enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

Milli Görüşün Tek Partisi Saadet Partisi Nasıl OY alır (İşte O Formül!)

1969 Yılından beri Türkiye siyasetine yön veren ve hem muhaleffette hem belediyelerde hemde çok kısa sürelerde de olsun iktidar olduğunda yaptığı efsane hizmetlerle adından bahsettiren ve Ülkemiz yöneticilerine “Garson” hizmet modelinde örnek çalışmalar yapıp rol model olan Milli Görüş ve temsilcisi Saadet Partisinin neden zor oy aldığını ve insanların neden oy verirken bahaneler ürettiğini yazmaya çalışacağım.

Milli Görüşün Tek Partisi Saadet Partisi Nasıl OY alır (İşte O Formül!)
4 Temmuz 2022 18:48 | Son Güncellenme: 4 Temmuz 2022 20:20
A+
A-

Uzunca bir yazı olduğu için İki bölüm halinde yayınlayacağım. İlk yazımı Saadet Partisinin geçmişte oy almak için yaptığı ekstra çalışmaları yazmaya çalıştım. İkinci yazımda da insanların neden Milli Görüş partilerine oy vermekte zorlandığını anlatmaya çalışacağım.  İşte ilk yazımız…

Milli Görüş / Saadet Partisi Hakemi de Yenmek Zorundadır

Şunu baştan ifade edelim. Saadet Partisi, diğer partiler gibi kolay yoldan OY alamıyor alamaz da. Bunu bilip ona göre çalışmalar yapmak durumundayız.

Bu 1969 yılından beri böyle..

Bunu nerden çıkarıyorsunuz diyenler olacaktır. Cevap Olarak Prof. Dr. Necmeddin Erbakan’ın iki sözünü hatırlatmak isterim.

Hangi sözler mi?

1- Türkiye’de iki parti vardır. Biri Refah, diğeri diğerleri diğerleri veya biri Saadet Partisi diğeri ise diğerleri diğerleridir derdi hem de sık sık…
.

2- 1996-97 yılında Refah Partisi iktidar olduğunda “Refah Partisini siz iktidar yapmadınız biz tırnaklarımızla kazıya kazıya iktidar olduk” demişti.

Şimdi bu iki maddeyi açalım.

“Türkiye’de iki parti vardır” bu söz sadece parti tüzüğü, program vb. açısından söylenmiş bir söz değildir elbette. Bu söz Milli Görüş Partilerinin diğer partilerden işinin daha zor olduğunu, daha meşakatli olduğunu, daha zahmetli olduğunu göstermesi açısından önem arz etmektedir.

Diğer partiler ne yaparsa yapsın ilgi görebilir ama Milli Görüş yani Saadet Partisi diğerleri gibi yaparsa ilgi görmeyebilir ve oy alamayabilir anlamı da taşır. Yani burada Erbakan hocamız Milli Görüş yani Saadet Partisinin diğerlerinden çok ama çok farklı olması gerektiğini de belirtmiş oluyor. Nitekim kendisi de hep farklı işler ve mücadeleler yaparak diğer partilerden farklı olduğunu bizzat ispatlamıştır.

2- “Refah Partisini siz iktidar yapmadınız biz tırnaklarımızla kazıya kazıya iktidar olduk” sözü ise biz diğer partiler gibi davul zurna çalarak, fötr şapka takarak, döner dağıtarak, hamaset yaparak, olduğumuz gibi görünmeyerek, reklam vererek, müzik çalarak oy alamayız. Biz ancak tırnaklarımızla kazıya kazıya, zorlu mücadelelerden geçerek ve dikenli yolları aşarak oy alabiliriz.

Onun için ekstra olarak 1+4 sandık baş müşahidi ve kadın kolları çalışması, ve çok daha değişik metotlar uygulayarak oy alabiliriz. Nitekim de hep böyle olmuştur.

1+4 sandık müşahidi formülünü de şöyleydi;

Türkiye’de 200bin sandık var diyelim. Her sandığa baş müşahit 4 müşahit olmak üzere toplam 5 kişiyi partinin ana kademe teşkilatların ayarlıyor.

