Efsane Köy Düğünleri 3 : Gelin Çıkarma, Takı, Güyoğu Kuyma ve Semet nasıl Olurdu?
Köy düğünlerinde; Gelin Çıkarma nasıl oludrdu? Takı takma var mıydı? Güyoğu Kuyma nasıl olurdu? Güyoğu Ne demek? Neden Semet yapılırdı? Evirlik ne demek? Beşik beleme nasıl yapılırdı? En çok tercih edilen çocuk isimleri nelerdi? “Kapı Kilitleme Parası ” ne kadardı? Eski köy düğünlerine dair her şeyi sizler için araştırıp derledik
Kastamonu Haber ekibi olarak Kastamonu ve ilçelerimizde eskiden, eskiden derken 15-20 yıl öncesine kadar devam eden, hatta hala bazı yerlerde aynı azalmışta olsa bazı gelenek ve göreneklerin devam ettiği efsane ve de unutulmaz köy düğünlerinin nasıl gerçekleştiğini araştırıp derledik. Birinci bölümde; Efsane Köy Düğünleri Nasıl Olurdu 1 Kız Görme Nasıl Olur ve Neden Şerbet İçilirdi? yayınlamıştık. İkinci bölümde ise; Efsane Köy Düğünleri 2 : Nişan ve Urba Görme, Çeyiz Düzme ve Kına Geceleri Nasıl Olurdu? yayınlamıştık.. 3.ncü ve son bölümde ise Efsane Köy Düğünleri 3 : Gelin Çıkarma, Takı, Güyoğu Kuyma ve Semet nasıl Olurdu? yayınlıyoruz.
KÖY DÜĞÜNÜNDE GELİN ALMA NASIL OLURDU?
Perşembe günü sabahleyin haka gidecek hısım, akraba, eş-dost ve komşular düğün evinde toplanırlardı. Toplananlara mutlaka düğün yemeği verilirdi. Hazırlanan otomobil, minibüs, kamyon, traktör ve otobüslere, hatta at ve eşeklere düğüne gelen misafirler bindirilirdi. Arabaların kapı kollarına veya aynalarına damat evi tarafından kırmızı kurdela, kırmızı saten veya havlu bağlanır. Süslenen gelin arabası eşliğinde konvoy halinde belirlenen saatte yola çıkılırdı. Kız evinin önüne klakson, zurna, kaval çalınarak ve silahlar atılarak gelinirdi.
Hakçı, arabalarından inerek bir odada toplanır. Damadın annesi toplanılan yerde altına bir yastık konularak topluluğun ortasına oturtulurdu. Kayın validenin (Damat annesi) önünde bir çuval hak ketesi ve börek çantası bulunurdu. Kayın valide hiç konuşmaz. Kız annesi, dünürü olan damadın annesine hediye olarak bir elbiselik kumaş verirdi. Karşılığında kendisine de bir bahşiş süt parası verilirdi. Gelinin hazırlanması tamamlanıncaya kadar haka gelen hakçı ile kız köylü bayanlar arasında çerez ve hak ketesi temiz bir bez ya da mendillere bağlanarak tanıdıkları kişilere yakınındakilere elden, uzaktakilere de atmak suretiyle ulaştırılırdı.
Gelin giydirilmiş, başında al duvağı ile hakçının ortasına kayın validisiyle beraber diz dize oturtulur. (Birbirlerine iyi ısınsınlar diye) Kayın valide gelinin yüzünü açar. Kız evinin hazırladığı “OK” denilen süslenmiş çubuk, varsa görümcenin omuzuna takılır. Bu arada süslü çubuğu kim takarsa görümce ona bahşiş verirdi.
“Bahçelerde börülce,
Oynar gelin görümce,
Oynasınlar bakalım,
Bir araya gelince” türküsü ile gelin görümce oynatılırdı.
KAPI KİLİTLEME PARASI NE DEMEKTİ?
