HALK MÜZİĞİ: Köklü bir müzik kültürü olan Kastamonu uzun havaları kuzeydeki son durağıdır.
İlde iki resmi derleme yapılmıştır. 1928’de İstanbul Belediye Konservatuvarı adına yapılan ilk derlemeyi Yusuf Ziya, Ekrem Besim, Muhittin Sadak ve Ferruh Arsunar gerçekleştirmiştir. 1948’de Ankara Devlet Konservatuvan’nca yapılan ikinci derlemede Muzaffer Sarısözen, Halil Bedii Yönetken ve teknisyen Rıza Yetişen yer almıştır.
Derlenen ezgiler üzerinde yapılan araştırma, yörede köklü bir müzik geleneği yaşandığını göstermektedir. İnsanî, Âşık Kemâli, Âşık Meydânı, Feyzi Berkıya, Kırnaoğlu, Âşık Hasan, Ozanoğlu, Yorgansız Hakkı gibi âşıkların yetişmiş olması da âşıklık geleneğinin sürdüğünü göstermektedir. Sazın, koşma, divan, satranç, kalenderi, semai, müstezat, destan gibi nazım türlerine eşlik etmesi şiire ayrı bir hava kazandırmaktadır.
Sözlü halk ezgilerinin konulan çeşitlidir. Bunlar arasında yiğitlemeler, koçaklamalar, gemici havaları, elpük koşması, yelpük koşma, topal koşma, zil havası, aşağı imaret, çırdak, yarım çırdak, dokumacı türküleri, düğün havaları, güzellemeler, esnaf türküleri, Çanakkale türküsü, kınalı keklik, kına havaları, meydan havaları vb sayılabilir. Bu türküler. Kerem, Kandilli Kerem, Kalenderi, Garip, Bozlak, Tatyan Kerem, Misket, Yahyalı Kerem ayaklarında çalınıp söylenmiştir.
Kastamonu Halk oyunları, zeybek ve kaşık oyunları türündedir. Davulla oynananlar da vardır. Karayılan bunların en bilinenidir. İnebolu dolayları gemici türküsünün özel bir oyunu da vardır. Tekneleri sahile çekme gösterisi olarak nitelendirilen bu oyunda küreğin suya değişi, suda devinimi ve kürek sesleri ritim ve ezgiyle verilir. Geleneksel el sanatlarından dokumacılık ve bakırcılık da türkü tere yansımıştır. Halı dokuma türküsünde tezgâh; demirci-bakırcı-kalaycı türküsünde ise çekiç sesleri ritmi oluşturur.
Kastamonu’da uzun havaların çoğu ritmik ezgiye bağlanır. Sepetçioğlu ve Yıldız bunlardandır.
Yörede en yaygın usuller 2 zamanlıdan başlar. 4-5 zamanlı ezgiler ve 9 zamanlı ezgilerin değişik tipleri görülür.
3 + 2 + 2 + 2 = 9 + 3 + 2 + 2 = 9, 2 + 2 + 3 + 2 = 9, 2 + 2 + 2 +3= 9
düzenleri yörede yaygındır.
Kastamonu Yöresinin Ünlü Türküleri
İndim Dereye Beklerim, Evlerinin Önü Meşedir, Evlerinin Önü Tozluk, Evlerinin önü Nane, Kahvenin Önünde Beyler Bahçesi, Sepetçioğlu, Üç Kız İdik, Toprak Köprü, Şu Dere Aşmak İster, Turna, Çıkabilsem Şu Yokuşun Başına, Köprünün Altı Diken, Geyik, Sabahın Seher Vakti, Yüksek Minare, Çayır Çıktı, Çırdak, Konaklar Yaptırdım, İlgaz’ın Altı, Yeni Kapı, Mehmedim, Kara Koyun, Ayşe, Ocak
Başında Mana, Yel Eser, Hürmüz Gelin, Ördek İsen Göle Gel, Köroğlu, Aşağı İmaret, Topal Koşma, Elpük Yelpük Koşması, Yaş Nane, Varın Bakın, Bismillahi Başlayalım, Sisli Kaya, Çanakkale İçinde Vurdular Beni, Ziller Kismen Kızı, Tiridine, Gıydevanın Kızları, Demirciler, Üç Güzel Oturmuş, Beyler Bahçesi, Kınalı Keklik, Kara Koyun Yayılır, Gökçeoğlu yöreden derlenmiş türkülere, Yıldız, Bülbül, Dağlar da uzun havalara örnektir.
Halk Müziği Araçtan: Tezeneli sazlardan meydan sazı. bağlama, cura yaygındır. Son zamanlarda tambura yanında “bulgari” denilen saz da çalınmaya başlamıştır. Türkiye Radyoları’nda divan sazını ilk çalan Kastamonulu sanatçı Âşık Mümin Meydani’dir. Yurttan Sesler Korosu’nun ilk bağlama sanatçısı İnebolulu Sarı Recep de yine bu yöredendir. Yaygın yaylı sazlar, kemane, kemence ve tırnak kemanesidir. Tırnak kemanesi Türk sanat müziğinde kullanılır. Üflemeli sazların başında zurna gelir. Dilli büyük kavallar, çoban düdükleri de yaygındır. Davul, tef, zil ve kaşık gibi vurmalı sazlar çalınır.
