Nişanlanmak Nedir ve Nasıl Olur (Söz ve Nişanlılık Dönemi Nasıl Olmalıdır?)
Nişanlılık; evlenmeye karar veren kız ve erkeğin, yüzük takarak, birbirlerini daha iyi tanımak, anlamak ve evlilik hazırlığında bulunmak için geçen süredir.
SÖZ VE NİŞANLILIK DÖNEMİ
Nişanlılık genelde güzel geçen yönleriyle hatırlanır. Çiftler birbirlerini görmek için adeta can atarlar. Gözleri sevinçle dolar. Birbirlerine olabildiğince nazik ve kibar davranırlar. Nişanlılar beraberken gözlerindeki parıltı görmeye değer.
Evlilik öncesi nişanlılık dönemi, birbirlerini daha yakından tanıyıp anlama için gerekli olan bir süreçtir. Çiftler arasındaki karakterin uyuşup uyuşmadığını bu süre içerisinde anlamak mümkündür.
Nişanlılık döneminde çiftler birbirlerine daha çok yakınlaşacakları için birbirlerini daha iyi tanıma fırsatı bulurlar. Bu yakınlaşma dönemi his ve şehevi duyguların öne çıktığı bir süreç değil de aralarındaki belli olan uyuşmazlıkların evlendiklerinde nasıl giderilip hal olacağı düşünülmelidir. Günü yaşayıp, neşeli zaman geçirmek yerine, aradaki karakter uyuşmazlıkları tespit edilip, evlilik aşamasında nasıl düzeltilebilir veya düzeltilemeyeceği kanaati hasıl olmuşsa bu süreç nasıl sonlandırılabilir, bu konuda kafa yormak gerekir.
“Nikahta keramet vardır” diyerek, olası muhtemel sorunların üzeri örtülerek yapılan bir evlilik ideal bir evlilik olmayacaktır. Hayattan beklentileri, haz aldıkları şeyler, düşünceleri, yemek, dekor, giyim kuşam, çocuk yetiştirme tarzı, eğlence kültürü gibi konulardaki fikir ve görüşlerini bilerek evlenmelerinde fayda ve zaruret vardır. Nişanlılık sürecinin amacı da bu olmalıdır zaten.
Nişanlılıkta Yakınlaşma.
Bazı gençler nişanlandık, nasıl olsa evleneceğiz diyerek, nefislerine yenik düşüp yakınlaşabiliyorlar. Bu ahlâken ve dinen doğru olmadığı gibi daha bir çok mahsurları da vardır.
Eğer nişanlılıkta şehevi arzular bastırılamazsa diğer yönlerin, karakter uyuşmazlıkların incelenmesi ihmal edilir. Bu da birbirlerini iyice tanıyamadan evlenmelerine, dolayısıyla geri dönüşü olmayan hatalara yol açar. Nişanlılıkta cinsel ihtiyaçların giderilmeye çalışılması ruhen ve bedenen de mahsurludur.
Nişanlılık döneminde nefislerine hakim olamayarak ileri gittikleri için anlaşamayacaklarını bildikleri halde evlenmek zorunda kalan çiftler, mutsuz bir şekilde evliliklerini sürdürürler veya en kısa sürede ayrılmak zorunda kalırlar. Nişanlılık dönemini, birbirlerini tanımaya ve anlamaya ayıran çiftler, cinsel isteklerini evlilik sonrasına bırakırlarsa memnun ve mutlu olurlar.
Nişanlılık Döneminde Dinî Nikah.
Nişanlı gençler daha rahat hareket edebilmek ve yakınlaşabilmek için kendi aralarında dinî nikah kıyıyorlar. Bu uygun bir hareket değil ve bir çok mahsurları vardır. Öncelikle nikah gizli olmaz ve nikahın ilan edilmesi gerekir. Nişanlılık döneminde şayet anlaşılamaz ve evlilik gerçekleşmezse bir çok sorunlar oluşur. Nikahın erkeği ve kadını bağlayan şartları vardır. Bunlar bilinmesi ve uygulanması gerekir. Yoksa sadece cinsel arzuların gerçekleşmesine cevaz olsun diye nikah yapılmaz.
Nişanlılık döneminde nikah yapıp sonra da evlenmeden ayrılan Begüm “ben evlenmeden dul kaldım, benim halim ne olacak” diye dert yanıyor.