Kız evi hazırlıklarını tamamlayınca, gelini almak için Kayın peder (Damadın babası) çağırılır. Kayın peder ve kız babası gelini iki kolundan tutarak arabaya bindirmek için dışarıya çıkarmak isterler. Kız yakını olan gençler kapıyı kilitler. Damat babası kapıyı kilitleyen gençlere bahşiş verir, kapı açılır. Bu paraya “Kapı Kilitleme Parası ” denir. Gelin dışarı çıkarılır ve yapılan dua dan sonra gelin arabasına bindirilir. Haka gelenlerde arabalarına biner ve konvoy halinde yola çıkılırdı. Yolculuk sırasında gelin arabasının önü ip tutularak kesilebilir. Böyle durumlarda ip tutanlara bahşiş verilirdi. Gelin getirilirken yol uzatılarak mümkün olduğu kadar gezilir, uygun bir yerde mola verilerek dinlenilirdi. Bu dinlenme sırasında düğün evi tarafından hakçılara düğün böreği ile çeşitli yiyecekler dağıtılırdı.
Dinlenme süresi sonunda tekrar hak konvoyu yola çıkar. Damat evine klaksonlar, zurnalar çalınarak, davullar eşliğinde gelinirdi. Bu arada evde bekleyen damada gelinin geldiği birileri tarafından müjdelenirdş. Müjde veren kişiye damat tarafından bahşiş verilirdi. Gelini arabadan kayın peder ve damat indirirdi. Bu arada inmelik olarak kayın peder geline bir şey bağışlayacağını vadeder, gelin arabadan inince bir eline Kur’an-ı Kerim ve bir eline de içi su dolu ibrik verilirdi. Suyu döke döke sağ ayağı ile eve girmesi söylenirdi. Odaya getirilip yüzü kıbleye doğru, altına koyun postu konularak oturtulur.(Gelinimiz kuzu gibi olsun diye) Ağzına bal veya şerbet verilirdi.(Gelinle ailede bulunanların aralarının tatlı olması inancıyla) Gelin eve girince haka gidemeyen komşular gelini görmek için gelirlerdi. Akşama kadar gelin oturur, gelinin eşyaları (Çeyiz) evin içine asılır ve sergilenirdi.
Burada size inanamayacağınız bir şey söyleyim mi? Damat, kesinlikle gelin almaya gitmezdi. Damat, gelin alma günü çobanlık yapar, çobanları gelin çıkarmaya gönderirdi. Kastamonu Taşköprü Kirazcık köyünden yaşayan tarih Yunus hocamız ile bu konuları konuşmuştuk, youtube kanalımızdan izleyebilirsiniz.
Yaşayan Tarih Yunus Hoca İle Efsane Köy Anıları 4 (Damat Düğün Günü Ne Yapardı?)
KÖY DÜĞÜNÜNDE GELİN VE DAMADA TAKI TAKILIR MIYDI?
Köy düğünlerde damat ve geline takı kına gecesi yapılırdı. Kına gecesi gelinin başına 4 kadının sofra bezi, dülbent vb. tuttuğu bir örtüye, kınaya gelen kadınlar değişik hediyeler atarlardı. Bir kadın da anons ederek; Halasından dülbent, 2 metre basma, Teyzesinden fistan, elbiselik, komşusundan şu kadar para vb. hediyeler takı olurdu. Damada ise takı olarak mendil, havlu, basma ve bir sopanın ucuna takılan parayı sallaya sallaya gidilirdi. Bu sopayla para veya para götürme işlemine sürek denilirdi.
GÜYOĞU (DAMAT) KUYMA :
Damat ve arkadaşları ile yakın akraba ve komşular yatsı namazı için camiye giderler. Namazdan sonra ilahiler söyleyerek eve gelinirdi. Daha önceden dini nikah yapılmamışsa nikah yapılır. Gelin odası önünde toplanılır ve dua edilirdi. Damat odasına girerken, orada bulunanlar tarafından damadın sırtına elle vurulmaya çalışılırdı. Bazen de damada çiğ yumurta atılırdı. Buna Güyoğu kuyma denirdi. Komşular arasında güyoğu kuyduk diye konulurdu.
SEMET : (PEKİ SEMET NEDİR?)
