Rusya’daki 8.8 Şiddetindeki Depremin Türkiye’ye Ders Niteliğindeki Mesajı
Rusya, 90 yıl önceki depremin ciddiyetini unutmamış, yapıları ona göre inşa etmiş. Bizse 90 gün önce yaşadığımız felaketi unutmuşuz bile. Acılarımıza kader deyip geçiyoruz ama aslında ihmalin üstünü örtiyoruz.

90 Yıl Önceki Depremi Unutmayan Ülke
Bir kaç gün önce Rusya’da sabah saatlerinde önce 8.7 ve sonra 8.8 büyüklüğünde iki büyük deprem meydana geldi. Şiddeti oldukça yüksek. Uzmanlar 6.2 ile 7.2’lik depremi tarif ederken, arada 100 kat yani 100 atom etkisi fark var diyorlar. Yani bizim depremle Rusya’daki deprem arasında 150 kat fark var. Birde 7 dakika falan sürmüş. Ancak haberlerde dikkatimi çeken şu cümle kanımı dondurdu: “90 yıl önce 9 şiddetinde bir deprem yaşanmıştı, o yüzden önceden tedbirler alındı ve yapılar ona göre inşa edildi. Can kaybı beklenmiyor.” Düşünebiliyor musunuz 90 yıl önce 9 şiddetinde deprem olmuş ve yapılar ve hayat buna göre şekillenmiş. Bizim Ülkeye ne kadar yabancı bir durum değil mi?
Allah göstermesin bizde olsa böyle bir deprem. Enkaz altından gelen çığlıklar, günler süren arama kurtarma çalışmaları, ölüm sayılarının artışı ve sosyal medyada yükselen yardım çağrılarıyla on binlerce kişi hayatını kaybedebilirdi. Ama orada öyle olmadı. Çünkü orada birileri 90 yıl önce yaşanan acının hesabını tutmuş, “bir daha olursa” diye tedbirini almış. Bizdeyse 6 Şubat 2023’te 50 binden fazla insanın hayatını kaybettiği Kahramanmaraş merkezli deprem bile unutuldu. Sadece yöneticileri suçlamıyorum, biz vatandaşlarda unuttuk, 6 Şubat öncesi gündelik hayatımıza çok çabuk döndük bir şekilde değil mi?
İstanbul, Kocaeli, Bursa, Bolu, Erzincan, Çorum, Tosya, Van, Maraş, Hatay, Adıyaman, Malatya vb. yerlerimizde 50-60 veya 100 yıl önce depremler olmuş ve binalar yıkılmış, insanlar ölmüş. Ama şimdi yine aynı yerlerde yine binalar yıkılıyor, yine insanlar ölüyor. Değişen bir şey olmamış yani…
Bizde Neden Hep Aynı Senaryo?
6 Şubat deprem oluyor, 11 şehir yerle bir oluyor. Neden mi? Çünkü evler fay hatlarının üstüne yapılmış. Çünkü yapı denetimi kâğıt üstünde kalmış. Çünkü müteahhit malzemeden çalmış, belediyeler göz yummuş. Çünkü siyasi rant, insan hayatının önüne geçmiş. Ve biz halk olarak da her şeyin üstünü o sihirli kelimeyle örtüyoruz: KADER.
Madende patlama oluyor, 300 can gidiyor… KADER.
Tren kazası oluyor, onlarca insan ölüyor… KADER.
Otel yangınında 78 kişi can veriyor… KADER.
Ormanlar yanıyor, köyler kül oluyor… KADER.
Oysa bu kadar çok “kader” olabilir mi? Bizim bu kader anlayışımız, aslında toplumsal bir ihmalin bahanesine dönüşmüş durumda. Kaderle sorumluluk birbirine karıştırılıyor. Halbuki dinimizde bile tedbir almadan tevekkül etmek öğütlenmez. Peygamber Efendimiz “deveni sağlam kazığa bağla, sonra Allah’a güven” dememiş miydi?

Gavurun Aklı, Bizim İmanımızdan İleri
Acı ama gerçek: Biz Müslümanlar “Saldım çayıra Mevla kayıra” anlayışından vazgeçemedik. Oysa Avrupa’da, Rusya’da, Japonya’da yaşanan her afet sonrası bir daha olmaması için sistemler kuruluyor, yasalar değişiyor. Bizdeyse “unutkanlık” sistemli hale gelmiş. Hatta hafızamız o kadar zayıf ki, birkaç yıl önce yaşanan büyük felaketleri bile unutup hiç bir şey olmamış gibi “aynı tas aynı hamam” devam ediyoruz.
Japonya’da Deprem Ülkesi ama tedbirini almış
Keza Japonya’da da durum aynı. 9-10 şiddetine göre tedbirlerini almışlar, deprem sırasında hiç panik yaşamadan ve binalarına güvenerek sarsıntının bitmesini bekliyorlar. Bizde ise her salisesi felaket, kim ne yapacağını bilemiyor. Halbuki bizlerin örnek olması gerekmiyor mu?
Şimdi birileri çıkar, Rusya’daki deprem okyanusta olmuş, onun için yıkım olmamış vb. şeyler diyebilir. Benim burada dikkatini çekmek istediğim şey; adamlar 90 yıl önceki depreme göre önlem almaları ve yaşamlarını bu depreme göre uyarlamalarıdır. Esas mesele de bu zaten..
Çözüm Nerede?
Çözüm; akılda, bilimde, vicdanda, inançta ve sorumlulukta. Bizler dua etmekten elbette vazgeçmeyelim. Ama sadece dua ile değil, denetimle, hesap sormayla, vicdanla, planla hareket edelim. Çocuklarımızın mezar taşlarında “kaderdi” yazmasın diye yapmalıyız bunu.
Artık “kader” demeyi bırakıp “sorumluyuz” diyebilmeliyiz. Allah’ın affetmesi için önce bizim tedbir almamız, ihmal etmeyen yöneticileri başa getirmemiz, bizlerde inanılmaz taleplerden bulunmaktan vazgeçip, çürük yapılan binaları engellememiz ve her şeyden önce aklımızı kullanmamız gerekir.
Allah bizlere feraset, yöneticilerimize ise hidayet versin…
Selam ve dua ile…