enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

Kaliteden Ödün vermek: Dünden bugüne Köfteci Yusuf’un hikayesi

    Köfteci Yusuf meselelerine geçmeden önce; Karaköy katlı otoparkın orada bulunan Köşkeroğlu Baklava ve Kebap var. Köşkeroğlu Baklava Gazianteplidir ve Türkiye’nin en iyi baklavacılarından biridir. Sahibi Süleyman beyi ilk ziyaret ettiğimde, Merter’de ve Karaköy’de olmak üzere sadece 2 şubesi vardı.

Kaliteden Ödün vermek: Dünden bugüne Köfteci Yusuf’un hikayesi
11 Ekim 2024 09:49 | Son Güncellenme: 11 Ekim 2024 22:41
A+
A-

Süleyman beye, Neden daha çok şubeleşmiyorsunuz diye sormuştum.

Dedi ki; Biz en fazla 4 bilemedin 5 şube açabiliriz, daha fazla açarsak kaliteden ödün veririz ve Köşkeroğlu markasına zarar veririz. Şuanda zannedersem 4 veya 5 şubesi var.

Gerçekten de Köşkeroğlu, Karaköy Güllüoğlu, Hacı Bekir Künç ve Emiroğlu Baklavalarından tadınca baklava yediğinizi hissediyorsunuz. Emiroğlu Baklava Kastamonulu hemşehrimiz Ağabeyimiz Abdullah Sevim beye ait bir firmadır. Kadıköy Bağdat Caddesi ve İmeste olmak üzere 5 şubesi vardır. Aynı şeyleri; Daha çok şubeleşirsek kaliteden ödün veririz diye Abdullah abi de söylemişti. Aynı şekilde, Karaköy Güllüoğlu’nun sadece iki şubesi var. Ama yılardır şubelerinde kuyruk olur.

Demek ki her şeyin bir kapasitesi var ve olmalıdır da. Demek ki her şeyde büyümek doğru bir hamle değilmiş. Çünkü büyüdükçe Kaliteden ödün veriyormuşsunuz.


Şimdi bunları niçin anlattım. Yıllar önce Milli Gazete çalışmalarımız için değişik şehirlere gidiyorduk. Şimdi de gidiyoruz. Bursa, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Afyon vb. iller için Sabah 04:30-05:00 gibi yola çıkınca arkadaşlarla kahvaltı ce yemek planı yapardık. Sanki önceden anlaşmışcasına her seferinde Köfteci Yusuf’a gidelim orası çok iyi derdik. O yıllarda Köfteci Yusuf sadece Yalova- Bursa-Balıkesir yolu üzerinde 5-6 şubesi olan bir işletmeydi.

    Köfteci Yusuf Nereden Nereye Geldi?

Gerçekten de bu yollarda Köfteci Yusuf’a girdiğimizde inanılmaz bir kalabalık, muazzam bir ortam, Otaparklar araba dolu, çevre köylerden aileleri le gelenler vardı, çalışanlar tertemiz, köfteler harika, ayran bambaşka, piyaz o biçim olurdu. Hele o sosu sanki hiç görmemiş gibi yerdik. Kızartılmış ekmeği sanki kıtlıktan çıkmış gibi yerdik ve uygun birde hesap ödeyince de rahatlardık. Bir seferinde Tahinli Kestane Şekeri yemiştik inanın o lezzeti hala damağımda.. Çok nezih, çok hijyenik ve ortam şahaneydi. İnsanlar aileleri ile gelip sohbet ede ede tadını çıkara çıkara köftelerini kilo kilo yiyorlardı.

Orada otururken de; Ya burası niçin bu kadar kalabalık, sanki bedava mı diye birbirimize soru sorardık. İşimize ve eve dönünce de ballandıra ballandıra anlatırdık. Gerçekten de o zamanlar bizim gibi her yola çıkan ve bu yollardan geçenler hemen mutlaka Köfteci Yusuf’a uğrayalım derlerdi.

Aradan yıllar geçti İstanbul’da çok iş yapmayan bir AVM’ye Köfteci Yusuf açıldı dediler. Sonra Anadolu yakasında yine iş yapmayan bir AVM’ye daha açıldı dediler. Köfteci Yusuf açılınca AVM’ler dolup taşmaya başlamış tabi ki; Neden? Çünkü herkes bizim gibi Köfteci Yusuf reklamı yapıp öve öve bitiremiyordu. İnanın parayla bile böyle reklam yaptırılamazdı.

Tabi bir gün 4- 5 arkadaş bizde gidelim dedik. İkitellideki şubesine vardık.

Aman Allah’ım!

