enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

Söğüt ve Çamdan Sanata: Doğanın Kalbinden Çıkan Düdük

Çocukluğumuzda bırakın akıllı telefonları elektrik bile yoktu elektrik elektrik. Şartosun yoktu ya, şaka demiyorum. Oyununumuzda oyuncaklarımızda hep doğaldı. Kendimiz yapar kendimiz oynardık.

Söğüt ve Çamdan Sanata: Doğanın Kalbinden Çıkan Düdük
1 Nisan 2025 00:40 | Son Güncellenme: 1 Nisan 2025 14:25
A+
A-

1980’li ve 90’lı yılların çocuklarının hatırlayacağı bu özel ve hatıralarla dolu bu haberi Kastamonu Haber ekibimizden Ertuğrul Köse araştırdı.

Geçmişin en sade ama en kolay oyuncaklarından biri olan söğüt ve çam dalı düdükleri, 1980’li ve 90’lı yılların çocukları için sadece bir eğlence değil, aynı zamanda bir beceri göstergesiydi. Doğayla iç içe büyüyen bir neslin hatıralarında yer eden bu küçük düdük, el emeğiyle yapılan en doğal oyuncaklardan biriydi. Hazır oyuncakların olmadığı ya da herkesin erişemediği o dönemlerde, çocuklar olarK kendi hayal gücü ve becerilerimizle eğlenmesini bilirdik, doğadan aldığımız yöntemlerle kendimize bir dünya kurardık.

Söğüt ve Çam Dalından Düdük Yapmanın İncelikleri

Çam ve Söğütten düdük yapmak her çocuğun kolayca yapabileceği bir şey değildi ama köy çocuğu yapardı bir şekilde. Elbette her işin olduğu gibi bu işin de bir ustalığı vardı. Öncelikle taze ve esnek bir söğüt veya çam dalı bulunurdu. Tabi bahar aylarında, yani ağaçlara su yürüdüğü zaman. Yani soymuk zamanı. Dış kabuk dikkatlice yavaş yavaş soyulmadan önce bir süre “dövülür” ya da ısıtılırdı ki kabuk gövdeden kolayca ayrılabilsin. Sonra özel bir teknikle gövdenin ucuna kesik atılır, kabuk çıkarılır ve içi oyularak ses çıkarması sağlanırdı. Kabuk tekrar yerine takıldığında ise sihir gerçekleşirdi: o meşhur “düdük” sesi duyulurdu. İşte o zaman dünyalar bizim olurdu.

Bu düdük sadece bir oyuncak değildi. Aynı zamanda doğayla kurulan bağın bir simgesiydi. Sabır, el becerisi ve biraz da maharet gerektirirdi. Aynı zamanda çocuklar arasında bir gurur kaynağıydı: “Benimki daha güzel ötüyor!” cümleleri ve sevinç çığlıkları kulaktan kulağa dolaşırdı.

Birde hipcik çıkarırdık. Hipçik söğüdü 5-6-10 cm olacak şekilde keser, kestiğimiz kısmı hafifçe döverdik, ve kabuğunı gövdesinden çıkarıp ağzımızla öterdik. İnce bir ses çıkardı. Bazen bunun ucuna söğüdün kabuğunu uzunlamasına keser, kabuk çıktıktan sonra, zurna şeklinde tutturup ucuna da hipçiği takar öyle öterdik. Bu şekilde daha kalın bir ses çıkarırdı

Oyuncağını Kendi Yapan Neslin Hatırası

Bugünün çocukları için belki sadece bir dal parçası gibi görünen bu düdük var ya bu düdük, geçmişin çocukları için hayal kurmanın, doğallığın ve özgürlüğün sembolüydü. Hazır oyuncakların, ekran başı eğlencelerin olmadığı dönemlerde, çocuklar büyüklerden öğrendiğiyle kendi oyun dünyasını kurardı. Kendin yap, kendin oyna kültürünün en saf halini yansıtan bu düdük, unutulmaya yüz tutmuş nostaljik bir mirastır artık.

Peki siz hiç söğütten veya çam dalından düdük yapıp öttürdünüz mü?

Peki başka hangi oyuncaklarımızı kendimizi yapardık?

Ağaçtan Traktör yapardık.
Gubur çıkarırdık

Kayık yapardık

Çam pürlerinden zincir yapardık.

Çam ağacının özünden kaval yapardık ama bunu her çocuk yapamazdı. Eli bu işe yatkın olanlar yapardı. Koyun güderken güzel kaval çalan vardı.

Kibrit kutularına ip bağlar telefonda konuşurduk. Bu çok ilginçti vallahi. Kibrit kutularının içindeki kutucuklara uzun uzun ipler bağlar uzaklaşıp konuşurduk ve ses geldiğini iddis ederdik. Yıllar sonra telefonlar çıktı. Vay beee

Hadi bakalım sizlerde oyuncak anılarınızı yazın da hatıralarımız canlansın.!

Eskinin Çocukları Bambaşkaydı: İşte Geçmişin Çocuk Oyunları ve Çocukluk Hikayeleri)

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.