Taşköprü Sekadan Sonra Sıra Kastamonu Entegre’de mi?
Kastamonu, dünya çapında iş insanlarına ve markalara sahip olmasına rağmen, bu kıymetli sermayeyi yeterince değerlendiremiyor. Taşköprü Seka örneğinden Kastamonu Entegre tartışmalarına kadar, geçmişten bugüne hep aynı refleks: “Önce yıprat, küstür, uzaklaştır ve sonra kıymetini anla.” Tabi anlayınca da iş işten geçmiş oluyor…

Kastamonu’nun En Büyük Eksikliği: Markalarına Sahip Çıkmamak
Kastamonu’nun ne yazık ki yıllardır değişmeyen bir sorunu var: Sanayicisine, markasına, yatırımcısına sahip çıkamamak. Hatta eleştirmek ve engel olmak. Hele ki bu yatırımcı kendi memleketindense, kıymeti daha da az biliniyor. Bunun en somut örneklerinden biri, Taşköprü Seka Kağıt Fabrikası’dır. Zamanında 700-800 kişiye istihdam sağlayan bu dev tesis hakkında, çocukluğumuzdan beri “Taşköprü’ye faydası yok” “Erzurumlular çalışıyor” gibi kara propagandalar duyduk. Oysa Seka, Taşköprü’nün kalbinde atıyordu. Hatta özelleşiyor diye kına yakanlar bile vardı. Ne zaman kıymeti anlaşıldı? Özelleştikten, kapandıktan, yerine bir şey konulamadıktan sonra… Taşköprü Seka’dan önce ve Seka’dan sonra diye ikiye ayrılır hale geldi. Seka’nın yerine 50 -100 tane işyeri açılsa kesinlikle bir SEKA etmiyor. Balıkesir Seka harıl harıl çalışıyor ve Albayraklar çalıştırıyor.

Taşköprü Seka
Bugün ise benzer bir refleks Kastamonu Entegre’ye karşı gösteriliyor. Bir bahane bulunup hemen eleştiriliyor. Şimdi ki bahane ise; “Kocaelispor’a sponsor oldu ama Kastamonuspor’a olmadı” tartışması, markanın başarısını gölgelemek için kullanılan kolaycı bir söylemden öteye gitmiyor. Daha henüz Kocaelispor’a sponsor olup olmadığı da net değil. Peki, Kastamonuspor yönetimi bu markayla temasa geçti mi? Bir proje sundu mu? Kapısını çaldı mı? Hatta gerçekten de Kastamonu Entegre Kocaelispor’a sponsor oldu mu, yoksa sadece bilinçli olarak servis edilen asparagas bir haber mi?
Bildiğim kadarıyla Kastamonu Entegre işini iyi yapan, günlük siyasete girmeyen, disiplinli, planlı, vizyon ve misyonuyla sürekli büyüyen dünya çapında bir marka. Yıllar önce Balıkesir’de fabrika için bir kardeşim evladı için yardımcı olmamı istemişti. Bende böyle şeyleri ret etmem araştırırım. Birini bulmak için biraz araştırdım, soruşturdum. Hatta yetkili bir isimle konuşmuştum. Çıkan sonuç şu oldu: Kastamonu Entegre kesinlikle hatırla, gönülle, torpille işçi almaz, araya insan sokulmasından rahatsız da olurlar. Açıkcası çokta hoşuma gitmişti bu durum.
Kastamonu Entegre’nin yurt içinde Gebze, Kastamonu, Balıkesir, Samsun, Tarsus ve Adana’da, yurt dışında ise; Romanya, Bulgaristan, Rusya, İtalya ve Bosna Hersek’te olmak üzere 18 ayrı üretim tesisi bulunmaktadır. Bu markayı eleştirirken tribünlere oynamayalım, hamaset yapmayalım. Açıkca söyleyeceğim; Kastamonu’nun; Kastamonuspordan önce Kastamonu Entegrelere ihtiyacı var.!
Markaları Yargılamadan Önce, Kendimize Soralım: Biz Ne Yaptık?
Taşköprülü Elvan Çikolata dünya çapında 100’den fazla ülkeye ihracat yapıyor ama Kastamonu’ya yatırım yapmıyor deniliyor. Neden acaba? Yılmaz Redüktör, Tahriksan, İçtaş, Kütük Mermer, Dalgakıran Kompresör, Reis Gıda, Silter Ütü, Ramsey, Boyner ve daha nice markalar ve isimler… Hepsi Kastamonulu, hepsi başarı hikâyesi. Ancak neredeler? Neden Kastamonu’da değiller veya Kastamonuya sponsor olmuyorlar? Acaba küstürdük mü, yoksa gereken ilgiyi mi göstermiyoruz?
Çoğu zaman bu markalara önce burun kıvırıyoruz. “Niye bize yatırım yapmıyorlar?” diyoruz ama aynı zamanda da onların önünü açacak bir teşvik, bir hoşgörü, bir ikna süreci yönetemiyoruz. Elimize geçen ilk fırsatta darbeyi de vurmaya çalışıyoruz. Sponsorluk kolay bir şey değil. Fenerbahçe, Galatasaray gibi dev kulüpler bile sponsor bulabilmek için aylarca çalışıyor. Bizse bir firmanın ismini duyunca hemen hesap soruyoruz. Bu konuda bir çalışma yaptık mı kimse bilmiyor.
Alın size bir örnek: Bursaspor Süper ligde şampiyon oldu ama en son 3.lige kadar düşmüştü. Onca başkan, onca yönetim geldi bir türlü toparlayamadı, her gelen borcu daha da katladı ödenemez rakamlara çıkardı. Binlerce marka olmasına rağmen sponsor dahi bulamadılar. Çünkü belirsizliğe ve başarısızlığa hiç kimse sponsor olarak markasına zarar vermez beyler. Ama geçen yıl Enes Çelik diye idealist bir başkan geldi, saha da başarı geldi, taraftar coştu. Sahada deyince süper ligde falan değil ha, 3.ligde 3.liğde.. Başkan ve yönetim işini iyi yaptı, borçlar bir bir temizlendi, sponsor bulamayan kulübe sponsorlar yağmaya başladı ve takımda uzak ara şampiyon oldu. Demek ki taraftarın takıma sahip çıkması ve sponsor bulunması için; önce takımın bir heyecan oluşturması, birlik ve beraberlik ruhunun gelmesi ve sahada başarılı olunması gerekiyormuş.
Turizm Kadayıfın Kaymağıdır, Ama Önce Kadayıf Gerek
Yıllardır Kastamonu il ve ilçe Belediye başkanlarının veya yetkililerinin birinci hedefleri hep “Bacasız fabrika: turizm.” olmuştur. Elbette turizm önemli ama sanayi olmadan kalıcı refah sağlanamaz. Bursa gibi sanayisiyle övünen bir şehir bile, ilgisizlik nedeniyle Bursaspor’u amatöre düşürdü. Ta ki Enes Çelik gibi iş bilen bir yönetici gelip, projeler geliştirip, sponsorları cezbedene kadar. Kastamonuspor’un da böyle bir enerjiye, vizyona ve yönetime ihtiyacı var.
Kastamonu’nun bugünkü haliyle hiçbir transfer yapamayan, yönetimi dahi belli olmayan bir takımına hangi marka sponsor olmak ister, ve niçin olsun? Önce bir plan, bir hedef, bir strateji olmalı ki; markalar da güvenle destek verebilsin. Sponsor, ikna edilerek kazanılır, eleştirerek değil. Hiç kimse körü körüne markasına zarar vermek istemez. Şuanda şu belirsizlikte, değil sponsor amatör futbolcu bile gelmek istemez Kastamonuspor’a, nitekim gelmiyor da.!

