Hemşehrimiz Sanayici İşadamı Ömer Dalgakıran Kimdir (Hangi ilçemizdendir?)
Duayen hemşehrimiz, Dalgakıran kompresörlerinin kurucusu ve sahibi yaşayan tarih Ömer Dalgakıran, bazen hepimizi peşinden sürükleyen bir hayal alemine dalıp giderim. Franklin, “Öldükten sonra unutulmak istemiyorsanız ya okumaya değer şeyler yazın, ya da yazılmaya değer şeyler yapın. dediği gibi ben de gerekirse kendi öz eleştirimizi de yapmaktan çekinmeden kitaplar yazdım.
Dalgakıran kompresörlerinin kurucusu ve sahibi olan Ömer dalgakıran 1938 yılında ikinci Dünya Savaşı yıllarında Kastamonu Cide ilçesi İlyas bey köyünde doğduğunu ifade ediyor ve Kastamonu’lu olmaktan her zaman gurur duyduğunu belirten Dalgakıran, Kastamonu ile ilgili olarak tarih coğrafya, turizm ve kültür değerleri ile ilgili yaşayan bir tarih ve kütüphane gibi donanımıyla verdiği farklı bilgilerle bizleri her zaman aydınlatıyor.
“1938 yılında Cide’nin Fakaz köyünde doğdu. Altı çocuklu bir ailenin beşinci çocuğudur. Babası kaptan olduğundan İstanbul’dan memlekete geri dönüş yapmadı. İlkokulu bitirdikten sonra 14 yaşında İnebolu’dan Erzurum isimli gemiyle 4 gün süren yolculukla İstanbul Tophane’ye gelir. Babasının yanında kum çıkarmak için işe başlayan Ömer Dalgakıran derhal başka planlar yapmaya karar verir. Babasının tavsiyesi ile 1952 yılında Perşembe Pazarında çok yönlü makine parçalarıyla uğraşan Fetih Karakaş’ın yanında çırak olarak işe başlar. Ustanın yanından asker gibi geçerdik. Usta ne zaman paydos ederse biz de o zaman evimize giderdik. Başımda bana sahip çıkacak bir büyüğüm yoktu; para kazanmak zorundaydım ve bir yerlere gelmek için çok çalışmaktan başka seçeneğim olmadığını biliyordum. İlk zamanlar babasının yakın arkadaşı olan Serdar Ortaç’ın dedesi Yusuf Ortaç’ın evinde kalan Dalgakıran Ortaç ailesine yük olmamak için yemeklerini dışarda yermiş. Eğer dinlenecek vakti olursa Kantarcılar’daki 84 numaralı Kastamonuluların uğrak yeri olan kahveye gider vakit geçirirmiş. Burada Hasretle memleket muhabbeti yapılır, geride bırakılanlardan haber almak için aile ocağına gelir gibi bu kahveye muhakkak uğranırdı dedi.
1965’te Arap Camii yanında 2.katta 30 metrekare bir yerde kendi işyerini kurdu Dalgakıran kompresörün hikayesi de burada başlamış oldu. Dükkanı tutan ama tezgahları akmsk için parası yetişmeyen Ömer Dalgakıran Almak istediğim torna tezgahı 34 bin liraydı. 14 bin lira peşin vererek, bin lira ödemek koşuluyla 20 ay vadeyle tezgahı satın alıp kompresör imalatı yapmaya başlar. En çok da savaş yıllarından kalmış, Türkiye’de parçası bulunmayan makinelerin arızalanmış parçalarını tamir ediyor ya da imal ediyordum. O günlerde kimsenin uğraşmak istemediği türden işleri alması hayatımın dönüm noktasıydı diyor.
1985 yılına Arap Caminin yanında çalışır ama dükkanı istimlak olunca Topkapı’da 150 metrekarelik bir yer satın alıp buraya yerleşir. “1986 yılında İmes Sanayi Sitesinde ikinci iş yerini kurar. Daha sonra çocukları Adnan ve Ayhan’ın da katılmasıyla günde 30 kompresör üreten firma Türkiye’nin hatta Avrupanın en büyük firmalarından biri oluverir.
Kastamonu’nun her karış toprağıyla yaşayan bir tarih olduğunu belirten Dalgakıran, Kastamonu ile ilgili kamuoyunda algıları değiştirmek için çok önemli mücadeleler verdiklerini belirterek bizler Osmanlı bakiyesi, medeniyetlerin kesiştiği toprakların çocuklarıyız. Çok sevdiğimiz ve değer verdiğimiz ilimizle ilgili kamuoyuna daha da iyi aydınlatmak için her birimizin üzerine görevler düşüyor diye konuştu. Dalgakıran aynı zamanda hayatı boyunca birlikte biriktirdiklerini kazandığı deneyim ve tecrübeleri de başkalarıyla paylaşmayı da seven tüm tecrübelerini güvertedeki çocuk kitabı ile ortaya koymuş bir isim. Dalgakıran, her satırı hayattan alınmış anekdotların paylaştığı kitabı için şunları söylüyor “Uzun zamandır ben de şeceremi mi öğrenmek ister pek de net bilgilere ulaşamazdım.
Bu nedenle kendime görev verdim ve yazdım. En önemlisi de birkaç asır sonra insanlar ve torunlarım benim kitabını kitabımı okuyor olacak. Bazen, hepimizi peşinden sürükleyen bir hayal alemine dalıp giderim Franklin, “Öldükten sonra unutulmak istemiyorsanız ya okumaya değer şeyler yazın, ya da yazılmaya değer şeyler yapın. dediği gibi ben de gerekirse kendi özeleştirimizi de yapmaktan çekinmeden bu kitabı yazdım. Dalgakıran, dostlarına ikinci kitabı “Nerde Kalmıştık” için de ipuçları vererek artık ucundan kenarından bir şeyler ortaya koyacağız. Eleştiri de demeyelim ama Zülfüyâre dokunacak bir şeyler kaleme alacağız. Bunun için hazırlıklı olun esprisini de yaptı.
Ömer Dalgakıran, Ben insanları seviyorum, iyileri seviyorum, doğruları seviyorum. Hayata doğru pencereden bakanları ve bilgilerini paylaşmayı sevenleri de takdir ediyorum. Bizde ona hayalleriyle ve sevdikleriyle bir arada hayırlı bereketli bir ömür diliyoruz.
Babamızın çocukluk arkadaşı köylümüz. Kendisi ile çocukluk ve gençlik yıllarımız da köyümüzde görüşmüşlüğümüz, kahveyanda çay içmişliğimiz vardır elbet.
Kimseye zararı olmayan, muhabbeti güzel bir insandır.