Aynı şekilde 5 kişiyi kadın kolları ayarlıyor. Yine aynı şekilde gençlik kolları ayarlıyor. Yani bir sandığa 15 kişi ayarlanıyor.

Nasıl mı ayarlanıyor?

Herkes o sandık bölgesinde oy kullananları buluyor, tanışıyor, gözüne kestirdiğine kancayı takıyor, çay içiyor, yemek yiyor ve üye yapıp görevini tevdi ediyor.

Bitti mi? Hayır!

Ve seçim gününe kadar da eğitiyor. Hem de ne eğitmek.!

• 200 bin x 5 = 1 Milyon Ana kademe
• 200 bin x 5 = Kadın Kolları
• 200 bin x 5 = Gençlik Kolları

Ne yaptı 3 Milyon Görevli, Türkiye geneli 500 binde parti görevliler var diyelim etti mi 3.5 Milyon seçmen..

Seçmen sayısı da 60 Milyon diyelim. Barajı geçmek için ortalama oy kullanmayanları düştükten sonra 5 Milyon yapar. 3.5 Milyon görevli varken birde bunların eşleri var etti mi size 7 Milyon… İşte Refah partisinin başarısı bu formüldeydi.

İşte bunun için Erbakan hocamız bu formüle dayanarak “Tırnaklarımızla kazıya kazıya geldik” demişti. Halbuki “Refah’ın Vakti Geldi” seçim müziği sadece o dönemin değil şimdiye kadar yapılan müziklerin en güzeliydi, halbuki hatipler muhteşemdi, halbuki insanlara daha fazla ulaşıyorlardı ve halbuki teknolojiyi en iyi şekilde kullanıyorlardı ve halbuki MÇP ile ittifakta yapıyordu ve halbuki Burhan Çaçan, Prof. Dr. Şaban Karataş vb. ilginç isimleri de transfer ediyordu. Amaa müşahit ve kadın kolları çalışmasına çok daha fazla önem veriyor ve verdiriyordu da..

Çünkü farklı bir şeyler yapmasa gerekli oy alamayacağını adı gibi biliyordu. Nitekim de bu zorluğa göre hareket edip ona göre çalışmalar yaptığını hepimiz biliyor ve şahit oluyorduk zaten.

Hatırlarsanız Erbakan Hocamız, tartışma programlarına çıktığında da farklı davranıyor, farklı konuşuyor ve diğerlerinden çok daha ilgi çekiyordu. Tartışma programı bitiyor herkes Erbakan’ı ve Refah partisini konuşuyordu.

“BAŞKANIM BU VATANDAŞ HARAMA BULAŞTI SİZE OY VEREMEZ”

Aslında Milli Görüş partilerine oy vermenin çok zor olduğunu vatandaşta biliyor. Vatandaşın persfektifinden iki benzer örnekle bunu anlatmaya çalışacağım.

Birincisi: Merhum Lütfi Kibiroğlu ağabeyimiz anlatmıştı. Fatih belediye başkan adayı iken çalışmalar yaparken bir seyyar simitçiden simit ister. Tabi Lütfi başkanı Fatih’te herkes tanıyor.

Simitçi “Başkanım bu millet size oy vermez boşa yoruluyorsun” demiş.

Lütfi başkan o güzel şivesiyle “niye la” der. Simitçi: “Bu millet Haram yemeye alıştı, size istese de oy veremez” diyerek noktayı koymuş.

İkinci ise; 2015 1 Kasım seçimlerinde Kastamonu’da bizim başımızdan geçti. İhsangazi ilçesinde bir pastaneye girdik, 7-8 kişi var. Dilimiz döndüğünce bir şeyler anlattık… Orada bulunan kısa boylu ve 50 yaşlarında bir abimiz söz alarak ” Bakın siz söylediklerinizde yerden göge kadar haklısınız vallahi doğru söylüyorsunuz. Ancak buradan size oy çıkmaz” deyince Lütfi başkan gibi olmasa da “niçin” diyebilmiştik. O abimiz de; ” Buranın nüfusu 3.000, eliyle boğazını da göstererek 2.500’ümüzün boğazına kadar borcu var, geri kalan 500’üne de sosyal yardım, erzak, kömür, odun vb. yardımlar yapılıyor. Biz millet olarak bedavacılığa alıştık ve ESİR gibiyiz nasıl size OY verelim ki?” demişti.

