enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

Kastamonu’nun Sessiz Mirası: Alacamescit Camii’nden Zamanlara Yolculuk

Kastamonu’nun Hepkebirler Mahallesi’nde mütevazı bir sessizlikle duran Alacamescit Camii, yüzyılların izini taşıyan tarihî bir hazine olarak dikkat çekiyor. Kandillerin gölgesinde, vakıf kayıtlarının satır aralarında yaşayan bu cami, geçmişin bugüne fısıltılarını ulaştırıyor.

Kastamonu’nun Sessiz Mirası: Alacamescit Camii’nden Zamanlara Yolculuk
8 Temmuz 2025 09:49
A+
A-

Frenkşah’ın İzinden Alacamescit’e: Bir Mahallenin ve Caminin Tarihçesi

Kastamonu’nun kalbinde yer alan Alacamescit Camii, bugün Hepkebirler Mahallesi sınırlarında yer alsa da, geçmişte bulunduğu bölgeye adını verecek kadar merkezi bir rol oynamıştır. Bir dönem “Alacamescid Mahallesi” olarak anılan bu semt, caminin kültürel ve sosyal etkisinin bir göstergesidir.

Tarihsel kaynaklara göre cami, Candaroğulları Beyliği dönemine kadar uzanan köklü bir geçmişe sahiptir. II. Bayezid dönemine ait tahrir defterinde “Frenkşah Mescidi”, 1530 tarihli muhasebe kayıtlarında ise “Mescid-i Frenkşah ki Alacamescit” şeklinde yer alır. Bu adlandırma, yapının Çobanoğulları’nın önemli simalarından olan Frenkşah Cemaleddin Efendi’nin soyundan gelen bir hayırsever tarafından inşa ettirildiğini ortaya koyar.


Mahkemeden Mescide: Vakıf Kayıtlarında Alacamescit

Bazı tarihî belgelerde Alacamescit’in adı “Mahkeme Camii” olarak geçmektedir. Bunun temel sebebi, caminin yakınlarında bulunan “Kısmet-i Askeriye Mahkemesi”ne hizmet vermesidir. O dönemin sosyal organizasyon yapısında cami ve mahkeme işlevleri iç içe geçmiş olup, bazı din görevlilerinin maaşlarının mahkeme gelirlerinden karşılandığı vakıf defterlerine yansımıştır.

Camiiye dair vakıf kaydı “İbn-i Süle Vakfı” olarak da anılmaktadır. Şer’iyye sicillerinde yer alan bazı belgelere göre imam ve cüzhanlık görevlerine yapılan ödemeler de “Frenkşah Vakfı” aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Bu durum, caminin sadece ibadet mekânı değil aynı zamanda sosyal ve eğitimsel bir merkez olduğunu da gösterir.


Yangından Doğan İkinci Hayat: Kitâbe ile Kayıtlı Diriliş

Alacamescit Camii’nin giriş kapısının üzerindeki kitâbe, sadece bir yazı değil; aynı zamanda bir yeniden doğuş hikâyesidir. Kitabeye göre cami, bir yangın sonucu harap olmuş ve uzun süre kaderine terk edilmiştir. Ta ki 1747 yılında, Nasrullah Kadı Şadırvanı’nın banisi olan Bediî Ahmed Efendi’nin desteğiyle yeniden imar edilip ibadete açılana kadar:

“Olup ihrak bu cami nice dem kaldı harap,
Dedi bir kadı Bedîa’ya imâret eyle…”

Kitâbe, caminin üçlerin duasıyla yeniden hayat bulduğunu simgeler. Bu satırlar, caminin sadece fiziksel değil, ruhani olarak da yeniden canlandığının sembolüdür. 1759 tarihli bir belgeye göre ise bu tarihte camiye minber ilave edilerek mescit statüsünden çıkarılıp tam teşekküllü cami haline getirilmiştir.


Sanatla Bezenmiş Bir Mabed: Mimarî Detaylar ve Hat Sanatı

Alacamescit Camii, mimarî özellikleriyle de dikkat çeker. Moloz taştan örülmüş 110 cm kalınlığındaki duvarları, tarihî dokuyu yansıtan sağlamlığıyla zamana meydan okur. Caminin üzeri, sekiz köşeli kasnak üzerine oturtulmuş bir kubbe ile örtülüdür. Kubbe, klasik Osmanlı mimarisine uygun olarak kiremit kaplıdır ve kasnakla duvarın birleşim yerinde künk dizileri yer alır.

Minarenin kaidesi kesme taştan, gövdesi ise tuğladan yapılmıştır. 6.60×8.60 metre ölçülerindeki ibadet alanında, üstü tonozla örtülü bir mahfel ve mahfilden dışarıya açılan bir kapı bulunur.

Mihrabın üst kısmında yer alan hat levhası, Âl-i İmrân Suresi 39. ayetini içermektedir. Bu hat, günümüz hattatlarından Emrullah Demirkaya’nın kaleminden çıkmıştır ve camiye modern dönemde eklenen en zarif sanat eserlerinden biridir.

Meşhur Bir Hatibin İzleri: Şair, Hattat ve Müderris Râşid Efendi

Caminin tarihî sürecinde önemli isimlerden biri de, 1878 tarihli bir beratla adı geçen Mehmed Râşid Efendi’dir. Şair, hattat ve müderris olarak tanınan Râşid Efendi, aynı zamanda meşhur kadın şair Baharzâde Ferîde Hanım’ın babasıdır. Bu detay, Alacamescit’in sadece bir ibadet mekânı değil, aynı zamanda kültür ve sanat insanlarının da uğrak yeri olduğunu gözler önüne serer.

 

Vakiflar Genel Müdürlüğü’ne kayıtlı olan ve hâlâ ibadete açık olan Alacamescit Camii, Kastamonu’nun kültürel belleğinde mütevazı ama sağlam bir yer tutmaktadır. Zaman içinde yangınlar, tahribatlar ve yeniden doğuşlarla şekillenen bu cami; sadece taş duvarlardan değil, aynı zamanda dua, sanat ve vakıf ruhundan inşa edilmiştir.

Kastamonu Haber ekibimiz olarak bu tür tarihî yapıları gün yüzüne çıkararak, geçmişle bugünü buluşturma görevimizi sürdürüyoruz.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.