Hattat Yusuf Sezer: Kastamonu, Hat sanatında ilham alınan topraklardır
Hat sanatı, diğer tüm memleketlerden farklı olarak, bize ait kültürümüzle, coğrafyamızla ve bize ait değerlerle, karakterle nazikleştirilmiş ve “Kur’an-ı Kerim Mekke’de nazil oldu, Mısır’da okundu, İstanbul’da yazıldı” tarihsel gerçeğinin en çarpıcı hakikat boyutlarıyla ülkenizde zirveye ulaşmıştır”
Kastamonulu bir hattat olan Yusuf Sezer ile yıllar önce Milli Gazete Kastamonu ilavesi için Nedim Odabaş’ın yaptığı o güzel röportajı Kastamonu Haber ekibi olarak sizler için derledik.
Kastamonulu Hattat Yusuf Sezer kimdir?
Hat sanatında 44. yılını dolduran yaşayan en önemli hattatlarımızdan Kastamonulu Yusuf Sezer, bu sanatı tarihimizin nüfus kağıdı mesabesindeki latif, zarif eserler veren en önemli kütür iklimi olduğunu belirterek, “Bu sanat I5 asırdır İslam dininin en güzel yönüne değer katmış bir sanattır.” Her hattat kendi el yazmasıyla Kur’an-ı Kerim’ler yazarak bu sanata hizmet etmiştir. Ama, bu sanatta hiç eser vermeden, sadece talebe yetiştirerek var olan sanatçılarımız da vardır.
Bir rivayete göre Şeyh Hamdullah’ın 1000 ayrı Kur’an-ı Kerim yazdığı söylenmektedir. Bugün hat sanatı Arap’lardan farklı bir üslupla geliştirilmiş kültürümüzle, coğrafyamızla ve bize ait değerlerle, karakterle nazikleştirilmiş ve “Kur’an- Kerim Mekke’de nazil oldu, Mısır’da okundu, İstanbul’da yazıldı” tarihsel gerçeğinin en çarpıcı hakikat boyutlarıyla ülkemizde zirveye ulaşmıştır” dedi.
Osmanlı’da 23 meşhur Hattat Kastamonulu idi
Yıldırım Beyazıt Han’dan sonra, kuruluş ve yükseliş döneminde hat sanatına çok ayrı bir önem verildiğini kaydeden Sezer. “Hat sanatçılarımızın bir çoğu o dönemde Saray Hocaları olarak yetişmişlerdir. Bu hattatların içinde 23 tanesi Kastamonulu’dur. Kazasker Mustafa İzzet Efendi Tosyalı’dır. Sayısız talebeler yetiştirmiş, hat sanatında en güzel örnekleri ortaya koymuştur. Mehmet Şevki Efendi Kastamonulu’dur. Babaannesinin amcazadeleriyle bizim de akrabalığımız vardır. Yani, bu sanat bize biraz da irsiyette geçmiş diyebiliriz. 23 tane Kastamonulu hattat, eğitim üzerine çalışmışlar,
bir çok güzel talebe yetiştirmişlerdir. Bugün hala antika alıp satanlar, Kastamonu’nun köylerine giderek el yazması eserler bulmanın telaşını yaşarlar. Çünkü o dönemden çok önemli bir tarihi miras kalmıştır.
Mehmet Şevki Efendi’nin hat sanatındaki nezih, rika, sülüs yazıları üzerine oluşturduğu Hat Mecmuası kitabı, hala hattatlarımızın başucu kitabı olmaktadır. Şevki Efendi aynı zamanda musikişinas bir insandır. Tezhip sanatında zirveye çıkan İnebolulu Muhsin Demironat’ın yaptığı çalışmalara ayrı bir parantez açmak durumundayız” diye konuştu.
