enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

Eskiden Köyler Nasıldı ve Neler Yapardık (Yaşanmış Efsane Köy Hikayeler

Cereyanı yani elektriği bile olmayan köylerde gumpiri yani Patates ve Elma Kışın tüketmek için nasıl Saklanır ve muhafaza edilirdi hatırlayanınız var mı peki…

Eskiden Köyler Nasıldı ve Neler Yapardık (Yaşanmış Efsane Köy Hikayeler
11 Aralık 2022 01:56 | Son Güncellenme: 12 Aralık 2022 10:47
A+
A-

Eskiden Patates nasıl saklanırdı? Gumpiri Ne Demek? Eşek’e binip odun getirmek, Patates közlemek, gumpiri pişirmek, patayı küle gömmek, Patates kuyusu… Sobada patates, Gumpiri kazımı, Patates sökümü, Hayvan gütmek..

Gaffaroğlu’nun Köye Cereyan Geldi, Çiftlik Pazar yeri, Azık Katma 1, Azık Katma 2 ve benim Çiftlik Pazar yeri hakkındaki vb. köy hikayelerinden sonra arayan, soran, mesaj atan, yorum yapan ve hatta yurtdışından dahi çok arayıp duygulandıklarını belirten çok hemşehrimiz oldu. Telefon edip ağlayanlar bile oldu. Açıkcası bu durum bizi ziyadesiyle memnun etti. Ettiği gibi de bana ve Gaffaroğlu’nu da sorumlulukta vermiş oldu. İnşallah bu hikayelerin devamı gelecek…

 

İşte O Yaşanmış Efsane Köy Hikayelerinden bir tane daha

Eskiden köydeki büyüklerimiz patates, elma, armut vb. yiyecekleri kış mevsiminde tüketmek için kuyu kazarlardı. Tabi her zaman değil. Bir kez kazdı mı o kuyu ömürlük olurdu. Sadece alttan su çıkarsa işte o zaman kuyu değiştirilirdi.

Şimdi sizin köy neresi diye soranları duyar gibiyim. Hemen söyleyeyim: Bizim Köy Kastamonu Taşköprü Hocaköyü Yayla muhiti ama biz genelde Taşköprü Çiftlik Pazaryeri Hocaköyü derdik.

Harman bitince yani güz kuyulunca iş bitti yan gel yat yoktu. Ya ne vardı peki?

* Gumpiri yani patatesi sökmek vardı.

* Elmayı armudu indirmek vardı.

* Un yaptırmak için Ekin yıkamak vardı.

* Gır kalan tarlalara gübre dökmek vardı.

* Nadasa kalan tarlayı Ferk etmek vardı.

Valla her şey vardı ama yatmak yoktu anlayacağınız.

Sahi birde oduna gidip eşeğe odun yükleyip getirmek vardı. Getirmesen gışın ortasında odunsuz kalmak vardı çünkü..

Eşeğe odun yüklerken çilte koymadan eşeğe odunu yükleyinde görelim bakalım. Eşek kımıldayıverirdi hoop çilte de düşüverirdi. Hadi baştan tekrar. Her zaman yaramaz olan eşekler odun yüklerken uslu başlı dururlardı ne hikmetse…

 

Sorguncuktan Koca Mıhtarın (İrbehem derlerdi ama ismi İbrahim amcaydı) hanımı Zeynep nine vardı. Tüm ölmüş köylülerimize Allah rahmet eylesin. Hatıbların hayvanını hep o güderdi. Kadıncağız hayvanı doyurur akşam gelirken de kendi sırtına odun yükler ve eşeğe biner o şekilde eve odun getirirdi. (Hatıblar demişken sofraları orta yerden kalkmazdı, Sorguncuk han gibiydi, misafiri bitmezdi. İnşallah bir yazımızda da Hatıpları yazacağız.)

Ben Zeynep ninenin eşeğe binip odun getirmesini taklit etmek için hayvandan gelirken sırtıma odun sarar eşeğe de biner köye öyle giriş yapınca “Zeynep geliyor Zeynep” diye böyüklerimiz bana takılırlardı. O zamanlardan tiyatroculuk vardı anlayacağınız. Gerçi iradiye, Almanyadan Guzguncuktan Çıtak emminin oğlu Mustafa emminin getirdiği Radyo’dan sabah akşam sürekli Çocuk Tiyatrosunu dinler hiç kaçırmazdım. Sadece çocuk tiyatrosunu değil elbette, başta Galatasaray ve tüm lig maçlarını bu radyodan dinlerdim. Laf aramızda Gök gürlerken dinlediğim için bizim Takağuttan yani babamdan dayak yemişliğim bile vardır.

Geçenlerde şöyle bir hesapladım da. Köyde doğmuşum ama sonra İstanbul’a gelmişiz ve 1980 yılında tekrar köye geri dönmüşüz. Ve topu topu 11 yıl köyde kalmışım. Ama sanki 100 yıllık kalmışım gibi hikayelerim var…. İyi ki köye geri dönmüşüz. Başta köyden gelmemekte direnip yalnız kalmayı göze alan Yağlugara Ebemden ve anasını yalnız bırakmak istemediğinden köye zorunlu dönüş yapan babamdan ve anamdan Allah razı olsun.

