Ölmeden Mezara Girenler (Meşhur Çanakkale Türküsünün Hazin Hikayesi)
Çanakkale Türküsü’nde dile getirilen diri diri mezara konmak acaba ne ola ki diye hiç düşündünüz mü? Kefensiz toprağa girmeyi mi yoksa gençliğinin baharında nişanlıların, yeni evlilerin ya da sevdalıların hallerini mi anlatır diye düşünürken birden bir hatıra düştü kayıtlarımıza.
“Arıburnu – Kanlısırt arkalarındaki Kurudere Sargiyeri’nde görevli doktorun önüne bir gün ağır yaralı bir Mehmetçik getirilmiş.
Keklik gibi kınalı bir kuzu…
Yaralı ile doktor göz göze gelmişler.
Gönülleri kıpır kıpır etmiş, sıcacık olmuş kor gibi yürekleri.
Harbin ateşi değilmiş bu defa vücutları yakan ayrılığın hicranıymış.
Doktor kendini çabuk toparlamış ve titrek bir sesle;
Askerler, bakın ileride bir ceviz ağacı var. Bu yaralıyı götürüp onun gölgesine yatırın, dikkat edin güneşte
kalmasın.
Ruhunu teslim edince de boynundan künyesini, ceplerinde neyi varsa alın bana getirin demiş görevli sıhhiye erlerine. Sonrasında sırada bekleyen başka bir yaralı koçyiğite yönelmiş şifalı elleriyle… Birkaç saat sonra o ceviz ağacı altında gölgeye yatırılan yaralı Mehmetçiğin şehadet haberi ve künyesi ile anacığına yazdığı bir mektup gelmiş doktorun önüne.
Askerler;
– Emriniz komutanım, derler.
Doktor,
– Defnedebilirsiniz artık, arkadaşlarının arasına, benim çok işim var. Varın gidin, son vazifesini de yapın ona! Biraz dikkatli olun, hem meżarı da biraz düzgünce olsun. O benim evladımdı, der.
Ölmeden mezara konmak bu olsa gerek, Önüne gelen evladı da olsa kurtuluşu için ona iltimas geçmemek ve onu diğerlerinden ayrı görmemek…
Çanakkale Savaşı’yla ilgili yazılan ağıt sadece bu türküden ibaret değildir elbet.
Bu konuda bilinen diğer ağıtlar şunlar:
“Ağabeyi Çanakkale’de şehit olan kız kardeş’in ağıtı”
“Suvermez Köyü’nden şehit Salih in arkasından annesi tarafından yakılan ağıt” gibi.
Çanakķale derler yelli gavaklı,
Mollaların mürekkebi boyaklı,
Neçe gulların var ağaç ayaklı,
Ağaç ayağınan gelsen n’olurdu.
Anne ağıtı
Bir günüm doğar da bir günüm batmaz,
Şu ıssız evlerde bir gelin yatmaz,
Oğlumun yerini kimseler tutmaz,
Yoksa yavrum seni vurdular m’ola,
Kefensiz gabire goydular m’ola.
Kastamonu Çanakkale Türküsü de tıpkı Akif’in Çanakkale Şiir’i gibi, o günlerden bugüne kalan en sağlam miras, görkemli bir anıttır. Bütün izler silinse de bu iki anıt eser o günleri bugünlere taşımaya yetip artacaktır.