Kastamonu, Markalarına Sahip Çıkmazsa Gelecek Kuruyacak
Taşköprü Seka gitti, yerine bir şey koyamadık. Cide’deki kereste fabrikası gitti, günlük 200 kamyonluk üretim hatıralarda kaldı. Yarın Kastamonu Entegre giderse, Reis Gıda, Taşköprü’ye bir yatırım yaptı ama bıraktırana kadar etmediğimiz kalmadı. İstanbul’da görüştüğüm bir çok işadamımız; Yatırım için Kastamonu ve ilçelerinde karşılaştıkları zorlukları, sıkıntıları ve muameleleri anlattığında Kastamonu neden geri kalıyor diye araştırmanın bir önemi kalmıyor zaten. Bu şekilde davranıp tüm markaları küstürürsek ve bu markalar bu şehre sırt çevirirse ne koyacağız yerlerine? Sadece turizmle mi olacak bu işler?
Hayır.
Bugün Kastamonu’da 100 marka yatırım yapsa, her biri 150-200 kişi çalıştırsa; 10-15 bin kişiye istihdam sağlanır. Bu hem Kastamonu hem de ilçeleri kalkındırır. Göç; İstanbul’a gelip, duygu sömürüleriyle hemşehrilerimizi kağıt üstünde Kastamonu ve ilçelerine taşınmış gibi göstererek asla durmaz. Nitekim durmuyor da. Taşıma suyla değirmen çevirmeyin lütfen. Göç gerçek istihdam sağlanarak durur. Sanayi ile durur, BACALI FABRİKALARLA durur, güvenle durur. İşadamlarına ve markalara sahip çıkarak durur.
Kastamonu’nun ihtiyacı olan, eleştirmek değil; ikna etmek, çözüm üretmek ve iş dünyasına dostça yaklaşmaktır. Markalarımızı yıpratmadan önce, onlara sahip çıkalım. Çünkü unutmayalım ki: Turizm; Bacasız fabrika veya Kadayıfın kaymağı olabilir. Ancak Sanayi ve Üretim, Kadayıfın ta kendisidir. Kadayıfsız kaymağın bir tadı olmaz ve yenmez. Onun in Sanayisiz kalkınma da olmaz, göçte durmaz.
Selam ve dua ile…
Ertuğrul Köse