enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

Her Dönemin Bir ‘Vural Savaş’ı Olacaktır

Her Dönemin Bir ‘Vural Savaş’ı Olacaktır
31 Aralık 2021 11:26
A+
A-

Hepimizin bildiği gibi sayın Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı iken Siirt’te bir şiir okuyor. MEB kitaplarında da yer alan bu şiir için dönemin Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş soruşturma açıyor. Tabi bundan sonra olayların şekli değişiyor. İBB Başkanı Tayyip Erdoğan bu durumu kendi lehine çevirmek için strateji geliştiriyor. Tüm il ve ilçe dernekleri Saraçhaneye gidiyor ve belediye başkanına destek veriyor. Açılışlar, ziyaretler adeta miting havasına bürünüyordu…

Burası gayet doğal. Ancak Soruşturma açan Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş ise adeta bir savcıdan ziyade sanki Tayyip Erdoğan’ın siyasi rakibi gibi davranmaya başlıyordu. Her mikrofona her kameraya demeçler veriyor, sürekli röportajlar yapıyordu.

Okunan bir şiirde suç görmüşsen ve Başsavcı olarak işini yapmak için soruşturmanı açarsın olur biter değil mi? Ama amaç sadece soruşturma açmak ise değil mi? Ama Vural Savaş ‘üzüm yemek değil bağcıyı dövmek’ istiyordu.

Nitekim öyle normal olanı değil anormal olanı yapıp çıkmadığı kanal, röportaj vermediği gazete veya gazeteci kalmıyordu ne hikmetse..

Belki de İlk kez adeta davul zurnayla böyle bir soruşturma açılıyordu.

Tabi Refah Partililer olarak bu durum bizi fevkalade üzüyordu. Hepimizde Vural Savaş’a karşı nefret oluşmaya başlamıştı. Vural Savaş’ta bu nefrete daha çok karşılık veriyor ve kesinlikle geri adım atmıyordu. Hatta daha çok nefret dili kullanmaya ve bizi tahrik devam ediyordu.

Aydın Doğan grubu medyası ve gazetecileri de Vural Savaş’a gaz verdikçe Başsavcı rolünü daha çok sevmiş ve adeta coştukça coşuyordu.

Olayların oluş anında bulunduğumuz yer nedeniyle olaylara derinlemesine bakamıyor ve çokta duygusalda davranıyorduk. Biz ne pahasına olursa olsun başkanımızı korumaya ve ona destek vermeye çalışıyorduk. Tayyip Erdoğan nereye gitse biz oraya koşuyorduk. Ve her gün Tayyip Erdoğan ismi geçmeden herhangi bir gazete çıkmaz ve hiç bir program yapılmazdı. Dönemin meşhur sanatçıları bile Tayyip Erdoğan’a yoğun destek vermeye başlamışlardı…

Soruşturma kısa zamanda sonuçlanmış ve Tayyip Erdoğan ceza alıp hapse girmişti ve doğal olarak başkanlığı da düşmüştü. Ama Vural Savaş yine susmuyor ve sürekli ekranlarda gözükmeye devam ediyordu..

1994 seçimlerini kıl payı kazanan Refah Partisi Tayyip Erdoğan’sız girdiği 1999 seçimlerini Ali Müfit Gürtuna’yla rahat bir şekilde kazanıyordu.

Vural Savaş’ın aşırı çabası ve motivasyonu iBB’yi rahat kazandırmakla kalmıyor Tayyip Erdoğan’ı mağdur edip Ak Partiyi kurup tek başına iktidar olmasını da sağlıyordu. Yani Vural Savaş’ın açtığı soruşturma ters tepmişti…

Bunları niye anlatmaya çalıştım.