Düğünün ertesi günü yani Cuma sabahı düğün davullu ise davul zurna eşliğinde damat odasından çıkartılır. Damat davul zurna ekibine bahşiş verir ve başta annesi ve babası olmak üzere orada bulunan büyüklerin ellerinden öperdi. Düğün davulsuz ise gelinle damat birlikte çıkar, anne ve baba ile evde bulunan büyüklerin ellerinden öperler. Öğleye doğru kız köylü ve komşu köylerin bayanları gelini ve çeyizi görmeye gelirler. Gelenlere düğün yemeği ikram edilir. Gelen kalabalığın arasına gelin oturtulur. Yeni evli bayanlardan bir ikisi geline eşlik eder, gelinin yanına oturur. Daha sonra damat da gelinin yanına gelir, ikisi beraber yan yana oturtulur, ya da kol kola girerek misafir bayanlar arasında gezdirilirdi. Böylece gelen misafirler gelin ve damadı daha yakından görmüş olurlardı. Semet gün adeta kına gecesinde olduğu gibi kadınlar mani, türkü söyleyip kendi aralarında eğlenirlerdi. Öğleden sonra ise gelenler dağılır. Kız köylüleri düğün sahibi tarafından köylerine ulaştırılırdı. Bu olaya “Semet Günü” denir. Böylece pazartesi günü başlayan düğün Cuma akşamı sona erer. Günümüzde Semet olayı ortadan kalkmıştır.
ÇEYİZ SANDIĞINA NELER KONURDU?
Çeyiz Sandığı: Bir gelinin olmazsa olmazlarındandı. Çocukluğumda babaanneminde, anneminde çeyiz sandığı vardı. Ve hep kilitli dururdu. Bazı komşular gelir şu sandığı açta bakalım ne var deyince açılır bakılır ve içindeki naftalin veya dağ nanesi kokulu gıcır gıcır ve rengarenk basmalar gün yüzüne çıkıverirdi. Yeni geline düzülen çeyiz sandığında, genelde elbiselik basma ve kumaş, Kur’an-ı Kerim, Altın, Kolanya, Bayrak vb. özel eşyalar olurdu.
EVİRLİK : PEKİ EVİRLİK NEDİR?
Düğünden 8-10 gün sonra damadın aile efradı, damadı ve gelini, el öptürmek için gelinin evine götürürlerdi. Gelinle damat orada bulunan büyüklerin ellerini öperler. Gelinin annesi ve babası tarafından gelenlere ziyafet çekilirdi. Gerekiyorsa yatıya kalınır ve tekrar geri dönülürdü. Bundan yaklaşık bir hafta sonra gelinin anne, baba ve yakınları damat evine giderler. Misafirlere en güzel yemekler ikram edilir, gerekiyorsa yatıya kalınır ve evlerine dönerlerdi. Bu olaya “Evirlik” denir. Evirlik olayı, dünür olan iki ailenin daha iyi tanışmasını ve kaynaşmasını da sağlamış olurdu.
BEŞİK BELEME : PEKİ BEŞİK BELEME NEDİR?
Yeni gelin doğum yaptıktan bir süre sonra yapılır. Kızın anne tarafı yeni doğan bebek için çeşitli giysiler hazırlar, yeni beşik ile doğum yapan kızına hediyeler alır ve bu hediyeler yakın eş ve dostları ile beraber belirlenen günde damat evine götürürlerdi. Damat tarafı da komşularını ve yakın akrabalarını aynı gün davet eder. Misafirlere yemek verilir. Dua ile helvalar kesilir, yenirdi. Bebeğe dualarla yeni giyecekler giydirilir ve köy beşiğine yatırılırdı. Gelenler bebeğe hediyeler bırakırdı. İşte bu olaya “Beşik Beleme” denirdi. Bu merasime gelenlere dönüşlerinde evlerine götürmek üzere helva verilirdi.
ÇOCUĞA İSİM KOYMA NASIL OLURDU?
Yeni doğan bebeğe aile meclisinin kararlaştırdığı bir isim konur. İsmi çocuğun kulağına söyleyecek erkek kişi abdest alır, çocuk kucağına verilir, kıbleye dönülür, önce sağ kulağına ezan, sonra sol kulağına kamet getirilirdi. Sonra konacak isim üç defa söylenir ve artık çocuğun adı konmuş olurdu. Bu isim genelde aile büyüklerinin veya kanaat önderlerinin ismi olurdu.
PEKİ EN ÇOK KONAN İSİMLER NEYDİ?
Kastamonu bölgemizde en çok; Ahmet, Mehmet, Muhammed, Hasan, Hüseyin, Kemal, Cemal, Niyazi vb. gibi erkek isimleri ile Ayşe, Fatma, Şerife, Hüsniye, Fadime, İsmet, Zinet, Saniye, Aliye, Hamide gibi daha çok aile büyüklerinin isimleri konulurken iken günümüzde daha değişik yeni yeni isimler konulmaktadır.
Kaynak: Seydiler Belediyesi
Fotoğraflar: Facebook