Mülteci ve Göçmen Olayına Nasıl Bakmak Gerekiyor
Mülteci ve göçmen olayına, müslüman bir Türk evladı gözüyle sonrasında da insan olarak yaklaşıyorum.
Toplumun aşırı uç kesimleri hariç, görüş ve fikirlerini önemsiyorum.
Mülteci ve Göçmen Olayına Nasıl Bakmak Gerekiyor
Endüstriyel Sosyoloji, Kalkınma İktisadı, Sanayi Tesisi Bölge Planlama konuları ise bambaşka bir bilimsel alandır; konuları birbirine karıştırmamalı…
Türkiye’nin bütün sanayî bölgelerinde çalışan ve bağlantılı olduğum insanlar var. Olanları yakından takip ediyorum.
Falanca bölgeye tesis kurup çalışacak, iş gücü bulamayınca tası tarağı toplayıp İstanbul’a küfür kafir dönen çok kişi gördüm.
Aynı şekilde İstanbul’dan “niye daha erken ayrılmadık, sanki bok vardı; çok şükür…” diyenleri de gördüm.
Endüstriyel Sosyoloji bir bilim dalıdır ve bu konuda Avrupa bizden on gömlek bilgili, bir o kadar da tecrübelidir.
Dedem, “Ulan bu kafadan yetmiş Kasım geçti” derdi. Avrupa’nın da kafasından bu konularda üç yüz Kasım geçmiştir.
Alamanya’yı kalkındıran da bizim memleketten gidenler değil, gavurun bizatihi kendisidir.
-Ömründe hiç Alman bir teknik adamla konuşup müşterek bir projede çalıştın mı hemşehrim?
Antalya Kemer’de yazlıkçı Alman dedelerden bahsetmiyorum.
Teknik bir Almanla bir makine bir plant üzerine çalıştın mı?
Cristof Daum veya Derwal veya Feldkamp’ın saha kenarında yüz mimiklerini inceledin mi?
Ne demiştim; “Hiçbir inşaat kalfası gökdelen dikemez; hiçbir makine ustası top namlusu tasarlayamaz; hiçbir pratisyen doktor kalp ameliyatı yapamaz!”.
Kim yapar?
Ne bileyim kim yapar!?
Elin oğlu zamanında yetiştirmiş, sistemini kurmuş, şimdi kuzey Afrikalı montöre makine kurduruyor.
Montajda sandalyeye kaykılmış, atmış bacak bacak üstüne sufle veriyor.