Bu dönemde de Vural Savaş’lar bitmiyor, bitmeyecek sadece kılık değiştirip hep olacakta ondan anlatmaya çalıştım. İşte bu dönemin Vural Savaşlarının üç örnek eseri…

1- 2019 yerel seçimleri CHP ve İYİ Parti aday Ekrem İmamoğlu 13-14Bin oy farkla seçimi kazanıyor. Ama tartışmalar oyların çalındığı yönünde oluyordu. Oylar çalındı diye iddia eden taraf ne hikmetse bu kez muhalefet tarafı değil o sandıkların güvenliğinden sorumlu emniyet, ordu ve tüm kolluk kuvvetlerin kendisine bağlı olduğu Ak Parti tarafı olması ilginç olsa da taraftarlarını bu hırsızlığa çabuk inandırmayı başarmıştı…

Neyse seçim ve oy tartışmalar bayağı sürdü ama sonuçlar bir türlü açıklanmıyordu. Bir ara mazbata verilse de “Hiç bir şey olmasa da mutlaka bir şeyler oldu” mantığıyla sadece İBB başkanlık oyları geçersiz sayılıp seçim iptal ediliyordu.

Bu durum sayın İmamoğlu’nu mağdur etmiş ve ceketini çıkarıp tekrar sahaya çıkmasına sebep olmuştu. Hatta kazanmanın özgüveni ve mağduriyetin motivasyonu ile sayın Ekrem İmamoğlu bu durumu daha da avantaja çevirip 13-14Bin oy farkını 800Bine çıkarırken adeta Kahramanlaşıyordu..!

Burada bir soru; 2024 seçimlerinde 14Bin oyla kazanan Ekrem İmamoğlu’na karşı mı yoksa 800Bin oy fark atarak ve eze eze kazanan Ekrem İmamoğlu’na mı karşı avantajlı olurdunuz?

2- İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na sürekli gündemde kalmak için uğraşıyor diye kızanlar İbb başkanı sayın Ekrem İmamoğlu; Fatih Sultan Mehmet Han’ın türbesine (aslında bu bilgi bile yanlışmış Fatih Sultan’ın eşinin türbesiymiş) elleri arkada girdi diye dönemin Vural Savaş’ı hemen bir şekilde soruşturma açtırıp mağdur olmasına devam ediyordu.

3- Ekonomik tartışmalar zirveye ulaşmış. Dolar 18 Euro 20 TL’yi bulmuş. Altın’ın gramı 1.000 TL olmuş. Zamlar sağanak gibi geliyor. Gündemde doğal olarak hep ekonomik oluyordu. İktidar tarafı bu durumdan bir çıkış arıyordu. Sonunda bir karar alıp bunu açıklayıp dolar, Euro ve Altın’ın düşmesini sağlamışlardı. Bu kararı beğenelim veya beğenmeyelim ama Ak Parti tarafında özellikle yandaş gazetecilerde büyük sevinç oluşturdu. Sevinç çığlıkları atılmaya başlandı. Birden ekonomik rüzgar ters dönmeye başlamıştı. Mecliste de bütçe görüşmeleri devam ediyordu. Dövizin düşmesi Ak Parti teşkilatlarının da kafalarını yukarı kaldırmalarına yarıyor ve motive oluyorlardı. Kısaca hava değişmişti. Dolar düşmüştü ya nasıl düştüğü hiç önemli değildi.

Yandaş yorumcular coşmuş daha da özgüven kazanmışlar ve “OH OLSUN” naraları bile atıyorlardı. İşte ne olduysa bu arada oldu. TBMM’ inde devam eden bütçe görüşmelerinde içişleri bakanı çıkıp İBB’ nin 557 kişinin terörist çalıştırdığını iddia edince ve isimlerini de yayınlatınca gözler birden Ekonomik tartışmalardan ekranlarda görünmeyen İstanbul’da çalışmalar yapan Ekrem İmamoğlu’na çevriliverdi. Ve Ekrem İmamoğlu gündemin merkezine oturuverdi.

Vural Savaşlar olurda ona gaz veren medyası olmaz mı? Elbette olur! Sabah gazetesi o çalışanları isim isim ve resimleriyle manşetten verip değirmene suyu taşımış oldu.

