İstanbul Süleymaniye Camii Tarihi (İstanbul Süleymaniye Camii Kısa Tarihi)
Mimar Sinan’ın bir başyapıtı olan İstanbul’daki Süleymaniye Camii’nin tarihine göz atacağız.
İstanbul zengin kültürel mirasıyla her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turisti kendine çekiyor. Bu kültürel mirasın en yoğun olduğu noktalardan biri de İstanbul’dur. İstanbul’daki yapılar farklı dinler ve farklı milletler için büyük önem taşımaktadır. Bunlardan biri de Türk ve İslam kültürü için çok şey ifade eden Süleymaniye Camii’dir. Mimar Sinan’ın eseri olan bu camii, sadelik ve ihtişamın mükemmel bir birleşimidir. Şimdi Süleymaniye Camii’ne, özellikle mimari özelliklerine daha yakından bakalım. İyi okumalar!
Mimar Sinan’dan bir başyapıt…
Fatih ilçesinde bulunan Süleymaniye Camii, büyük bir dini öneme sahiptir. Ayrıca Osmanlı döneminden kalma en önemli yapılardan biridir. Cami Mısır Çarşısı ve Kapalıçarşı’ya yakındır.
Süleymaniye Camii’nin yapımına 1550 yılında başlanmış ve 1557 yılında sona ermiştir. Şehzade Mehmet’e ithaf edilen cami, tüm devlet organlarının katılımıyla tamamlanmıştır. Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılmıştır.
Halk, sağlam yapısının bir kanıtı olarak “ebedi kalacak cami” olarak adlandırdı. Bir mimar olarak Sinan’ın yaratıcılığının mükemmel bir örneğidir. Cami sadece daha yüksek bir ahlaki idealin temsilcisi değil, aynı zamanda bir öğrenme yuvası işlevi gördü. Zamanında külliye olarak kullanıldığı bilinmektedir.
Cami, Mimar Sinan’ın şaheseri olarak kabul edilse de, ustanın kendisi onu “sadece bir kalfa olarak yaptığım eser” olarak nitelendirmiştir. Camiyi tasarlarken her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmüş. Süleymaniye Camii’nin dört minaresi, İstanbul’un fethinden sonra tahta geçen dört padişahı temsil ediyor. Minarelerdeki on şerefe ise Süleyman’ın 10. Osmanlı padişahı olduğuna işaret etmektedir.
Camiye girerken göze batmayan bir sadelik havası geliyor. Ancak kapıdan içeri girdiğinizde büyüleyici iç tasarım özellikleriyle sizi şaşırtıyor. İçinde dünyanın farklı yerlerinden getirilen dört farklı sütun var. Bunlar arasında İstanbul’un Vefa semti ve Topkapı Sarayı’nın yanı sıra Baalbek Tapınağı ve İskenderiye Şehri de bulunuyor. Kubbe 53 metre yüksekliğe ve 27,5 metre çapa sahiptir. Cami, 32 pencere ile sağlanan doğal aydınlatma açısından kusursuz bir şekilde tasarlanmıştır. Harika bir akustiği olduğu için her köşeden sesler duyulabilir. Akustiğin neden bu kadar iyi olduğunu kısmen açıklayan kubbelerin altındaki boş çömlekler olduğu bilinmektedir.