Aslında bu örneklerle Erbakan hocamızın örnekleri arasında benzerlikler var. Aslında ikisinde de Milli Görüşün yani Saadet Partisinin kolay yoldan oy alamayacağı anlatılıyor. Meramımın anlaşılması açısından bundan daha iyi örnekler olamazdı diye düşünüyorum.

SAADET PARTİSİ HAKEMİ DE YENMESİ GEREKİYOR!

Saadet Partisinin tabiri caizse maçları kazanması için transfer yapması, seyirciyi toplaması, Teknik direktörün de en iyisini getirmesi yetmiyor yetmeyecek te, Saadet Partisini her maçta hakemi de yenmesi gerekiyor. Çünkü diğerlerinden çok farklı. Diğerleri ofsayttan gol atar kazanır ama Saadet Partisinin nizami golü bir şekilde geçersiz sayılır. Onun için mutlaka iki üç fark atması gerekir.

SAADET PARTİSİ SABAH DİĞERLERİ CUMA NAMAZI

Ben bu durumu daha iyi anlaşılması için şöyle anlatmaya çalışacağım. Tabi “Teşpihte hata olmaz” prensibini hatırlatarak.

Günde 5 vakit namaz var. Birde Cuma ve Bayram namazları var.

Ben Saadet Partisini Sabah Namazına Ak parti ve diğer partileri ise Cuma veya Bayram namazlarına benzetiyorum.

Hemen kızmayın da okuyun bakalım hak verecek misiniz?

Her namaz için ezan okunuyor değil mi? Her namazın bir vakti var. Her vaktin imamı aynı, müezzini aynı değil mi?

Evet!

İnsanlar Cuma namazı olunca akın akın gidiyorlar değil mi? Anadolu’da saatlerce yürünerek gidilen yerler var. İmam olmayan camilere imam tutularak gidiliyor. Samimiyetle kılanlarda var. İşten kaytarmak için kılanlarda var. Sırf Cumaya geldi desinler diye kılanlarda var. Dükkanın kepengini indirip gidenlerde var.

Yani insanlar Cuma namazı kılmak için eksikleri kendi tamamlıyor ve şartları zorlayarakta olsa Cumaya gidiyor. Hatta işyeri izin vermezse kavga bile ediyor ve sonuçta Cuma namazına koşa koşa gidip kılıyor. Ve bu nedenle Camiler dolup taşıyor. Çünkü Cuma namazı sana ait olmayan ve çok kolay bir saatte…

Şimdi gelelim Sabah Namazına…

Sabah Namazı en atıl bir saatte olmasına rağmen, yani patrondan izin almaya hiç gerek yok, uzak yerlere gitmeye hiç gerek yok, imam tutmaya hiç gerek yok, dükkanın kepengini indirmeye de gerek yok, köyden köye gitmeyede gerek olmamasına rağmen ve okunan ezanların içinde en etkileyici Sabah Ezanı olmasına rağmen sabah namazlarında camilerde kaç kişi varız?

3-5 bilemedin 10 kişi değil mi? Eee neden peki?

Duymuşsunuzdur Sabah ezanını dinledi Müslüman oldu haberlerini. Gayri müslimi bile Müslüman yapan bir ezan bizi camiye götüremiyor nedense?

Peki STK’lar, İnsanları Sabah Namazlarına götürmek için ne yaparlar?

