Nöbetçi Eczane Kuyrukları ve İlaç Sıkıntısı (Ne Olacak Bu Sağlık Sistemimiz!)
Dün akşam ilaç almak için saat 21:00 civarı Bağcılar’da bulunan 5 nöbetçi eczaneden birine gittim. Eczaneye yaklaştıkça dışarısındaki kalabalık gözüme çarpmaya başladı. İçerisi büyük bir eczaneydi 40-50 kişi içeride çift sıra olmuştu. Bizde sıraya dışarıdan başladık. Zincir market gibi 3 -4 vezne vardı ve yarım saatte sıra gelebildi. Girerken sıra nasıldıysa çıkarken sıranın daha da uzadığını gördüm. Tam bir eziyet bu insanlarımıza. Lafa gelince eskiden ilaç kuyruğu vardı. Eeee şimdi de var işte.!
İşin ilginç yanı sırada beklerken ilaç almak için bekleyenlerin çoğunluğuna görevliler “o ilaç kalmadı, depoda da yok, muadilini verelim mi, bizde yok diğer nöbetçi eczanelere bakın, o ilaçtan elimizde sadece bir tane kalmış” diye açıklamalarda bulunuluyordu.
Olmayan ilaçları doktorlar niçin yazar ki? Hangi ilaçlarda sıkıntı varsa hastanelerin ve doktorların bu ilaçları bilmesi gerekmiyor mu? Veya sistemde görmesi çok mu zor acaba?
İlk kez eczanede bir çok rafın boş olduğunu gördüm. Hastanelerde randevu alamama ve doktor sıkıntısı var. Eczanelerde ilaç sıkıntısı var. Ama olsun “SAĞLIK SİSTEMİMİZ GELİŞİYOR” ya o bize yeter.!
Geçen hafta anneme kardiyoloji için randevu alamayınca özel hastaneye gittik. Kullandığı ilacın raporu bitmiş ilaç raporu almak için gittik aslında.
Giderken 150-200₺ civarı ek ödeme beklerken görevli 620 TL deyince hani derler ya “beynimden vurulmuşa döndüm” diye; valla aynen bende de öyle oldum işte..
Her geçen gün hastalıklarda, Hastalar da daha da artıyor. Özel hastanelerde çok ama devlet hastaneleri yine de yetersiz kalıyor. Devlet hastaneleri adeta felç olmuş durumda. Bir emar için 3 ay sonraya randevu alınabiliyor ancak. Ama olsun “Şehir Hastanelerimlz açıldı ya” bu gurur bize yeter değil mi?
GRİBAL SALGIN VAR AMA İLAÇ YOK!
Hele şu günlerde tam bir gribal salgın yaşanıyor. Kime sorsak ya kendisi ya aileden biri hasta. Geçen hafta Taşköprü İmam Hatip Lisesinden arkadaşlarla toplanmayı planlamıştık ama son gün hastalıklardan dolayı ertelemek zorunda kaldık. Hastaneler özellikle acil servisler full çakılı, sıkıntı büyük ama çözüm arayışı da görünmüyor maalesef.!
Gribal salgın o kadar ilerlediki okulların tatil olup olmayacağı konuşulmaya başlandı. Çünkü salgından dolayı öğrencilerin okula gitmesi yarı yarıya düştüğü belirtiliyor.
Bağcılar nüfusu kış aylarında en az 1 Milyon ama nöbetçi eczane sayısı yaz kış aynı en fazla 5 adet.. Şansına mahallede falan çıkarsa iyi yoksa arabası olmayan için tam bir eziyet. Birde gidip sıra bekle ve sıra sana gelince ilaç yok deniliyor, bu durumu kendinize düşünün bakalım ne olacak? Gece bağışıklık sistemi daha hassas olduğundan gece ağrılar çok daha fazla hissedilir. Hiç diş ağrısı çekmediniz mi? Gece kabus gibi olur, dakkalar saat gibi ilerler vakit geçmek bilmez. Hatta ya gündüz bu kadar ağrımayan yerimiz gece niye bu kadar ağrıyor diye kendi kendimize sorup dururuz. Onun için gece hastalıklar daha çok artar ama acillerde full dolu olmasına rağmen ve nöbetçi eczanelerde kuyruklar oluşmasına rağmen hiç bir çözüm bulunmuyor maalesef..
Dillere destan olan Cihan padişahı Sultan Süleyman’ın “Olmaya devlet bir cihânda bir nefes sıhhat gibi” sözü sağlığa verilen önemi vurguluyor ama şimdilerde sadece vurgulamakla kalıyor. Çünkü ‘icraat yok ama LAF ÇOK’
ARTIK İLAÇ RAPORLARI DA EZİYET OLMAYA BAŞLADI
Eskiden ilaç için rapor alınca günü gelince eczacı arayıp gelin ilacınızı alın diyordu. Rapora göre aylık bir kutu ilaç veriliyordu. Artık işler değişti. Raporda olsa mutlaka reçete yazdırmak zorundayız. Bu da belli sıkıntılar ortaya çıkardı. Hadi İstanbul’da özel mözel bir şekilde hallediyoruz. Ancak yazın köye gidince tam bir eziyet oluyor. Annem 5-6 adet ilaç kullanıyor. Hadi bir gün getirip tüm ilaçları yazdırsak bile, eczane şu ilaç elinizde var görünüyor, şu bitmemiş, şu bizde yok derken sadece bir veya iki ilaç verebiliyor. Geri kalan ilaçlar da çok önemli…
Eee ne yapacağız?
Taşköprü Hocaköyü arası yaklaşık 45 km, git gel 90 km, gel saatlerce sıra bekle ve sadece bir iki ilaç alabil..
Zaten birde kendileri gelip gidemiyor. İstanbul özel hastaneler hasta burada değil diye ilaç yazmıyorlar. Biz İstanbul’dan git gel en az 3.000 TL yakıyor.
Peki nasıl olacak sayın bakanım?
Sayın Fahrettin Koca biz şimdi bu durumda ne yapacağız peki?
Siz ne olur Ak Partili trollere bakmayın. Vallahi onlarda aynı sorunları bire bir yaşıyorlar ama körü körüne savunmaktan da geri kalmıyorlar işte…
PANDEMİ ÖNCESİ SAĞLIK BAKANINI MUMLA ARIYORUZ
Coronavirüs henüz ülkemize gelmeden önce müthiş işler çıkaran, yerinde duramayan, herkesin gönlünde taht kuran Sağlık Bakanı sayın Fahrettin Koca beyi adeta mumla arıyoruz. O günkü Sağlık Bakanı ile bu Sağlık Bakanı arasında dağlar kadar fark var doğru mu?
O gün sahalarda adım atmadık yer bırakmayan sayın Bakan bugün sosyal medyadaki paylaşımları olmasa varlığıyla yokluğu hiç belli bile olmuyor ne hikmetse..
Oysa doktarlarmız sıkıntılı…
Sağlıkçılar sıkıntı…
Hemşireler sıkıntılı..
İlaçlar sıkıntı…
Hastalar sıkıntılı…
Randevu almak hayal gibi…
Eczaneciler sıkıntılı…
Bir çok özel hastane kapısına kilit vuruyor nedense…
Eee bu kadar sorunu kim çözecek Sağlık Bakanımız sayın Fahrettin Koca
Sayın Fahrettin Koca’ya Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in şiiri ile seslenelim
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
“Sağlıkta Çare” beklediğimiz kadar
Vesselam
(Not: Eczane sırası resminin birini pazar gündüz çekmiştim, bir diğeri bana ait değil. O akşam resim çekemedim)