enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

Muhteşem Osmanlı Mirası: Bosna Hersek Tarihi Mostar Köprüsü

Bosna Hersek denildiği zaman akla ilk gelen şehirlerin en önemlilerinden biri de köprüsüyle meşhur Mostar’dır. Diğer bir ifadeyle köprüsü kendisine ad olan şehir. Mostar, Neretva Nehri’nin Adriyatik Denizine doğru koşarcasına aktığı vadinin iki tarafında kurulmuştur. Bu vadiyi, Podvelez ve Hum dağları çevreler.

Muhteşem Osmanlı Mirası: Bosna Hersek Tarihi Mostar Köprüsü
6 Haziran 2024 09:02 | Son Güncellenme: 6 Haziran 2024 09:33
A+
A-

Bugün Bosna Hersek’in önemli ve dördüncü büyük şehri olan Mostar, Fatih Sultan Mehmet devrinde fethedilen yerlerdendir. Kanuni Sultan Süleyman Han zamanında ise nehrin kenarındaki kayalıklar üzerine şehri korumak için iki adet kale inşa edilmiştir; ancak bu kaleler küçüktür. Evliye Çelebi’nin yazdığına göre “Latincede Mostar, köprü demektir. Latin tarihinde yazdığına göre bu şehirde kafir zamanında bir kayadan bir kayaya Neretva Nehri üzerinde adem uyluğu (bacağı) kalınlığında sağlam bir zincir üzere köprü bulunduğundan bu şehre Latin, Boşnak, Hırvat, Sırp ve Bulgarlar ‘Mostar’ derler.”

Tarihi Mostar Köprüsü

   Mostar, Osmanlılar tarafından, Hersek fethedildiği zaman kuruluş ve gelişmesinde katkımız olan bir şehirdir. 1522 yılına kadar Hersek bölgesini yöneten beyler Foça’da oturuyorlarmış. Bu tarihten sonra stratejik açıdan önemli bir yer olan Mostar’a taşınmışlar. Mostar, gerçekten de coğrafi bakımdan çok stratejik bir yerde, Neretva Nehri’nin vadisinde kurulmuştur. Adriyatik’ten gelip kuzey yönüne ve Saraybosna tarafına gideceklerin mecburen uğrayıp geçecekleri bir mahaldir. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde “Hersek Sancağı topraklarında Foça ve Mostar’ dan daha güzel ve büyük şehir yoktur. Suyunun ve havasının güzelliğinden sulu ve latif, üzüm ve narları (adem kellesi kadar!) olur” diye yazar. Yine onun bildirdiğine göre şehrin o zaman 53 mahallesi, 3040 adet evi, 350 adet dükkanı, nehrin sağ tarafında debbağ hanesi (tabakhanesi), 45 cami ve mescidi, tabakhane tarafında 19 su değirmeni, 2 hamamı ve medreseleri bulunmaktaymış. Yine Ekrem Hakkı Ayverdi’nin 1874 tarihli Bosna Salnamesinden aktardığına göre de buna yakın malumat bulunmaktadır. Salnamede 45 cami, 5 medrese, 1 rüşdiye, 16 İslam mektebi ve 26 han olduğu yazılıdır. Ayrıca 1878 tarihinde de 1 Katolik, 2 Ortodoks kilisesi bulunmaktaymış.

Mostar günümüzde balkan şehirleri arasında en çok Osmanlı mirası bulunduran şehirdir. Bir kısım eserler yıkılmış olsa da hala bazı Osmanlı eserleri zamana, Hristiyan tahribatına ve tabiata karşı direnmeye devam etmektedir.

 

