Allah (c.c) Nasıl Sevilir ve Allahı Sevmeye Ne Denir (Yaratanı Sevmek İçin Ne Yapmalıyız?)

Bismillahirrahmanirrahim;

ALLAH’I SEVEN O’NUN YOLUNDA ÇALIŞIR

Esselamü aleyküm! Kıymetli kardeşlerim!

Allah insanı akıl, irade hissetme, hikmet, sezgi gibi pek çok cevherle donatmıştır. İnsan bu cevherleri serbestçe ve kendi iradesi ile kullansın diye, ona daha doğuştan getirdiği haklar vermiştir. Bu hakları şöyle sayalım:

1. Din (inanma) hürriyeti, 2. Aklın korunması hakkı, 3. Neslinin korunması hakkı, 4. Canının korunması hakkı, 5. Malının korunması hakkı. Bu haklar verildiği için insan hem Allah’ın görev olarak verdiği ibadetlerden sorumludur; hem yapmadıklarının hesabını verecektir.

Rabbimiz yerlerin ve göklerin sahibidir. Bütün canlıların rızkını verendir. Alemleri idare edendir. Her şeyi hakkıyla bilen ve görendir. Kudret ve kuvvet sahibidir. Alemleri yönetmek ve yaşatmak O’na zorluk vermez. Bir şey O’nun “ol” demesi ile hemen oluverir.

İşte, biz her şeyin sahip ve hakimi, hepimizi yok iken var eden Kamil Kudret Allah’a iman ediyoruz ve O’nu seviyoruz. Bir kimseyi seven, sevdiğinin bir dediğini iki etmez. Hele bu Rabbimiz ise!. Rabbimizi seven O’nun yolunda olur; O’nun emirleri geçerli olsun, diye çalışır.

Allah’ı sevmeye “muhabbetullah” denir. Allah’ı seven kamil bir kudrete bağlanmış ve Allah’ın yoluna girmiş olur. Kamil bir varlığa inanan, beşeri sınırlar içinde “kamil (olgun) bir insan” olmaya yönelir. Ayette, bizim Allah’ı her şeyden daha çok sevmemiz anlatılır:

ALLAH BİZE HER ŞEYDEN DAHA SEVİMLİ OLMALI

Kardeşler! Rabbimiz bu konuda şöyle buyurur: “(Ey Peygamber! O kullarıma anlat) ki; eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz ve akrabalarınız; kazandığınız mallar, iflas etmesinden korktuğunuz ticaretiniz, hoşunuza giden meskenleriniz sizin için;

Allah’tan, Peygamberinden ve Allah’ın dini uğrunda cihat etmekten size daha sevimli geliyorsa; o zaman Allah’ın azap emri gelinceye kadar bekleyin! Allah fasıklar topluluğuna doğru yola ulaştırmaz.” (Tevbe Suresi, Ayet 24) Allah, bize her şeyden daha sevimli olmalıdır.

Allah’a imanın kalbinde kökleştiği kişiler, Allah’ın dini, hak üstün gelsin, diye çalışırlar. Kainatın sahibinin davasını gütmek en büyük şereftir. Hakkı üstün tutmak, devamlı hayır getirir. Rabbimiz buyurur: “İnanmadıkları halde, ‘işittik’ diyenler gibi olmayın.”(Enfal Suresi, 21)

Kıyamet vakti gelip çatmadan; hatta, kıyamet alametleri belirmeden; yani, can tende, fırsat elde iken Allah’a karşı görevlerimizi yapmaya çalışmalı, O’nun yolunu baş tacı etmeliyiz. Allah yolunda yola çıkana Allah yolda bırakmaz. Bu yola giren en doğru yola girmiş demektir.

KIYAMET NE ZAMAN KOPAR?

KIYAMET ZULÜM YAYGINLAŞINCA KOPAR

Kardeşler! Dünya “adalet” üzerine ayakta durur. Yakarsa dünyayı, zulme uğramış garipler yakar. İslami kaynaklar kıyametin alameti olan konuları bize bildirmiştir. Onlar haddi aşan, isyankar insanların artması olarak tanıtılır. Efendimiz (s. a. v.) şöyle haber verir:

“Yöneticiler zulmetmeye başlamadıkça, yıldızlara bakıp gelecek hakkında bir şeyler söyleyenler tasdik edilmedikçe (onaylanmadıkça) ve kader inkar edilmedikçe kıyamet kopmaz.” (Mecma’üz-Zevaid) “Adalet mülkün temelidir” sözü bu anlamdadır.

Kulun istikamet üzere olması, yönünü Kabe’ye dönmesi, Allah yoluna girmesi için gerekli her şey insana bildirilmiştir. İstikamet çok önemlidir. İmam Rabbani, “Bize bir keramet göster” diyenlere, “En büyük keramet istikamettir” buyurmuştur. Yani, dosdoğru olmak!

Onun içindir ki, her okuduğumuz Fatiha Suresi’nde, “Yarabbi, bize en doğru yola ilet” şeklinde dua ediyoruz. Bunu “İstikamet” üzere olma titizliği için yapıyoruz. Allah hepimizin ayaklarını istikamet üzere sabit tutsun! Allah’a emanet olunuz, benim can kardeşlerim!

Şakir Tarım
Gazeteci Yazar