Kastamonu Köylerinde Reçel sadece misafire ikram ediliyordu
Kendisinin de hat sanatı ikliminde yetiştiğini, Kastamonulu Emrullah Demirkaya. ağabeyleri Musa Özdağlar beyin çalışmalarını küçük yaşlardan itibaren çok yakından izlediğini belirten Sezer, “Ağabeyim hat sanatıyla ilgileniyordu. Bizim köylerimizde reçel çok değerli bir yiyecekti ve sadece misafirler gelince sofraya çıkarılırdı. Bir gün ağabeyimin getirdiği çanta içinde, bir sürü divit kalem ve reçele benzer bir kavanoz buldum, Ağabeyim bana reçel getirdi diye sevinip, kapağı açıp elimi daldırdım., simsiyah bir su ile karşılaşınca çok şaşırdım. Yıllar sonra, hat sanatıyla ilgilenmeye başlayınca, ağabeyimin çantasındaki reçel sandığım kavanozda hat mürekkebi bulduğumu da çok yakından anlamış oldum. Şu anda, 28. sanat yılımızı kutluyoruz ve 9 bini aşan talebe sayımızla ve 26 talebemize de icazet vererek bu sanata gönül verenlere hizmet etme şerefiyle müşerref olduk”
açıklamasını yaptı.
Genç kuşağın hat sanatına olan merakının aslında işlenirse çok iyi olduğunu belirten Sezer. Şöyle devam etti: “Marifet iltifata tabidir şeklinde bir deyimimiz vardır. Gençlerimiz aslında bedii sanatlara çok meraklı. Sadece hat sanatına değil, ebruya, tezhibe yönlenenler var. Gençlerimizin içinde gerçekten güzel bir maya var. Bu mayayı iyi şekilde işlemek ve onları güzele, doğruya ve hakikate yönlendirmek gerekir. Biz. bu noktada üzerimize düşen görevi fazlasıyla yerine getirmeye çalışıyoruz. Her ilde bir sergi projemizi gerçekleştirmek için. Anadolu yollarına düşmüş durumdayız. Her ile bir sergi, her eve bir eser sloganımızla milletimizin evlerini bu gürel eserlerle donatmak amacındayız. Büyükşehirler bu açıdan şanslı. Çünkü, bütün imkanlar burada, sanatçılar burada. Oysa, Anadolu’da böyle bir şey yok. Sergilerimizde, insanların bu güzelliklere olan meraka inanım bizim de yüreğimizi ferahlatıyor
Cumhuriyetin En Önemli Hattatı Hamit Aytaç’tır
Yusuf Sezer, “Hat sanatında bir çok usta var, bu ustalar içinde sizin hatların en çok beğendiğiniz
kimdir yeklindeki sorumuza ise, Tarihimize damga vurmuş 90 bin hattat var. Bunların bir çoğu eser vermiş, bazısı vermemiş. Hatta bazılarının yetiştirdiği talebelerin hat karakterleriyle kendilerinin hatlan bile karıştırılmış. Hat sanatına hizmetleri açısından Şeyh Hamdullah’ı başa koymamız gerekiyor Hafız Osman, Kayışzade Hafız Osman, Mustafa Rakım Efendi, Kazasker Mustafa İzzet Efendi, Sevki Efendi ve Osmanlı’nın bakiyesi, Cumhuriyetin en önemli hattatı Hattat Hamit Aytaç. Hamit Aytaç benim de hocamdır. Son dönemin en önemli siparişlerinin hepsinin altında Hamit Aytaç’ın imzası vardır. Bana göre, tarihe damga vurmuş hattatların bir çoğu, Kastamonulu’dur, Bu anlamda, Kastamonu
hat sanatında ilham alı4nan bir vilayet olmuştur” şeklinde cevap verdi.
“Kastamonu’nun manevi bir atmosferi var”
Kastamonu’nu manevi bir atmosferi olduğunu. Kastamonu insanının hiçbir konuda başarısız olmadığını vurgulayan Sezer “Katamonu insanı vefalıdır, cefalıdır, güvenilirdir, sanatkardır. Bugün çok önemli iş kollarında hep Kastanmonulu’lar vardır. Kastamonulu bu ülkenin taşına, toprağına katkıda bulunmak için uğraşır. Hiçbir lekeli işi yoktur diyerek sözlerini tamamladı.
www.hatatyusufsezetcom