramının üzerini örtmüşler, hem de DUA EYLEMİNİ tamamen FARKLI BİR RİTÜEL haline getirmişlerdir!
.
Şimdi MÜ’MİNLER (VAHYE İNANIP GÜVENENLER) olarak:
Uydurma rivayetler ve içtihatlar ile ilaveler yapılarak ŞEKİLSEL RİTÜELLERLE SINIRLI bir ayine dönüştürülen davranışları mı taklit etmeliyiz?
Abartılı, ayrıntı ve takıntı derecesindeki teferruatlara boğulan hareketleri ANLAMSIZCA yerine getirebilir miyiz?
İçinde ŞİRK UNSURLARI BULUNAN bir ayinle Allah’a yaklaşabilir miyiz?
Sadece bir görevi yerine getirmek için HAREKETLERİ İCRA ETMEKLE yetinebilir miyiz?
Samimi duygularla değil SEVAP KAZANMA AMACIYLA SHOW (GÖSTERİ) icra edebilir miyiz?
.
İşte CEVABIMIZ
Gösteriş içerecek bir şekilde de ifâ edilebilen, içi boş, YAPAYIM DA KURTULAYIM anlayışıyla getirilen RİTÜEL HAREKETLERİ değil,
Sadece Allah’a temiz bir imanla yaklaşmak ve yalnız O’ndan istemek için GÖNÜLDEN GELEN BİR YAKARIŞ öngörüyoruz.
.
Ezberlenmiş ve bilinçsizce yapılan hareketler yerine bilinçli bir idrâk ile NE DEDİĞİNİ BİLEREK Allah’a yalvarmaktan bahsediyoruz. (NİSA 4/43)
Sadece Allah’ın rızasını kazanmak için SAMİMİ BİR YAKARIŞLA ve GİZLİ OLARAK, (ARAF 7/55,56’daki gibi) ALLAH’A İÇTEN BOYUN EĞİP acziyet göstermeyi öngörüyoruz.
.
-ALLAH KARŞISINDA KENDİMİZİ KÜÇÜLTEREK,
.
-YALVARA YAKARA, GÖNÜLDEN BAĞLANARAK,
.
-GÖZYAŞI DÖKEREK, YERLERE KAPANARAK YAPILAN,
.
-ALLAH İLE TÂ İÇTEN GELEN BİR DİYALOG KURARAK,
.
-SEVAP KAZANMAK İÇİN DEĞİL!
.
sadece ALLAH’IN RIZASINI KAZANMAK İÇİN YAPILAN DUA EYLEMİNİ
yerine getirmekten bahsediyoruz.
.
BEŞERİ KURALLARA GÖRE DEĞİL,
.
TEVHİD ESASLI HANİF İSLAM’A GÖRE
.
YANİ
KUR’AN’DA GÖSTERİLDİĞİ GİBİ ALLAH’A YAKLAŞMAK
için DUA EDELİM!
Ali Gedik
Öğretim Görevlisi