KASTAMONU GELENEKSEL OYUNLAR
Kastamonu halk oyunları yalın görünümlüdür. Bunda kentin göç almaması ve çevre illerle ilişkisinin zayıf olması etkendir. Seyirlik oyunlar ve çocuk oyunları ise öbür illerdeki oyunlara benzer.
Geleneksel Halk Oyunları: Kastamonu ve yöresi zeybek bölgesidir. Kıyı kasabalarındaki oyunlar ise horon etkisindedir. Çevre köylerde davulla oynanan köçek havalarına merkezde rastlanmaz.
Zeybek: Kastamonu’da zeybek, düğün nişan törenlerinde, ulusal bayramlarda, eğlence günlerinde oynanır. Genellikle erkeklerin oyunlarına davul-zurna eşlik eder. Kıyı kasabalarında denize, donanmaya ilişkin sözlerle, devinimlerle oynanan oyunlar da vardır. Kastamonu ve çevresinde zeybeklerin sözlü bölümlerinde oynanmaz. Oyun aralarında davulcular ortaya çıkarak beceri gerektiren değişik devinimlerle tek kişilik gösteriler yaparlar. Bu gösteri oyuncuların dinlenmesine olanak sağlar. Davulcu yerini alırken oyuncular da yeni bir zeybeğe geçer.
Yöre zeybeklerinin en bilinenleri şunlardır: Aşağı tmaret. Ben Tefimi, Beyler Bahçesi, Bütün Çırdak (Çıtırdak, Çığır-dak). Yarım Çırdak, Çeliktendir, Qçekdağ, Dere Bekleyen, Erencik, Genç Osman, Hendek, Heyamola, Kara Kuzu Havası, Karanfil Oyunu, Kınalı Keklik, Mendan, Oturak Havası, Rakı İçtim, Sepetçioğlu, Topal Koşma, Kolbastı, vb.
Bunlardan bir bölümü şöyle oynanır:
Sepetçioğlu Zeybeği: Yörenin en yaygın zeybeğidir. 4-6 kişiyle oynanır. Tüm devinimler yiğitlik gösterisi biçimindedir. Birde öyküsü vardır:
Sepetçioğlu Osman Efe, Araç llçesi’nin Boyalı Bucağı’nda doğmuş, sepetçilikle geçinen bir Yörük gencidir. Bir anlatıya göre, Isfendiyaroğulları soyundan Hamza Bey, başka bir anlatıya göre Rüstem ya da Ali Bey, ağır vergilerle halkı ezmekte, haraca kesmektedir. Bir gün beyin adamları Sepetçioğlu Osman’dan bir haftada 100 sepet yapmasını isterler. Osman, bunun olanaksızlığını anlatırsa da dinletemez. Buyruğa karşı gelmiş sayılarak beye götürülür. Osman koltuğunun altına sakladığı saldırmayla (hançer) beyi öldürür. Yakalanıp zindana atılır. Bir yolunu bulup kaçar. Arac’ın Gülpü Dağı’na çıkar, beyin adamlarıyla tek başına savaşır. Beyin yerine geçen oğlu da halkı ezmektedir. Osman, köydeki sözlüsüyle evlenmiştir. Kastamonu Beyi, Osman’ın yaşlı anasını, karısını yakalatır. Osman gelip teslim olmazsa onları öldüreceğini duyurur. Gizlice beyin odasına giren Osman, anasını, karısını kurtarıp dağa götürür. Beyin adamları ardındadır. Kuşatılan Sepetçioğlu, yiğitçe savaşırsa da anası ve karısıyla birlikte öldürülür.
Bir anlatıya göre ise, beyin kızını kaçırdığı için sarılıp, yaralanmıştır. Kız da isyancı sayılıp hapse atılmıştır. Osman yakalanarak, İstanbul’da yargılanmış ve idam edilmiştir. Başka bir anlatıdaysa Padişah’ın Sepetçioğlu’nu bağışladığı söylenir.
Oyunun tüm devinimleri, Kastamonu uşağının ağırbaşlılığını, uysallığını, yürek bütünlüğünü, kötülerle savaşımını, haksızlıklara karşı çıkarak ölümü bile göze almasını simgeler.
Oyun üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde türkü söylenerek yürünür. Sonra ağır, zaman zaman karşılıklı oyunlar oynanır. İkinci bölümde türkü sürerken oyun durur, sonra yeniden başlar. Bu bölümde diz kırmalar, sekmeler, el vuruşlar çoktur. Üçüncü bölüm yine türküyle başlar, karşılıklı el vurmalar, sekmeler, yerde yapılan devinimlerle sürer. Oyunun türküsü şöyledir:
Sepetçioğlu bir ananın kuzusu
Hiç gitmiyor yüreğimden efem de sızusu vay vay
Böyleymiş alnımızın yazısu
Yassıl dağlar yassıl aslan efem de geliyo haydah
Gidelim Kışla önüne aşağı
Salıvermiş ince belden kuşağı
Yaman olur Kastamonu uşşağı
Yol verin efem dumanlı dağlar oy
Yaslan Sepetçioğlu dağlara yaslan
Laleli çimenli dağlara yaslan
Analar doğurmaz sen gibi aslan
Eğil dağlar eğil efem de geliyor haydah
Seslen Sepetçioğlu efece seslen
Laleli çimenli dağlara yaslan
Analar doğurmaz sen gibi aslan
Yassıl dağlar yassıl Osman efem de geliyor
vay vay (…)