Unutulanlar (Köyden Şehre, Geçmişten günümüze unutulanlar)
Bugün gönlümden eskilerden kısa kısa unutulan, unutulmaya yüz tutmuş bazı adetlerimizi, işlerimizi, günlük yaşamlarımızdan notları ve kültürümüzden akılda kalan, duyduğumuz gördüğümüz olayları anmak ve tarihe not düşmek geldi.
MERHABA KIYMETLİ DOSTLAR
Bugün sizlerle etkileşim halinde bir yazı dizisine başlayacağız. Unutulanlar adını verdiğimiz bu yazı dizimizde sadece unutulanları değil unutulmaya yüz tutan, bizlerde iz bırakmış, hatırlayınca içimiz burkulan, eski ama hala çok yeni yaşantımızdan kareleri paylaşacağız.
Ben hatırladıklarımı yazacağım. Duyduklarımı ekleyeceğim. Sizlerden de bilmediklerimi, yanlış bildiklerimi göndererek destek olmanızı talep edeceğim. Bazı konuları sadece başlıklarını yazacağız. Altını doldurmanızı sizlerden istirham edeceğim.
İki yönlü bir yazı dizisi olmasını arzu ediyorum. Okuyanların yazdığı bir yazı olması anlamında, farklı ve yenilik içeren bir çalışma olacak.
Yine amacımız tarihe bir not bırakabilmek olacak. Çeşit çeşit kökboyalarının bırakın yapılmasını artık hatırlayan bir elin parmakları kadar insan kaldı, kalmadı. Bu tarzda ki bilgilerinde en azından bir kısmını gün yüzüne çıkarabilmeyi umarak başladım bu yazıya.
Ben sizlerin de hatıralarını canlandırmak için 3-4 parça halinde eski günlerden bazı yaşam parçalarını paylaşacağım. Kimi halen bilinen ama vazgeçilmez olan kimi unutulmuş resimler diyelim.
Umarım sizlerin de katılımıyla bu yazı dizisini renkli, şirin ve güzel notlarla kültürümüze katkı sunan bir evrak haline getirebiliriz.
Muhtemel site üzerinde yazdığım yazılar anlamında son yazım olacak. Bir nevi veda, sezon finali gibi.
Büyük ihtimal “Unutulanlar” yazılarıyla birlikte 37 Haber sitesinde yazı paylaşımım sona erecek.
Keyifle okumanız dileklerimle.
UNUTULANLAR
Bugün gönlümden eskilerden kısa kısa unutulan, unutulmaya yüz tutmuş bazı adetlerimizi, işlerimizi, günlük yaşamlarımızdan notları ve kültürümüzden akılda kalan, duyduğumuz gördüğümüz olayları anmak ve tarihe not düşmek geldi.
Ben hatırladıklarımı kısa kısa yazayım sizler de aklınıza gelenleri ekleyin istedim.
Köy Odaları
Benim hatırladığımın özü artık kullanılmayan ve köyümüzün girişinde virane duran köy odasıydı. Her köy muhabbetinde, her anı desteleri gönüllerden açıldığında mutlaka anlatılır köy odaları. Misafirlerin ağırlandığı, yolda kalanın sığındığı yerler. Eskilerin sosyal medyaları ya da kafeleri bir yerde. Büyüklerde anlatılacak ne hikâyeler vardır köy odasında yaşanmış. Keşke şimdi de olsa dediğim bir âdetimiz.
Siz siz olun şöyle yaşı kemale ermiş çok konuşmayan ulu bir ak saçlıyı bulun. Hele dede köy odası neymiş ne oluyormuş anlat deyin. Bakın nasıl dilbaz olup, bülbül gibi şakıyacak. Anlattığı hikâyeler, sizi alıp götürecek. Gözleriniz yaşaracak. Gülmekten karnınız ağrıyacak.
Göz ucuyla yaşlıyı takip edin adeta her hikâyeyle birlikte 3-5 yaş gençleştiğini göreceksiniz. Anlattıkça heyecan ve mutluluğu isiz bile etkileyecek.
Bu gün bir hayır yapma imkanım olsa veya kanun yapma şansım olsa emin olun her köyün köy odası yapmasını isterdim. İnsanlar tekrar kaynaşır, dertleşir sohbetlerle vakit geçirirlerdi.
Belki de gözden kaçan bir nokta daha var. İnsanlar buralarda eğlenip vakit geçirirken aynı zamanda, küçükleri eğitip bilgi ve tecrübelerini de paylaşıyorlardı. Yeni öğrendikleri konular veya yeni çözdükleri sorunları burada birbirlerine aktarıyorlardı.
Ziyrat Kesmek
Ziyrat kesmek yani bayram namazından sonra köylülerin aslında tüm divanın. Divan bir muhtarlığa bağlı tüm köyler demek. Bayramlaşıp dualar etmesi ve evlerden gelen helva ve ekmeği birlikte bölüşüp yemeleridir. Birlik, beraberlik, barışma, sohbet ve tanışma toplantısı anlayacağınız.
Ben sadece küçük bir parça hayal meyal hatırlayabiliyorum. Harmana serilmiş bir sürü eski kilim ve tepsilerle helva vardı. Ter ekmekler de tepsilerin üzerinde. Harmanda yediğimiz helvayı ve her tepsinin yapan usta annemizin elinin özelliğine göre farklı kavrulma renklerinde olduğu kalmış.
Aslında halen yapılması çok zor olmayan bir âdetimiz. Bulunduğumuz şehirlerde ve aslımızın ait olduğu köylerde canlandırabilir bir konu. Birkaç büyüğümüzden dinleyip birazcık yeni dokunuşlarla yaşatabiliriz diye düşünüyorum.
Saygılarımla.