Terekmeğiyle meşhur Yağlugara ebem

ESKİ BİR YÖNTEM: PATATES VE ELMA KUYULARI

Köy anılarını sadece yazları köyde duran GAFFAROĞLU hatırlayacak değil ya; sadece azığı o katacak değil ya; bizde çok azık katmışlığımız vardır. Yaz kış köyde durduk elbette bizde de ne hikayeler, anılar, hatıralar var bir bilseniz.

GUMPİRİ/ PATATES KUYUSU

Eylül ayında yani güz sonu çıkarılan patatesi kışa saklamak için son derece sağlıklı ve garantili bir yöntem kullanırlardı. Evlerin üst tarafına kuyu kazardık, vaya kazılmış kuyu vardı. Patatesi kuyuya koyma zamanı gelince kuyunun içi güzelce temizlenir, çıkarılır ve gumpiri için hazır edilirdi. Önemli olan kuyudan su çıkmaması ve su almaması gerekiyordu. Bazı kuyular koyun ağılının altında da olurdu. Patatesin verimine göre bir kaç kuyuda olabilirdi.

Gumpiriyi (Patatesi) Kuyulayalım Artık!

Mahsul edilen patatesler çuval çuval ayıklanarak kuyulara doldurulurdu. Gumpirinin üstü tahtalarla kapatılır, üstüne naylon çekilip birazda toprakla doldurulurdu. Bu şekilde patates ne donar, ne çillenir ne de çürürdü. Şimdiki buzdolaplar bu kuyuların yanında halt etmiş…

Zemheri aylarında yani kış aylarında lazım oldukça bir kalbur patates çıkarılır ve tüketilirdi. Kışın her akşam sobanın üzerine dilim dilim gumpiri koyar bir güzelde afiyetle yerdik.

Patatesi tarladan sökerken gara tencerede yarma patates pişirirdik. Birde küçük patatesleri fırından sonra küle gömer pişince öyle yerdik. İnanır mısınız bunların lezzetini dünyanın hiç bir restaurantında bulamazsınız bilesiniz.

Patates gazmışlığımda sökmüşlüğümde vardır. Kısaca köy işlerinde gan emeğim vardır.

PEKİ ELMA VE ARMUT NASIL SAKLANIRDI?

Bazı yerlerde elma ve armutlarda kuyularda saklansa da bizde samanın içinde veya da helkildeki arpa ve buğdayın içine gömülürdü. Arpa ve buğdayın içine gömülen elma ve armutların bazıları biraz buruşsa da çoğunluk taptaze dururlardı.

Kuyu olan yerlerde elmalar tek tek yaralamadan toprağa muhafazalı bir şekilde gömülür, kış mevsiminde de kenarından açılan bir delikten de ihtiyacı kadar alıp tüketirlermiş. Bizde fazla meyve olmazdı. Az bişey elma, aşlanmış armud, biraz ahlat derken yine de yeterdi. Bereketliydi demek ki…

Söz kuyudan açılmışken, köpekler fazla verilen etleri alıp götürürler ve bir yeri ayakları ile iyice kazıyıp etleri oraya saklar ve üstünü de örterlerdi. Bizim bir köpeğimiz vardı özellikle kurban zamanlarında çok rast gelmiştim et saklamasına…

Yani eskiden buzdolabı yokken insanlarda hayvanlarda toprağın altını buzdolabı gibi kullanırlardı. Ha bu arada faturası da hiç gelmezdi.

Patatesi kuyuya, elmayı ve çördüğü ekinin içine gömen büyüklerimiz, mantarı, biberi ve taze fasulyeyi de tesbih gibi ipe dizer evin çamdularına asar kurutur kışın afiyetle yerdik. Eskiden teknoloji yoktu ama hiç bir şey kolay kolay israf olmaz, her şeye bir çözüm bulunurdu.

Hey gidi günler hey hey

Beğendiyseniz yorum yazar ve paylaşırsanız bize sinerji vermiş olursunuz hatırlatmak istedim. Hatta hikayesi olan varsa yazıp göndersin bizde yayınlayalım inşallah.

Vesselam

Yorumlar
  1. Gaffaroğlu dedi ki:

    Sayın KÖSE
    Kaleminize sağlık. Patates kuyularına değinmek ve yazmak planlıyorduk. Size kısmet oldu. Desteklerini bildiren tüm hemşehrilerimize selam ve saygılarımı iletiniz
    İsterseniz bir gün belirleyip bir buluşma, tanışma toplantısı yapalım.

  2. Gaffaroğlu dedi ki:

    Öncelikli amacımız yöremize ait kültürün, yaşamın, büyüklerimize ait yöresel ağzın kayıtlı hale gelmesi, unutulmaması.
    Özellikle yapılan yorumlar ve geri dönüşler ciddi anlamda bizi hem teşvik ediyor hem sevindiriyor. Saygılarımla.

  3. Ertuğrul Köse dedi ki:

    Sizin persfektifinizden patates kuyusunu okumak isteriz. Evet farklı bir organizasyon tertip etmeliyiz. Kastamonu ve tüm ilçelerimizden anılarını, hikayelerini yazacak arkadaşlar olursa seviniriz. Bu konuda da gerekli çalışmayı yapacağız inşallah