Başta Anadolu Gençlik Derneği olmak üzere tüm STK’lar sabah namazı için özel ve ekstra programlar yaparlar değil mi? “Seccadeni al gel” derler. “Kahvaltı var” derler. Otobüs tutarlar. Kapıdan alırlar, Çocuklara bisiklet ve tablet hediye ederler, tarihi camilere götürüyoruz derler… Kısaca bunlara benzer onlarca örnek sayabiliriz…

Hem de Sabah namazının sevabı çok daha fazla olmasına rağmen..

İşte bu ekstra bir şeyler yapılırsa Sabah Namazında camiler dolabiliyor. Yani Cuma namazında olduğu gibi bir ezan okunmakla kimse sabah namazına gitmiyor. İstese de gidemiyor. İşte bunun için Sabah Namazını Saadet Partisine benzetiyorum.

İşte Erbakan hocamız bunu bildiği için geçmişte oy almak için farklı farklı organizasyonlar yapmış. Tıpkı STK’ların Sabah Namazına insanları götürmek için yaptıkları gibi…

Tıpkı 1+4 benzeri yep yeni bir şeyler; otobüs tutarak, kahvaltı vererek, Fetih şöleni tertip ederek, Kabe imamını getirerek, bisiklet ve tablet vererek yani çok farklı organizasyonlar ve projeler yaparak oy alabilir.

Milli Görüşün tüm kurumlarında bu duruma rastlamak mümkün. İçeriğinde hiçbir şey olmayan bir gazeteyi almak için km. yürürler ama 50 yıldır “Hak Geldi Batıl Zail Oldu” düsturu ile yayın yapan Milli Gazeteyi ise kapımıza gelmeden alamayız.

Anadolu Gençlik Derneği; Fetih programı düzenler. Otobüsü kendi ayarlar, ücretini kendi ayarlar, götüreceği insanları kendi ayarlar, eksik kalan parasını kapı kapı gezip kendi bulur, yeme içme her şeyi de kendi ayarlar. Çok zahmetli ama o kadar da bereketli bir program yapar.

Öbür tarafta Ak Partiye yakın bir dernek program tertip eder. Programı belediyeye yaptırır. Otobüsleri belediyeden fazla fazla alır. Yemeği belediyeden ayarlar. Finansmanını ihale alanlardan ayarlarlar. Her camiinin önüne 3-5 otobüs, namazdan çıkanlara bol bol ikram zahmetsiz ama ruhsuz bir program olur.!

İşte bu örneklerden yola çıkarak 1969’dan beri Milli Görüşün yolları hep dikenlidir, zahmetlidir, meşakkâtlidir. Onun için bu yola çıkanlar bunları bilerek yola çıkacak ve buna göre önlem alarak mücadele edecek ve zahmetsiz rahmet olmayacağını bilerek çalışacak.

 

Milli Görüş Liderimizin TOBB Başkanı seçilirken bile ne zahmetler çektiğini unutmadan Milli Görüşün her kademesinde bu zorlukların olacağını idrak edip ona göre çözümler bulmaya çalışmak zorundayız.

Sonuç olarak; Saadet Partisi oy alabilmesi için: tıpkı Sabah Namazında olduğu gibi; en güzel ezanı okuması, camiyi ısıtması, en az rekatlı namaz olması yetmediği gibi Sosyal medyada çok konuşulması, genel başkanın çok sevilmesi, 81 il 970 ilçede hem ana yönetim, hem kadın hem de gençlik teşkilatlarının olması yetmez yetmeyecektir.

Biz diğer partilerden olmadığımız ve Saadet Partisi olduğumuz için bu çalışmalara çok daha “EKSTRA” bir bir şeyler katmamız gerekiyor. . Bilmem anlatabildim mi?

Selam ve dua ile…

 

Yorumlar
  1. Mustafa keklik dedi ki:

    Köyün birinde üç arkadaş pekmez satmaya giderler gittikleri yerde sokaklara dağılırlar arkadaşlardan ikisi haram yerken diğer kişi haram yemezmis haram yiyen iki arkadaş pekmez i satmış lar fakat haram yemeyen siftah edememiş âlim birine sormuşlar sebebini alimde buralarda helal mal satamaz siniz çünkü burda Herkes haramla geçinir der..