enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

Sosyal medyanın aile üzerindeki olumlu etkileri nelerdir (Sosyal Medya ve Aile)

Kitle iletişim araçları gittikçe yaygınlaşıyor, yaygınlaştıkça da aile üzerinde etkileri artıyor. Arttıkça da aile içerisinde problemler meydana geliyor.

Sosyal medyanın aile üzerindeki olumlu etkileri nelerdir (Sosyal Medya ve Aile)
14 Ağustos 2024 08:51 | Son Güncellenme: 14 Ağustos 2024 09:25
A+
A-

“Medyanın aile Üzerindeki etkisi, Sosyal medya ve aile,
Sosyal medyanın aile Üzerindeki olumsuz etkileri,
Sosyal medyanın aile içi iletişime etkileri”

AİLE ÜZERİNDE MEDYANIN ÖNEMİ

Kitle iletişim araçları içerisinde en etkili olanı önceleri televizyon iken, sonraları televizyonun yerini internet almış, şimdilerde ise sosyal medya toplumu etkisi altına almada birinci sırada yer almaktadır.

Önceleri aile bireyleri topluca tv izlerken, aile bireyleri arasındaki ilişkiler ve iletişim, sohbete ayrılan süre daralmakta idi. Tv programları İslami ahlak ve kültür yapısına uygun olmamakla birlikte seyircinin dikkatini celbedecek, onları ekran başına adapte edecek, arada verilen reklamlarla da kapitalist tüketim sisteminin yerleşmesine zemin hazırlayacaktı. Nitekim öyle de oldu. Bazı dindar muhafazakar kesim “ben sadece haber izliyorum” diyerek kendini savunurken, bazıları da “dedikodu yapacağıma dizi izliyorum” diyerek kendini avutuyordu.

AİLENİN SOSYAL MEDYA KULLANIMI

Bazen hangi kanalın izleneceği konusunda aile fertleri arasında ihtilaf çıkmasından dolayı eve ikinci bir televizyon alınır, aile bireyleri arasındaki iletişimin iyice kopmasına sebep olur. Dizi izleyen kesim, dizilerdeki konfor ve kültüre alışırken, gördükleri şeylerin aynılarını kendi hayatlarında uygulamaya çalıştılar. Haber izleyenler de televizyonun sunduğu şekilde olaylara yön verdiler, olayları araştırmaya bile gerek duymadan kabullendiler. Koca bir ülke, televizyonların haber ve dizilerle yönlendirmesiyle hareket eder, düşünür olmuştu.

Erkek eve geldiğinde televizyonun başına oturuyor, kumanda elinde, kanal kanal dolaşmakta, hanımı ve çocukları ile ilgilenmemektedir. Bu arada kadın da diğer odada aynı şekilde, çocuklar da kendilerine göre başka bir sosyal mecrada oyalanmaktalar. Herkesin çok meşgul olduğu görüntüsü verilirken aslında herkes kalabalık içerisinde yalnızlaşıyorlar.

Aile kendi dertleri ile ilgilenmek yerine, televizyonun empoze ettikleri ile meşgul olmaya başladılar. Bu da topyekun bir toplumun yaşantısının gayri ahlaki bir şekilde değişmesi anlamına geliyordu. Ve öyle oldu.

Televizyondan en fazla çocuklar ve gençler etkilenmektedirler. Daha genç yaşta büyüklerin sorunları ile karşılaşıp o karmaşıklığın içerisinden nasıl çıkılabileceğini daha çocuk yaşlarında düşünmek durumunda kalıyorlar. Televizyonun verdiği sahte ve şaşalı kültürün etkisinde kalarak emek vermedikleri bir hayatı hazır bulmak istiyorlar.

 

Çocukların en fazla etkilendikleri yön ise, şiddet ve porno içerikli müstehcen yayınlardır. Hemen her program, film veya diziler muhakkak bir müstehcenlik veya şiddet içermektedir. Çocuklar da bu olumsuz olaylardan etkilenerek, kendi yaşamlarında bunları uygulamak istemektedirler. Bu da toplum ahlakını bozmakta, yeni yasal yaptırımlara gereksinim duyulmaktadır.