Şehre adını veren meşhur köprünün, Hicri 974 (Miladi 1566-1567) yılında inşa edildiği ve inşaatın 9-10 yıl kadar sürdüğü bilinmektedir. Tek kemerli sivri köprünün iki ayağı arasındaki mesafe 28.59 metredir. Su seviyesinin en düşük olduğu zamanda köprünün yüksekliği 19.50 metredir. Köprü kalın tabakalar halinde kesme taştan yapılmıştır. Köprünün orta kısmında kemerinin çok yüksek yapılması, zaman zaman Neretva Nehri’nin sularının yükselmesinden dolayı vereceği zararı önlemek içindir. Zira yükseldiği zamanlarda sürüklediği birçok kütük ve ağaç parçalarının köprüye zarar vermesi ihtimal dahilindedir. Köprü bu çılgın nehre vurulmuş adeta bir kelepçe gibidir. Osmanlı her yerde olduğu gibi mimaride de kendilerine has bir tarz geliştirmişlerdir. Bunu Mostar Köprüsü’nde de görmek mümkün. Nehri, çok güzel bir mimari üslupla inşa edip bu köprü ile süslemişler. Mimar Sinan’ın öğrencisi Mimar Hayrettin tarafından yapılan ve Neretva’nın kıyılarını tek kemerle birbirine bağlayan ve yüzyıllarca birçok insanın üzerinden geçtiği bu mimari harika, ne yazık ki Ustaşalar (fanatik Hırvatlar) tarafından 9 Kasım 1993 tarihinde top mermisiyle havaya uçuruldu. Böylece yüzyıllardır şehrin iki yakasını bir araya getiren köprünün yıkılmasıyla Müslümanlar ve Hristiyanlar birbirlerinden ayrı olarak yaşamaya başlamışlardır. Hristiyan fanatikliği, her devirde olduğu gibi 21. Yüzyılın başında kendini burada da göstermiştir. Müslüman-Türk izlerini silmek için, yüzyıllardan beri Müslüman’ın, Sırp’ın, Hırvat’ın üzerinden gelip geçtiği, şehri Müslüman ve Hristiyan mahallelerini birbirine bağlayan köprüyü hedef almak, ancak fanatik Hristiyanlara yakışabilirdi.

 

Türkler hizmet yaparken kimsenin dinine bakmamış, sadece insan olarak onlara hizmet götürmüştür. Biz gittiğimiz her yere hayır için gittik. Dünya bize göre işleseydi, bu kadar kötü bir yer olmazdı (Merhume Yazar Sn. Alev Alatlı, CNN Türk Röportaj, 2023). Osmanlının inceliği, nezaketi, hoş görüsü, adaleti Bosna’da da her yerde insanın karşısına çıkıyor. Bunun yanında Sırp Hırvat fanatikliği de buralarda çok açık bir şekilde kendini gösteriyor. İslam ve batı medeniyetinin farkını Mostar’ı gezerken daha iyi fark ediyorsunuz.

 

Osmanlı tarafından Balkanlara gösterilen bu ilgi köprünün tamiri gündeme geldiğinde Türkiye ve Türk insanı bir daha göstermiştir. Türkiye, dünyaya bu eserlere verdiği önemi göstermek ve köprü inşaatına nezaret etmek üzere bir konsolosluk bile açmıştır. Tarihi Mostar Köprüsü’nün yeniden inşasını bir Türk şirketi yapmıştır. 2003 yılında köprünün suya düşen parçaları, taşları çıkarılmış ve hatta kullanılan harç incelemiş. Köprünün yıkılmadan evvelki fotoğrafları incelenerek aslına uygun olarak inşasına çalışılmış.

 

   Mostar Köprüsü’nün üzerinden aşağıya atlamak bir gelenektir. Evliya Çelebi bunu şöyle anlatıyor:” Köprü kenarında oturanların huzurunda her sıbyan (çocuk) Ya Allah deyip köprüden kendini atar ve kuş gibi uçar. Her çocuk kimi baş aşağı, kimisi bağdaş kurarak, kimisi ikişer üçer olup birbirlerini kucaklayıp aşağı suya atılırlar. Cenab-ı Allah’ın koruduğu çocuklar derhal yukarı tırmanıp, köprü başına gelip çocukları seyreden aşağıya bakmaya korkan vüzera ve ileri gelenlerden ihsan alırlar.”

 

Mostar Köprüsü’nün tamir edilmesi şüphesiz güzel şeydi. Ancak tamir edilmeyip bu haliyle açık tarih müzesi şeklinde bırakılması belki daha anlamlı olurdu. Bu haliyle bırakılsa belki burayı ziyarete gelenlere bazı şeyleri hatırlatırdı!

 

Bütün tahribata rağmen Mostar, Balkanlarda Osmanlı izlerine ve eserlerine en çok rastlanan yerlerden biridir. Şüphesiz insaf ve vicdan sahiplerince… Osmanlı, bıraktığı güzellikler ile Batılılar da yakıp yıktıklarıyla anılacaklardır.

 

Kaynakça:

 

1-Evliye Çelebi B. Derviş Mehmed Zılli, Evliya Çelebi Seyahatnamesi (Hazırlayanlar: Seyit Ali Kahraman-Yücel Dağlı), 6. Kitap, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2001

 

2-Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimari Eserleri -Yugoslavya-, II. Cilt, III. Kitap, İstanbul 1981

 

3-Hüseyin Yorulmaz, Osmanlı’nın Batı Yakası, İstanbul 2007

 

4-Rıfat Yörük, Taşla Yazılmış Bir Şiir Mostar Köprüsü, Bizim İller (Ağustos 2005), sayı 2, s.14

 

5-Hamit Pehlivanlı, Bosna Defteri, Ankara 2005

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.