Tebliğ ve İslam’a Davet Nasıl Yapılır (Cuma Vaazı)

RASÜL, İSLAM DAVETİNİ İNSANLIĞA ULAŞTIRDI

Esselamü aleyküm! Kıymetli kardeşlerim!

Sorumluluk anlayışı zirveye çıkmış ve İslam davetini bütün insanlığa ulaştırmış bir Peygamber’in ümmetiyiz. Bütün işi kurtuluş müjdesi olan İslam’ı insanlığa tebliğ etmek, bu tebliği kabul edenlere İslam’ı yaşamaya çağırmak oldu.

Tebliğ ve davet için yaşadı, bu uğurda sıkıntılar çekti, zorlukları aştı, 23 yıl gibi kısa bir sürede İslam davetini bütün insanlığa ulaştırdı. Dünyanın bütün devlet başkanlarına, kabile reislerine elçiler göndererek hem kendisini, hem tebeasını (halkını) İslam’a davet etti.

İşte bizim örnek aldığımız, yoluna yol edindiğimiz Peygamber bu! O’na (s.a.v.) itaat etmek, yolunu takip etmek inancımızın bir gereği! Allah O’nu (s. a. v.) örnek olması için seçip gönderdi. O’na (s. a. v.) itaatin, Allah’a itaat olduğunu bildirdi. O’nu, Allah seçip gönderdi.

Allah Rasülü’nün (s. a. v.) Hudeybiye Barışı’nı yaptıktan sonra ilk icraatı ne oldu, biliyor musunuz? Bütün devlet başkanlarına, kabile reislerine elçiler göndererek İslam’a davet etmek oldu. İslam “barış” ortamında yayılırdı. Bunu, Hudeybiye Barışı’ndan sonra yaptı.

“GELİN, BİRLİKTE ALLAH’A KULLUK EDELİM”

Kardeşler! O dönemin süper gücü Bizans’tı. Başında Herakl adlı bir hükümdar vardı. Allah Rasülü’nün (s. a. v.) İslam davetinde neleri anlattığını ortaya koymak için, bütün devlet başkanları gibi, Bizans Hükümdarı’na da göndediği davet mektubunu birlikte okuyalım:

“Bismillahirrahmanirrahim; Allah’ın kulu ve Rasülü Muhammed’den Rumların büyüğü Herakl’e!.. Hidayete tabi olanlara selam olsun! Bundan sonra Ben seni İslam’a davet ediyorum. Müslüman ol ki, kurtuluşa eresin. Allah da sana ecrini (ödülünü) iki kat versin!

Eğer, kabul etmezsen halkının vebali senin boynundadır. Ey Ehl-i Kitap! Bizimle sizin aranızda ortak bir kelimeye gelin! Ancak Allah’a kulluk edelim. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah’ı bırakıp bir kısmımız, diğer kısmına rab edinmesin.

Eğer, yüz çevirirlerse, şahit olun, biz Müslümanız, deyin!” Herakl, Allah Rasülü’nün (s. a. .v.) elçisine dedi ki, “Bu Peygamber’in geleceğini biliyordum. Arabistan’dan çıkacağını beklemiyordum. O’na ulaşırsam her zahmete katlanır, ayaklarını yıkar, hizmet ederim.”

ELÇİ GELDİ; ELÇİLER GÖNDERDİ

Kardeşler!

Allah Rasülü (s. a. v.) görevini hakkıyla yaptı. Allah’ın yüklediği görevi yerine getirdi. Şimdi O’nun (s. a. v.) ümmetleri olarak biz imtihanımızı veriyoruz. Hepimiz gücümüzün yettiği kadar İslam davetini ailemiz, akrabalarımız, çevremize ulaştırmalıyız.

Rahmetli Arif Nihat Asya Allah Rasülü’nün (s. a. v.) İslam davetini hakkıyla yaptığını Naat şiirinde şöyle nazma aktarır: “Elçi geldin, elçiler gönderdin! / Ruhunu Allah’a / Elini ümmetine verdin / Beşiğin, yurdun, yuvan / Mekke’de bunalırsan / Medine’ye göçerdin!

/ Biz bu dünyadan nereye / Göçelim, Ya Muhammed! / Yeryüzünde riya, inkar, hıyanet / Altın devrini yaşıyor.”
İslam “barış” dinidir. Müslüman yaşadığı toplumda “barışçı” olduğu ölçüde İslam davetini yapmaya fırsat bulur. Barışta hayır vardır.

Düşmanlık ortamında insanlar birbirine güvenmez. Göz gözü görmez. Anlatılan dinlenmez. Barışı koruyalım. Cumalarınızı tebrik ediyorum. Allah hepimize, İslam’ın tebliğ ve davetini hakkıyla yapmayı nasip etsin! Allah’a emanet olunuz, benim can kardeşlerim!

Şakir Tarım

Gazeteci Yazar