İnternet ve sosyal medya da özellikle çocuklar ve gençler üzerinde tv programlarından daha fazla tahribat yapmaktadır. Günümüzde sağlanan sınırsız internet ve her siteye erişim kolaylığı bu tahribata zemin hazırlamaktadırlar. Buna güvenli yayın kısıtlaması ve ebeveynin de ilgisizliği eklenince çocuk, aile ve dolayısıyla toplumun ahlâki dejenerasyonu hızlanmaktadır.

Ebeveynlere düşen görev; medyanın verdiği zararlar konusunda önce kendileri bilinçlenmeli, sonra da çocuklarını yaş grupları ve izleme sürelerini ayarlayarak izledikleri site ve programları da kontrol altına almaktır. Yoksa çocuk sussun da ne izlerse izlesin mantığı kabul edilebilir bir yaklaşım değildir.

SOSYAL MEDYANIN AİLE ÜZERİNDEKİ OLUMSUZ ETKİLERİ

Başta televizyon olmak üzere medyanın aile üzerinde yaptığı tahribatları şöyle sıralayabiliriz:

1- İzlenen program ve arasındaki reklamlar tüketimi körükler ve kapitalist kültüre zemin hazırlar.

2- Ekrana bağımlı çocuklar, büyüdüklerinde, kendilerinden daha az tv izleyenlere oranla, daha güvensiz ve şüpheci kişiliğe sahip oluyorlar. Sürekli şiddet olayları takip ettiklerinden normal hayatta da her şeyin şiddetle hallolacağını zannediyorlar.

3- Evlilik öncesi cinselliği normal bir şeymiş gibi algılarlar. Zira flört etmek, ilişkiye girmek gayet normalmiş gibi filmlerde işlenmektedir.

4- Medyadan edinilen bilgiler araştırmaya tabi tutulmadan doğru olarak kabul edilmesi, hazır bilgiye sevkettiğinden insan okuma, araştırma yetisini kaybeder. Yönlendirildiği yanlış bilgiler beynine doğru bilgi olarak kazınır.

5- Medya, okuma, araştırma ve düşünme yeteneğini azaltır.

6- Herkes her şeyi bildiğini iddia eder, işin uzmanından işin aslının öğrenilme isteğine gerek duyulmaz.

7- Üretime dayalı gelişmiş ülkelerin kültürü ile, tüketime dayalı geri kalmış veya gelişmekte olan ülkelerin kültürleri arasında çatışma meydana gelir.

8- Dinimize göre bütün kötülüklerin anası olan içki, medyaya göre sıradan bir içkidir. Zor bir karar öncesi içki içilir, başına bir musibet geldiğinde içki içilir, hatta sevincini kutlarken de içki içilir. Sinirlerini yatıştırmak için içki içilir, misafire ikram ederken de içki içilir. İçilir de içilir…

Peki medyanın bu kadar olumsuzlukları karşısında neler yapılabilir?

Öncelikle medya ile mücadele yine medya ile olmalıdır. Müslüman, inancının gereğini yerine getirmeye çalışan yapımcılar, film yönetmenleri, senaristler, programcılar yetiştireceğiz. O mecrada kaliteli işlere imza atıp söz sahibi olacağız. Biz ecnebilerin programlarını izleyerek onların kültürlerinin etkisi altına girmeyeceğiz. Bilakis biz kaliteli program, film ve belgesellerle bindörtyüz yıllık kadim geleneğimizi anlatmaya, sevdirmeye çalışacağız.

Yoksa davasına hizmet amacı taşımayan bir müslümanın şimdiki haliyle elinde telefon, işyerinde internet, evinde televizyon olmamalı. Haber edinme kaynağı olarak da radyo gazete ve edinilebilir.

Aile eğer bu anlatılanlara gücü yetmiyorsa, en azından televizyonun açık kalma saatini kısabilir, internet ve sosyal medyayı da kısıtlı bir şekilde kullanabilir.

Müslümanın asıl hedefi çağın olumsuzluklarına esir olmak değil, yaşadığı çağı etkisi altına almak olmalıdır.

Bekir AYDIN
Aile Danışmanı

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.