Derhal ekonomik tartışmalar bir kenara itilip İBB ve Ekrem İmamoğlu gündeme oturuverdi. Sayın Ekrem İmamoğlu eğitimi, siyasi birikimi, tecrübesi ve özgüveni bu durumu avantaja çevirmesine yetiyor zaten. Daha önce kendisine her futbolcu iyi asistleri gole çevirir ama siz Sabri Sarıoğlu’nun taca güden topunu dahi gole çeviriyorsunuz demiştim.. Gerçekten de İmamoğlu ve danışmanları en ufacık bir kareden, andan, olaydan büyük işler çıkarmasını bilip bunu da hemen avantaja çeviriyorlar

Peki İBB işe alımı için normalde böyle bir iddia varsa nasıl olması gerekirdi?
Soruşturma açmadan İBB’yle yazışırsın, incelersin ve sonucu bildirirsin. Eğer gerçekten de iddia ettiğin gibi bir durum varsa gereğini yapmasını söyler ve denetlersin.

Diyelim yapmadı o zaman soruşturma açarsın değil mi?

Ama dönemin Vural Savaş’ları normal olan prosedürleri değil de anormal yolları seçmesiyle bilinir. Bu dönemin Vural Savaş’ı da anormal olanı yapıyor ve 5 Milyon oy almış, 800Bin fark atarak eze eze seçim kazanan Ekrem İmamoğlu’nu sözde mağdur etmeye ve gündemde tutmaya devam ediyor.

Bugünlerde eski Vural Savaş’tan nasıl ses seda yok ise şimdiki Vural Savaşlarda kısa zamanda gündemde düşecek ve görevini yeni Vural Savaş’lara bırakacaktır.!

Ak Partili kardeşlerimize şunu ifade edeyim ki sayın Ekrem İmamoğlu gelecekte Cumhurbaşkanı/ Başbakan vb. seçilirse sakın beni ve Saadet Partilileri suçlamayın. Sürekli Pohpohladığınız İçinizdeki Vural Savaşlara iyi bakın yeter.!

Neden mi?

1- Seçimde 14.000 oy fark varken oylar çaldılar diyen yöneticilerinize “Ya hani oylar çalındı demiştiniz tüm kolluk kuvvetler bizde, adalet bakanlığı ve yargı bizde; Peki neden bu oy çalanları 3 yıldır tespit edip bulamadınız?  Yine aynı bakan bu seçimle ilgili 700 Fetöcü tesbit ettik demişti hani nerede o fetöcüler? Yoksa 14 Bin oy farkını 800 Bin yapmak ve İmamoğlu’nu kahramanlaştırmak için mi yenilettiniz seçimleri?

2- Peki Allah aşkına bir soru soralım! Elleri arkaya bağlamanın neresi ve neden suç olsun? Hangimiz ellerimizi arkaya bağlamıyoruz ki? Günümüzde Faize ve Zinaya bile onay verilirken “elleri arkaya bağlamaya” soruşturma açmanın Vural Savaş’ın şiir okudu diye soruşturma açmasından ne farkı var lütfen vicdanınıza sorarak izah ederseniz çok sevinirim.

3- İBB’ye 557 Terörist işbaşı yapmış diyorsunuz. Peki bu adamların isim isim, resim resim terörist olduğunu biliyorsunuz da bunlar neden dışarıdalar ve neden serbestler o zaman?

Terörist olanların veya teröriste yardım edenlerin içeride olması gerekmiyor mu? Hem bunların terörist olduğunu biliyorsunuz hem de İstanbul gibi bir yerde serbestçe dolaşmasına neden göz yumuyorsunuz? Ve ayrıca işe girişlerde istenen iyi hal kağıdını yani TEMİZ kağıdını neden veriyorsunuz o zaman? Siz veya biz hangimiz adli sicili temiz olmasa da temiz olarak böyle alabiliyoruz?

Bu soruları büyüklerine soramasalar bile kendi vicdanlarına sorabilen Ak Partili kardeşlerim benim ne demek istediğimi gayet iyi anlayacaklardır.!!!

Vesselam

Yorumlar
  1. Mahmut Aydın Akdemir dedi ki:

    Allah cc senden razı olsun