Kağnı (Öküz) Arabasının Unutulmaz Hikayesi: Kağnı gıcırtısında çocukluğumuzun izleri
Köy yollarında yankılanan o ahşap gıcırtısı, sadece bir taşıma aracının sesi değil; yokluğun içinden doğan bir huzurun, alın terinin ve dayanışmanın sesiydi. Ve bu ses, Kastamonu dağlarında bir Şerife Bacı’nın yüreğinde ölümsüzleşti. Kastamonu Haber ekibimizden Ertuğrul Köse sizler için araştırdı

Kağnı Gıcırtısıyla Başlayan Günler
Eskiden köy hayatı, sabahın serinliğinde duyulan bir kağnı gıcırtısıyla başlardı. Bu ses, kimi zaman odun yüklü bir arabanın, kimi zaman kışlık buğday taşıyan bir annenin ayak sesiydi adeta. Kağnı arabaları, iki tekerleği ve ahşap gövdesiyle köyün en sadık yol arkadaşıydı. Öküzlerin ağır adımlarıyla ilerleyen bu araçlar, sadece yük değil; alın teriyle yoğrulmuş hayatları taşırdı.
Öküzle Tarlaya, Alın Teriyle Harmana
Ayaklarımızda kara lastik, üzerimizde yamalı elbiseler vardı belki ama içimizde dimdik duran bir umut vardı. Sabah serinliğinde bir çift öküzle tarlaya varır, otları sırtlar, kağnıya yükler, akşama dek harman yerine taşırdık. Yorulmazdık, şikâyet etmezdik. Çünkü bu topraklarda emeğin kutsallığına inanılır, dayanışmanın bereketi yaşanırdı.
Ve o kağnı arabasının her bir çıtırtısında, hayata tutunmanın, yoksulluğu yenmenin kararlılığı vardı.
Şerife Bacı’nın İzinde Kağnıların Gölgesi
Kağnı denince Kastamonu’da bir isim çınlar kulakta: Şerife Bacı.
Kurtuluş Savaşı’nda cephane taşıyan kağnısının başında, donarak can vermiş ama silahları ıslatmamış bir anadır o. Sadece Kastamonu’nun değil, tüm Anadolu’nun simgesidir.
Kağnının gıcırtısıyla değil, yüreğinin sessiz çığlığıyla yazdı adını tarihe. O gün bugündür, Kastamonu’nun dağlarında yankılanan her kağnı sesi, bir Şerife Bacı duası gibidir.
Kağnı arabası, bu yönüyle sadece bir taşıma aracı değil; bağımsızlık mücadelesinin, kadın direnişinin ve Anadolu iradesinin simgesidir.
Günümüzde Kağnı Arabalarının Sessiz Tanıklığı
Bugün kağnılar çoğu köyde bir duvar dibine yaslanmış, sessizliğe bürünmüş olabilir. Ama hatıraları hâlâ taze.
Kimi zaman bir harman yerinde paslı bir çiviyle, kimi zaman bir şairin dizelerinde yeniden can buluyor. Çünkü o ahşap gövdenin her kıymığında, yoksulluğu direnişe çeviren bir neslin izi var.
Kağnılar artık geçmişte kalmış olabilir, ama Şerife Bacı’nın ölümsüz mirası ve köy yollarında yankılanan o gıcırtı, yüreklerimizde yaşamaya devam ediyor.