Mü’min Sûresinin Faziletleri, Anlamı, Şifası, Konusu, Gizemi ve Sırları
Mü’min Sûresi; Mushaftaki sıralamada kırkıncı, iniş sırasına göre altmışıncı sûredir. Zümer sûresinden sonra, Fussılet sûresinden önce Mekke’de inmiştir. “Hâ-mîm” diye başlayan ve arka arkaya gelen yedi sûrenin ilkidir.
Mü’min Sûresinin Konusu
56 ve 57. âyetler hariç Mekke döneminde inmiştir. 85 âyettir. Sûre, adını 28.âyette geçen “mü’min” kelimesinden almıştır. Mü’min inanan kimse demektir. Âyette sözü edilen mü’min, Firavun ailesinin; gizlice iman eden ve çevresindekileri hakka yönlendirmeye çalışan bir ferdidir. Ayrıca sûre, Allah’ın sıfatlarından biri olan ve 3. âyette geçen “ğâfir” kelimesinden dolayı “Ğâfîr sûresi” diye de anılmaktadır. “Ğâfir”, bağışlayan demektir. Sûrede başlıca, Allah’ın birliğini gösteren bazı delillere yer verilerek kıyametle ilgili tasvirler yapılmaktadır.
Mü’min sûresinde ağırlıklı olarak “Allah’ın âyetlerini tartışmaya kalkışanlar”dan, bu âyetlere karşı mücadele verenlerden söz edilmekte; genellikle Mekke putperestlerinin aristokrat tabakasından oluşan bu kesimin karakteri, genel tutumları ve amaçlarıyla görecekleri cezalar üzerinde durulmaktadır. Sûre, Allah’ın rahmetinin ve ilminin genişliği, kudretinin sınırsızlığı; ilâhî hakikatleri yalanlamaya kalkışanların cezaları ve pişmanlıkları, uhrevî yargılamanın adaletli oluşu gibi konulara dair açıklamalarla başlar.
Hz. Mûsâ ile Firavun ve onu izleyenler arasında geçen mücadeleye değinilirken Mûsâ’nın dinine gizlice inanmış bir müminin inkârcılara yönelttiği anlamlı ve yararlı uyarılara yer verilir. Allah’tan başka ilâh bulunmadığı ve O’ndan başkası için yapılan ibadetlerin geçersiz olduğu, Allah’a şükretmekten yüz çevirenlerin bu yanlıştan dönmelerini sağlamak üzere onlara ilâhî nimetlerin hatırlatılması, öldükten sonra tekrar dirilmenin mümkün olduğunun kanıtlanması ve bu konuda insanların uyarılması, Allah Teâlâ’nın resulünü destekleyeceğine dair vaadi sûrenin başlıca konularındandır.
Sûre, ellerinde fırsat varken gerçeği görüp Hz. Peygamber’in getirdiği açık seçik gerçekleri kabul edecekleri yerde, kendi temelsiz bilgilerine güvenerek kibre kapılıp inkâr yolunu seçenlerin ilâhî ceza ile yüzyüze geldiklerinde inanmalarının artık kendilerine fayda vermeyeceği uyarısında bulunan açıklamalarla son bulmaktadır.
Mü’min Sûresinin Faziletleri, Anlamı, Şifası, Konusu, Faydası, Gizemi ve Sırları
* Hadîs-i şeriflerde buyruluyor ki: “Kim, Mü’min sûresini okursa, ona duâ etmeyen ve onun için istiğfarda bulunmayan hiçbir nebî, sıddîk, şehîd ve Mü’min rûhu kalmaz.” (Beyzâvî)
* “Her kim, sabahladığı zaman, Mü’min sûresinin 1-3. âyetlerini ve Âyete’l Kürsî’yi okursa, akşama kadar bunların sâyesinde korunur ve kim, bunları akşamladığı zaman okursa, bunların sâyesinde sabaha kadar (bütün musibetlerden) korunur.” (Tirmizî)
* “Her şeyin bir özü vardır. Kur’ân’ın özü ise, “Hâ Mim”lerdir.”
* “Her kim, Âyete’l Kürsî ve Mü’min sûresini okursa, o gün içerisinde bütün fenâlıklardan muhafaza olunur.”
* “Cennet bahçelerinde yükselmeyi arzu eden kimse, “Hâ Mîm”leri okusun.”
“Hâ Mim’ler yedidir; Cehennemin kapıları da yedidir. Her Hâ Mim gelip, Cehennemin bir kapısına durur ve “Yâ Rab! Bana inanan ve beni okuyan kişiyi bu kapıdan içeri sokma” diye yalvarır.”
* “Allah-u Teâlâ, yedi Hâ Mim’leri bana Tevrat yerine; Elif Lâm Râ’lardan, Tâ Sin Mim’lere kadar olan sûreleri İncil yerine; Tâ Sin Mim’ler ile Hâ Mim’ler ve Mufassal yâni Hucûrât’tan sonraki sûreler ile üstün kıldı, benden önce hiç bir peygamber onları okumamıştır.”
- Ebû Hüreyre’nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber, Mü’min sûresinin ilk üç âyeti ile Âyetü’l-kürsî’yi (Bakara 2/255) sabah akşam okuyan bir kimsenin bu sayede korunacağını ifade etmiştir (Tirmizî, “Sevâbü’l-Kur’ân”, 2).
Zümer Sûresinin Faziletleri, Anlamı, Şifası, Konusu, Gizemi ve Sırları