Sanki Arafat’tayız. Sanki Olimpiyat stadında derbi maçı bitmiş stat boşalıyor. Her yer insan kaynıyor. Arı kovanı gibi, oturacak yer yok, masa boşalacak diye masa başlarında bekleyenler var. İnanın sırayla alıyorlar. Boşalan masaya oturuyorsun ama masa yarım saat sonra ancak temizlenebiliyordu. Masadakilerle gram sohbet etme şansı olmuyordu. Çünkü uğultudan kimse kimseyi duymuyordu. Sanki harmanda patoz çalışıyordu. Yemeği bitirip çıkınca dedik ki biz buraya bir daha gelmeyelim çünkü sohbet etme imkanı yok maalesef.

İşte o gün dedim ki “EYVAH KÖFTECİ YUSUF GİTMİŞ!”

Neyse bir günde Çocuklar dediler ki; Ya baba Köfteci Yusuf Yusuf diye öve öve bitiremiyordum, eskiden uzaktı şimdi şurada hadi bizi de götür. İstemeye istemeye gitmek zorunda kaldım. Yine aynı manzara ve inanın servis 45’ sonra gelip sorabildi. Bir daha da gitmedik zaten. Sadece Kastamonu’ya giderken Çankırı Çerkeş’te bakalım aynı ortam var mı diye girmiştik burası İstanbul’a göre daha iyiydi ama Balıkesir yolundakiler gibi değildi kesinlikle.


Son günlerde Köfteci Yusuf ile ilgili inanılmaz iddialar var. Köfteci Yusuf tam 250 Şubeye ulaşmış. Zaten Kaliteden ödün vermeye çoktan başlamıştı. Aşırı çoğalmak veya büyümek, daha çok kazanma istediği insana her zaman zarar vermiştir.

Daha çok müşteri, daha çok seçmen, daha çok reyting hep algı ve manipülasyonlarla gerçekleştiğinden sonu hep kötü oluyor maalesef.

Ancak şu da var. Son zamanlarda Köfteci Yusuf, Coca Cola ürünlerini boykot etmedi ve bu konuda direnç gösterdi. Ne olursa olsun toplumun bu duyarlılığına kesinlikle hassasiyet göstermesi gerekiyordu.

  Köfteci Yusuf Hakkında İddialar Ne Anlama Geliyor?

İddialar o ki; Köfteci Yusuf’un bir şubesinden alınan numunelerden binde bir oranında domuz eti çıkmış. Merkez Bankası gibi para basan bir firma binde bir domuz etine neden ihtiyaç duysun? İstanbul’da müşterisi olmayan ve batmakta olan AVM’lere açılınca, O AVM’lerde adım atacak yer bırakmayan bir firma neden böyle bir şey yapsın ki akıl alır gibi değil bence..

İsraile doğrudan destek firmalarda domuz etine vb. maddelere rastlanmıyor ama ne hikmetse Köfteci Yusuf’ta binde bir oranında domuz etine rastlanıyor.

250 Şubesi ve 12.000 çalışanı, yılda 2 Milyar dolar cirosu olan bir firma ve yurt içi yurt dışından ortaklık tekliflerini ret eden bir firma neden domuz etine bulaşsın ki? Hem de binde bir oranında

Kaliteden ödün vermesi tamam ama bu iddialar bana çok acayip geldi inanır mısınız? İnşallah adalet tecelli eder, bizim başka yapacak bir şeyimiz yok maalesef.


Köfteci Yusuf hakkında bu iddialar doğru mu yanlış mı, yoksa komplo mu tam bilemiyoruz. Bu kadar şubeye ulaşan ve günde 100 TON Et ve Köfte satan bir firma neden buna tenezzül eder ki? Akıl tutulması icap eder. Markalaşmak kolay olmuyor. Markalaşan biri niçin markasına zarar versin ki? Adam zaten adeta para basıyordu. 250 Şube ve günde 100 TON Köfte ne demek ya? Bu iddialar çıkmasaydı herhalde 3-5 sene sonra Bim-A101 ve Şok kadar şubeye ulaşabilirdi.

Ancak TBMM’de Domuz eti kasaplık hayvan statüsüne alındığından beri herkeste hep şüpheler vardı. Yıllardır Canlı veya et olarak et ithalatına izin veriyor bizi yönetenler. Yurtdışında canlı bir hayvan nasıl besleniyor acaba? Bizim gibi bir ülkenin gavur memleketlerinden hayvan ve et ithal etmesi zaten tuzun kokması anlamına geliyordu ama kimselere anlatamadık bir türlü derdimizi.

İddialar sadece Köfteci Yusuf ile ilgili değil ki! Börekçi de domuz eti, sahte bal, sahte zeytinyağı, sahte çay, baharatlarda sıkıntı daha neler neler.

Ne olacak peki bu memleketin hali bilen var mı?

Ne demişti Köşkeroğlu ve Emiroğlu Baklava sahipleri;

“DAHA ÇOK ŞUBE AÇMAK DEMEK KALİTEDEN ÖDÜN VERMEK DEMEKTİR.!”

İşte O Kaliteden Ödün vermeyecektin Köfteci Yusuf..!

Vesselam

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.