Ailelerine haber vermeden kendi aralarında nikahlanan Keriman ile Tahsin’in hikayeleri de buna benzer. Tahsin’in ailesi kız görmeye gittiklerinde “oğlum bu kız iyi olabilir ama ailesinin yaşam tarzı bizimkinden çok değişik. Tamamen ayrı dünyaların insanlarıyız. Biz onlarla aile olamayız” dediklerinde Tahsin de ailesinin sözünden çıkamamış ve ayrılmışlardı. Keriman karnındaki bebeği ile yapayalnız kalmıştı.
Yine Aslı ile Hakan üniversitede okurken ailelerinden habersiz nikah kıymışlar, sonra ailelerin evlenmelerine izin vermediğinden İstanbul’da ev tutarak ayrı yaşamaya başladılar. Aradan daha 4-5 ay geçmeden ayrılmak zorunda kalmışlardı. Bir mahsurlu hareketin üç mağduru vardı artık: Hakan, Aslı ve daha dünyaya gelmemiş bebeği. Yıpranmış hayatları, hayattan bitmiş umutları, yeni doğacak olan bebeğin de çileli hayat hikayesi bu yanlış yakınlaşmanın cabası idi.
Nikahı evlilik sonrasına bırakmak, dinî nikahı cinsel yakınlaşmaya alet etmemek gerekir.
Peki cinsel uyum nasıl anlaşılacak o zaman? Bazı entelektüel yazar ve düşünürler evlilikteki cinsel uyumun anlaşılabilmesi için nişanlılıkta ilişkiyi tavsiye ediyorlar. Bu doğru değildir. Cinsel uyumu anlamak için cinsel ilişkiye gerek yoktur. Kişi nişanlısını gördüğünde içini sevinç ve haz duygusu kaplıyorsa cinselliğin uyum içinde olacağı anlaşılabilir. Yani cinsel haz, sempati ve hoşlanma cinselliğin iyi gideceğinin sinyalleridir.
Nişanlılık Süresi Ne Kadar Olmalıdır?
Nişanlılık döneminin, uzun veya kısa süreli olması, uzmanlar tarafından henüz bir netlik kazanmamıştır. Ama kanaatimizce; nişanlılık dönemi, çiftlerin birbirlerini tanıma, anlama ve evliliğe hazırlık dönemi olduğundan, çiftler ve aileleri birbirlerini çok eskiden beri tanıyorlarsa nişanlılık dönemi evliliğe hazırlık dönemi olmalı ve kısa tutulmalıdır. Çünkü evlilik hayırlı bir iştir ve acele edilmelidir. Böyle durumlarda nişanlılık dönemi uzadıkça şeytan, dedikodu, cinsellik isteği araya girer ve nişanın bozulmasına neden olabilir. Hemen bir an önce düğün hazırlığı yapılıp evlilik gerçekleştirilmelidir.
Yok eğer çiftler ve aileleri yeni tanışmışlarsa çiftler ve aileleri birbirlerini iyice tanımaları, çiftlerin birbirlerini anlamaları, uyum ve karakter özelliklerini öğrenip ileride ona göre hareket etmeleri açısından nişanlılık döneminin uzun tutulmasında fayda var. İleride “ben seni böyle bilmiyordum, ben yanlış anlamışım, senin yaşantı tarzını bilmiyordum” gibi bahanelere sığınmamak için süre uzun tutulmalıdır. Ama bu süre içerisinde de mahremiyete azami dikkat etmek gerekiyor. Çünkü beraber geçirilen vakitler çok olacağından şeytana boyun eğmemek de zor olacaktır. Kesinlikle İslami kurallardan taviz verilmemelidir. Tedavisi zor yaralar açılabilir. Nişanlılık dönemi çok uzun tutulduğunda sürekli şehevi duyguların bastırılması icab eder. Biyolojik olarak bu da bir çok olumsuzluklara neden olur. Hatta bazen sıhhati bile bozar. Manevi olarak da sıkıntılara yol açabilir.
Sonuç olarak denilebilir ki; nişanlılık döneminin süresini iki taraf kendi aralarında mütalaa ederek en uygun zamanı belirlemelidirler. Ne çok kısa tutularak maksadın hasıl olması engellensin, ne de çok uzatarak bıkkınlık, yorgunluk ve şehevi duyguların depreşmesine fırsat verilsin.
Sonuç itibariyle nişanlılık dönemi, bir evlilik provası değildir. Nişanlılık dönemi flört etmek için ayrılmış bir zaman dilimi hiç değildir. O halde evliliğe adım atacak olan iki nişanlı genç, bu süreyi en iyi şekilde, İslam’ın müsaade ettiği ölçülerde değerlendirmeli ve Allah’ın cc istediği bir şekilde “evlenen dininin yarısını tamamlar” mucibince yuvalarını kurmalıdırlar.
Bekir AYDIN
Aile Danışmanı